Solunum Sistemi
Solunum Sistemi
SOLUNUM SİSTEMİ
HATIRLATMA !
SOLUNUM SİSTEMİ (gaz alış –verişi) ve SOLUNUM ( hücresel solunum) :
- Solunum ( hücresel solunum) ile Solunum sistemi ( gaz alış-verişi veya soluk alıp verme) aynı şey DEĞİLDİR.
- Canlılar Yaşamlarını sürdürmek için enerji elde etme zorundadırlar. Bu enerjiyi organik monomerlerin , O2 ‘ li ve O2’ siz parçalanması sonucu elde eder . Buna solunum (hücresel solunum) denir.
- Hücresel solunum için gerekli O2 ’ nin hücrelere iletilmesini ve oluşan CO2 ’ in organizmadan uzaklaştırılıp dış ortama atılmasını sağlayan sisteme de solunum sistemi (gaz alış –verişi) denir.
Ek Bilgi
Solunum Çeşitleri
1- DİFÜZYONLA SOLUNUM:
Tek hücrelilerde , Sünger ve Sölenterler ( örneğin: ”hidra” gibi omurgasız hayvanlarda ) gibi bazı çok hücreli ve basit yapılı hayvanlarda vücut hücreleri dış ortamda veya bu ortama yakın olduğu için gerekli gaz alış verişi difüzyonla olur. Bu nedenle herhangi bir taşıma sıvısı veya dolaşım sistemine sahip değildirler.
2- DERİ SOLUNUMU:
Kurbağalarda ve bazı omurgasızlarda ( toprak solucanı, yuvarlak solucan) görülür.
3- SOLUNGAÇ SOLUNUM:
Balıklarda, kurbağaların larvalarında ve suda yaşayan bazı omurgasızlarda ( yumuşakcaklarda,yengeç gibi bazı kabuklularda, bazı solucanlarda) görülür.
4- TRAKE SOLUNUMU:
Karda yaşayan eklem bacaklılardan böcekler ve çok ayaklılarda görülür.
5- AKCİĞER SONUMU:
•Ergin kurbağalarda,
•Sürüngenlerde,
•Kuşlarda,
•Memelilerde görülür.
- Suyun sıcaklığı düştükçe gazların çözünürlüğü artar. Bu yüzden soğuk su balıkları sıcak su balıklarında daha iridir. Çünkü sıcak su balıkları, yeterince oksijen bulamayacağı için fazla büyüyemezler.
- Böcekler TRAKE SOLUNUMU yaptığı için hücrelerine oksijen dağıtılması zordur. Ekvator bölgesindeki böcekler kutupta yaşayan böceklere göre daha iridir . Çünkü sıcaklık gazların difüzyon hızını artırır. Böylece ekvatordaki böceklerin hücrelerine oksijen iletilmesini kolaylaştırır. Bu durumda daha iyi beslenirler.
- Kurbağalardan, memelilere doğru gidildikçe metabolizma hızı artığı için oksijene ihtiyaç artar ve buna bağlı olarak da solunum organının (AKCİĞERİN) yüzeyi artar.
Canlılardaki Solunum Sistemlerinin Amacı;
Hücresel solunum için gerekli olan oksijenin atmosferden alınarak hücrelere taşınmasını, hücrelerde oluşan CO2’nin ise dış ortama verilmesini sağlamaktır.
Buna göre gaz alışverişini ikiye ayırabiliriz.
A . Dış Solunum: Çevre ile solunum organı arasındaki gaz alışverişidir.
♦Bu olayda oksijen, solunum organlarının meydana getirdiği solunum yüzeyinden difüzyonla kana geçer.
♦Karbondioksit de aynı solunum yüzeyinden difüzyonla dış ortama verilir.
B . İç Solunum: Taşıma sıvısı ( kan veya diğer vücut sıvıları) ile hücreler arasındaki gaz alışverişidir.
♦Bu olayda taşıma sıvısındaki oksijen hücrelere, hücrelerde oluşan karbon dioksit de difüzyonla taşıma sıvısına geçer.
UNUTMA !
♦Gazların hücreye giriş ve çıkışları daima difüzyonladır.
DİKKAT !
- Solunum olayında özellikle eski kaynaklarda ATP harcanmaz denir.
- ANCAK, soluk alma aktif bir olaydır ve enerji HARCANIR.
- SOLUK VERME , pasif bir olaydır ve kasların gevşemesiyle ilgili bir olay olduğu için enerji harcanmaz denir. FAKAT şunu da unutmamak gerekir ki kasların kasılması , gevşemesi hatta dinlenme halinde bile enerji harcandığını biliyoruz. BU NEDENLE SOLUK VERME SIRASINDA DA SOLUK ALMAYA GÖRE AZDA OLSA ENERJİ HARCANIR.
DİKKAT !
- Ders kitabında soluk alırken enerji harcanır , soluk verirken enerji harcanmaz olarak ifade edilmektedir.
Ek Bilgi
Memelilerin diğer hayvanlardan farklı olarak sahip olduğu solunum sistemi adaptasyonları:
a. Akciğerlerinde hava kesecikleri (alveoller) bulunur.
b. Göğüs ve karın boşluğu arasında çizgili kas yapısında diyafram bulunur.
c. Olgun alyuvarları çekirdeksizdir.
- Bir endoderm (sıcak kanlı), hayvan aynı boyuttaki bir ektoderm (soğuk kanlı) hayvandan daha geniş bir solunum yüzeyine sahiptir.
- Hayvanlarda dış ortamdan alınan oksijenin canlı hücrelere difüzyon ile alındığı ve karbon dioksitin de hücrelerden dış ortama verildiği yüzey alanına solunum yüzeyi denir.
Hayvanlardaki solunum yüzeyinin ortak özellikleri:
1. Gaz alışverişi difüzyon ile gerçekleşir.
2. Tek katlı yassı epitelden oluşan ince bir tabakadır.
3. Gaz difüzyonunu sağlamak için nemlidir.
4. Geniş bir yüzeye sahiptir.
Solunum Sisteminin Görevleri:
- Dışarıdan alınan havayı akciğerlere taşımak,
- Hava ile kan arasındaki gaz alışverişini sağlamak,
- Solunum yüzeyini çevresel faktörlerden, sıcaklık değişimlerinden ve hastalık yapıcı mikroplardan korumak,
- Burun yoluyla kokunun alınmasını sağlamaktır.
İnsanda Solunum Sistemini Oluşturan Organlar:
♦İnsanda solunum sistemi;
- Ağız ve Burun,
- Yutak ( Farinks),
- Gırtlak ( Larinks),
- Soluk Borusu ( Trake),
- Bronş ve Bronşçuklar (bronşiol),
- Akciğerlerden meydana gelir.
Solunumda Görev Alan Organlar
1.AĞIZ ve BURUN:
1- Solunum sisteminin dışa açıldığı yapılardır.
2- Hava, burun boşluğundan geçerken kıllar ve mukus tarafından ısıtılır, nemlendirilir ve süzülür.
( Mukoza epiteli burun içinin nemli kalmasını sağlayan mukus salgısı yapar. Kıllar mikropları tutarak akciğeri enfeksiyondan korur. Kılcal damarlar ise havanın ısınmasını sağlar. )
3- Burundan alınan hava, toz ve mikroplardan arındırıldığı için ağızdan alınan havaya göre daha sağlıklıdır.
2. YUTAK ( FARİNKS )
1- Yutak; ağız boşluğu , burun boşluğu, soluk borusu ve yemek borusu ile bağlantılı bir bölgedir.
2- Solunum ve sindirim sisteminin buluşma noktasıdır.
3- Soluk borusu ile yemek borusunun kesiştiği yerde, tüp şeklindeki yapıdır.
4- Yutak çevresinde lenf bademcikler bulunur.
5- Yutakta epiglotis (gırtlak kapağı) bulunur.
6- Bu yapı, gelen besinin yemek borusuna ve havanın ise soluk borusuna iletilmesini sağlar.
- Yutakta(farinks) meydana gelen enfeksiyon FARANJİT olarak adlandırılır.
- Epiglotis soluk borusunu tıkadığı için, yutma sırasında solunum durur.
3.GIRTLAK ( LARİNKS )
1- Soluk borusunun başlangıç kısmına gırtlak denir.
2- Yutaktan gelen havayı soluk borusuna iletir.
3- Gırtlak, kıkırdak doku ( elastik kıkırdak ) ve bağ dokudan yapılmıştır. Gırtlağın iç yüzü, soluk borusunda olduğu gibi, Çok Katlı Silli Epitel ile örtülmüştür.
4- Gırtlağın üst kısmında ağızdan gelen besinlerin soluk borusuna kaçmasını engelleyen Gırtlak Kapağı (Epiglotis) bulunur. Yutkunma sırasında gırtlağın yukarı doğru hareketi ile bu kapak soluk borusunu kapatır.
5- Gırtlağın yan duvarlarında bir çift kıvrımdan oluşmuş olarak bulunan Ses Telleri, akciğerlerden çıkan hava sayesinde, burada bulunan kasların istemli olarak kasılması sonucu gerilir ve titreşir. Böylece gırtlakta ses oluşur.
♦Küçük dil, boğaz (yumuşak damak) çatısına asılı, çan şeklinde bir organdır.
♦Küçük dil, konuşma, tükürük üretimi, yemek esnasında alınan lokmanın yemek borusuna doğru gönderilmesi, yiyecek ve içeceklerin genize kaçmasının önlenmesi gibi çeşitli işlevleri vardır.
♦Gırtlakta (larinks) meydana gelen enfeksiyon LARANJİT olarak adlandırılır.
♦Gırtlaktaki kıkırdakların en büyüğü “Adem Elması ” olarak isimlendirilir. Adem Elmasına, tiroit bezi bağlanmıştır.
4. SOLUK BORUSU ( TRAKE )
1- Gırtlaktan sonra gelir.
2- 10-12 cm uzunluğunda ve yaklaşık 2 cm çapında olan soluk borusu, yemek borusunun önünde bulunur.
3- Soluk borusu üç tabakadan oluşur . Bu tabakalar, dıştan içe doğru şu şekilde sıralanır:
a- Bağ Doku,
b- Düz Kas ve Kıkırdak ( HİYALİN ) Halkalar,
c- Epitel Doku
a- Bağ Doku: ( dışta )
♦Bağ doku yemek borusunu dış etkenlerden korur.
b- Düz Kas ve Kıkırdak Halkalar: ( ortada)
♦Soluk borusunda at nalı şeklinde ( “ C” şeklinde ) kıkırdak (hiyalin kıkırdak) halkalar yer alır.
♦Bu halkalar soluk borusunun gergin ve açık kalmasını sağlar.
♦Yemek borusunun soluk borusuna komşu olan kısmında kıkırdak doku bulunmaz bunun yerine düz kaslar bulunur.
♦Bu sayede lokmalar yutulurken genişleyerek besinlerin mideye ulaşmasını kolaylaştırır.
c- Epitel Doku: ( en içte)
♦İç yüzeyinde silli epitel doku bulunur.
♦Burada bulunan Goblet Hücreleri mukus salgılayarak ortamı nemlendirir, siller ise yabancı maddeleri tutarak akciğerleri enfeksiyondan korur.
♦Tutulan bu yabancı maddeler sillerin yutağa doğru olan tek yönlü hareketleri (yukarı doğru yürüyen merdiven gibi) ve mukus ile birlikte dışarı atılır.
- Devamlı kirli hava soluyanlarda ve sigara tiryakilerinde soluk borusundaki mukus salgısı artar ve balgam oluşur.
5- BRONŞ ve BRONŞÇUKLAR( bronşiol):
1- Soluk borusu, akciğerlere girmeden yakın bölgede sağ ve solda bronş adı verilen iki kola ayrılır.
2- Solunan havanın akciğerlere giriş yaptığı yapılardır.
3- Bronşlar, akciğerlere girdikten sonra ağaç gibi dallanarak bronşiol (bronşçuk) adı verilen daha küçük yapıları ( boruları) oluştururlar.
4- Bronşçuklar, kaslı ( düz kas) yapıda olup kıkırdak halka içermez.
NOT:
•Bronşların yapısı soluk borusuna benzer yani “kıkırdak halkalar “ bulunur.
•Ancak, bronşçukların yapısında “kıkırdak halkalar “ bulunmaz. Düz kaslar bulunur.
1-Bronşçuklar alveol olarak adlandırılan üzüm salkımı benzeri hava kesecikleri ile sonlanır. (Her bir akciğerde yaklaşık 300 milyon alveol bulunur.)
2- Alveoller, solunum yüzeyini artırarak (yaklaşık 70-100 m2lik bir alan) daha fazla O2 alınmasını, daha fazla CO2 atılmasını sağlar.
3- Tek katlı yassı epitelden oluşan alveollerin iç yüzeyi nemlidir.
4- Havanın oksijeni yüzeydeki nemde çözünür ve epitel hücrelerinden her alveolü sarmalayan kılcal damar ağına geçer.
5- Kandaki karbon dioksit de kılcal damar ağından alveol içine girer.
6- Böylece gaz alışverişi gerçekleşir.
Alveol Kılcallarında Gaz Alışverişi:
Nefes alma sırasında, alveoldeki O2 basıncı CO2basıncından büyüktür.
Bu nedenle alveolü saran kılcal damardaki CO2 alveole, alveoldeki O2 ise kılcallara geçer.
♦Alveolleri oluşturan yassı epitel hücreleri, alveolün iç yüzünü örten fosfolipit ve proteinde oluşan lipoprotein yapılı “ SURFAKTAN “ denilen maddeyi ekzositoz ile alveolün içine salgılar.
Alveollerin iç yüzünü örten LİPOPROTEİN tabakası sayesinde;
•Kılcallardan alveollere daha az su geçer ve solunumla su kaybı önlenir.
•Alveollere esneklik kazandırarak yüzey gerilimini düşürür. Böylece havanın dışarı daha kolay atılması sağlanır.
NOT !
1. BRONŞÇUKLAR, Düz Kas yapısında olup ALVEOLLERLE birlikte kıkırdak halka içermez.
2. Pleura zarı, kaslı diyafram, alveollü akciğerler memeliler için karakteristik özelliklerdir. Yani memelilere özgü yapılardır.
NOT:
Bronşların yapısı soluk borusuna benzer ancak bronşçukların yapısında “kıkırdak halkalar“ BULUNMAZ.
6.AKCİĞERLER:
1- Göğüs boşluğu içinde sağ ve sol olmak üzere iki akciğer vardır.
2- Sağ akciğer üç loplu, sol akciğer iki lopludur. (Sol akciğerin eksik olan lobunun bulunduğu bölgede kalp yer alır.)
3- Akciğerlerin altında DİYAFRAM bulunur. Diyafram karın ve göğüs boşluğunu birbirinden ayıran,
“ Bağ Doku ” ve “ Çizgili Kastan ” oluşmuş bir yapıdır.
4- Akciğerlerin içinde gaz alışverişinin gerçekleştirildiği alveoller bulunur. Alveoller bolca kılcal kan damarından oluşmuştur. (Alveol bulundurmak sadece memelilere özgüdür.)
5- Akciğerler Süngerimsi yapıdadır. Her iki akciğer de PLEURA denilen iki katlı zar ile örtülüdür. Bu iki zarın arasında Pleura Sıvısı bulunur.
Pleura Sıvısı;
Akciğerlerin göğüs bölgesindeki hareketini kolaylaştırır. Böylece soluk alıp verme kolaylaşır. Kaburga hareketlerinin akciğerlere zarar vermesini engeller.
♦Damar, sinir ve bronşların akciğerlere girdiği yerde pleura zarı yoktur.
EK BİLGİ
- Alveollü akciğer ve kas yapılı diyafram memelilere özgüdür.
- Alveoller yüzey genişliği sağlayarak oksijen ve karbondioksit difüzyonunu hızlandırır.
- Alveol hücrelerinin salgıladığı lipoprotein tabakası; yüzey gerilimini düşürerek suyun korunmasını ve soluk verme sırasında kullanılan kas gücünün azaltılmasını sağlar.
- Alveollerde her zaman belirli bir miktar hava bulunur.
UNUTMA !
İnsanda embriyonal dönemde akciğerler işlevsel değildir. Embriyo için gerekli olan gaz alışverişi plasenta kılcallarında gerçekleşir.
Solunum Organlarının Ortak Özellikleri:
1- Geniş gaz değişim yüzeyi bulunur,
2- Nemli gaz değişim yüzeyi bulunur,
3- Bol kılcal damarlı gaz değişim yüzeyi bulunur (trake hariç),
4- Kan ile solunum organı arasında tek sıra epitel tabaka bulunur,
5- Bütün gaz değişimleri difüzyonla olur.
Solunumun Kontrol Merkezleri
- Soluk alıp verme dakikada 16-18 kez tekrarlanır.
- Hızı ve şiddeti sinirler tarafından belirlenir.
- Soluk alış veriş hızını, omurilik soğanındaki ve beyindeki solunum merkezleri düzenler.
- Kanda karbondioksit miktarının artması asitliğin artmasına neden olur ve kan pH ’ ı düşer.
- Bu durum solunum merkezlerini etkiler.
- Solunum merkezlerinden gönderilen impulslar kaburga kaslarını ve diyaframı uyarır.
- Soluk alış verişi hızlanır, homeostasi sağlanır.
- Beyindeki solunum merkezi kısa bir süre soluğun tutulması gibi istemli solunumu kontrol eder.
- Diğer solunum merkezinin omurilik soğanında olması sebebiyle soluk alış verişi tamamen kontrol edilmez.
Dikkat Et!
♦Soluk alıp verme olayı “OMURİLİK SOĞANI “tarafından kontrol edilir.
♦Kandaki CO2 artarsa, solunum hızı artar.
CO2 asidik özellikte olduğu için kan pH düşer yani asitlik artar . Bu duruma bağlı olarak omurilik soğanı uyarılacaktır ve soluk alıp verme hızlanacaktır.
♦Ortamdaki O2 miktarı düşerse, solunum hızı artar.
Deniz seviyesinden yukarı çıkıldıkça O2 miktarı azalacağından hücrelere daha fazla miktarda O2 taşımak için kandaki alyuvar sayısı artar dolayısıyla kan akış hızı artar ve buna bağlı olarak ta solunum hızı artacaktır.
(Yüksek bölgelerde yaşayan insanlarda alyuvar sayısı fazla olması dolayısıyla hemoglobin miktarı da fazla olduğundan yanakları kırmızımsı görülür.)
♦Kandaki ADRENALİN veya TROKSİN hormonu artarsa, solunum hızı artar.
SOLUNUMUN DENETLENMESİ
♦Solunum sistemi ; Omurilik soğanı ve beyindeki solunum merkezi tarafından denetlenir.
•Solunum refleksi omurilik soğanındaki solunum merkezinden kontrol edilir.
•Beyindeki solunum merkezi ( Arka beynin kısımlarından olan “ PONS “ beyindeki solunum merkezidir.) ise istemli solunumu kontrol eder.
Örneğin; Nefesin istemli olarak kısa bir süre tutulabilmesi gibi.
Beyindeki Solunum Merkezinin Solunum Hızını Denetlemesi;
Beyindeki solunum merkezinden ( arka beynin kısımlarından olan “ PONS “ beyindeki solunum merkezidir.) gönderilen impulslar kaburga kaslarını ve diyaframı uyarır . Soluk alış verişi hızlanır ve böylece istemli olarak solunum kontrol edilerek homeostasi sağlanır.
OMURİLİK SOĞANININ SOLUNUM HIZININ DÜZENLENMESİ
Solunumun hızı, refleks olarak “ omurilik soğanı ” tarafından düzenlenir .
Dolayısıyla da bu şekildeki solunum hızı beyin tarafından istemli olarak kontrol edilemez.
Solunum hızı, temel olarak kandaki CO2 miktarına göre düzenlenir.
CO2 Miktarının Solunum Hızını Etkilemesi Kısaca Şu Şekilde Gerçekleşir:
Kandaki CO2 miktarının artması ile pH düşer. Bu durum omurilik soğanındaki solunum merkezini etkiler. Solunum merkezinden gelen impulslar kaburga kasları ve diyaframı uyarır. Soluk alışverişi hızlanır.
Kanda CO2 miktarının artması ile;
Kan pH’ı düşer → Omurilik soğanı uyarılır → Soluk alışverişi hızlanır → Kan pH’sı yükselir (asitlik azalır)
♦Diyaframın ani istemsiz kasılmaları havayı ses tellerinden geçirerek hıçkırığa neden olur.
Solunum Hızını Artıran Faktörler Şunlardır;
- Kandaki CO2 artarsa , solunum hızı da artar.
- Kan pH ’ ı düşerse, solunum hızı artar.
- Atmosfer O2’si düşerse, solunum hızı artar. (Kandaki oksijen miktarı değişimi, solunum hızını yok denecek kadar az etkiler.)
Solunum Hızı Arttığı Zaman;
- Bu durum omurilik soğanındaki solunum merkezinin uyarılmasına neden olur.
- Omurilik soğanı önce kalp atışlarının daha sonra da nefes alışverişinin hızlanmasını sağlar.
- Kanda bulunan CO2 hızla dışarı verilir ve kanın pH ’ı normale döner.
CO2 DIŞINDA AYRICA SOLUNUMUN HIZININ ARTMASI:
- Adrenalin ve tiroksin hormonu artışı da solunumu hızlandırır.
- Ortam sıcaklığının azalması solunumu hızlandırır.
- Ortamın basıncı arttıkça soluk alıp verme derinliği azalır.
- Yükseklere çıktıkça oksijenin kısmi basıncı azalır ve soluk alıp verme hızlanır.
YÜKSEKLERE ÇIKAN BİR İNSANDA GERÇELEŞEN OLAYLAR :
♦Deniz seviyesinden yukarılara çıkıldıkça basınç azalır ve havadaki O2 miktarı düşer.
Bu durumda ;
1)Soluk alıp verme hızı artar
2)Hemoglobin miktarı artar
3)Kalp atışı hızlanır.
4)Kan basıncı artar
5)Nabız sayısı artar.
6)Alyuvar sayısı artar
sonuç olarak solunum hızlanır.
Şekil: Yükseklere çıkıldıkça atmosferdeki oksijen oranı ve kandaki alyuvar sayısı arasındaki ilişkiyi gösteren grafik
VURGUN:
- Deniz seviyesinden denizin derinliklerine inildikçe basınç artar.
- Kanda çözünmüş halde bulunan AZOT , gaz hale geçer.
- Kanda kabarcık oluşmasına yol açar.
- Bu kabarcıklar kılcal damarların tıkanmasına ya da yırtılmasına yol açarak , felç ya da ölümle sonuçlanabilir.
- Buna Deniz Vurgunu denir.
Not:
⇒CO2 ve O2 kabarcıkları kısmen dokular tarafından alınabilir ya da hemoglobin ile bağ yapabilir, N2 bağ yapamaz.
⇒Onun için vurguna neden olan daha çok N2 gazlarıdır.
KOŞAN BİR İNSANDA GERÇEKLEŞEN OLAYLARIN SIRALANMASI:
- Çizgili aslarda oluşan karbondioksitin kana geçmesi.
- Kanda artan karbondioksit ( pH ‘ ı düşürür.) , solunum merkezi olan omurilik soğanını uyarır.
- Omurilik soğanını kalbin çalışma hızını artırarak akciğere daha çok kan pompalanmasını sağlar . Bu sırada kan basıncı da artar.
- Soluk alıp verme hızı artarak karbondioksit dışarı atılır.
SOLUNUM HIZINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER:
1- Solunum merkezlerinden gönderilen impulslar,
2- Akciğerlerdeki basınç azlığı veya çokluğu,
3- Kaburga kaslarının kasılıp gevşemesi,
4- Diyaframın kasılıp gevşemesi.
SORU 1. Solunum sistemleriyle ilgili,
I. Gaz değişim yüzeyleri kılcal kan damarlarıyla kaplıdır.
II. Gaz değişim yüzeyleri nemlidir.
III. Solunum gazları kan ile taşınır.
IV. Solunum gazlarının değişimi difüzyonla gerçekleşir.
özelliklerinden hangileri tüm hayvanlarda ortaktır?
A)I ve II B) II ve III C) II ve IV D) III ve IV E) I, II ve IV
CEVAP: C
Açıklama:
Gaz değişim yüzeyleri kılcal kan damarlarıyla kaplı olması trake solunumunda (böceklerde) yoktur.
Solunum gazları açık dolaşımın görüldüğü canlılarda kan ile taşınmaz.
Gaz değişim yüzeyleri nemli olması ve solunum gazlarının değişiminin difüzyonla gerçekleşmesi bütün hayvanlarda ortaktır.
SORU 2. Sağlıklı bir insanda, boşaltım ile solunum sistemleri aşağıdakilerden hangisinin düzenlenmesinde doğrudan ve birlikte rol oynar?
A) Kanın pH ’ sinin
B) Kandaki üre miktarının
C) Kanın osmotik basıncının
D) Doku sıvısındaki tuz miktarının
E) Doku sıvısındaki su miktarının
CEVAP: A
Açıklama:
Sağlıklı bir insanda, boşaltım ile solunum sistemleri Kanın pH ’ sinin düzenlenmesinde doğrudan ve birlikte rol oynar.
SORU 3. Aşağıdakilerden hangisi; deri, solungaç, akciğer ve trake solunum sistemlerinin ortak özelliklerinden biridir?
A) Vücut içine gömülmüş olmaları
B) Gaz değişim yüzey alanlarının dış etkilerden korunmuş olması
C) Gaz değişim yüzeyinin nemli olması
D) Solunum gazlarının kanla taşınması
E) Gaz değişim yüzeyi çevresinde kılcal damar ağının bulunması
CEVAP: C
Açıklama:
Tüm solunum organlarının ortak özellikleri:
Geniş, ince, nemli gaz değişim yüzeyi bulunur.
Bütün gaz değişimleri difüzyonla olur.
SORU 4. Bir canlının solunum sisteminin aşağıdaki özelliklerden hangisine sahip olması, kural olarak yaşadığı ortam hakkında bilgi verir?
A) Gaz alışverişinin difüzyonla gerçekleşmesi
B) Solunum organının vücut içinde olması
C) Gazların solunum pigmentiyle taşınması
D) Solunum organının yüzeyinin nemli olması
E) Gaz değişim yüzeyinin bir sıra hücre tabakasından oluşması
CEVAP: B
Açıklama:
Solunum organının vücut içinde olması kara ortamında yaşadığını gösterir.
SORU 5. Hızlı hareketler yapan bir kimsede, kan dolaşım hızı, dışarıya verilen karbondioksit miktarı ve dokulara taşınan oksijen miktarı bakımından aşağıdakilerden hangisi gözlenir?
CEVAP: E
Açıklama:
•Hızlı hareketler yapan bir kimse, daha fazla enerjiye ihtiyaç duyar.
•Bunu karşılamak için oksijenli solunum artar.
•Oluşan CO2 kan pH ’ sını düşürür. Solunum hızı artar.
•Dolaşım hızı artar.
•Taşınan oksijen miktarı da artmış olur.
SORU 6. Atmosferdeki oksijenin azalması, temelde aşağıdakilerden hangisine neden olduğu için insan yaşamını tehlikeye sokar?
A) Hücrelerde meydana gelen boşaltım madde miktarının artmasına
B) Kan dolaşım hızının azalmasına
C) Soluk alıp vermenin hızlanmasına
D) Metabolizmada, gerekenden daha az enerji üretilmesine
E) Vücut kan basıncının artmasına
CEVAP: D
Açıklama:
Hayatsal öneme sahip olayların devamı için gerekli olan enerji, alınan oksijen kullanılarak büyük ölçüde sağlanır.
Yeterli oksijen alınamazsa gerekli enerji de üretilemeyeceği için insan yaşamını tehlikeye sokabilir.
SORU 7. Deniz kenarından gelerek, yüksek bir dağda yaşamaya başlayan bir insanda, aşağıdaki uyumlardan hangisi en son gerçekleşir?
A) Kanda alyuvar sayısının artması
B) Kan basıncının artması
C) Soluk alıp vermenin artması
D) Nabız sayısının artması
E) Kalp atış sayısının artması
CEVAP: A
Açıklama:
•Yükseklerde atmosferin oksijen oranı azdır.
•Yeterli oksijen alabilmek için önce soluk alıp verme hızlanır.
•Kalp atış sayısı artar.
•Dolayısı ile nabız da artmış olur.
•Buna bağlı olarak kan basıncı artar.
•En son ortamdaki oksijenden daha fazla faydalanabilmek için alyuvar sayısı artar.
SORU 8. Aşağıdaki şekilde, enine kesiti verilen soluk borusundaki yapılara ilişkin ifadelerden hangileri doğrudur?
I. Goblet hücreleri mukus salgılayarak alınan havayı ve ortamı nemlendirir.
II. Alınan havadaki toz ve diğer yabancı maddeler, sillerin yutağa doğru hareketleri ile dışarı atılır.
III. Kıkırdak halkalar soluk borusunun gergin ve açık kalmasını sağlar.
A. Yalnız I B. Yalnız II C. I ve II D. I ve III E. I, II ve III
CEVAP: E
Açıklama:
•İç yüzü, aralarında mukus salgılayan Goblet hücrelerinin de bulunduğu silli silindirik epitel hücreleriyle kaplıdır.
•Mukus, alınan havayı bir daha nemlendirir.
•Alınan havadaki toz ve yabancı maddeleri tutar.
•Tutulan bu yabancı maddeler sillerin yutağa doğru olan tek yönlü hareketleri (yukarı doğru yürüyen merdiven gibi) ve mukus ile birlikte dışarı atılır.
SOLUK ALIP VERME MEKANİZMASI
♦Akciğerler kasılıp gevşeme özelliğine sahip değildir.
♦Soluk alıp verme göğüs boşluğundaki basınç değişimi sonucu diyafram ve kaburgalar arası kasların kasılıp gevşemesi ve buna bağlı olarak da akciğer hacminin genişleyip daralması sonucu gerçekleşir.
- Çizgili kastan oluşan DİYAFRAM omurgalı canlılar içerisinde sadece memelilerde bulunur.
EK BİLGİ
♦Yetişkin bir insan bir dakikada yaklaşık 12-18 kez soluk alıp verir.
♦Enerji ihtiyacının fazla olduğu egzersiz gibi durumlarda bu sayı artar.
♦Çocuklarda soluk alıp verme yetişkinlere oranla daha hızlıdır.
♦Yetişkin bir insanda akciğer, yaklaşık 6 litre hava alabilir. Solunum esnasında ise 3 litre hava alınıp verilebilir. Bunun sonucunda 0,5 litresi değiştirilebilir . Çok kuvvetli sol alp vermede4-5 litre hava akciğerlere girebilir. Buna “canlı kapasite” denir. Geri kalana da “artık hava “denir. Artık hava sayesinde alveoller ve kılcal damarlar arasında difüzyon sürekli tutulur . Akciğerlere giren hava ile akciğer içindeki artık hava birbiriyle karışır.
Soluk Alırken Gerçekleşen Olaylar
1) Diyafram kası kasılarak düzleşir.
2) Kaburgalar arası kaslar kasılır ve göğüs kafesi genişler.
3) Göğüs boşluğunun hacmi artar.
4) Akciğerler genişler.
5) Akciğerlerdeki iç basınç düşer. (Akciğerlerin hacminin artması basıncı düşürür.)
6) Hava akciğerlere dolar.
Soluk Verirken Gerçekleşen Olaylar
1)Diyafram kası gevşeyerek kubbeleşir.
2) Kaburgalar arası kaslar gevşer ve göğüs kafesi daralır.
3) Göğüs boşluğunun hacmi daralır.
4) Akciğerler daralır.
5) Akciğerlerin iç basıncı yükselir. (Akciğerlerin hacminin azalması basıncı artırır.)
6) Hava akciğerlerden çıkar.
- Soluk alma aktif bir olaydır yani ATP HARCANIR.
- Soluk verme pasif bir olaydır ve ATP HARCANMAZ. ( Difüzyonla gerçekleşir.)
( Ancak; Soluk vermede sadece kasların gevşemesi sırasında ( kasların gevşemesi kasılması hatta dinlenme halinde iken enerji harcandığını unutma ) enerji harcanması gerçekleşir. )
DİKKAT !
- Soluk verme sadece göğüs boşluğunun hacminin azalmasına bağlı gerçekleşmez.
- Aynı zamanda akciğerlerin geri yaylanma basıncının da etkisi vardır.
- Bu basınç, akciğerlerin yapısındaki elastik lifler etkisiyle ve pleura zarlarının arasındaki boşluktaki sıvının oluşturduğu yüzey gerilimiyle sağlanır.
- Bu nedenle soluk alma enerji gerektiren aktif bir olay olduğu hâlde soluk verme enerji gerektirmeyen pasif bir olaydır . Soluk vermede sadece kasların gevşemesi sırasında
- Enerji harcanması gerçekleşir.
DİKKAT ET !
♦Göğüs boşluğu ve Karın boşluğunun ,hacim ve basınç değişimleri soluk alıp vermede ters orantılıdır.
Göğüs boşluğunun;
- Hacmi artarsa , basınç düşer. (O2 içeri girer.)
- Hacmi azalırsa , basınç artar. (CO2 dışarı çıkar.)
Karın boşluğunun;
- Hacmi artarsa , basınç düşer. (CO2 dışarı çıkar.)
- Hacmi azalırsa , basınç artar. (O2 içeri girer.)
UNUTMA !
♦Sağlıklı bir insanda soluk alıp verme sırasında gerçekleşecek değişimleri ifade eden grafikler:
KONU TARAMA :
1- Aşağıdakilerden hangisi solunum sistemine ait yanlış bir bilgidir.
a- Burun; koku algılama ve soluk alma organıdır
b- Soluk borusu , bronş ve bronşiyollerin ( bronşçukların) yapısında kıkırdak halkalar bulunur.
c- Soluk borusunun iç yüzeyi silli epitel ile kaplıdır.
d- Solunum gazlarının değişimi alveollerde gerçekleşir.
e- Akciğerin dışı çift katlı pleura zarı ile kaplıdır.
CEVAP: B
b- Soluk borusu , bronş ve bronşiyollerin yapısında kıkırdak halkalar bulunur. YANLIŞ
Soluk borusu ve bronşların yapısında kıkırdak halkalar vardır.
Ancak bronşiyoller ( bronşçuklar) akciğer içinde yapılardır ve bunlarda kıkırdak yapı bulunmaz.
CEVAP: D
a- Akciğer basıncı düşer. GERÇEKLEŞİR.
Akciğer soluk almada genişlediği için hacmi artar. Akciğerin hacmi artınca bu durumda akciğer basıncı düşer.
b- Göğüs hacmi genişler. GERÇEKLEŞİR.
Akciğer genişlediği için göğüs hacmi genişler. Kaburgalar arası kasların kasılması göğüs boşluğunun genişlemesine neden olur.
c- Kaburgalar arası kaslar kasılır. GERÇEKLEŞİR.
Soluk alma sırasında kaslar kasılır.
d- Karın hacmi genişler. GERÇEKLEŞMEZ. Diyaframın kubbeleşmesi soluk verme sırasında gerçekleşir. Diyaframın düzleşmesi ise soluk alma sırasında gerçekleşir. Buna göre A konumunu soluk vermeyi B konumu ise soluk almayı gösterir.
e- Hava akciğerlere dolar. GERÇEKLEŞİR.
Akciğer basıncı düştüğü için dışarıdaki hava akciğerlere dolar.
SOLUNUM GAZLARININ TAŞINMASI
•Kanda solunum gazlarını taşıyan, protein ve metal iyonlarından oluşan solunum pigmentleri bulunur.
•Solunum pigmentlerine sahip olan canlılarda kan, renklidir.
•Bu pigmentler küçük derişim değişimi olduğunda O2 ve CO2 ile kolayca birleşip ayrılabildiğinden kanın solunum gazlarını tutma ve taşıma kapasitesini arttırır.
♦İNSANLARDA SOLUNUM PİGMENTİ HEMOGLOBİNDİR. ALYUVARLARDA BULUNUR.
İnsandaki bir alyuvarda yaklaşık 280 milyon hemoglobin molekülü vardır. Bu durum kanın oksijen taşıma kapasitesini arttırır. Oksijen hemoglobinle taşınmamış olsaydı vücudumuzdaki kan miktarının 75 kat daha fazla olması veya 75 kat daha hızlı akması gerekirdi.
Kanın Gaz Taşıma Kapasitesini Artıran Faktörler;
1-Solunum pigmentlerinin alyuvar içinde bulunması
2-Memelilerin olgun alyuvarların çekirdeksiz olması
NOT!
⇒Solunum pigmentleri O2 ve CO2 taşıyan ve kana renk veren maddelerdir.
⇒Bütün omurgalıların solunum pigmenti hemoglobin olup alyuvarların içinde bulunur.
⇒Solunum pigmenti alyuvarlarda bulunursa O2 taşıma kapasitesi, plazmada bulunursa O2 depolama kapasitesi fazladır.
SOLUNUM PİGMENTLERİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
1-Protein yapılıdırlar.
2-Kana renk verirler.
3-O2 ve CO2 ile kolayca birleşip ayrılırlar.
4-Solunum gazları ile tersinir (çift yönlü) tepkime yaparlar.
5-Kanın oksijen taşıma kapasitesini arttırır.
6-Oksijenle birleştikleri bölgede demir, bakır gibi metal iyonları bulunur.
- Soluk alma ile akciğerlerde bulunan alveollerdeki O2 ‘ nin akciğere kılcalları ile kana geçecektir.
- Akciğer toplar damarı ile kalbin sol kulakçığına gelen kan ve içindeki O2 kalbin sol karıncığından aort damarı ile kalpten çıkarak doku kılcallarına gelerek kandaki O2 difüzyon ile hücrelere geçiş yapacaktır.
- Hücrelerdeki CO2 ise aynı yolla kılcal damarlardan kana geçecektir.
- Kılcal damarlardan toplar damarlara geçen kandaki CO2 kalbin sağ kulakçığından giriş yapıp sonrasında sağ karıncıktan akciğer atar damarı ile akciğerdeki kılcallar ve oradan da difüzyonla alveollere geçip bronşçuklar ve bronşlar üzerinden solu borusuna ve nefes verme hareketi ile dışarı atılacaktır.
OKSİJENİN TAŞINMASI
- O2 alveollerden dokulara doğru taşınır.
- O2 ‘ nin %98’i hemoglobinle OKSİHEMOGLOBİN (HbO2) şeklinde, %2’si kan plazmasında çözünmüş olarak taşınır.
- Alveollerde O2 basıncı fazla olduğu için hemoglobin CO2’yi bırakıp O2 bağlar ve HbO2 oluşur.
- HbO2 taşıyan kan önce akciğer toplardamarı ile kalbe, sonra dokulara gider.
- Kan doku kılcallarına geldiğinde, dokularda CO2 basıncı yüksek olduğundan, hemoglobin O2’yi bırakır. CO2’yi bağlar.
- Serbest kalan oksijen difüzyonla önce doku sıvısına, doku sıvısından da hücrelere geçer.
- Doku kılcallarında oksijen hemoglobinden ayrılırken, alveol kılcallarında hemoglobinle birleşir.
Hemoglobinin Oksijenden Ayrılma Nedenleri:
1- Oksijen yoğunluğunun düşmesi
2- Karbondioksit yoğunluğunun artması.
3- Kanın asitliğinin artması yani pH’ ın düşmesi
UNUTMA:
- Kandaki CO2 arttığı zaman kanın pH düşer yani asitlik artar.
- Asitliğin artması ortamdaki H+ iyonu çokluğuna neden olur.
- Ortamdaki H+ fazlalığı Hb ‘nin O2’ ilgisini azaltır.
4- Sinir ve kas gibi aktif dokulardaki ısı derecesinin artması
(Yüksek sıcaklıkta Hb ‘nin O2 ilgisi azalır.)
O2’nin hemoglobinle birleşmesi ve ayrılması enzimatik bir tepkime değildir.
- Hemoglobinin oksijeni bırakmasındaki en önemli faktör doku kılcallarındaki düşük pH’ tır.
- Kanda CO2’nin kısmi basıncının doku kılcallarında artması pH’ ı düşürür ve hemoglobinin oksijene ilgisi azalarak oksijeni serbest bırakır.
- Bu duruma Bohr Kayması ( Bohr Sapması = Bohr Etkisi) denir.
KARBONDİOKSİTİN TAŞINMASI
♦CO2 dokulardan alveollere doğru taşınır.
♦Hücresel solunum sonucu oluşan CO2, difüzyon ile doku hücrelerinden doku sıvısına daha sonra da doku kılcal damarlarına geçer.
⇒Kanda CO2’nin taşınması üç şekilde gerçekleşir.
1. Çözünmüş hâlde:
- Taşınan CO2’nin yaklaşık %5-7’si kan plazmasında çözünmüş hâlde taşınır.
NOT:
Görüldüğü gibi çözünmüş olarak taşınan CO2 miktarı (%5-7) çözünmüş olarak taşınan O2 miktarından (%2) daha fazladır. Bunun sebebi CO2’nin sudaki çözünürlüğünün O2’den daha fazla olmasıdır.
2. Karbominohemoglobin ( Karboksihemoglobin) şeklinde (HbCO2):
- CO2’nin yaklaşık %15-20’si alyuvarlarda hemoglobin ile birleşerek Karbominohemoglobin şeklinde taşınır.
♦Bu birleşme ortamdaki CO2 konsantrasyonuna bağlıdır.
♦CO2’nin fazla olduğu doku kılcal damarlarında bağlanma gerçekleşirken akciğer kılcal damarlarında tam tersi gerçekleşir.
♦CO2, hemoglobinden ayrılarak önce kan plazmasına, daha sonra akciğere geçerek soluk verme ile dışarı atılır.
3. Bikarbonat şeklinde (HCO-3):
- CO2’nin büyük bir kısmı (%73- 80) ise alyuvarlar içinde “ Su ” ile birleşerek “ Karbonik Asidi ” oluşturur.
⇒Dokudaki hücrelerdeki CO2 difüzyonla doku sıvısına geçer.
⇒Doku sıvısından yine difüzyonla doku kılcallarına geçer.
⇒Doku kılcalındaki kan plazmasına geçen CO2 alyuvar içine girer.
⇒Alyuvar içindeki CO2 ,yine alyuvar içindeki H2O birleşerek
⇒H2CO3 ( karbonik asit) meydana gelir.
⇒Bu tepkime enzimatik bir tepkimedir ve burada görevli enzim ”KARBONİK ANHİDRAZ ENZİMİ” dir.
⇒H2CO3 ( karbonik asit) oluştuktan hemen sonra iyonlaşacaktır.
⇒Yani H2CO3 , H+ ve HCO3- (bikarbonat ) olarak ayrılacaktır.
⇒Alyuvar içinde oluşan HCO3- (bikarbonat ), alyuvar içinde taşınmaz ve hemen alyuvardan kan plazmasına geçer.
⇒Alyuvar içinde H2CO3 ( karbonik asit) iyonlaşması sonucu oluşan H+ iyonu ise Hb (hemoglobinle ) birleşir.
♦Kan plazmasında taşınan HCO3- (bikarbonat) iyonları toplar damarlarla kalbe gelecektir ve daha sonrada akciğer atar damarıyla akciğer taşınacaktır.
⇒Akciğer kılcallarına gelen kan plazması içindeki HCO3- (bikarbonat) iyonları alyuvar içine geçerek önce H+ iyonu ile birleşip H2CO3 ( karbonik asit) tekrar oluşacaktır . Daha sonra ”KARBONİK ANHİDRAZ ENZİMİ ” ile CO2 ve H2O birbirinden ayrılıp serbest kalan CO2 difüzyonla tekrar kan plazmasına geçerek yine difüzyonla akciğer kılcallarından alveollere geçip dışarı atılacaktır.
⇒CO2 ve H2O difüzyonla akciğere geçerek soluk verme ile dışarı atılır.
⇒H2O alveol yüzeyini nemlendirir. Fazlası ise dışarı atılır.
⇒Akciğer kılcallarında kan plazmasındaki HCO3- (bikarbonat ) iyonları öncelikle tekrar alyuvar içine girecektir.
⇒Bu arada aynı zamanda Hb ( hemoglobin ) kendisine bağlanan H+ iyonu serbest bırakacaktır.
⇒Açığa çıkan H+ iyonu ile alyuvar içine giren HCO3- (bikarbonat ) iyonları tekrar birleşerek H2CO3 (karbonik asit) yeniden meydana gelir.
⇒H2CO3 ( karbonik asit) yeniden KARBONİK ANHİDRAZ ENZİMİ ile H2O ve CO2 oluşacaktır.
⇒CO2 artık serbest kalacaktır.
⇒Bundan sonra sırasıyla önce alyuvardan kan plazmasına ,kan plazmasından difüzyonla akciğerdeki doku sıvısına oradan da difüzyonla alveollere geçecek ve sonuçta nefes verilerek CO2 dışarı atılacaktır.
NOT:
- Kan doku kılcallarından geçerken oksijen ve besin azalır, karbondioksit ve artık maddeler artar.
- Kan yüksek konsantrasyonda karbondioksit ile yüklendiği anda doku kılcallarında geçmektedir.
- Kan akciğer kılcallarından geçerken oksijen artar , karbondioksit azalır.
- Oksihemoglobin taşıyan kan açık kırmızı renklidir.
UYARI
⇒Kandaki karbondioksit miktarı azsa , hemoglobinin oksijen bağlama kapasitesi fazladır.
⇒Kandaki karbondioksit miktarı çoksa, karbomino hemoglobin ( karboksi hemoglobin) bağlantısı artacağından hemoglobinin oksijene olan ilgisi azalır . Hemoglobin daha çok oksijeni serbest bırakır.
⇒Alçak basınçta gazların çözünürlüğü azalır, gaz haline geçme yüzdesi artar.
⇒Yüksek basınç ve düşük sıcaklıkta gazların çözünürlüğü artar. Böyle sularda çözünmüş oksijen miktarı çok artacağından balık sayısı da artar.
⇒Deniz seviyesinde hemoglobinin, oksijen ile birleşme kapasitesi fazladır, yükseklere doğru çıkıldıkça azalır.
Örnek soru) I. H2CO3 → H2O + CO2
II. O2 + Hb → HbO2
III. H2CO3 → H + HCO3
IV. CO2 + Hb → HbCO2
Yukarıda verilen olayların gerçekleştiği kılcal kan damarları aşağıdakilerden hangisi doğru olarak verilmiştir?
Doku Kılcalları Alveol Kılcalları
A) I ve II III ve IV
B) I ve III II ve IV
C) II ve III I ve IV
D) II ve IV I ve III
E) III ve IV I ve II
Örnek soru) I. H II. CO2 I II. O2
Yukarıda verilen moleküllerden hangileri hemoglobin ile bağlanarak kanda taşınabilir?
A) Yalnız II B) Yalnız III C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III
CEVAP: E) I, II ve III
KONU TARAMA
SORU 1. Aşağıda, insanda soluk alma ve soluk verme sırasında gerçekleşen bazı olaylar verilmiştir.
Buna göre, bu olaylardan soluk alma sırasında gerçekleşenler, aşağıdakilerin hangisinde doğru sıralanmıştır?
A) 1 – 2 – 6 – 8
B) 5 – 2 – 3 – 7
C) 5 – 2 – 6 – 7
D) 7 – 2 – 3 – 4
E) 7 – 3 – 2 –5
Cevap 1: C
5 – Diyafram kasılır.
2 – Göğüs içi hacmi artar.
6 – Alveoldeki hava basıncı azalır.
7 – Solunum sistemine hava girer.
SORU 2. Aşağıdakilerden hangisinin gerçekleşebilmesi için enerji harcanmaz?
A) Oksijenin alveollerden kana geçmesi
B) Paramesyumun sillerinin hareketiyle yer değiştirmesi
C) Sinir hücrelerinde impulsun iletilmesi
D) Ribozomlarda polipeptit sentezlenmesi
E) Glikozun hücre solunumunda yıkılması
Cevap 2: A
Solunum gazları (CO2 ve O2) her zaman difüzyon ile yer değiştirir. Enerji harcanmaz.
SORU 3. İnsanda akciğerlerle alınan oksijenin vücut hücrelerine taşınması sırasında meydana gelen;
I. doku kılcal damarlarındaki kanda karbondioksit miktarı arttığı için oksijenin hemoglobinden ayrılması,
II. alveollere dolan havadaki oksijenin difüzyonla akciğer kılcal damarlarına geçmesi,
III. oksijenin alyuvarlardaki hemoglobinle birleşerek oksihemoglobin oluşturması,
IV. plazmadaki oksijenin doku sıvısına geçtikten sonra difüzyonla hücrelere geçmesi,
V. oksijence zengin kanın kalpten vücuda pompalanması
olaylarının doğru sıralaması aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?
A) I, II, III, IV, V B) II, I, III, IV, V C) II, III, V, I, IV D) III, IV, I, V, II E) III, V, I, II, IV
Cevap 3: C
II. alveollere dolan havadaki oksijenin difüzyonla akciğer kılcal damarlarına geçmesi,
III. oksijenin alyuvarlardaki hemoglobinle birleşerek oksihemoglobin oluşturması,
V. oksijence zengin kanın kalpten vücuda pompalanması
I. doku kılcal damarlarındaki kanda karbondioksit miktarı arttığı için oksijenin hemoglobinden ayrılması,
IV. plazmadaki oksijenin doku sıvısına geçtikten sonra difüzyonla hücrelere geçmesi,
SORU 4. Normal bir insanda yoğun egzersiz sonunda gerçekleşen olaylar aşağıda verilmiştir.
I. Kan pH ‘sının düşmesi
II. Solunum merkezlerinin uyarılması
III. Hücrelerde oluşan karbondioksit miktarının artması
IV. Diyafram ve kaburgalar arası kasların uyarılması
V. Soluk alıp vermenin hızlanması
Bu olayların gerçekleşme sırası aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir?
A) I-II-V-III-IV B) III-I-II-IV-V C) III-IV-I-II-V D) IV-I-II-III-V E) IV-II-V-I-III
Cevap 4: B
III. Hücrelerde oluşan karbondioksit miktarının artması
I. Kan pH’ sının düşmesi
II. Solunum merkezlerinin uyarılması
IV. Diyafram ve kaburgalar arası kasların uyarılması
V. Soluk alıp vermenin hızlanması
SORU 5. Aşağıdakilerden hangisi solunum sisteminin sinirsel denetimine örnek olarak gösterilebilir?
A) Sigara dumanında bulunan karbonmonoksidin alyuvarların oksijen bağlama kapasitesini düşürmesi
B) Dalgıçların hızla yüzeye çıkmaları sonucunda kanda erimiş hâldeki azotun gaz hâline geçmesi
C) Kandaki karbondioksit miktarının artışına bağlı olarak soluk alıp vermenin hızlanması
D) Astım hastalarının alveollerinin daralması sonucu soluk alıp vermelerinin güçleşmesi
E) Yüksek yerlerde yaşayan insanların kanındaki alyuvar sayısının fazla olması.
Cevap 5: C
Kandaki karbondioksit miktarının artışı kan pH ‘sının düşmesine neden olur. Buna bağlı olarak omurilik soğanı uyarılır soluk alıp verme hızlanır.
SORU 6. Normal bir insanda yoğun bir egzersiz sonucunda aşağıdakilerden hangisi gerçekleşmez?
A) Kandaki karbondioksit miktarının artması
B) Kan pH sının yükselmesi (Kanın bazikleşmesi)
C) Soluk alıp verme hızının artması
D) Dokulardaki oksijen miktarının azalması
E) Hücrelerdeki ADP miktarının artması
Cevap 6: B
Normal bir insanda yoğun bir egzersiz sonucunda oluşan CO2 kan pH’ sının düşmesine neden olacaktır.
SORU 7. Bir sporcunun koşmaya başlamasından sonra,
I. soluk alıp-verme mekanizmasının uyarılması
II. dokularda CO2 miktarının artması
III. kanda CO2 miktarının artması
durumlarının, ortaya çıkışlarına göre sıralanışı aşağıdakilerden hangisidir?
A) I, II, III B) II, I, III C) II, III, I D) III, I, II E) III, II, I
Cevap7 : C
Gerekli enerji için önce oksijenli solunum ile dokularda CO2 artar. Kana verilir. Kanda CO2 miktarının artması ile soluk alıp-verme mekanizması uyarılır.
SORU 8. İnsanda,
I. Oksijenin hemoglobinden ayrılması
II. Bazı yıkım ürünlerinin dış ortama atılması
III. CO2’nin hemoglobinden ayrılması
olaylarından hangileri akciğerlerin görevidir?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) I ve III
Cevap 8 : B
Solunum sonucu oluşan CO2 akciğerler tarafından dışarı atılır.
O2’nin ve CO2’nin hemoglobinden ayrılması ve birleşmesi bunların kısmi basıncına bağlı olarak kanda gerçekleşir.
SORU 9. Bir solunum pigmentinin görevini yapabilmesi için sahip olması gereken en önemli özellik aşağıdakilerden hangisidir?
A) Demir atomunu taşıması
B) Oksijenle tersinir reaksiyona girebilmesi
C) Kan plazmasında çözünmesi
D) Alyuvar içinde organize olması
E) Oksijenle kararlı bileşik oluşturması.
Cevap 9 : B
Solunum pigmentlerinin en önemli özelliği oksijenle kararsız ve tersinir bileşik oluşturmasıdır.
Yani , Kolay birleşir ve Kolay ayrılır.
SORU 10. Aşağıdakilerin hangisinde, verilen iki olayın birlikte gerçekleşmesi, normal bir insanın soluk almasını sağlar?
A) Diyafram kasının kasılması-Karın iç basıncının azalması
B) Diyafram kasının kasılması-Göğüs boşluğu hacminin artması
C) Kaburgalar arası kasların kasılması- Göğüs boşluğu hacminin azalması
D) Diyafram kasının gevşemesi-Göğüs boşluğu hacminin azalması
E) Kaburgalar arası kasların gevşemesi- Karın iç basıncının azalması
Cevap 10 : B
Diyafram kasının kasılması ile aşağı doğru düzleşir. Göğüs boşluğunun iç hacmi artar. Hava akciğerlere dolar.
SORU 11.
I. CO2 + H2O →H2CO3
II. H2CO3 → H++ HCO3-
III. H++ HCO3- → H2CO3
IV. H2CO3 → CO2 + H2O
Aşağıda verilen tepkimelerden hangileri akciğer kılcallarında, hangileri doku kılcallarında gerçekleşir?
Cevap 11: B
I. CO2 + H2O →H2CO3 ( Doku kılcalı )
II. H2CO3 → H++ HCO3 – ( Doku kılcalı )
III. H++ HCO3- → H2CO3 ( Akciğer kılcalı)
IV. H2CO3 → CO2 + H2O ( Akciğer kılcalı)
♦Karbonik asit (H2CO3) oluşumu ve H+, HCO3- iyonlarına ayrılması doku kılcallarında,
bu iyonların birleşerek karbonik asidi oluşturmaları, karbonik asidin de su ve CO2 ‘ yi oluşturması akciğer kılcallarında gerçekleşir.
SOLUNUM SİSTEMİ RAHATSIZLIKLARI
Farenjit (yutak iltihabı)
- Enfeksiyon veya kimyasallara bağlı olarak yutağın tahriş olmasıdır.
- Bakteri kaynaklı farenjitte gerekli önlem alınmazsa iltihaplanma gırtlağa, sinüslere ve kulaklara yayılabilir.
- Sonuçta yutmada zorluk, burun akıntısı, ağır öksürük ve yüksek ateş şeklinde belirtiler ortaya çıkabilir.
Larenjit (gırtlak iltihabı)
- Çocuklarda nefes darlığına neden olabilir.
- Yetişkinlerde kronikleşen larenjit, gırtlak kanserine dönüşebilir.
- En belirgin özelliği seste oluşan değişikliklerdir.
Bronşit
Bronşların iltihaplanması sonucunda oluşan bronşit; kuru bir öksürük, yüksek ateş ve hırıltılı nefes alma şeklinde belirtiler gösterir. Zamanında tedavi edilmezse zatürreye dönüşebilir.
Kronik Bronşit: Bronşların uzun süreli iltihaplanması sonucu oluşur.
Akut Bronşit: Kısa süreli iltihaplanma ise akut bronşite yol açar.
Pnömoni (Akciğer İltihabı, Zatürre)
- Akciğer alveollerinin enfeksiyonu ve iltihaplanması sonucunda akciğerlerde sıvı ve kan toplanması hastalığıdır.
- Genellikle Streptococcus pneumonia türü bakteri tarafından oluşturulur.
- Ateş, öksürük, üşüme, soluk alıp vermede güçlük gibi belirtiler gösterir.
Amfizem
- Uzun süre sigara içilmesi, hava kirliliği olan ortamlarda yaşama, egzoz dumanları, aşırı tozlu ortamlarda bulunmak gibi faktörler solunum sisteminin yapısını bozar ve enfeksiyonlara neden olur.
- Alveoller esnekliğini kaybeder. Nefes alıp verme zorlaşır şiddetli nefes darlıkları görülür.
Tüberküloz (Verem)
- Mycobacterium tuberculosis türü bakteri tarafından oluşturulur.
- Bu bakteri farklı organlara yerleşip o organlarda da vereme sebep olabilmekle birlikte (kemik veremi, cilt veremi gibi), çoğunlukla akciğere yerleştiğinden hastalık, akciğer veremi olarak anılmaktadır.
- Veremli hastaların öksürüklerinden saçılan bakteriler yoluyla insandan insana geçer. Genellikle kalabalık, havasız ortamlarda yaşayan ve bağışıklık sorunları olan insanlarda görülür.
- Veremde akciğerlerin bağ dokusunun elastikiyetinin azalması ve solunum yüzeylerinin kalınlığının artmasından dolayı gazların difüzyon kapasitesi düşer.
Astım
- Hava yollarının daralmasına sebep olan kronik bir iltihaplanmadır.
- Soluk alıp vermede sıkıntılara neden olur.
- Polenler, mantar sporları, bazı besinler, asprin, soğuk hava, kirli hava, sigara dumanı akut astım krizine neden olabilir.
- Bunların etkisi ile küçük bronşiollerde mukus salgısı çok fazla artarak ödem oluşturur.
Kronik Obstrüktif (Engelleyici) Akciğer Hastalığı (KOAH)
- İlerleyici bir akciğer hastalığıdır.
- Tütün ve tütün ürünleri, bazı mesleklerde karşılaşılan toz, duman, evlerde kullanılan odun, tezek, kök benzeri yakıtlardan çıkan dumanın solunması akciğerlerde bir çeşit iltihap oluşturarak akciğerlerin olduğundan daha erken yaşlanmasına neden olur.
- Hastalık müzmin bronşit ve amfizem olarak da bilinir.
KOAH:
Kronik bronşit ve amfizem hastalığının ilerlemesiyle akciğerlerin yapısı bozulmasıdır.
Hasta nefes almakta zorluk çeker.
Karbonmonoksit Zehirlenmesi:
- Karbonmonoksit; oksijen ve karbondioksit gibi hemoglobine bağlanabilen bir gazdır.
- Ancak CO hemoglobine bağlandığında tekrar ayrılma yapmaz.
- Bu durumda oksijen ve karbondioksit hemoglobine bağlanamadığından kişi solunum güçlüğü çeker.
- Müdahale edilemezse ölümle sonuçlanır.
Gırtlak kanseri:
Gırtlak boğazınızın hemen altında bulunur. Gırtlak kıkırdaktan yapılmıştır ve konuştuğunuzda ses çıkarmak üzere titreşen ses tellerini içerir. Bu bölgede gelişen kanserler gırtlak kanseri olarak adlandırılır.
Gırtlak kanseri nedenleri nelerdir?
Gırtlak kanseri, gırtlağınızdaki hücreler genetik mutasyon geliştirdiğinde oluşur. Bu mutasyonlar hücrelerin kontrolsüz büyümesine ve normalde sağlıklı hücreler öldükten sonra da yaşamaya devam etmelerine yol açar. Biriken hücreler gırtlak bölgesinde bir tümör oluşturabilirler. Gırtlak kanserine sebep olan mutasyona neyin sebep olduğu net olarak bilinmemektedir.
Gırtlak kanseri risk faktörleri nelerdir?
-Sigara içilmesini ve tütün çiğnenmesini içeren tütün kullanımı,
-Aşırı alkol kullanımı,
-Human papilloma virüsü (HPV) olarak adlandırılan cinsel yolla bulaşan bir virüs,
-Meyve ve sebze yer almayan diyet.
Akciğer kanseri:
En önemli görevi vücuda oksijen alınması ve yaşamsal faaliyetler sırasında oluşan karbondioksitin vücuttan atılmasını sağlamak olan akciğerlerdeki doku ve hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalması sonucu akciğer kanseri oluşur.
Kontrolsüz çoğalan bu kitleler bulunduğu ortamda büyür ve etrafındaki dokulara yayılıp hasar verebilir.
Akciğer Kanseri Nedenleri
- Akciğer kanserinin en büyük nedeni sigara olsa da sigara içmeyenlerde de akciğer kanserine rastlanabilmektedir.
- Tüm akciğer kanserleri vakalarına bakıldığında %15’lik dilimi hiç sigara içmemiş kişiler oluşturmaktadır.
- Sigara içilen ortamlarda bulunmak da akciğer kanseri gelişim riskini artırmaktadır.
- Sigaradan uzak durarak 10 yıl için de akciğer kanseri riski yüzde 50 azaltılabilir.
- Sigara, pipo, puro ve nargile gibi ürünler, kanser nedeni olarak ispatlanmış en önemli risk faktörleridir. Sigaranın dışında; genetik geçiş, asbest, radon gazı, hava kirliliği de akciğer kanseri nedenlerindendir. Verem gibi bazı akciğer hastalıkları, akciğerlere radyoterapi uygulanması riski artırabilmektedir.
- İçme sularında yüksek düzeyde arsenik maddesi olması da önemli bir nedendir.
- Kadınların da giderek daha fazla sigara tüketmesi ile son yıllarda akciğer kanserinde artış görülmektedir.
Akciğer Kanserinde Erken Tanı Önemlidir!
♦Akciğer kanseri kanser tarama programları içinde değerlendirilemeyen bir tür olduğundan erken dönemde yani akciğer içinden lenflere veya başka organlara yayılmadan önce ender olarak başlangıç evresinde tespit edilebilir.
♦Erken dönemde hastalığın yakalanma ihtimali %15 civarındadır.
♦Lenf düğümlerine sıçramamış vakalarda 5 yıllık sağ kalım oranı %50’dir.
♦Ancak genellikle bu hasta gruplarında kanser teşhisi konulduğunda hastalık akciğer dışında yakın organlara da yayılmış durumda olduğu için bu oran %15’in altına inmektedir.
♦Akciğer kanserinde erken tanı, rutin yapılan testlerde ya da bir başka sağlık sorunu için yapılan tetkiklerde ortaya çıkmaktadır.
Akciğer Kanserinden Korunmanın Yolları
- Akciğer kanseri oluşumu tek bir sebebe bağlanamaz.
- Yapılan araştırmalar sonucu akciğer kanserinin birçok nedeni bulunmuştur.
- Çeşitli faktörler akciğer kanseri oluşumunda rol oynayabilir.
- Bunların büyük bir bölümü tütün kullanımıyla ilişkilidir.
- Akciğer kanseri bulaşıcı değildir.
- Bazı insanların akciğer kanseri olma riski diğerlerinden daha fazla olabilir.
Aşağıdaki Durumlarda Kanser Riski Artmaktadır.
1.Sigara ve Akciğer Kanseri;
Sigara içmek akciğer kanserine neden olur. Tütündeki zararlı maddeler akciğerdeki hücrelere zarar verir. Zamanla bu etkiler, hücrelerde kansere neden olabilir. Bir sigara içicisinin akciğer kanseri olması; hangi yaşta sigara içmeye başladığı, ne kadar süredir sigara içtiği, günde içtiği sigara sayısı, sigarayı ne kadar derin içine çektiğiyle alakalıdır. Sigara içmeyi bırakmak bir kişinin akciğer kanseri olma riskini büyük ölçüde düşürür.
2. Puro ve Pipo ve Akciğer Kanseri;
Puro ve pipo kullananlar, bunları kullanmayanlara göre daha çok akciğer kanseri olma riski taşır. Kişinin kaç yıldır puro veya pipo içtiği, günde kaç adet içtiği ve ne kadar derin içine çektiği, kanser olma riskini etkileyen faktörlerdir. İçlerine çekmeseler de puro ve pipo içicileri akciğer ve ağız kanserinin diğer tipleri için de risk altındadır. Pasif içicilerin (tütün dumanına maruz kalanlar) akciğer kanseri olma riski pasif içicilik durumunda da artmaktadır.
3. Asbest ve Akciğer Kanseri;
Yalıtım malzemesi olarak bazı endüstrilerde kullanılan ve doğal olarak fiber halinde bulunan bir mineral grubudur. Asbest fiberleri parçacıklara ayrılmaya meyillidir ve havada dolaşıp kıyafetlere yapışır. Bu parçacıklar solunduğu zaman akciğerlere yerleşir. Orada akciğer hücrelerini zarara uğratır ve böylece kanser gelişme riskini artırır. Çalışmalar asbeste maruz kalan işçilerde akciğer kanseri gelişme riskinin, maruz kalmayanlara göre 3–4 kat daha fazla olduğunu göstermiştir. Bu artış, gemi inşası, asbest madenleri, yalıtım işi ve fren tamiri gibi endüstrilerde çalışanlarda daha fazladır. Akciğer kanseri olma riski, asbest işçileri sigara içiyorlarsa daha fazladır. Asbest işçileri işverenleri tarafından temin edilen koruyucu malzemeleri kullanmak ve tavsiye edilen iş ve güvenlik uyarılarını takip etmek zorundadır.
Sigara Kullanımının Çeşitli Hastalıklarda Oluşturduğu Risk Artışlar:
Sigaranın İçinde Bulunan Maddelerden Bazıları Şunlardır:
4. Hava Kirliliği ve Akciğer Kanseri;
Akciğer kanseri ile hava kirliliğine maruz kalmak arasında bir ilişki bulunmuştur. Ama bu ilişki açıkça tarif edilememiştir ve daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.
5. Akciğer Hastalıkları;
Verem gibi bazı akciğer hastalıkları, kişinin kanser olma riskini artırır. Akciğer kanserinin veremden etkilenen bölgelerde daha fazla gelişme eğilimi vardır.
6. Hastanın Hikâyesi;
Bir kez akciğer kanseri olan kişinin tekrar ikinci akciğer kanseri olma riski, hiç kanser olmamış kişiye oranla daha fazladır. Akciğer kanseri tanısı konduktan sonra sigara içmeyi bırakmak, ikinci bir akciğer kanserinin gelişmesini önleyebilir.
Solunum Sisteminin Sağlığı İçin Nelere Dikkat Etmeliyiz?
1. Solunan havanın temiz ve nem oranının yeterli düzeyde olmasına özen gösterilmelidir. Fırsat buldukça orman, göl, deniz kıyısı gibi havası temiz olan yerlerde dolaşılmalıdır. Kalabalık, havasız ve tozlu yerlerde fazla durulmamalıdır.
2. Bulunulan ortam sık sık havalandırılmalıdır.
3. Hava akımı olan yerlerde (cereyan yapan yerlerde) durulmamalıdır.
4. Temiz havada düzenli spor yapılmalıdır.
5. Grip, nezle ve diğer solunum yolu hastalıklarına yakalanan kimselerden uzak durulmalıdır.
6. Bronşit, zatürre, astım gibi solunum sistemi hastalıklarında gecikmeden bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
7. Tütün ve tütün mamulleri gibi solunum sistemine zarar veren maddelerin kullanımından uzak durulmalıdır.
8. Mevsime uygun giyinilmelidir. Çok rüzgârlı ve soğuk havalarda boğazı koruyacak giyecekler kullanılmalıdır.
9. Aşırı sıcak ve soğuk gıdalar yemek ve içmekten kaçınılmalıdır.
10. Burun, filtre görevi yaparak zararlı mikropları tuttuğu ve bunların diğer solunum organlarına geçişini engellediği için burundan nefes alınmalıdır.
11. Çocukken vereme karşı gerekli aşılar yapılmış olmalıdır.
12. Toksik gazlar gibi solunum sistemine zarar verebilecek durumların söz konusu olabileceği ortamlarda çalışıldığında maske takmak gibi koruyucu önlemler alınmalıdır.
KONU TARAMA :
SORU 1. Aşağıdaki şekilde, oksijenin akciğerlerden dokulara ve karbondioksitin dokulardan akciğerlere iletilmesi gösterilmiştir.
I. ve II. olay ile gaz değişiminin gerçekleştiği X ve Y damarı aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir?
Cevap 1: C
I. Olay : Dış solunum
II. Olay : İç solunum
X damarı : Akciğer kılcalı
Y damarı : Doku kılcalı
SORU 2. İnsan vücudunda;
I. bronş,
II. akciğer kılcalı,
III. soluk borusu,
IV. alyuvar,
V. alveol,
VI. doku hücresi
yapılarından, oksijenin taşınma sırası aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?
A) III-V-I-II-IV-VI B) I-III-V-II-IV-VI C) V-I-III-II-IV-VI D) III-I-V-II-IV-VI E) III-I-V-IV-II-VI
Cevap 2: D
III. soluk borusu,
I. bronş,
V. alveol,
II. akciğer kılcalı,
IV. alyuvar,
VI. doku hücresi
SORU 3. Atmosferdeki oksijenin akciğerlerdeki alveollere, oradan da dokulara kadar iletilebilmesi için atmosferde, alveollerde ve dokulardaki oksijen basıncı arasındaki ilişki nasıl olmalıdır?
A) Hava O2 basıncı = Alveol O2 basıncı < Doku O2 basıncı
B) Hava O2 basıncı > Alveol O2 basıncı > Doku O2 basıncı
C) Hava O2 basıncı < Alveol O2 basıncı < Doku O2 basıncı
D) Hava O2 basıncı < Alveol O2 basıncı = Doku O2 basıncı
E) Hava O2 basıncı = Alveol O2 basıncı > Doku O2 basıncı
Cevap 3: B
Atmosferdeki oksijenin akciğerlerdeki alveollere, oradan da dokulara kadar iletilebilmesi için oksijen basıncının çoktan aza sırası ile; atmosfer > alveoller > dokular şeklinde olmalıdır.
SORU 4.
I. astım,
II. verem,
III. gırtlak kanseri,
IV. alerji
V. Farenjit
Yukarıda verilen hastalıklardan hangisi solunum sistemi hastalığı değildir?
A) Yalnız I B) Yalnız III C) Yalnız IV D) III ve IV E) II ve V
Cevap 4 : C
Alerji, vücuda giren veya temas eden maddelere karşı bağışıklık sisteminin gösterdiği aşırı duyarlı tepkidir.
SORU 5. Genellikle Streptococcus pneumonia türü bakterin neden olduğu akciğer alveollerinin enfeksiyonu ve iltihaplanması sonucunda akciğerlerde sıvı ve kan toplanması hastalığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tüberküloz B) Amfizem C) Astım D) Zatürre E) Larenjit
Cevap 5 : D
Pnömoni (Akciğer İltihabı, Zatürre)
Akciğer alveollerinin enfeksiyonu ve iltihaplanması sonucunda akciğerlerde sıvı ve kan toplanması hastalığıdır. Genellikle Streptococcus pneumonia türü bakteri tarafından oluşturulur.
SORU 6. Solunum sisteminin sağlığını korumak adına aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Tütün ve tütün mamullerinden uzak durulmalıdır.
B) Temiz havada düzenli spor yapılmalıdır.
C) Aşırı sıcak ve soğuk gıdalar yemek ve içmekten kaçınılmalıdır.
D) Hava akımı olan yerlerde (cereyan yapan yerlerde) durulmamalıdır.
E) Solunan havanın nemsiz olmasına özen gösterilmelidir
Cevap 6 : E
Solunan havanın temiz ve nem oranının yeterli düzeyde olmasına özen gösterilmelidir.
Fırsat buldukça orman, göl, deniz kıyısı gibi havası temiz olan yerlerde dolaşılmalıdır.
KONU BİTTİ.
Bir yanıt yazın