Dolaşım ve Bağışıklık Sistemi
Dolaşım ve Bağışıklık Sistemi
DOLAŞIM SİSTEMİ
- Organizmaların dış çevreden aldıkları besin ve oksijeni tüm hücrelere taşıyan ve hücrelerde oluşan atıkları da dışarı atılmak üzere ilgili kısımlara ileten özelleşmiş sisteme “ DOLAŞIM SİSTEMİ ” denir.
İnsanda Dolaşım Sisteminin Görevleri
1- Madde Taşınması:
•Su, mineral, glikoz , protein, solunum gazları (O2 ve CO2),azotlu boşaltım ürünleri ( NH3, üre , ürik asit ) ve HORMON gibi maddeler taşınır.
Ancak; sağlıklı bir insanın kanında glikojen, hidrolitik enzim ( sindirim enzimi), fibrin ve trombin (pıhtılaşmayı sağlayan proteinler) BULUNMAZ.
( DİKKAT: Bu pıhtılaşma proteinlerinin FİBRİNOJEN ve TROMBOJEN gibi inaktif halleri kanda bulunur. )
2- Düzenleme:
•Vücut sıcaklığının düzenlenmesi , kanın ısıyı vücuda dağıtarak fazla ısının terlemeyle dışarı atılmasını ( su ve elektrolit dengesi ) sağlar.
•Ayrıca, kan hormonları taşıdığı için kan şekerinin düzenlenmesi ve pH dengesi sağlama gibi olaylarda da görev alır.
3- Savunma: (Bağışıklığın sağlanması)
•Akyuvar hücrelerinin bazıları fagositoz yaparak antijenleri parçalar, bazıları da antijene karşı antikor üreterek savunma yapar.
4- Koruma:
•Yaralanma durumunda kan pulcukları (trombositler) pıhtılaşmayı sağlayarak kan kaybına karşı vücudu korur.)
EK BİLGİ:
Hayvanlarda dolaşım sistemi kanın vücut boşluğuna çıkıp çıkmamasına göre ikiye ayrılır.
Bunlar:
1- AÇIK KAN DOLAŞIMI
2- KAPALI KAN DOLAŞIMI
1- AÇIK KAN DOLAŞIMI
♦Kalp, kan, atardamar ve toplardamardan oluşur.
♦Kılcal damar BULUNMAZ.
⇒Kan kısmen damarlarla, kısmen de SİNÜS adı verilen vücut içi boşluklarında dolaşır.
⇒Kan sıvısı, doku sıvısı ayırımı yoktur. (Hemolenf sıvısı bulunur.) (Hemolenf sıvısı= Kan sıvısı + Doku sıvısı )
⇒Kanın akış hızı yavaştır.
⇒Hareket yeteneği az olan canlılarda görülür.
Açık dolaşım; Ahtapot ve mürekkep balığı haricindeki yumuşakçalarda, eklem bacaklılarda ve derisi dikenlilerde bulunur.
2- KAPALI KAN DOLAŞIMI
♦Kalp, kan, atardamar, kılcal damar ve toplardamardan oluşur.
⇒Kan damar dışına çıkmaz.
⇒Kan sıvısı ve doku sıvısı ayrıdır.
⇒Kanın akış hızı yüksektir.
⇒Hareket yeteneği yüksek olan canlılarda görülür.
Kapalı dolaşım omurgasızlardan; Halkalı solucanlarda, ahtopod, mürekkep balığında ve tüm omurgalılarda görülür.
•İlk kapalı dolaşım, toprak solucanında görülür.
- Kapalı Kan Dolaşım Sistemine KARDİYOVASKÜLER SİSTEM ‘de denir.
- Basit yapılı canlılarda ( bakteri ,amip , öglena gibi. Ayrıca çok hücreli canlılardan da sünger, sölenter gibi omurgasızlarda ) doğrudan hücreden hücreye “ DİFÜZYONLA ” olur. Bu şekilde dolaşım sistemine sahip olamayan canlılarda madde taşınması ,dolaşım sistemine sahip canlılarda ki madde taşınmasına göre çok daha yavaştır.
- Böceklerin kanı solunum pigmenti ( HEMOGLOBİN ) ve alyuvar bulunmadığı için RENKSİZDİR.
- Böcekler OKSİJENİ kanla değil “ TRAKE ” denilen yapılarla taşır.
- Kuşlar ve memeliler sıcak kanlıdır . Diğer bütün canlılar soğuk kanlıdır.
- Kuşlar ve memelilerin kalbi birbirine benzer. Ancak kuşlarda AORT sağa dönerken, memelilerde AORT sola döner.
- Balıklarda kan, kalpten değil solunum organından (solungaçlardan) vücuda gönderilir. Balıkların dışındaki omurgalılarda ise kan kalpten vücuda gönderilir.
- Balıklarda sadece ” Büyük Kan Dolaşımı “ görülür. ( Balıklarda akciğer yok ,onun yerine solungaçlar görev yapar.)
- Diğer omurgalılarda hem kalp ve akciğerler arasında gerçekleşen “ Küçük Kan Dolaşımı ” hem de kalp ve tüm vücut arasında gerçekleşen “ Büyük Kan Dolaşımı ” görülür.
HATIRLATMA:
OMURGALI HAYVANLAR:
( İlkelden gelişmişe doğru sıralama.)
- Balıklar
- Amfibiler ( kurbağalar)
- Sürüngenler
- Kuşlar
- Memeliler
İNSANDA KAN DOLAŞIMI
- İnsanda kan dolaşım sistemi üç temel ögeden oluşmaktadır.
- KALP, ( Damarlardaki kanın akışı için gerekli itici gücü bir pompa gibi sağlar.)
- DAMARLAR, ( Kanın tüm hücrelere kadar yayılmasını sağlar.)
- KAN, ( Maddenin taşınmasını sağlar.)
1- KALP
♦Kalp, göğüs boşluğunun merkezinde, göğüs kemiğinin altında sol akciğere daha yakın yer alan, yaklaşık olarak bir yumruk büyüklüğünde kaslı bir organdır.
♦Başka bir ifadeyle;
•Kalp, göğüs kafesinin bittiği yerin yaklaşık 3 parmak yukarısında sola yakın yerdedir.
Kalbin Yapısı:
- Kalp, üstte İKİ KULAKÇIK ( Atrium), altta İKİ KARINCIK (Ventrikulus) olmak üzere dört odacıktan oluşur.
- Sol kulakçık ve sol karıncıkta Temiz Kan (oksijence zengin kan), sağ kulakçık ve sağ karıncıkta ise Kirli Kan (karbondioksitçe zengin kan) bulunur.
- Kulakçıklar ile karıncıklar arasında ve atardamarların karıncıktan çıktığı noktalarda KAPAKÇIKLAR bulunur.
⇒Kalpte bulunan kapakçıklar üç çeşittir.
a.Triküspit (üçlü kapakçık):
Sağ kulakçık ile sağ karıncık arasında karıncık yönüne açılan kapakçıktır. Kanın sağ karıncıktan sağ kulakçığa geri dönmesini engeller.
b. Biküspit (ikili kapakçık=mitral):
Sol kulakçık ile sol karıncık arasında karıncık yönüne açılan kapakçıktır. Kanın sol karıncıktan sol kulakçığa geri dönmesini engeller.
c. Yarım ay kapakçıkları:
Kalpten çıkan kanı götüren AORT ve AKCİĞER atardamarlarının başlangıcında bulunur. Kalpten atardamarlara pompalanan kanın kalbe geri dönmesini engeller.
♦Kalp, dıştan içe doğru üç tabakadan oluşur. Bunlar:
- PERİKARD (dışta)
- MİYOKARD (ortada)
- ENDOKARD (içte)
Kalbin Tabakaları:
1)PERİKARD TABAKASI: (dışta)
1. Kalbi dıştan saran bağ dokusundan oluşmuş iki katlı bir zardır.
2. Zarlar arasında sıvı bulunur. Bu sıvı sürtünmeyi azaltarak kalbin rahat çalışmasını sağlar.
2) MİYOKARD TABAKASI: (orta)
1. Yapısı çizgili kasa, çalışması düz kasa benzeyen kalp kası tabakasıdır.
2. Kalbin kasılıp gevşeyerek çalışmasını sağlar.
3. Kulakçıklarda ince karıncıklarda kalındır.
4. Sol karıncıkta ise sağ karıncıktan daha kalındır.
5. Aorttan ayrılan küçük bir damar miyokart tabakasında kılcallara ayrılarak KORONER DAMARLARI oluşturur. Koroner Damarlar kalp kasına besin ve oksijen getirir. Metabolik atıkları uzaklaştırır.( Başka bir ifadeyle; koroner damar “miyokart tabakasına” bağlıdır.)
♦Koroner damarlarda tıkanıklık sonucunda kalp kası besin ve oksijen alamadığı için KALP KRİZİ (Enfarktüs) oluşur.
DİKKAT ET !!!
- Karıncıklar , kulakçıklara göre kanı daha uzağa pompaladığı için daha çok kasılmadır. Bu nedenle de karıncıklar, kulakçıklara göre daha yoğun kas tabakasına sahiptir.
- Sol karıncıkta, sağ karıncıkta daha yoğun bir kas tabakası vardır. Çünkü sol karıncıktan AORTA yani tüm vücuda kan pompalanır . Sağ karıncıktan ise sadece akciğerlere kadar kan pompalanır.
NOT:
Kalp kendisi için gerekli olan besin ve oksijeni içindeki kandan DEĞİL, AORT DAMARINDAN ayrılarak miyokart tabakasına giren KORONER DAMARDAN ALIR. BU NEDENLE KALPTEN GEÇEN KANIN YOĞUNLUĞU DEĞİŞMEZ.
Başka bir ifadeyle; Kalbin hiçbir tabakası odacıklar içindeki kanı kullanmaz. Bu nedenle kalp içindeki kanın bileşeninde değişiklik olmaz.
3) ENDOKARD TABAKASI: (içte)
1. Kalbin en iç tabakasıdır.
2. Tek sıralı yassı epitel dokudan( endotel dokudan) oluşmuştur.
•Bu tabaka kalbin iç yüzeyini örter.
3. Aşınmayı önleyen kaygan bir yapı oluşturur. Kanın akışını kolaylaştırır. (Endokart kalbin çalışması sırasında kanın sürtünmesini en aza indirgeyen bir kayganlığa sahiptir.)
4. Kan damarları bulunmaz.
•Kan damarları bulunmadığı için kalp içindeki kanın bileşeni değişmez. Yani kan kalbe geldiği özellikte ve yoğunlukta kalbi terk eder. Buna göre;
⇒Sağ Kulakçık ile Sağ Karıncıktaki kanın bileşenleri aynıdır,
⇒Sol Kulakçık ile Sol Karıncıktaki kanın bileşeni aynıdır diyebiliriz.
KALBİN ÇALIŞMASI:
⇒Kalbin çalışması, Omurilik soğanından çıkan OTONOM SİNİR SİSTEMİ ve HORMONLAR tarafından düzenlenir.
⇒Kalbin çalışması, kalp kaslarının ( MİYOKARD TABAKASININ ) kasılıp gevşemesi ile gerçekleşir.
⇒Kalp kasının kasılmasına SİSTOL, gevşemesine ise DİASTOL denir.
⇒Kalbin kulakçıkları aynı anda kasılırken bu sırada karıncıklar gevşer, karıncıklar kasıldığında ise kulakçıklar gevşer.(Kulakçıklar ve karıncıklar birbirine zıt ( antogonist) çalışır. Biri kasılıyken diğeri gevşeme durumundadır. Bu şekilde çalışmaları, kan için itici bir güç oluşturur.)
⇒Sağlıklı ergin bir insanın kalbi dakikada 70-80 kez atar.
⇒Her kalp atışı yaklaşık 0,85 saniye sürer.
⇒Kulakçıkların kasılması 0,15 saniye, karıncıkların kasılması 0,30 saniye sürer. Kalan 0,40 saniyede ise kalp dinlenir.
♦Kulakçık ve karıncıkların aynı anda kasılması söz konusu değildir.
♦Kulakçıklar aynı anda kasılırken karıncıklar gevşer.
♦Karıncıklar aynı anda kasılırken kulakçıklar gevşer.
⇒Kalbin ritmik kasılma ve gevşemesinin atardamarlarda hissedilmesine NABIZ denir. Nabız, kalp atış sayısını verir.
⇒Kalbin kasılıp gevşemesi sırasında kanın atardamar duvarına yaptığı basınca TANSİYON adı verilir.
⇒Büyük tansiyon; karıncıkların kasılması sırasında kanın atardamar duvarına yaptığı basınçtır.
⇒Küçük tansiyon; karıncıkların gevşemesi anında kanın atardamar duvarına yaptığı basınçtır.
⇒Sağlıklı bir insanda dinlenme hâlinde büyük tansiyon 120 mmHg ( milimetre civa basıncı) , küçük tansiyon ise 80 mmHg basıncındadır.
Hipertansiyon;
♦Büyük tansiyonun 140’dan ve/veya küçük tansiyonun 90’dan yüksek olması demektir.
DİKAT ET !
♦Kalbin çalışması sadece beyinden gelen uyarılara bağlı değildir. Bu nedenle kalp atışı, sinirleri kesilse bile uygun ortam sağlandığında bir süre vücut dışında da çalışmaya devam eder.
⇒“ By-Pass ” ameliyatları kalbin bu özelliğinden yararlanılarak operasyon yapılır.
⇒Bu nedenle vücuttan çıkarılan kalp, besleyici bir çözeltiye (Ringer Çözeltisi) konursa uzun süre çalışır.
⇒Ringer çözeltisinde çalışmakta olan kalbin HIZLANDIRICI SİNİRLERİ UYARILARSA veya çözeltiye ” Adrenalin ” ilave edilirse kalp hareketleri hızlanır.
⇒Kalbin “ VAGUS SİNİRİ ” uyarılırsa veya çözeltiye “ Asetil Kolin ” konursa kalp hareketleri yavaşlar.
♦Kalpteki ritmik kasılma, kalbin belirli yerlerinde bulunan özelleşmiş dokularla düzenlenir.
Kalp Çalışmasının Kontrolü:
(Kalbin Ritmik Çalışmasını Düzenleyen Özel Yapılar)
♦Kalp kasının ritmik çalışması SinoAtrial (SA) düğüm ve AtrioVentriküler (AV) Düğüm tarafından düzenlenir.
1- Sinoatrial (SA) Düğüm: (SİNÜS DÜĞÜMÜ)
İlk kasılma Sağ kulakçık duvarında üst ana toplar damarın kalbe girdiği bölgenin yakınında bulunur. Otonom sinir sistemi tarafından uyarılması ile kalbin çalışmasını başlatan elektriksel uyarılar üretir. Bir jeneratör gibi elektrik üreterek kalp kası hücrelerinin kasılmasını düzenler. SA düğüm aynı zamanda kasılma ritmini de denetler. SA düğümden gelen uyartı ile İKİ KULAKÇIKTA AYNI ANDA kasılır.
2- Atrioventriküler (AV) düğüm:
Sağ kulakçık ile sağ karıncık arasında bulunur. Uyartıları SA düğümden alır. ( YANİ; S.A . Kulakçıların kasılmasını sağladığı gibi aynı zamanda A.V. ‘nin de uyarılmasını sağlar.)
S.A’dan gelen uyarılar kulakçıklarla karıncıklar arasında bulunan atrioventriküler düğüme (A.V) gelir.
A.V özelleşmiş fibrillerden meydana gelmiştir. Bu fibrillere His Demetleri denir.
3. HİS DEMETLERİ: His demetleri ikiye ayrılarak sağ ve sol karıncığa ulaşır . His demetleri Karıncıkların duvarlarında dallanarak PURKİNJE LİFLERİNİ oluşturur.
4. PURKİNJE LİFLERİ: His demetlerinin karıncıkların duvarında dallanması ile oluşan liflerdir. His demetlerinden aldığı uyartıları karıncıklara ileterek kasılmalarını sağlar.
Böylece bir kalp atışı gerçekleşmiş olur.
Bu Yapıların Uyarısı İle Gerçekleşen Olaylar Sırası İle;
1. Omurilik soğanından çıkan Otonom sinirlerle SA uyarılır.
2. SA, uyarıları kulakçıklara ( hem sağ hem de sol kulakçığa aynı anda ) iletir.
3. Kulakçıklar kasılır. Kan karıncıklara dolar.
4. Uyarılar AV ye daha sonra sırası ile His Demetlerine ve Purkinje liflerine geçer.
5. Karıncıklar kasılır. Kan atar damarlara geçer.
Şekil: Kalbin çalışmasının düzenleyen özelleşmiş yapılar.
EK BİLGİ
Duran bir kalbi çalıştırmak için damardan “ adrenalin ” ( epinefrin) hormonu verilir ya da elektrik şokuyla “ S.A düğümü “ uyarılır.
UNUTMA !!!
DİKKAT ET !
KALBİN ÇALIŞMASINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER:
♦Ruhsal gerginliğin artması,
♦Heyecan, korku, stres, … gibi
durumlarda kalbin çalışmasını arttıracaktır. Bu gibi durumlar “ADRENALİN “ hormonunun da artmasına neden olacağından kalbin çalışması hızlanır.
NOT:
Kalbin hızlandırma ve yavaşlatma merkezi ayrıca HİPOTALAMUS tarafından da kontrol edilir.
ÖRNEK 1) Kalbin yapısı ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Perikart, miyokart ve Endokart olmak üzere dıştan içe doğru üç tabakadan oluşur.
B) Gerekli çevresel şartlar sağlanırsa sinir bağlantısı kesilirse bir süre daha çalışmaya devam edebilir.
C) Aorttan dallanan koroner damarlar miyokart tabakasını besler.
D) Toplardamarların kulakçıklara giriş yaptığı yerlerde yarım ay kapakçıkları bulunur.
E) Kalbin kasılmasına sistol, gevşemesine diastol denir.
CEVAP: D
Açıklama:
A) Perikart, miyokart ve Endokart olmak üzere dıştan içe doğru üç tabakadan oluşur. DOĞRU.
B) Gerekli çevresel şartlar sağlanırsa sinir bağlantısı kesilirse bir süre daha çalışmaya devam edebilir. DOĞRU . Kalbin çalışması beyne bağlı olmadığı için sinirler kesilse veya beyin dursa dahi kalp çalışmaya devam eder.
C) Aorttan dallanan koroner damarlar miyokart tabakasını besler. DOĞRU.
D) Toplardamarların kulakçıklara giriş yaptığı yerlerde yarım ay kapakçıkları bulunur . YANLIŞ. Toplar damar değil , ATARDAMARLARIN çıkışlarında yarım ay kapakçıkları bulunur.
E) Kalbin kasılmasına sistol, gevşemesine diastol denir. DOĞRU.
ÖRNEK 2) Aşağıdaki damarlardan hangisi kalbin kulakçık ya da karıncıkları ile doğrudan bağlantı yapmaz?
A) Aort B) Koroner damar C) Akciğer atardamarı D) Alt ve üst ana toplardamar E) Akciğer toplardamarı
CEVAP: B
Açıklama:
A) Aort : Sol karıncıktan çıkar.
B) Koroner damar : Kalbin orta tabakasını oluşturan “miyokart tabasına” bağlanır.
C) Akciğer atardamarı : Sağ karıncıktan çıkar.
D) Alt ve üst ana toplardamar : Sağ kulakçıktan giriş yaparlar.
E) Akciğer toplardamarı: Sol kulakçıktan girer.
3) Kulakçıklar sistol ( kasılma) durumunda iken,
I. Karıncıklara kan dolar.
II. Yarım ay kapakçıkları açılır.
III. Biküspit ve Triküspit kapakçıklar açılır.
verilen olaylardan hangileri gerçekleşir?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III
CEVAP: C
Açıklama:
I. Karıncıklara kan dolar. Doğru.
II. Yarım ay kapakçıkları açılır. Yanlış. Yarım ay kapakçıkları KAPANIR.
III. Biküspit ve Triküspit kapakçıklar açılır. Doğru.
4) Aşağıdakilerden hangisinin artış göstermesi kalbin çalışma hızını diğerlerinden farklı şekilde etkiler?
A) Vücut ısısı artışı
B) Asetil kolin artışı
C) Troksin hormonu
D) Kandaki CO2 miktarı artışı
E) Sempatik sinir aktivitesi
CEVAP: B
Açıklama:
A) Vücut ısısı artışı . Kalbin çalışma hızını ARTIRIR.
B) Asetil kolin. Kalbin çalışma hızını YAVAŞLATIR.
C) Troksin. Kalbin çalışma hızını ARTIRIR.
D) Kandaki CO2 miktarı. Kalbin çalışma hızını ARTIRIR.
E) Sempatik sinir aktivitesi. Kalbin çalışma hızını ARTIRIR.
5) Kalbin çalışması sırasında görev alan yapılar aşağıda verilmiştir.
I. Atrioventriküler düğüm
II. Sinoatrial düğüm
III. His demetleri
IV. Purkinje lifleri
verilen yapıların kalbin çalışması sırasında görev alma sıraları aşağıdakilerden hangisidir?
A) I-II-III-IV B) II-III-I-IV C) II-I-IV-III D) II-I-III-IV E) III-II-IV-I
CEVAP: D
Açıklama:
I. Atrioventriküler düğüm. 2.
II. Sinoatrial düğüm. 1.
III. His demetleri. 3.
IV. Purkinje lifleri. 4.
6) Alt ve üst ana toplardamarın bağlantı kurduğu kalp odacığı ve içeriğindeki oksijen miktarına göre kanın temiz ya da kirli olma durumu aşağıdakilerden hangisidir?
CEVAP: C
Açıklama:
Alt ve üst ana toplardamarın bağlantı kurduğu kalp odacığı ” SAĞ KULAKÇIKTIR” ve KİRLİ KAN BULUNDURURLAR.
2- KAN DAMARLARI
♦İnsan dolaşım sistemindeki kan damarları üç çeşittir.
- ATARDAMAR ( Arter ),
- TOPLARDAMAR ( Ven ),
- KILCAL DAMAR ( Kapiller )
1- ATAR DAMARLAR (ARTER):
♦Kalpteki kanı, içindeki oksijen, besin maddeleri ,vb. diğer organlara taşıyan damarlardır.
♦Kanın akış yönü kalpten vücuda doğrudur.
♦Kan basıncı ve kan akış hızı en fazla olan damardır.
♦Akciğer atardamarı hariç vücuttaki tüm atardamarlar, oksijence zengin kan (temiz kan) taşır. Akciğer atardamarı ise kalpteki kirli kanı ( CO2 yoğunluğu fazla kanı) temizlenmesi için akciğere götürür.
♦Atardamarlar, kan götürdüğü organa göre isimlendirilirler.
(Örneğin; akciğere kan götüren damar akciğer atardamarı olarak adlandırılır.)
♦Atardamar içinde kapakçı bulunmaz.
( Kalp çıkan Aort ve Akciğer atardamarının başlangıç kısımlarında bulunan ve kanın geriye dönmesini engelleyen “yarım ay kapakçıkları” hariç.)
♦Atardamarlar dıştan içe doğru üç tabakadan oluşur.
a. Dış Tabaka:
Lifli bağ dokusundan yapılmıştır ve kan basıncına karşı damarın dayanıklı olmasını sağlar.
b. Orta Tabaka:
Düz kaslardan oluşmuştur. Bu tabakada bulunan elastik lifler, damarlara verdiği esneklikle kanın hareketini kolaylaştırır.
c. İç (Endotel) Tabaka:
Tek katlı yassı epitel dokudan oluşur. Endotelyum, kanın kolayca hareket etmesini sağlayan kaygan bir yüzey oluşturur.
Atardamarlarda Kanın Hareketini Sağlayan Faktörler;
- Karıncıkların kasılmasıyla oluşan kan basıncı,
- Atardamar duvarında bulunan düz kasların kasılma ve gevşeme hareketi,
- Arkadan gelen kanın öndeki kanı itmesi,
- Kalpten aşağı inen damarlarda yer çekiminin etkisi,
NOT !
- Embriyoda bulunan göbek bağı atar damarı, kirli kan taşır.
- Embriyo, oluşturduğu atık maddeleri bu damar aracılığı ile anneye gönderir.
- Embriyoda bulunan göbek bağı toplar damarı temiz kan taşır.
- Embriyo, bu damar aracılığı ile anneden gelen besin ve oksijeni alır.
Ek Bilgi:
KANGREN NEDİR?
♦Bir organın kendisine kan getiren atardamarların tamamen tıkanması nedeniyle besin ve O2 alamayıp ölmesidir.
2- TOPLARDAMAR ( VEN ):
♦Vücuttan toplanan kanı kalbin sağ kulakçığına getiren damarlardır.
♦Kanın akış yönü vücuttan kalbe doğrudur.
♦Akciğer toplardamarı hariç vücuttaki tüm toplardamarlar kirli kan taşır. Akciğer toplardamarı temiz kan taşır.
♦Çapları en büyük (en kalın) olan damarlardır.
♦Vücudun alt tarafında bulunan toplardamarlarda kanın geriye doğru akmasını engelleyen YARIM AY KAPAKÇIKLAR VARDIR.
Not: Kalbin üst kısmında bulunan toplar damarlarda (üst ana toplar damar ve akciğer toplar damarı) YARIM AY KAPAKÇIKLARI BULUNMAZ.
♦Toplar damarlarda “ kan akışı ” kılcal damarlardan fazla atardamarlardan azdır.
♦KAN BASINCININ EN AZ OLDUĞU DAMARLARDIR.
♦Toplardamarlar da atardamarlar gibi dıştan içe doğru üç tabakadan oluşur.
1.Dışta: Bağ doku
2.Ortada: Düz kas
3.İçte: Tek katlı yassı epitel tabakadan
oluşmuştur.
⇒Atardamarlardan farkı;
I. Bağ dokudaki LİF SAYISI AZDIR.
II. Düz kas tabakası daha ince olup ELASTİK LİF BULUNDURMAZ. Çünkü, kan basıncı az olduğundan gerilime karşı çok fazla dayanıklı olmasına gerek yoktur.
III. İçerde “yarım ay kapakçıkları bulundurur. Kalbin üst kısmında bulunan toplar damarlar hariç.
Atardamar ve Toplardamarın Şematik Olarak Karşılaştırılması
Toplardamardaki Kanın Kalbe Geri Dönüşünde Etkili Faktörler:
1- Toplardamarların etrafını saran iskelet kaslarının kasılıp gevşemesi sırasında kasların baskı yaparak damarları sıkıştırması
2- Kulakçıkların gevşemesi sırasında oluşan emme basıncı
3- Soluk alıp verme sırasında oluşan göğüs kafesindeki ( dolayısıyla akciğer içindeki basıncın düşmesi) basınç değişiklikleri
4- Atar ve kılcal damarların içindeki kanın itme basıncı
5- Vücudun üst bölgesindeki (baş ve kollar) toplardamarlar için yer çekimi kuvveti
6- Kalp seviyesinin altında kalan toplardamarların çoğunda kanın geriye kaçışını önleyen tek yönlü kapakçıklar bulunur.(Kapakçıkların bozulması ile toplar damarlar genişleyerek varisleri meydana getirir.)
Ek Bilgi:
VARİS:
♦Kapakçıkların bozulması ile toplar damarlar genişleyerek varisleri meydana getirir.
Ayrıca:
•Toplar damardaki düz kasların yavaş da olsa kasılıp gevşemesi,
•Düşük derecede de olsa kan basıncının toplar damarlarda etkili olması.
♦Atardamarların ve toplardamarların geçtikleri yerlerdeki doku sıvısı ile taşıdıkları kan arasında madde alışverişi olmaz.
NOT !!!
- Embriyoda bulunan göbek bağı atar damarı, kirli kan taşır.
- Embriyo, oluşturduğu atık maddeleri bu damar aracılığı ile anneye gönderir.
- Embriyoda bulunan göbek bağı toplar damarı temiz kan taşır.
- Embriyo, bu damar aracılığı ile anneden gelen besin ve oksijeni alır.
NOT !!!
♦Kapı toplar damarı, sindirim sistemi ve dalaktan aldığı kanı Karaciğere getirir. Buna PORTAL DOLAŞIM denir.
3- KILCAL DAMARLAR (KAPİLLER):
1- Genellikle atardamarlar ile toplardamarlar arasında bulunur.
DİKKAT:
♦Böbrek nefronlarında bulunan GLOMERULUS KILCALLARI, vücut kılcallarından farklı olarak;
a- İki atar damar arasında bulunur.
b- Bu damarlardaki kan basıncı, çok yüksek ve sabit olduğundan çift katlı yassı epitelden
oluşmuşlardır.
2- Tek katlı yassı epitel dokudan (endotel) oluşur.
3- Kan ile doku sıvısı arasında madde alışverişini sağlar.
4- Tek tek bakıldığında çapları en küçük olan (en ince) damarlardır.
5- Kan akış hızının en düşük olduğu damardır.
6- Toplam çap alanı (toplam yüzeyi) en geniş olmasından dolayı kan akış hızı en yavaş olan damarlardır.
7- Doku hücreleri ile kan arasında madde alışverişini sağlarlar. (Starling Hipotezi)
8- Kapakçık bulunmaz.
9- Kan basıncı toplardamarlardan fazla, atardamarlardan azdır.
♦Kılcal Damarların Yapısı:
⇒Bağ doku YOKTUR
⇒Düz kas TAŞIMAZ.
⇒Sadece Tek Katlı Yassı Epitel Tabakadan oluşmuştur.
Kılcal Damarın Görevleri:
1- Kan ile dokular arasında madde alış-verişinin gerçekleşmesini sağlar. Bu damar, kanda bulunan besin ve oksijenin dokulara iletilmesini, dokularda bulunan atık maddelerin ise oradan uzaklaştırılmasını sağlar.
2- Akciğerden oksijenin alınmasını, karbondioksitin ise oradan uzaklaştırılmasını sağlar.
3- Böbreklerde kanın süzülmesini sağlar.
UNUTMA !
- Dokular içinde yayılarak geniş yüzeler oluştururlar.
- Kanın akış hızı çok yavaş ve sabittir.
- Çapları ancak bir kan hücresinin geçebileceği kadardır.
- Kılcal damarlar, yarı geçirgen özellikte olduklarından kan plazmasının büyü protein molekülleri dışındaki kısmı, doku aralıklarına sızarak doku sıvısını oluşturur.
- Kan vücut kılcallarından geçerken oksijen ve besin azalır, karbondioksit ve artık maddeler artar.
- Kan akciğer kılcallarından geçerken oksijen artar, karbondioksit azalır.
⇒Sadece endotel tabakasından oluştuğu için, doku sıvısı içinde bulunan hücrelerle kılcal damarlar arasında madde alışverişi kolay olur.
Kılcal Damarlarda Kanın Hareketinin Yavaşlamasının Nedeni;
⇒Atardamardaki sıvı azalmasıdır. Bu durum, beton bir kanal içinde ilerleyen suyun birden kumluk bir araziye geçmesine benzetilebilir.
Genel Olarak Kanın Damar İçinde Hareket Etmesini Sağlayan Faktörler:
1- Karıncıkların kasılması.
2- Kulakçıkların gevşemesi sonucu oluşan emme kuvveti.
3- Atar ve toplar damarlarda bulunan düz kaslar.
4- İskelet kaslarının kasılıp gevşemesi.
5- Soluk alma sırasında göğüs boşluğunun iç basıncının azalması.
6- Yer çekimi.
7- Toplar damarlarda bulunan ve tek yöne açılan kapakçıklar.
DAMARLARIN KARŞILAŞTIRILMASI
1. Kan Basıncı değişimi:
Atar damar > Kılcal damar > Toplar damar
2. Kan akış hızı değişimi:
Atar damar > Toplar damar > Kılcal damar
3. Damarların Vücuttaki Toplam Kesit Alanı:
Kılcal damar > Toplar damar > Atar damar
4. Bir damarın çap alanına göre sıralanışı:
Toplar damar > Atar damar > Kılcal damar
5. Damar çeperi (duvarı) kalınlığına göre sıralanışı:
Atar damar > Toplar damar > Kılcal damar
♦Kanın akış hızı:
Atar > Toplar > Kılcal
♦Kan basıncı: (Kan basıncı, kanın damar çeperine sürtünmesinden dolayı kalpten uzaklaştıkça artar.)
Atar > Kılcal > Toplar
♦Damar çapları: (Toplardamarın çapı atardamardan daha büyük olduğu için daha fazla kan taşırlar.)
( Buradaki karşılaştırma damarlar tek tek ele alınan karşılaştırmadır.)
Toplar > Atar > Kılcal
♦Toplam damar çapı: (Kılcal damarlar toplu olarak tamamı ele alındığında en büyük damar çapına sahiptir.)
Kılcal > Toplar > Atar
♦Toplam damar yüzeyi:
Kılcal > Toplar > Atar
♦Damar duvarı ( Çeper Kalınlığı) kalınlığı: (Atardamarlardaki kan basıncı fazla olduğu için çeper kalınlığı fazladır.)
Atar > Toplar > Kılcal
Kılcal Damarlarda Madde Alışverişi Nasıl Gerçekleşir?
( STARLİNG HİPOTEZİ )
♦Kan plazmasının kılcal damarlardan kontrolü olarak hücreler arasındaki boşluklara sızmasıyla “ DOKU SIVISI ” meydana gelir.
♦VÜCUDUMUZDAKİ TÜM HÜCRELERİN ETRAFI DOKU SIVISIYLA ÇEVRİLİDİR.
♦Hücrelerin içinde bulunduğu doku sıvısı ile kan arasındaki madde alışverişi kılcal damarlarda gerçekleşir.
♦ Kılcal damarlardaki madde alış verişleri pasif taşıma ile gerçekleşir.
♦STARLİNG HİPOTEZİNE göre kan ile vücut hücreleri arasındaki madde alışverişinde iki basıncı etkisiyle gerçekleşir . Bunlar:
1.KAN BASINCI ( Hidrostatik Basınç)
2.OSMOTİK BASINÇ
1- KAN BASINCI: ( Hidrostatik Basınç)
- Kanı damar dışına iten kuvvettir.
- Moleküllerin kandan doku sıvısına geçmesini sağlar.
- Kan basıncı, kılcal damarların atar damar ucundan , toplar damar ucuna gidildikçe AZALIR.
2- OSMOTİK BASINÇ:
- Doku sıvısını, damar içine çeken kuvvettir.
- Osmotik basınç sabittir.
DİKKAT ET !
- Atardamarlar ve toplardamarlar yapıları nedeni ile madde alışverişine izin vermezler.
- Kılcal damarlar ise sadece tek katlı epitelden oluştuklarından madde alışverişine izin verirler.
- Kılcal damarların atardamar ucunda kan basıncı en yüksek seviyedir (yaklaşık 32 mmHg).
- Bu kan basıncı, kanın içindeki küçük moleküllerin (su, O2, glikoz gibi) damardan doku sıvısına difüzyon ile geçmelerini sağlar.
- Kılcal damarda bulunan ve hücre zarından geçemeyen plazma proteini gibi bazı büyük moleküller de kılcal damarın her noktasında sabit olan bir osmotik basınç yaratır (yaklaşık 22 mmHg). Bu osmotik basınç, doku sıvısının içindeki maddelerin emme kuvveti ile kana geçmesini sağlamaktadır.
- Kan basıncı ile osmotik basınç farkından dolayı kılcal damarın atardamar ucunda madde geçişi, damardan doku sıvısına doğru gerçekleşir.
- Toplardamar ucuna gidildikçe kaybedilen sıvının etkisi ile kan basıncı azalır; önce osmotik basınç ile aynı seviyeye gelir ve toplardamar ucuna gidildikçe osmotik basıncın altına (yaklaşık 15 mmHg) düşer.
- Bu durumda ise osmotik basıncın etkisiyle doku sıvısından kılcal damarlara madde (su, CO2, üre gibi) geçişi olur.
NOT:
⇒Plazma proteinleri (albümin, globülin, fibrinojen) alyuvar hücreleri ve kan pulcukları damar dışına çıkamaz. Bu nedenle doku sıvısında bulunmazlar.
⇒Kan basıncının etkisiyle damardan doku sıvısına geçen su ve maddeler, doku sıvısından damara geçen su ve maddelerden fazladır. Bu durumda kan, su ve madde kaybeder, kanın hacmi azalır; doku sıvılarındaki su ve madde miktarı artar. Artan su ve maddeler kılcal lenf damarlarına geçer ve lenf dolaşımı ile tekrar kan dolaşımına katılır; kanın hacimce azalması engellenmiş olur.
ÖDEM
♦Kan basıncının herhangi bir nedenle artması sonucunda kılcal damardan doku sıvısına madde geçişi artar. Bu olay “ÖDEME “ yol açar.
Ödemin Oluşma Sebepleri:
1- Lenf kılcallarının damarlarının tıkanması.
2- Kılcal kan damarında basıncın normalden yüksek olması.
3- Kılcallardaki kan proteinlerinin azalması ile osmotik basıncın düşmesi.
4 – Doku sıvısı osmotik basıncının artması (sürekli çok tuzlu besinlerle beslenmek) doku sıvısındaki suyun tutulmasına ve kılcal lenf damarlarına geçmesini engellemeye neden olur ve ödem oluşur.
5- Histaminin aşırı artışı.
(Enfeksiyon ve yanıklarda olabilir. Kılcal kan damarlarının genişlemesini ve geçirgenliğini artırarak ödeme yol açar.)
6- Kandaki aldosteron hormonunun aşırı artması.
(Aldosteron böbreklerden Na++ ile birlikte suyu da geri emdiği için kan basıncını artırarak ödeme neden olur.)
7- Aşır tuzlu besin almak da doku sıvısında tuz birikimine neden olduğu için ödeme sebep olabilir.
♦Kana osmotik basıncını kazandıran, kandaki ALBÜMİN, GLOBÜLİN gibi büyük proteinlerdir.
Grafik: Kılcal Damarlarda Madde Alışverişi ( STARLİNG HİPOTEZİ )
Grafik: Kılcal Damarlarda Solunum Gazlarının Değişimi
Şema: Kılcal damardan madde çıkışını sağlayan “ kan basıncı” ve doku sıvısından kılcal damara madde girişini sağlayan “osmotik basınç”.
1) Aşağıdakilerden hangisi atardamarlar ile ilgili yanlış bir bilgidir?
A) Kalpten çıkan kanın diğer organlara dağılmasını sağlarlar.
B) Dıştan içe doğru bağ doku, düz kas ve epitel dokudan oluşurlar.
C) Kanın akış hızının en fazla olduğu damarlardır.
D) İç yüzeylerinde kapakçıklar bulunur.
E) Yapısında bulunan elastik lifler basınca dayanıklı olmasını sağlar.
CEVAP: D
Açıklama:
A) Kalpten çıkan kanın diğer organlara dağılmasını sağlarlar. Doğru.
B) Dıştan içe doğru bağ doku, düz kas ve epitel dokudan oluşurlar Doğru.
C) Kanın akış hızının en fazla olduğu damarlardır. Doğru.
D) İç yüzeylerinde kapakçıklar bulunur. Yanlış. ( Sadece kalpten hemen çıkışlarında yarım ay kapakçıkları var. Ancak atardamarların diğer kısımlarında kapakçık yoktur.)
E) Yapısında bulunan elastik lifler basınca dayanıklı olmasını sağlar. Doğru.
2) I. Bağ Doku
II. Düz kas
III. Epitel Doku
Yukarıda verilen doku çeşitlerinden hangileri tüm kan damarı çeşitlerinde yer alır?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) II ve III E) I, II ve III
CEVAP: C
Açıklama:
I. Bağ Doku: atar ve toplardamarda
II. Düz kas : atar ve toplardamarda
III. Epitel Doku : Hepsinde
3) Bir karaciğer kılcalında Starling hipotezine göre aşağıdakilerden hangisi gerçekleşmez?
A) Atardamar ucundan toplardamar ucuna doğru gidildikçe kan basıncı düşer.
B) Kılcal kan damarı boyunca osmotik basınç değişmez.
C) Kılcal kan damarının atardamar ucunda kılcal kan damarından madde çıkışı olur.
D) Kılcal kan damarının toplardamar ucunda aktif taşıma ile doku sıvısından madde alımı olur.
E) Kanın akış yönü atardamardan toplardamara doğrudur.
CEVAP: D
Açıklama:
A) Atardamar ucundan toplardamar ucuna doğru gidildikçe kan basıncı düşer. GERÇEKLEŞİR.
B) Kılcal kan damarı boyunca osmotik basınç değişmez. GERÇEKLEŞİR.
C) Kılcal kan damarının atardamar ucunda kılcal kan damarından madde çıkışı olur. GERÇEKLEŞİR.
D) Kılcal kan damarının toplardamar ucunda aktif taşıma ile doku sıvısından madde alımı olur. GERÇEKLEŞMEZ. ( çünkü: buradaki taşma işi pasif taşıma ile olur.)
E) Kanın akış yönü atardamardan toplardamara doğrudur. GERÇEKLEŞİR.
4) Aşağıda, toplardamarlarda kanın hareket etmesini sağlayan faktörlerden bazıları verilmiştir.
I. Yerçekimi
II. İskelet kaslarının kasılıp gevşemesi
III. Kalbin sağ kulakçığının negatif geri emme basıncı
Verilenlerden hangileri atardamarlarda da kanın hareket etmesi için gereklidir?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III
CEVAP: A
Açıklama:
I. Yerçekimi ( atar damarda ve üst toplar damarda yer çekimi etkisiyle kan hareket eder.)
II. İskelet kaslarının kasılıp gevşemesi ( atar damarda iskelet kaslarının bir etkisi yoktur.)
III. Kalbin sağ kulakçığının negatif geri emme basıncı ( sadece toplardamar da kanın hareketinde etkilidir. Atar damarda kanın hareketinde kulakçıkların bir etkisi yoktur.)
5) Aşağıdaki grafiklerde; X: Atardamar, Y: Kılcal damar, Z: Toplardamarı göstermektedir.
Buna göre, verilen grafiklerden hangisi kan akış hızını doğru olarak göstermiştir?
CEVAP: E
Açıklama:
Kan akış hızı:
Atar > Toplar > kılcal
şeklindedir . Buna göre bu durumu ifade eden grafik ” E ” şıkkında olduğu gibi olmalıdır.
KAN DOLAŞIMI
♦Kanın vücuttaki dolaşımı iki kısımda incelenir:
1- Küçük Kan Dolaşımı (Akciğer Dolaşımı):
Kalp ile akciğer arasındaki kan dolaşımıdır.
2- Büyük Kan Dolaşımı (Sistemik Kan Dolaşımı):
Akciğer hariç, vücudun diğer organları ile kalp arasındaki dolaşımdır.
1- Küçük Kan Dolaşımı (Akciğer Dolaşımı):
Amaç;
Kanın temizlenmesini sağlamaktır.
Kanın izlediği yol:
Kalpteki oksijence fakir kanın akciğer atardamarı ile sağ karıncıktan çıkıp akciğerlere giderek oksijence zenginleştikten sonra akciğer toplardamarıyla sol kulakçığa dönmesidir.
Başlangıç Noktası: SAĞ KARINCIK
Kanın geçtiği damarlar: AKCİĞER ATARDAMARI, AKCİĞER KILCAL DAMARI, AKCİĞER TOPLARDAMARI
Bitiş Noktası: SOL KULAKÇIK
Grafik: Akciğerler ile kan damarları arasındaki O2 ve CO2 değişimi.
2- Büyük Kan Dolaşımı (Sistemik Kan Dolaşımı):
Amaç;
Organlara (akciğer hariç) O2 ve besin taşımak, oluşan CO2 ve atıkları bu organlardan uzaklaştırmaktır.
Kanın izlediği yol:
Kalpteki oksijence zengin temiz kanın AORT atardamarı ile sol kulakçıktan çıkıp tüm vücudu dolaştıktan sonra, oksijence fakirleşerek ( CO2 ‘ ce artarak ALT ve ÜST toplardamarlarla sağ kulakçığa dönmesidir.
Başlangıç Noktası: SOL KARINCIK
Kanın geçtiği damarlar: AORT, TÜM ATAR DAMARLAR (Akciğer Atardamarı Hariç), TÜM KILCAL DAMARLAR (Akciğer Kılcal Damarı Hariç), TÜM TOPLAR DAMARLAR (Akciğer Toplardamarı Hariç), ALT VE ÜST ALT ANA TOPLAR DAMARLAR
Bitiş Noktası: SAĞ KULAKÇIK
Grafik: Vücut hücreleri ile kan damarları arasındaki O2 ve CO2 değişimi
1- Vücuttaki en kirli kanı taşıyan damar ?
AKCİĞER ATARDAMARI
2- Vücuttaki en temiz kanı taşıyan damar ?
AKCİĞER TOPLARDAMARI
3- Amonyak (NH3) miktarının en fazla olan damar ?
KARACİĞER KAPI TOPLARDAMARI
4- Boşaltım atığı miktarının en fazla olduğu damar ?
BÖBREK ATARDAMARI
5- Boşaltım atığı miktarının en az olduğu damar ?
BÖBREK TOPLARDAMARI
DİKKAT ET ! :
⇒Hem atar hem de toplardamarlardan kan alan organlarımız ?
KARACİĞER ( hem karaciğer atardamarı gelir hem de karaciğer kapı toplar damarı gelir) ,
KALP ( üst –alt ana toplar damarlardan ve akciğer toplar damarından kan alır . Aorttan ayrılan bir atar damar koluyla da kan alır. Bu atar damar kolu miyokart tabakasında koroner denilen kılcal damar gelir.)
⇒Hem temiz hem de kirli kan alan organlarımız ?
KARACİĞER, KALP,
(DİKKAT ET! AKCİĞER burada sayılamaz. Çünkü ; akciğer , kalpten gelen akciğer atar damarıyla kirli kan gelir. Kirli kan akciğer kılcallarında temizlenir ve akciğer kendi temizlediği kanla beslenir . Yani temiz kan atardamarlardan gelmez. Temizlediği kanı akciğer toplar damar ile kalbe gönderir. Kısaca kirli kan alır temiz kanı ise verir.)
AKCİĞER ATARDAMARI
- Akciğer atardamarı kalpten çıktıktan sonra iki kola ayrılır. Biri sağ, diğeri sol akciğere gider. Her bir akciğerden iki akciğer toplardamarı olmak üzere toplam dört damar sol kulakçığa açılır.
- Vücuttaki en temiz kanı taşıyan damarımız;
AKCİĞER TOPLARDAMARI
- NH3 (amonyak) miktarının en fazla olduğu damarımız;
KAPI TOPLARDAMARI
- Kapı toplardamarına mide, pankreas, dalak, ince bağırsak ve kalın bağırsaktan toplardamarları ile karaciğere kirli kan gelir. Karaciğer üstü toplardamarı ile alt ana toplardamara geçer. Buna Portal Dolaşım denir.
- Boşaltım atığı miktarının en fazla olduğu damarımız; Böbrek atardamarı
- Boşaltım atığı miktarının en az olduğu damarımız; Böbrek toplardamarı
- Hem atar hem de toplardamarlardan kan alan organımız; Karaciğer
- Hem kirli hem de temiz kan alan organlarımız; Karaciğer ve kalp
♦Olgun alyuvarların çekirdeklerini ve organellerini kaybetmelerinin nedeni daha fazla hemoglobin dolayısı ile daha fazla O2 taşıyabilmek içindir. Mitokondrilerini kaybettikleri için sadece Glikoliz ile ATP üretirler. O2’li solunum ile değil. Aynı zamanda enerji elde etmek için glikoz kullanabilirler.
♦Lenf sisteminde atardamar, alyuvar ve kan pulcukları bulunmaz. O2 taşınmaz.
♦Lenf sisteminde kalp gibi pompalayıcı bir sistem bulunmaması ve bazı lenf toplardamarlarının çapının oldukça büyük olması lenf sıvısının hareketini yavaşlatır.
SORU 1.
Kan basıncı kılcal damar boyunca atardamar ucundaki gibi KB>OB şeklinde olmuş olsaydı nasıl bir durum gözlenirdi?
CEVAP 1:
Kılcallardan doku sıvısına sürekli madde çıkışı olurdu. Bu durumda doku sıvısı artacağından ödem oluşurdu. Artan doku sıvısına bağlı olarak lenf kılcallarına geçen doku sıvısında da artış olurdu.
SORU 2.
Atardamar ucundaki kan basıncı toplardamar ucundaki gibi OB>KB şeklinde olmuş olsaydı nasıl bir durum gözlenirdi?
CEVAP 2:
Doku sıvısı ve dolayısı ile lenf sıvısı azalır. Doku hücrelerine yeterli besin geçmezdi.
SORU 3.
Doku sıvısının osmotik basıncı artarsa nasıl bir durum gözlenir?
CEVAP 3:
Doku sıvısının osmotik basıncının artması demek, emilimin artması demektir. Kılcal damardan doku sıvısına geçen madde miktarı artar, buna bağlı olarak ödem oluşurdu. Doku sıvısının artması ile de lenf kılcallarına geçen sıvıda artış olurdu.
SORU 4.
Lenf kılcalları tıkanırsa nasıl bir durum gözlenir?
CEVAP 4:
Doku sıvısı artar, ödem oluşur. Lenf siteminin görevlerinde aksamalar ortaya çıkardı. Örneğin A, D, E, K vitaminlerinin, yağ asitlerinin ve gliserolün miktarında azalmalar olurdu. Kan hacmi azalır. Kan basıncı düşerdi.
DİKKAT ET !
♦Bir insanın dolaşım sistemindeki kan , organlardan geçerken çeşitli değişikliklere uğrar.
Örneğin;
♦Karaciğer amonyaktan (NH3), ÜRE sentezler bu yüzden karaciğerde kan ,ÜRE bakımından zenginleştirilir.
♦Böbrek ÜREYİ süzüp ve idrarla atar, bu yüzden böbrekte kan ÜRE bakımından fakirleştirilir.
♦Akciğer solunum organımızdır. Yani akciğerde kan oksijen bakımından zenginleştirilirken karbondioksit bakımından fakirleştirilir.
♦Bu arada oksijeni çok olan kanın OKSİHEMOGLOBİN değeri yükselir.
♦Karbondioksiti çok olan kanın pH ’ ı düşük ( karbondioksit asidik) ve KARBOKSİHEMOGLOBİN değeri yüksektir.
♦OKSİHEMOGLOBİN oksijenle hemoglobinin birleşmiş hali, KARBOKSİHEMOGLOBİN ise karbondioksitle hemoglobinin birleşmiş halidir.
♦Böbrek atardamarında SU, TUZ ,ÜRE ve GLİKOZ çoktur ama böbrek toplardamarında azdır.
♦Çünkü, böbrek SU, TUZ ve ÜRE süzüp idrarla atar, GLİKOZU ise kendi solunumunda kullanır.
♦Ancak, böbrek atardamarındaki alyuvar ve hemoglobin miktarı eşittir.
♦Çünkü, hemoglobin alyuvarın içinde bulunur, alyuvarda damardan dışarı çıkmaz.
♦Ayrıca , böbrek atardamarı temiz kan taşır.( oksijeni çok , karbondioksiti az.)
♦Ancak boşaltım ürünleri yönünden böbrek atardamarı kirli kan taşır denebilir.
Soru: Bir insana C vitamini işaretlenerek besin yolu ile veriliyor. Bir süre sonra bu işaretli C vitaminine idrarda rastlanmıştır.
Buna göre bu süreçte kan , aşağıdakilerden hangisinden kesin geçmiştir ?
I. Kalp
II. Karaciğer
III. Böbrek
IV. Akciğer
V. Beyin
CEVAP: I, II, III ve IV
Açıklama:
- İşaretli C vitamini besin yolu ile alındığına göre karaciğer üzerinden kalbe gelir.
- Daha sonra kan akciğere gönderilerek temizlenir ve kalbe geri döner.
- Kalpten de böbreğe gönderilerek idrarla atılır.
- Yani bu süreçte kan beyne gitmek zorunda değildir.
- Eğer; hangilerinden geçebilir diye sorulsaydı o zaman beyin de alınabilir.
Soru: Aşağıdaki şekilde karaciğere bağlı damarlar numaralandırılmıştır.
Buna göre ; aşağıdaki yorumlardan hangisi yanlıştır?
A ) Yeni karbonhidratla beslenen insanda II deki glikoz I den fazladır.
B ) Açlık durumunda I deki glikoz miktarı II den fazladır.
C ) I deki glikojen miktarı II den fazladır.
D ) I deki üre miktarı III den fazladır.
E ) II deki zararlı madde miktarı I den fazladır.
CEVAP: C
Açıklama:
- Karaciğer, glikozun fazlasını glikojen şeklinde depolar.
- Açlık sırasında ise kapı toplardamarından glikoz gelmediği için, karaciğer depo glikojeni glikoza çevirerek kan şekerini yükseltir.
- Kanda glikojen bulunmaz
- Karaciğer amonyaktan ( NH3) üre sentezlediği için I deki üre en çoktur.
- Ayrıca karaciğer besin yoluyla alınan alkol ilaç gibi maddelerin zehir etkisini azaltır.
Soru: Böbreklerden salgılanan Eritropoitein hormonunun kemik iliğine etki ederek kan hücresi üretiminin gerçekleştirilmesi sürecinde aşağıdaki organlardan hangisi içerisinden geçmez?
A) Kalp B) Böbrek C) Kemik D) Karaciğer E) Akciğer
CEVAP: D
Açıklama: Böbrek atar damarı karaciğere girmez.
Soru: Aşağıdaki damarlardan hangisinin içindeki kanın karbondioksit oranı diğerlerinden daha yüksektir?
A) Aort B) Alt ana toplardamar C) Akciğer toplardamarı D) Böbrek atardamarı E) Kapı toplardamarı
CEVAP: B
Açıklama: Alt ana toplardamar bütün vücuttan gelen kirli kanı taşıdığı için CO2 oranı en yüksektir.
CEVAP: B
Açıklama: Toplar ve atardamar içinde madde alışverişi gerçekleşmez. Dolayısıyla her iki damar içindeki oksijen miktarı da değişmez olmalıdır. Ayrıca alveol kılcalları O2 ve CO2 değişiminin gerçekleştiği yerlerdir. Bu nedenle alveol kılcallarında oksijen miktarı artmaktadır.
Soru: Kan basıncının herhangi bir nedenle artması sonucunda kılcal damardan doku sıvısına madde geçişi artar. Bu olay ödeme neden olur.
Buna göre, aşağıda verilen olaylardan hangisi ödeme sebep olmaz?
A) Kanın osmotik basıncının artması.
B) Doku sıvısının osmotik basıncının artması.
C) Doku sıvısının mineral miktarının artması .
D) Lenf kılcallarının tıkanması.
E) Organlara mekanik darbelerin gelmesi.
CEVAP: A
Açıklama:
A) Kanın osmotik basıncının artması. ödeme sebep OLMAZ. ( Kanın osmotik basıncı azalırsa ödem neden olur.)
B) Doku sıvısının osmotik basıncının artması. ödeme sebep OLUR.
C) Doku sıvısının mineral miktarının artması. ödeme sebep OLUR.
D) Lenf kılcallarının tıkanması. ödeme sebep OLUR.
E) Organlara mekanik darbelerin gelmesi. ödeme sebep OLUR.
KANIN YAPISI ve PIHTILAŞMASI
1- KANIN YAPISI
♦ Yetişkin bir insanda ortalama 5 litre kan bulunur. (yaklaşık kadınlarda 4-5 litre , erkeklerde 5-6 litre kan bulunur.)
♦ Kanın pH= 7,4
♦Vücut sıcaklığımız 36,5 santigrat derece, kanın sıcaklığı ise biraz daha yüksek olup 37-38 santigrat derecedir.
♦ Kanın;
⇒ %55’ini plazma,
⇒ %45’ini kan hücreleri,
oluşturur.
- Kanı santrifüjden geçirdiğimizde hücreler dibe çökerken, plazma kısmı üstte kalır. (Fibrin(pıhtı) dipte kalır.)
- Alyuvarlar dibe çöktüğünden alt kısım kırmızı görünür.
PLAZMA
•Kan dokunun sıvı olan ara maddesine plazma denir.
•Plazma, içinde bulunan çözünmüş proteinlerden dolayı sarı renktedir.
♦Kan plazmasının yaklaşık;
•%90’ı su,
•%7’si protein (albümin, globülin, fibrinojen gibi),
•%3 hormon, antikor, vitamin, amino asit, karbonhidrat, yağ, amonyak, üre, ürik asit, enzim (SİNDİRİM ENZİMİ HARİÇ) gibi organik maddelerle sodyum(Na), klor(Cl), magnezyum(Mg), bikarbonat(HCO-3 ) gibi iyonlardan oluşur.
Kan Plazmasının Görevleri:
1- Dokulara besin ve oksijenin taşınmasını sağlar.
2- Dokulardaki karbondioksit ve diğer metabolik atık maddelerin ( amonyak , üre gibi) uzaklaştırılmasını sağlar.
3- Kan hücrelerinin hareket etmesi için ortam oluşturur.
4- Vücut sıcaklığının, bütün vücuda dağıtılmasını sağlar.
5- Hormonların hedef organlara taşınmasını sağlar.
6- Taşıdığı antikorlar ile bağışıklığı sağlar.
7- Kan proteinlerini bulundurma.
♦Kanı santrifüj ettiğimizde, kanda bulanan maddeler öz kütlesine göre sıralanır.
SERUM NEDİR?
♦Kanın pıhtılaşmasından sonra, hücrelerinden ayrılmış, açık sarı renkli kısmına “ serum ” denir.
Serumun içinde ;
•aminoasit, basit karbonhidratlar , lipit , vitamin , antikor , hormon , enzimler , madensel tuzlar, azotlu atıklar ( amonyak , üre gibi), oksijen, karbondioksit bulunur.
SERUM ve KAN PLAZMASININ FARKI NEDİR ?
- Serumun içinde, fibrinojen proteini (kanın damar dışında pıhtılaşmasın sağlayan protein) yoktur!
- Fibrinojen ”kan plazmasında” bulunur.
KAN PROTEİNLERİ
1- Albümin;
Kan ve vücut sıvısının su oranını yani osmotik basıncını düzenler.
2- Globülin;
Antikor yapısını oluşturur.
Albümin gibi kanın osmotik basıncını düzenler.
3- İmmünoglobülin ( ANTİKOR);
Vücut savunmasında görevlidir. ( Mikroplara karşı bağışıklık sağlar.)
4- Fibrinojen ve Protrombin (Trombojen);
Fibrinojen:
Aktifleşip “FİBRİN” haline dönüşerek kanın damar dışında pıhtılaşmasını sağlar. Karaciğerde üretilir.
Albümin , Globülin gibi kanın osmotik basıncını düzenler.
Trombojen: ( Protrombin )
Aktifleşip “TROMBİN” haline dönüşüp fibrinojenin aktifleşmesini sağlıyor . Dolaysıyla fibrinojeni aktifleştirip damar zedelenmesinde kanın pıhtılaşmasını sağladığı için Protrombin (trombojen) de pıhtılaşma da görevlidir denebilir.
5- Histamin:
Kılcal damarların geçirgenliğini artırır.
6- Heparin;
Kanın damar içinde pıhtılaşmasını ÖNLER.
DİKKAT ET !
1- Kan proteinleri ile birlikte iyonlar, kan osmotik basıncını ve kan pH ‘sının düzenlenmesinde görev yapar.
2- Kan proteinleri genel olarak KARACİĞERDE üretilir ve ekzositozla kana verilir.
3- Kan Plazmasının kılcal damar dışına çıkabilen kısmına “DOKU SIVISI “denir.
4- Kan plazması ile doku sıvısı arasındaki fark:
Doku sıvısında büyük yapılı proteinler (Albümin, globülin , fibrinojen gibi) BULUNMAMASIDIR.
5- Kan plazması ile serum arasındaki fark;
Fibrinojensiz kan plazmasına Serum denir.
Serumda kan hücreleri ve fibrinojen BULUNMAZ.
KAN HÜCRELERİ
Kanın %45 ini oluşturan, kan hücreleri üç çeşittir.
HATIRLATMA !!!
1. Uzun kemiklerin; BAŞ ( UÇ ) KISIMLARININ İÇİNDE ,
kısa ve yassı ve düzensiz kemiklerin; dışını kaplayan sert kemik dokunun tamamının İÇİNDE SÜNGERİMSİ KEMİK DOKU bulunur.
2. Gözenekli bir yapıya sahiptir ve bu gözeneklerin içinde kan hücrelerinin yapıldığı KIRMIZI KEMİK İLİĞİ bulunur.
3. Kırmızı ilik ALYUVAR, granüllü AKYUVAR ve KAN PULCUKLARI üretir.
*4. Sadece uzun kemiklerin gövdesinin ortasında sert (sıkı)kemik dokunun içinde
SARI İLİK vardır.
5. Sarı İlik GRANÜLSÜZ AKYUVAR üretir.
1- ALYUVAR ( ERİTROSİT )
(Kırmızı kan hücreleri)
1- En fazla bulunan kan hücreleridir.( kan hücrelerinin % 99 ‘ dan fazlası alyuvardan oluşur.)
2- Aktif hareket edemezler, kan akışıyla bir yerden başka bir yere taşınırlar.
3- Kırmızı renktedirler.
4-Yapılarında kana kırmızı rengini veren HEMOGLOBİN bulunur.
♦Hemoglobin;
- Hemoglobin protein yapılı bir solunum pigmentidir.
- Oksijen ve karbondioksitin ( solunum gazlarının) taşınmasında görev alır.
- Hemoglobin 2 kısımdan oluşur.
5- Alyuvar sayısı ;
a) CİNSİYETE,
(1 mm3kanda erkeklerde 5 milyon, kadınlarda ise 4 milyon kadar alyuvar bulunur . Bunun sebebi ; erkek eşey hormonlarının ( testosteronun ) kan yapımını artırıcı etkisidir.)
b) YAŞA,
c) DENİZ SEVİYESİNDEN YÜKSEKLİĞE
göre değişir.
( Deniz seviyesinden yükseklerde yaşayan insanlarda alyuvar sayısının fazla olmasının nedeni; Yüksekte solunan havada bulunan O2 miktarının AZ olmasıdır . Az miktarda bulunan O2 ‘ den faydalanabilmek için çok sayıda alyuvara ihtiyaç vardır. )
( yaylarda yaşayan insanların yanaklarının kırmızı görünmesinin sebebi çok miktarda alyuvara sahip olmalarıdır.)
* (Yeni doğmuş bebeklerde de 6-7 milyon civarında alyuvar bulunur . Bunun nedeni de daha fazla O2 taşıyabilmek içindir.)
6- Fetüste 3-5. aylar arasında KARACİĞER ve DALAKTA (Retikülo-endotel hücrelerinde üretilirler).üretilen alyuvarlar, gebeliğin 5. ayından itibaren yaşamın sonuna kadar KIRMIZI KEMİK İLİĞİNDE üretilir.
DİKKAT !!!
(Kırmızı kemik iliğinde; ALYUVAR, granüllü AKYUVAR ve KAN PULCUKLARI üretilir.)
Alyuvar Üretimi ; böbrekler ve çok az miktarda karaciğer tarafından üretilen Eritropoitein Hormonu tarafından düzenlenir.
NOT:
Alyuvar yetersizliğinde Eritropoitein hormonu (esas olarak böbreklerde ,az miktarda karaciğerde üretilir) kemik iliğinden alyuvar yapımını uyarır.
7- Alyuvarlar ilk oluştuklarında çekirdekleri ve organelleri bulunur. Ancak kırmız kemik iliğinde üretilip kana verildiği zamanki biz buna olgun alyuvar diyoruz, “olgun alyuvarlar” bu yapılarını kaybettikleri için bölünemez ve kendilerini yenileyemez.
(Organel ve çekirdeklerini kaybetmelerinin sebebi daha fazla solunum gazı taşıyabilmeleri içindir.)
İlk oluştuklarında organel ve çekirdeklere sahipken dolaşıma katıldıklarında organel ve çekirdeklerini kaybederler ve damar dışına çıkamazlar. Organel ve çekirdek taşımayan bu alyuvar hücrelerine Olgun Alyuvar Hücresi denir.
8- Laktik asit fermantasyonu yaparlar. ( çekirdek ve mitokondrileri olmadığı için oksijenli solunum yapamazlar. Bu nedenle de laktik asit fermantasyonu yaparlar.) (mitokondrileri olmadığı içinde taşıdıkları oksijeni kullanamazlar.)
•Çekirdek dolayısıyla DNA sını kaybeden alyuvar hücresinin yönetimi RNA tarafından gerçekleştirilir.
9- Alyuvarlar büyük yapılı moleküller olduğu için damar dışına çıkamazlar.
10- Hücre zar yüzeyinde bulunan antijenler ( antijenler: glikoprotein yapılıdır.) ile kan nakillerinde önemli olan kan grubunu belirler.
11- Ömürleri ortalama 120 gündür.
♦Ömürlerini tamamlayan alyuvarlar karaciğer ve dalakta parçalanır.
(Yaşlı alyuvarlar, Parçalanacakları zaman DALAK ve KARACİĞERDE (Kuppfer hücreleri) demir kısmını ayırır. Geri kalan kısmı ise Makrofajlar tarafında parçalanarak bilirubini oluşturur. Bilirubin ise safra yapımında kullanırlar.)
Ayrılan demir kısmı ise yeni alyuvar yapımına katılır.
12- Alyuvarların oksijen taşıma kapasitesini arttıran özellikleri;
Ortası çökük diskler şeklinde bulunması. (Çekirdeğin kaybolması ile orta kısım çöker.)
Memelilerin olgun alyuvarlarında çekirdek ve diğer hücre organellerinin bulunmayışı.
NOT:
Memeliler hariç diğer omurgalılarda alyuvarlar daha büyük ve çekirdeklidir.
2- AKYUVAR ( LÖKOSİT )
(Beyaz kan hücreleri)
1- Renksiz kan hücreleridir. ( hemoglobin yoktur.)
2- 1 mm3 kanda yaklaşık 5 bin-10 bin arasında bulunur. (Enfeksiyon durumlarında sayıları artar. Genel olarak çocuklarda daha fazla sayıda bulunabilirler.)
3- Çekirdekleri ve organelleri vardır. Amip gibi yalancı ayaklar oluşturup aktif hareketlerle damar dışına yani doku aralarına yayılabilir.
4- Ömürleri çeşitlerine göre değişir. genelde 4 saat ile 4 gün arasında değişir.
5- Akyuvarların üretim yeri;
⇒Kırmızı kemik iliği, ( granüllü akyuvarlar : Bazofil, Eozinofil, Nötrofil )
⇒Sarı kemik iliği, ( granülsüz akyuvarlar : Monosit, Lenfosit )
⇒timüs bezi,
⇒lenf düğümleri ,
⇒dalakta
üretilir.
6- Dalak ve Karaciğerde parçalanırlar.
7- Akyuvar hücreleri , çekirdekleri olmalarına rağmen kana geçtikten sonra bölünme yeteneklerini kaybederler .Yani çoğalamazlar.
UNUTMA !
Kırmızı ilik ALYUVAR, granüllü AKYUVAR ve KAN PULCUKLARI üretir.
Sarı İliğinde GRANÜLSÜZ AKYUVAR (Monosit ve lenfosit) üretilir.
8- Görevleri; Vücudu mikroorganizmalara karşı korumaktır.
a)Vücutta enfeksiyon olduğunda akyuvar sayısı artar.
b)Fagositoz yaparak veya antikor ve antitoksin üreterek vücudun savunmasında rol oynarlar.
c)Ayrıca akyuvarlar hasar görmüş doku parçalarını da yok eder.
d)Bazı akyuvarlar vücuda giren yabancı maddeleri tanıyabilen kan hücrelerine ( HAFIZA HÜCRELERİ ) dönüşür ve uzun zaman yaşayabilir.
DİKKAT !!!
- Lenfositler, fagositoz YAPMAZ.
- Üretim yeri olan kemik iliğinde olgunlaşanlarına B lenfosit, timüs bezinde olgunlaşanlarına T lenfosit denir.
- B lenfositler antikor üreterek mikroplarla savaşır. T lenfositler ise hücresel bağışıklık sağlar.
9- Akyuvarlar, sitoplazmalarında tanecik ( granül ) olup olmamasına göre ikiye ayrılır . Bunlar:
1)GRANÜLLÜ AKYUVARLAR ( KIRMIZI kemik iliğinde üretilir. )
2)GRANÜLSÜZ AKYUVARLAR ( SARI kemik iliğinde üretilir. )
DİKKAT !
- Granüllü akyuvarlardan Bazofiller fagositoz YAPMAZ.
- Granülsüz akyuvarlardan Lenfositler, fagositoz YAPMAZ.
1- GRANÜLLÜ AKYUVARLAR
1- Kırmız kemik iliğinde üretilir ve büyü kısmı kemik iliğinde depo edilir.
2- Çekirdekleri boğumludur.
3- Sitoplazmalarında granül adı verilen tanecikler bulunur. ( Granüllerin içinde öldürücü enzimler taşır.)
4- Üç çeşidi vardır.
a)Nötrofiller,
b)Eozinofiller,
c)Bazofiller.
a)Nötrofiller :
1- En fazla bulunan akyuvardır.( %65-70)
2- Bakterileri fagositozla yutarak parçalarlar. ( BAKTERİYOFAJ )
3- Ayrıca işlevini yitiren hücreleri de yok ederler.
b) Eozinofiller :
1- Tenya, kancalı kurt gibi parazit enfeksiyonlarda ayrıca alerjik reaksiyonlarda etkilidir.
2- FAGOSİTOZ yapma özellikleri vardır.
c) Bazofiller :
1- FAGOSİTOZ YAPAMAZLAR.
2- HEPARİN ve HİSTAMİN gibi proteinleri üreterek kan plazmasına bırakır.
HEPARİN : Kanın damar içinde pıhtılaşmasını ENGELLER.
HİSTAMİN : Mikrobik etkilerle “ Kılcal Damar Geçirgenliğini ” ARTIRIR.
Histaminin aşırı artması, kılcal damar geçirgenliğini artırdığı için ödem oluşmasına neden olur.
3- Bazofiller ayrıca; “ALERJİK REAKSİYONLARIN BAŞLATILMASINDA” önemli role sahiptirler. Yaralanmalar da ağrı ve acının oluşmasına , yaranın kızarıp şişmesine yol açarlar.
2- GRANÜLSÜZ AKYUVARLAR
1- Bunlar, sarı kemik iliğinde üretildikten sonra.
2- Lenf düğümleri, dalak ve timüs gibi lenfatik organlarda aktifleşirler.
3- Çekirdekleri büyük ve yuvarlaktır.
4- Sitoplazmalarında tanecikler BULUNMAZ.
5- İki çeşidi vardır.
a)Monositler,
b)Lenfositler,
a)Monositleri:
1- En büyük akyuvarlar olup, çekirdekleri fasulye tanesine benzer. 2-Mikropları, FAGOSOTİZ ile hücre içine alıp, yok eder.
3- Aynı zamanda ömürleri tükenmiş yaşlı hücrelerin parçalanmasını sağlarlar.
4- Kılcal damar dışına çıkarak doku sıvısına geçer ve MAKROFAJ hücrelerine ( özel akyuvar çeşidi hücrelere ) dönüşürler.
♦Bakteri ve virüslerin yok edilmesini sağlarlar. 100 kadar bakteriyi yutabilirler.
b) Lenfositleri:
1- Bunların çekirdeği yuvarlak olup, lenf düğümlerinde oluşurlar.
2- Mikroplara karşı antikor denilen koruyucu maddeleri üretirler.
3- Sinir doku hariç tüm dokularda bulunurlar.
4- Bağışıklığın sağlanmasında görevlidirler . Ağız ve burundan giren mikroplar lenfatik bir organ olan bademcilerdeki lenfositler tarafından yok edilir.
5- Lenfositler;
♦B-lenfosit ,
♦T-lenfositler
olmak üzere 2 gruba ayrılır.
B-Lenfosit:
1- Bunlar sarı ilikte üretilir ve aynı yerde olgunlaşırlar.
2- Antikor üreterek Humoral (Sıvısal) Bağışıklıktan sorumludur. Böylece bakteri ve virüsleri hücreye girmeden öldürür.
♦Bunların bir kısmı ANTİKOR üreterek mikropları etkisiz hale getirir.
♦Antikor üreten B-lenfosit hücrelerine Plazma Hücreleri adı verilir.
♦Bunların bir kısmı da HAFIZA HÜCRESİNE dönüşür.( Hafıza hücreleri vücuda giren yabancı maddeleri tanıyabilir ve uzun zaman yaşayabilir.)
T-Lenfosit:
1- Bunlar sarı ilikte üretilir ama TİMUS bezinde olgunlaşırlar.
2-Antijene doğrudan saldırarak vücudu savunur. ( Hücre içindeki mantarlara, virüs bulaşmış hücrelere karşı vücudu savunur.)
3- Hücresel bağışıklıktan sorumludur.
4- Uzun ömürlü hücrelerdir.
5- Bunların bir kısmı da hafıza hücresine dönüşür.
KAN HÜCRELERİNİN OLUŞMU
Kırmızı Kemik İliğindeki Kök Hücrelerinden ;
Lenfoid kök hücreleri ve Miyeloid kök hücreleri oluşur.
Lenfoid kök hücrelerinden;
Granülsüz akyuvarlardan B ve T lenfositler üretilir.
Miyeloid kök hücrelerinden;
Alyuvarlar ,
Granülü akyuvarlar ve granülsüz akyuvarlardan monositler.
Kan pulcukları ( Trombositler) üretilir.
Akyuvar Hücrelerinin Görevleri
3- KAN PULCUKLARI ( TROMBOSİTLER )
( Pıhtılaşmadan sorumlu hücreler)
1- Renksiz , çekirdeksiz ve küçüktürler.
2- 1 mm3 kanda 250 ila 400 bin kadar bulunur.
3- Kırmızı kemik iliğindeki “MEGAKARYOSİT” denilen “dev hücrelerinden (büyük hücrelerden)” kopan parçalardan oluşur. Damar dışına çıkamazlar. (Megakaryositlerin parçalanması ile oluştuklarından çekirdekleri yoktur. )
4- Kanın pıhtılaşmasında görevli özel bir protein üretir. Kan kayıplarında sayıları artar.
5- Ömürleri yaklaşık 7-10 gündür.
6- Ömrünü tamamlayan kan pulcukları KARACİĞER ve DALAKTA parçalanır.
♦Kırmızı ilik ALYUVAR, granüllü AKYUVAR ve KAN PULCUKLARI üretir.
♦Tüm kan hücreleri, kemik iliğinde bulunan kök hücreler tarafından yapılabilir.
♦1mm3 kanda kan hücrelerinin bulunma oranları;
Alyuvarlar > Kan pulcukları > Akyuvarlar
KANIN PIHTILAŞMASI
- Yaralanma durumunda, dokular zedelenir ve kılcal damar dışına kan akışı (kanama) olur.
- Kanama durumunda kanın akmasını önlemek amacıyla kanda meydana gelen reaksiyonların tümüne “ PIHTILAŞMA SÜRECİ ” denir.
- Pıhtılaşma Sürecinde; Kan pulcukları, Protrombin ( Trombojen) ve Fibrinojen proteinleri görev alır.
- Protrombin ve Fibrinojen proteinleri inaktif yapıda olup “ KARACİĞER ” de üretilip kana verilirler.
1-Eğer damar hasarı küçükse;
♦Sadece trombosit tıkacı, kan kaybını tamamen durdurur.
⇒Trombositler zedelen bölgedeki bağ dokunun kollojen liflerine yapışarak bölgedeki diğer trombositleri de yapışkan hale getiren bir madde salgılar .
⇒Böylece birbirine yapışan Trombositler doğal bir tıkaç oluşturarak kanamayı durdurur.
⇒Tıkaç oluşumu yaralanmadan sonra 15 saniye içinde başlar.
2-Eğer damar hasarı büyükse;
♦Sadece trombosit tıkacı, kan kaybını DURDURAMAZ.
⇒Trombositler tek başına kanamayı durduracak tıkacı oluşturamadığı için trombosit dışında fibrin ipliklerinin de görev alması gerekir.
♦Fibrin ipliklerinin oluşumu ve pıhtılaşma mekanizması şu şekilde gerçekleşir:
- Trombositler zedelenmenin olduğu bölgeye gelerek tıkaç oluşturur.
- Pıhtılaşma faktörleri salgılanır.
- Pıhtılaşma faktörleri de karaciğerin ürettiği İNAKTİF Protrombin(trombojen), AKTİF trombin haline dönüştürür.
- Trombin de , Fibrinojeni aktifleştirip FİBRİN haline dönüştürür.
- Böylece; Trombositler ve Fibrin iplikler birlikte PIHTLAŞMAYI SAĞLARLAR.
- Protrombin ve fibrinojen kan proteinleridir.
- Her iki an proteinleri karaciğerde üretilir.
PIHTILAŞMA FAKTÖRLERİ ŞUNLARDIR:
Kan pulcuklarının ve hasar gören dokulardan üretilen “TROMBOPLASTİN ENZİMİ.”
Ca++ iyonu ve K vitamini .
Başka enzimler.
NOT:
- Pıhtılaşmayı sağlayan Protrombin ve Fibrinojen inaktif olarak karaciğerden sentezlenir.
- Yine karaciğerden sentezlenen Heparin kanın damar içinde pıhtılaşmasını önler. Heparin damar dışında aktif değildir.
NOT:
- Eğer, pıhtılaşma faktörlerinin bazları oluşmaz ise ki bu durum genetik olarak da ortaya çıkabilir, böyle bir durumda kan pıhtılaşmaz.
- Kanın pıhtılaşmamasına “ HEMOFİLİ HASTALIĞI ” denir.
Pıhtılaşmaya Etkileyen Faktörler:
Trombosit Sayısı
K Vitamini ve Ca++ Miktarı
Sıcaklık
Hava Teması
Yüzeyin Pürüzlülük Derecesi
- Pıhtılaşma enzimleri havayla temas edince aktifleşirler .
- Bu nedenle damar içinde kan pıhtılaşmaz.
1) Bir tüp kan alınan bir insanın kanı santrifüj edildikten sonra plazma içerisinde aşağıdaki maddelerden hangisi bulunmaz?
A) Su B) Glikoz C) Fibrin D) Aminoasit E) Antikor
CEVAP: C
Açıklama:
Kan plazmasında FİBRİN bulunmaz.
2)
I. Çekirdekleri yoktur.
II. Hemoglobin taşırlar.
III. Karaciğer ve dalakta parçalanırlar.
Yukarıda alyuvarlara ait bazı özellikler verilmiştir. Verilen özelliklerden hangileri kan pulcukları için de doğrudur?
A) Yalnız I B) Yalnız III C) I ve II D) I ve III E) II ve III
CEVAP: D
Açıklama:
Hemoglobin sadece alyuvarda bulunur.
3) Aşağıdakilerden hangisi akyuvarların özelliğinden biri değildir?
A) Eritropoietin hormonu etkisi ile kemik iliğinde üretilirler.
B) Enfeksiyon durumlarında kandaki sayıları artar.
C) Damar içinde ya da damar dışında görev alabilirler.
D) Karaciğer ve dalakta parçalanırlar
E) Bağışıklıkta görev alırlar.
CEVAP: A
Açıklama:
A ) Eritropoietin hormonu etkisi ile kemik iliğinde üretilirler. YANLIŞ. Eritropoitein sadece alyuvarın oluşumunu sağlar .
4) Aşağıda kanın pıhtılaştırılması sırasında gerçekleşen bazı olaylar verilmiştir.
I. Pıhtılaşma faktörlerinin salgılanması
II. Fibrin oluşturulması
III. Protrombinin trombin haline gelmesi
Bu olayların, gerçekleşme sırası aşağıdakilerden hangisidir?
A) I-II-III B) II-I-III C) II-III-I D) III-I-II E) I-III-II
CEVAP: E
Açıklama:
I – III – II
KAN GRUPLARI
♦İnsanda kan grupları, alyuvar hücrelerinin zar yüzeylerinde bulunan protein yapılarına göre belirlenir. Alyuvarların zar yüzeylerinde bulunan ve kan grubunun belirlenmesini sağlayan glikoproteinlere ANTİJEN ( Aglütinojen) denir.
Antijen ( Aglütinojen): Bir canlıya verildiğinde antikor oluşumunu uyaran protein yapılı moleküllere denir.
♦Antijen, alyuvarın zarında bulunur.
Antikor Aglütinin): Antijenlere karşı oluşturulan savunma proteinleridir.
♦Antikor, kan plazmasında bulunur.
♦İnsanda alyuvar zarı üzerinde bulunan antijenlere göre;
•M-N,
•A-B-O
•Rh
olmak üzere üç tip kan grubu vardır.
♦MN kan grubunun antikor oluşturma özelliği olmadığından kan nakilleri için önemli değildir.
EK BİLGİ:
- Kanımızda bulunan antijen ile o antijene karşı üretilmiş olan antikorun tepkimeye girmesine AGLÜTİNASYON (ÇÖKELME) denir.
- Kan nakillerinde kan alan kişinin antikorları ile kan veren kişinin antijenleri aynı olmamalıdır.
- Aynı olması durumunda kanda çökelme meydana gelir ve kan alan kişi ölebilir.
⇒Aynı Antijen ve Antikorun bir arada olması ÇÖKELMEYE neden olur.
⇒Çökelme durumu: antikorun, antijenleri birbiriyle bağlayarak kan damarı içinde dibe çökmesine ve zamanla bu birikim damarın tıkanmasına ve kişinin ölümüne neden olacaktır.
A- antijeni + a- antikoru = ÇÖKELME
B- antijeni + b- antikoru = ÇÖKELME
Kan Grupları ve Sahip Oldukları Antijen – Antikorlar:
- Alyuvar yüzeyinde A antijeni varsa A grubu, B antijeni varsa B grubu, hem A hem de B antijenleri varsa AB grubu, antijen yoksa 0 (sıfır) grubu oluşur.
- Kan plazmasında ise antikorlar bulunur. A kan grubunun plazmasında anti B, B kan grubunun plazmasında anti A, 0 grubunun plazmasında hem anti A hem de anti B antikorları bulunur. AB kan grubunun plazmasında ise antikor yoktur.
Uygun Kan Alışverişi Tablosu
- Kan alışverişinde (alıcının) kan plazmasına, vericinin ise, alyuvarlarına bakılır.
- AB kan grubu antikor taşımadığı için “ Genel Alıcı ” dir.
- O kan grubu ise antijen taşımadığı için ” Genel Verici ” dir.
Rh Faktörü
- Rh sistemi ilk defa “Rhesus” ( Rezus ) denilen maymun türlerinde bulunmuştur.
- Bu nedenle bu maymun türünün adındaki Rh harfleri ile sembolize edilmiştir.
- Rh ( D ) antijeni bulundurma Rh + , bulundurmama ise Rh – olarak gösterilmiştir.
- Rh + dominant ( baskın) , Rh- ise resesif (çekinik) tir.
- Kan nakillerinde Rh faktörü de önemlidir.
- Aşağıdaki şemada Rh faktörleri arasındaki alışveriş gösterilmiştir.
- Rh – kan grubu Rh + kan grubuna kan VEREBİLİR.
- Rh + kan grubu Rh – kan grubuna kan VEREMEZ.
Hem Rh faktörü de hem de A-B-0 açısından kan gruplarının sahip olduğu antijen ve antikorlar:
Kan Grupları Bakımından Dünya Genelinde İnsanların:
Buna göre;
♦Dünyada en fazla buluna kan grubu: 0 Rh +
♦Dünyada en az buluna kan grubu: AB Rh –
NOT:
Hastanelerin acillerinde, her kan grubuna kan verebildiği için 0 Rh- kan bulunur.
Rh Kan Uyuşmazlığı ( Eritroblastosis fetalis ):
- Rh– bir anne ile Rh+ bir babadan Rh+ grubunda bir fetüsün oluştuğu durumlarda ortaya çıkar.
- Kan uyuşmazlığında baba Rh+, anne Rh- ve çocuk Rh + ’ dir.
- İlk hamilelikte doğum normal gerçekleşir. Ancak ikinci ve daha sonraki gebeliklerde yine Rh+ çocuğa gebe kalınırsa bu durumda ilk doğum esnasında anne kanında oluşan Rh antikorları çocuğa geçer ve çocuğun alyuvarlarını çökeltir . Bu şekilde uyuşmazlık görülen bebeklerde embriyonun erken evresinde düşük meydana gelebilir veya dünyaya geldiklerinde “sarı renklidir” ( Sarılık hastası) ve solunum yetmezliği görülür
- Günümüzde anneye birinci doğumda hemen sonra “Anti-D Gamma Globülin“ verilerek anne kanındaki antikorlar etkisiz hale getirilmekte ve sağlık doğumlar sağlanmaktadır.
Kan Gruplarının Belirlenmesi:
- Laboratuvarlarda Anti – A, anti – B ve anti – D serumları kullanılarak kan grupları belirlenebilir.
- Anti – A serumu ile çökelme varsa, A antijeninin olduğunu gösterir. A antijeni varsa A grubudur.
- Anti – B serumu ile çökelme varsa, B antijenini olduğunu gösterir. B antijeni varsa B grubudur.
- Anti – D serumu ile çökelme varsa, Rh antijeninin olduğunu gösterir. Rh antijeni varsa Rh + dir.
- Hem anti A hem de anti B serumlarının her ikisinde de çökelme varsa AB antijenleri birlikte var demektir. AB grubudur.
- Anti A hem de anti B serumlarının her ikisinde de çökelme yoksa antijen yok demektir.
0 grubudur. - Bu şekilde kan gruplarının testinde kan gruplarını “ FENOTİP ” olarak belirlenebilir.
EK BİLGİ
- Bir insanın kan grubu kemik iliği nakli sonrası değişebilir.
- İlik naklinin yanı sıra çok nadir de olsa bazı hastalıklar kan grubunun değişmesine neden olabilir. Ayrıca sonuçları 2015 yılında Journal of the American Chemical Society dergisinde yayımlanan bir araştırmada bilim insanları kırmızı kan hücrelerinin yüzeyindeki A ve B antijenlerini uzaklaştıran bir enzim keşfetti. Bu gelişme gelecekte kan grubunun yapay olarak değiştirilebileceği anlamına gelebilir. (Bilim genç TUBİTAK)
DİKKAT ET !
- Her ne kadar farklı gruplar arasında kan nakli mümkün ise de ideal olan, herkesin kendi grubuyla kan alışverişi yapmasıdır.
- Çünkü farklı gruplar arasında kan nakli yapıldığında az da olsa bir çökelme oluşur.
- Bu durum kanı zaten azalmış olan, damarları büzüşmüş olan kişide damar tıkanmalarına neden olabilir. Hayati risk oluşturabilir.
Soru: Aşağıda Ali, Ayşe ve Zeynep’in kan tayinleri yapılarak kan grupları belirlenmiştir.
Ali, Ayşe ve Zeynep’in kan grupları ile ilgili,
I. Ali’nin kan grubu A Rh + ’ dir.
II. Zeynep’in alyuvarında bu özellikler bakımından antijen bulunmamaktadır.
III. Ayşe’nin kanında B ve Rh antikoru oluşabilmektedir.
verilenlerden hangileri doğrudur?
(Anti A: A antikoru, Anti B: B antikoru, Anti D: Rh Antikorudur.)
A)Yalnız I B) Yalnız III C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III
CEVAP: C
Açıklama:
I. Ali’nin kan grubu A Rh + ’dir. DOĞRU.
II. Zeynep’in alyuvarında bu özellikler bakımından antijen bulunmamaktadır. DOĞRU. ( Zeynep’in kan grubu 0 Rh – )
III. Ayşe’nin kanında B ve Rh antikoru oluşabilmektedir. YANLIŞ. (Ayşe’nin kanında ”B” antikoru oluşursa kendi kanında çökelme olacağından ölür. Ayşe’de ”A” antikoru vardır. Rh antikoru da yoktur. Çünkü, yapısında Rh antijeni olduğundan Rh antikoru olursa Rh yönünde çökelme olur ve yine Ayşe’nin ölümüne neden olur.
Ayşe’nin kanı B Rh+ dir. )
KONU TARAMA
SORU 1. İnsan kalbinin yapısını ve çalışmasını öğrenmiş olan bir öğrenci, aşağıdakilerden hangisinin yanlış olduğunu ifade edecektir?
A) Dinlenmekte olan bir insanın kalp kası hücreleri, kasıldığı süreden daha fazla bir süre gevşemiş durumda bulunur.
B) Kalple bağlantılı atardamarların, kalple birleştikleri yerde tek yönlü açılıp kapanan kapakçıklar vardır.
C) Biküspit ve Triküspit kapakçıklar, sinirsel uyarılarla açılıp kapanmaktadır.
D) Kulakçıklara dolan kan, karıncıklar kasılı durumda değilse karıncıkların içerisine akacaktır.
E) Kalp kası, kendisinin ürettiği impulslar sayesinde ritmik çalışmasına karşın sinirsel uyarılarla çalışma hızı değiştirilebilmektedir.
CEVAP: C
Açıklama:
Biküspit ve Triküspit kapakçıklar sinirsel uyarılarla değil, kulakçık ve karıncıkların kasılıp gevşemesi ile açılıp kapanırlar. Kulakçıklar kasıldığında açılır, Kulakçıklar gevşeyip karıncıklar kasılırken kapanırlar.
SORU 2. Aşağıdaki grafiklerden hangisi, sağlıklı bir insanın kan dolaşımında kanın; atardamar, kılcal damar ve
toplardamardan geçerken basıncındaki değişimi göstermektedir?
CEVAP: C
Açıklama:
Kan Basıncı değişimi:
Atardamar > Kılcal damar > Toplardamar şeklindedir.
SORU 3. İnsanda kılcal damarlarda, atardamar ucundan toplardamar ucuna doğru gidildikçe
I. doku sıvısına madde geçiş hızında azalma,
II. kan basıncında düşme,
III. damar içi osmotik basınçta düşme
durumlarından hangileri meydana gelir?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III
CEVAP: D
Açıklama:
Atardamar ucundan toplar damar ucuna doğru gidildikçe kan basıncı düştüğü için doku sıvısına madde geçiş hızı da azalır.
I ve II. öncüller doğru.
Damar içi osmotik basınç sabittir, değişmez.
III. öncül yanlıştır.
SORU 4. İnsanda, aşağıdaki damar çiftlerinden hangisinde bulunan kan, oksijen derişimleri bakımından birbirine çok benzerdir?
A) Akciğer atardamarı – Aort
B) Akciğer toplardamarı – Karaciğer atardamarı
C) Böbrek atardamarı – Akciğer atardamarı
D) Böbrek toplardamarı – Aort
E) Karaciğer atardamarı – Kapı toplardamarı
CEVAP: B
Açıklama:
B seçeneğindeki her iki damar temiz kan taşımaktadır. Diğer seçeneklerdeki damar çiftlerinden birisi temiz kan taşırken diğeri kirli kan taşımaktadır.
SORU 5. İnsanın kan dolaşımında kan basıncı; aorttan başlayıp atardamar, kılcal damar ağı, toplardamar ve ana toplardamar boyunca değişir.
Bu değişmeyi gösteren grafik aşağıdakilerden hangisidir?
CEVAP: E
Açıklama:
Kan Basıncı değişimi:
Atardamar > Kılcal damar > Toplardamar şeklindedir
SORU 6. Normal bir insanda, kılcal damarların atardamar ve toplardamar ucunda, kan ile doku sıvısı arasında su ve madde değişimini sağlayan kan basıncı (KB) ile osmotik basınç (OB) arasındaki ilişki, aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?
CEVAP: A
Açıklama:
Atardamar ucunda KB ˃ OB, toplardamar ucunda ise KB ˂ OB şeklindedir.
SORU 7. İnsan vücudunda ödem oluşmasında,
I. kılcal damarlardaki kan basıncının artması,
II. kan proteinlerinin azalması,
III. dokular arası sıvının osmotik basıncının azalması
durumlarından hangileri etkili olur?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III
CEVAP: D
Açıklama:
I. kılcal damarlardaki kan basıncının artması, hücreler arasına daha çok sıvı geçişine neden olacağından ödem oluşur.
II. kan proteinlerinin azalması, kanın osmotik basıncı azalır, kanın su tutma gücü azalır hücreler arasına daha çok sıvı geçer ödem oluşur.
III. dokular arası sıvının osmotik basıncının azalması, kana geçen sıvı miktarını artırır. Hücreler arası sıvı azalır. Ödem oluşmaz.
SORU 8. Omurgalılarda aşağıdaki sistemlerden hangisi dış ortama açılmaz?
A) Üreme B) Boşaltım C) Sindirim D) Solunum E) Dolaşım
CEVAP: E
Açıklama:
Dolaşım sisteminin dışarı açılan bir yapısı yoktur.
SORU 9. İnsanda, kan plazmasının osmotik basıncının artması, aşağıdakilerden hangisine neden olur?
A) Atılan idrar miktarının azalmasına
B) Kanda glukoz miktarının artmasına
C) İdrarda glukoz miktarının azalmasına
D) İdrarla atılan tuz miktarının artmasına
E) İdrarla atılan üre miktarının artmasına
CEVAP: A
Açıklama:
Kan plazmasının osmotik basıncı yüksek olursa Nefron kanallarından geri emilen su miktarı artar.
oluşan idrar miktarı azalır.
SORU 10. Bir insanda, atardamar, kılcal damar ve toplardamardan geçmekte olan kanın normal akış hızını gösteren grafik aşağıdakilerden hangisidir?
CEVAP: A
Açıklama:
Kan akış hızı değişimi:
Atardamar >Kılcal damar > Toplardamar
şeklinde olmalıdır.
SORU 11. İnsanlarda kan gruplarını, alyuvarlarda bulunan özel proteinler belirler. Kan gruplarının plazmalarında ise alyuvarlarındaki proteinlerle ilgili anti anti maddeler bulunabilir. A kan grubunum plazmasında anti B, B kan grubunun plazmasında anti A bulunur. AB kan grubunun plazmasında bu anti maddelerin hiçbiri bulunmazken 0 kan grubunun plazmasında her iki anti madde de bulunur. Bu anti maddeler, karşı oldukları proteinleri içeren kan grubundaki alyuvarların çökelmesine neden olur.
Bir deneyde hangisinin anti A, hangisinin anti B olduğu bilinmediği için anti X ve anti Y olarak adlandırılan bu maddeler, I, II, III ve IV numaralı kan örneklerine ayrı ayrı uygulanmış ve aşağıdaki tabloda belirtilen çökelme reaksiyonları alınmıştır.
Bu bilgilere dayanarak, kaç numaralı kan örneklerinin, hangi kan grubundan olduğu belirlenemez?
A) I ve II B) II ve III C) III ve IV D) I, II ve III E) I, II ve IV
CEVAP: A
Açıklama:
I ve II deki çökelme durumuna göre kan grupları belirlenemez. A ve B den bir tanesi olabilir. Ancak hangisi olduğu belirlenemez.
III de her iki durumda da çökelme olmuş. O zaman hem A hem de B antijeni (proteini) vardır. AB grubudur. IV de hiç çökelme olmamış O zaman antijenlerden hiç birisi yok. 0 grubudur.
SORU 12. Memelilerde atardamarları toplardamarlara bağlayan kılcal damarlar boyunca, kan basıncı azalmayıp sabit kalsaydı;
I. Çözünen maddelerin kılcal damardan doku sıvısına daha kolay geçmesi
II. Metabolizma atıklarının kılcal damara daha kolay geçmesi
III. Doku sıvısının kılcal damara daha kolay geçmesi
durumlarından hangilerinin gerçekleşmesi beklenir?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) III ve IV E) II, III ve IV
CEVAP: A
Açıklama:
Kan basıncı, kanı damar dışına iten kuvvettir. Kılcal damarlar boyunca azalmayıp sabit kalırsa kandan madde çıkışı artar, maddelerin kana dönüşü azalır.
SORU 13. Hangisi kanın pıhtılaşması için gerekli değildir?
A) Heparin B) Trombosit C) Protrombin D) Fibrinojen E) Kalsiyum iyonları
CEVAP: A
Açıklama:
Heparin, kanın damar içinde pıhtılaşmasını engeller. Damar dışında etkisizdir. Pıhtılaşmada görevi yoktur.
SORU 14. Kanın pıhtılaşması sırasında;
I. Tromboplastin ve özel enzimlerin salgılanması
II. Fibrinojenin fibrine dönüşmesi
III. Protrombinin, trombine dönüşmesi
şeklindeki olayların meydana gelmesi hangi sıraya göre gerçekleşir?
A) I-II-III B) I-III-II C) III-II-I D) III-I-II E) II-I-III
CEVAP: B
Açıklama:
Sıralama;
I. Tromboplastin ve özel enzimlerin salgılanması
III. Protrombinin trombine dönüşmesi
II. Fibrinojenin fibrine dönüşmesi
SORU 15. İnsanlarda kan proteinleri;
I. Kanın pıhtılaşmasında rol oynama
II. Sindirilmiş besin maddelerini taşıma
III. Kan plazmasının osmotik basıncını dengeleme
IV. Vücudun bağışıklık tepkisinde rol oynama
İşlevlerinden hangilerini gerçekleştirir?
A) I ve II B) II ve III C) II ve IV D) I, II ve III E) I, III ve IV
CEVAP: E
Açıklama:
Kan proteinlerinden albümin; Kan ve vücut sıvısının osmotik basıncını düzenler. Globülin; Antikor
yapısını oluşturur. Fibrinojen ve Protrombin; Kanın damar dışında pıhtılaşmasını sağlar. Kanda bedinler kanın plazmasında serbest olarak taşınır, proteinlerle değil.
SORU 16. İnsan Kanında bulunan olgun alyuvarlar,
I. Karbondioksit bağlama
II. DNA sentezi yapma
III. Antikor sentezleme
olaylarından hangilerini gerçekleştiremez?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve III E) II ve III
CEVAP: E
Açıklama:
Olgun alyuvarlarda çekirdek ve organeller yoktur. DNA sentezi yapamazlar. Antikor üreten alyuvar değil akyuvardır. Alyuvarlar solunum gazlarını (O2 ve CO2) taşır.
SORU 17. İnsan kanının plazmasında, kan serumundan farklı olarak aşağıdakilerden hangisi bulunur?
A) Vitamin B) Fibrinojen C) Hormon D) Amino asit E) Antikor
CEVAP: B
Açıklama:
Fibrinojensiz kan plazmasına serum denir. Fibrinojen pıhtılaşmayı sağlar. Pıhtılaşmış kanın üzerinde toplanan sıvı ise serumdur.
SORU 18. İnsanlarda, aşağıdakilerden hangisi kan basıncının yükselmesine neden olmaz?
A) Atardamar çeper esnekliğinin azalması
B) Yüreğin diastol duruma geçmesi
C) Kandaki lipit ve proteinlerin artması
D) Kandaki tuz konsantrasyonunun artması
E) Kandaki adrenalin miktarının artması
CEVAP: B
Açıklama:
Kan basıncı kanın damar çeperine yaptığı basınçtır. Kalbin gevşemesi (diastol) sırasında düşer.
SORU 19. Aşağıdaki şemada karaciğer ile ilgili damarlar numaralarla gösterilmiştir.
Bu damarların taşıdığı kanda, aşağıdaki durumların hangisi gözlenmez?
A) II. ye göre III. de toksik madde miktarının fazla olması
B) II. ye göre III. de glikoz miktarının fazla olması
C) II. ye göre III. de üre miktarının fazla olması
D) I. ye göre III. de A vitamini miktarının fazla olması
E) II. ye göre, III. de glikojen miktarının az olması
CEVAP: E
Açıklama:
I, temiz kan getiren karaciğer atardamarı
II, bazı organlardan kirli kanı karaciğere getiren kapı toplar damarı
III ise kirli kanı karaciğerden alan karaciğer (üstü) toplardamarıdır. Kan monomerleri taşır. Ancak glikojen gibi polimerleri taşımaz.
SORU 20. İnsanda, homeostatik (homeostazi = kararlı iç denge) dengenin sağlanmasında rol oynayan,
I. Akciğer
II. Böbrek
III. Karaciğer
organlarından hangileri, kanın sol karıncıktan başlayıp bir tur yaparak, sağ kulakçığa gelirken izlediği yolda yer alır?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III
CEVAP: D
Açıklama:
Sol karıncıktan başlayıp sağ kulakçıkta tamamladığına göre büyük kan dolaşımıdır. Bu dolaşımda kan, akciğerler hariç tüm organları dolaşır.
SORU 21. İnsanda sindirilerek bağırsaklardan emilen yağların en yoğun olarak bulunduğu damar aşağıdakilerden hangisidir?
A) İnce bağırsak toplardamarı
B) Karaciğer üstü toplardamarı
C) Sol köprücük altı toplardamarı
D) Kalın bağırsak toplardamarı
E) Kapı toplardamarı
CEVAP: C
Açıklama:
İnsanda sindirilerek bağırsaklardan emilen yağlar lenf sistemi ile taşınır.
Lenf sistemi ile taşınan sıvının kan dolaşımına ilk katıldığı damar sol köprücük altı toplardamardır.
Yağların en yoğun olması bu damarda beklenir.
SORU 22. Kalbin atış hızını,
I. Vücut ısısının azalması
II. Ortam sıcaklığının belirli oranda artışı
III. Kanın pH değerinin düşmesi
faktörlerinden hangileri azaltır?
A) Yalnız I B) Yalnız III C) I ve II D) I ve III E) II ve III
CEVAP: C
Açıklama:
Vücut ısısının azalması ve ortam sıcaklığının belirli oranda artışı kalbin atış hızını azaltır. Kanın pH değerinin düşmesi ise artırır.
SORU 23. Sağlıklı bir bireye ait olan kan doku aşağıdaki işlevlerden hangisini gerçekleştiremez?
A) Doku hücrelerine oksijen taşınması
B) Kan hücrelerinin üretilmesi
C) Metabolik atıkların doku hücrelerinden uzaklaştırılması
D) Metabolik olaylarda oluşan ısının vücuda yayılması
E) Pıhtılaşarak kan kaybından koruması
CEVAP: B
Açıklama:
Kan hücrelerini kırmızı kemik iliği üretir. Kan taşır. Kan, hücrelerini kendisi üretmez.
SORU 24. İnsanın kan plazmasında aşağıdaki moleküllerden hangisi bulunmaz?
A) Amonyak B) Hemoglobin C) Besin monomeri D) Üre E) Heparin
CEVAP: B
Açıklama:
İnsanın kan plazmasında hemoglobin bulunmaz. Hemoglobin alyuvarlarda bulunur.
SORU 25. Üç farklı kişinin kan örneklerine sırasıyla anti A, anti B ve anti D içeren serumlar damlatılmış ve tablodaki sonuçlar elde edilmiştir.
Tabloya göre ilgili bireylerin kan grupları ile ilgili aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi doğrudur?
CEVAP: A
Açıklama:
Anti A ile çökelme olmuşsa A, anti B ile çökelme olmuşsa B, her ikisinde de çökelme olmuşsa AB,
anti D ile çökelme olmuşsa Rh+, olmamışsa Rh- dir.
LENF DOLAŞIMI
( Beyaz Kan Dolaşımı )
- İnsanda kan dolaşım sistemi yanın da , ayrı damarları olan ve “ Lenf Dolaşımı ” denilen bir dolaşım sistemi daha vardır.
- Kan dolaşımına ek olarak omurgalı canlılarda (balıklar hariç) kan dolaşımından bağımsız olarak lenf sistemi bulunur.
- Latince “ şeffaf , berrak su “ anlamına gelen “lenf” , insanda yaklaşık 1-2 litre kadardır.
( Hatırlatma: kan insanda ortalama 5 litre kadardır. ) - Bu lenf sıvısı kana benzer ancak kandan farklı olarak içinde “ALYUVAR” ve “birçok kan proteini” BULUNMAZ.
- Alyuvar olmadığı için renksizdir.
- Lenf sisteminin esas hücresi “ AKYUVAR ” dır.
⇒İnsanda yaklaşık 500-600 lenf düğümü vardır.
⇒Boyunda , kol altlarında , göğüste , karında , kasıklarda yoğun olarak boydan boya vücuda dağılmış şekilde bulunur.
⇒Kulak arkası , çene altı ve kasıktaki lenf düğümleri büyüdüğü zaman vücutta çok belirginleşir.
⇒Daha derinde göğüs ve karın bölgesindeki lenf düğümlerinin büyümesi ise ancak daha detaylı muayenelerle anlaşılır.
♦Lenf düğümlerinde “LENFOSİTLER” (akyuvar çeşidi ) üretilir.
Örneğin: Bademciklerin şişmesi buradaki antijenlere karşı savaşmak için lenfosit sayısının artmasıyla ilgilidir.
Ek Bilgi
FİL HASTALĞI ( Elephantiasis ):
- Fil hastalığı , diğer bir deyişle lenf ödem sendromuna, ipliksi solucanların larvalarının neden olduğu bir hastalıktır.
- Fil hastalığının en önemli özelliği, lenf damarlarını tıkayarak iltihaplanmaya yol açmasıdır.
- Bunun sonucunda özellikle ayak ve bacaklarda aşırı şişme görülür.
- Genelde tropik bölgelerde görülen bu hastalığa Antalya civarında da rastlanmaktadır.
İpliksi Solucan (Nematomorpha)
- Kılcal damarlardaki madde alışverişi esnasında doku sıvısına geçen küçük proteinler, akyuvarlar ve bazı maddeler kılcal kan damarlarına geri dönemez.
- İşte hücreler arası boşluklarda kalan bu doku sıvısının kan dolaşımına geri dönmesini sağlayan dolaşıma LENF DOLAŞIMI denir.
DİKKAT
♦Doku sıvısı, lenf damarlarına girdiğinde ”LENF SIVISI ” (akkan) adını alır.
♦Yani, lenfin kaynağı “Doku Sıvısı”, doku sıvısının kaynağı ise “Kan Plazması” dır.
LENF SİSTEMİNİN GÖREVLERİ:
1) Bağışıklık sisteminde görev alır.
( Akyuvar üreterek ( lenfosit) vücudun savunmasında rol alır. )
2) İncebağırsaktan emilen yağ asitleri, gliserol ve A, D, E, K vitaminlerini ( yağda çözünen vitaminlerin ) kan dolaşımına katma.
3) Doku arasına sızan fazla sıvı ve küçük proteinleri kan dolaşımına katma.
4) Doku sıvısındaki fazla sıvıyı kan dolaşımına katarak ödem oluşumunu da engeller.
Not:
Dokularda ödem oluşmasının nedenleri:
- Lenf damarlarının tıkanması
- Kılcallarda kan basıncının aşırı artması
- Kan proteinlerinin miktarının azalması ve buna bağlı olarak, kanın osmotik basıncının aşırı azalması
- Kandaki aldosteron hormonunun aşırı artması
- Böbrekler tarafından fazla su ve tuz tutulması
- Yaralanma, kemik kırıkları, doku zedelenmesi ve zehirli hayvan sokmaları.
HATIRLATMA
LENF SIVISININ HAREKETİ;
- İskelet kaslarının kasılması,
- Solunum sırasında göğüs kafesinde oluşan basınç farkı,
- Lenf toplardamarlarının tek yöne açılan kapakçıkları,
- Kalbin üstündeki yapılarda yer çekimi kuvveti
- Sağ kulakçığın gevşemesi ile oluşan emme kuvveti ile sağlanır.
Şekil: Lenf dolaşımı ile kan dolaşımı arasındaki ilişki
LENF SİSTEMİNİN ÖZELLİKLERİ:
- Alyuvarlar olmadığı için renksizdir.
- Lenfte, kan plazmasındaki FİBRİNOJEN,ALBÜMİN ve GLOBÜLİN gibi büyük proteinler bulunmaz.
- Lenfte, akyuvarların bir grubu olan LENFOSİTLER ve KÜÇÜK KAN PROTEİNLERİ, GLİSEROL ve YAĞ ASİTLERİ bulunur.
- Lenf damarları, toplardamardaki gibi ”tek yönlü açılan kapakçıklara” sahiptir.
- Lenfin hareketi, toplar damardaki gibi, iskelet kaslarının basıncı ile sağlanır.
- Lenfin, akış hızı kana göre çok yavaştır . Çünkü ; lenfi pompalayan bir kalp bulunmaz.
- Lenf, vücut dışına çıkarsa geç pıhtılaşır. ( fibrinojen bulunmadığından )
- Lenf kılcallarının duvarları daha incedir bu nedenle de geçirgenliği fazladır.
- Lenf sisteminde atardamar yoktur . Bu yüzden lenf damarı doğrudan kalbe açılmaz.
- Lenf kılcallarının ucu kapalıdır.
- Lenf dolaşım sistemi , kan dolaşım sistemi gibi kapalı değildir.
LENF ve KAN SİSTEMİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
LENF DOLAŞIM SİSTEMİNİN KISIMLARI
♦Lenf sistemi;
1)Lenf Sıvısı,
2)Lenf Damarları,
3)Lenf Düğümleri,
olarak üç kısımdan oluşur.
1- Lenf Sıvısı (Akkan):
♦İnsanda yaklaşık 1-2 litre kadardır.
- Kandan farklı olarak alyuvar ve birçok protein bulundurmaz, renksizdir.
- Lenfte, alyuvar hücreleri bulunmadığı için renksizdir ve alyuvar olmadığı için solunum gazları (O2ve CO2 ) taşımaz.
- Damar dışında geç pıhtılaşır.
- Akyuvar bulunur.
- Bağışıklık sisteminde görev alırlar.
- Lenf sıvısını pompalayan bir yapı yoktur. Onun için dolaşımı yavaştır.
- Bileşiminde;
su, glikoz, amino asit, yağ asidi, gliserol, vitaminler, mineraller, üre, NH3( amonyak), antikorlar ve akyuvarlar bulunur.
Not:
Lenf sıvısında; alyuvar, kan pulcukları, albümin, Globülin, Fibrinojen ve Trombojen (Protrombin) bulunmaz.
2- Lenf Damarları:
Lenfi taşıyan damarlar, lenf kılcalları ve lenf toplardamarlarıdır.
LENF ATARDAMARI YOKTUR.
Bunun için kanın akışı, toplardamarlarda doku ve organlardan kalbe doğru tek yönlüdür.
⇒Lenf Kılcalları:
- Tek sıra yassı epitel hücrelerden yapılmış endotel tabakadan oluşur.
- Geçirgenliği kan kılcallarından fazladır.
- Lenf kılcalları dokuların içine yayılmış, çok ince damarlardır.
- Lenf kılcallarının bir ucu kapalı olup, doku sıvısının içine kadar uzanmıştır.
- Diğer ucu ise açık olup, lenf toplar damarına bağlıdır.
- Bu kılcallar daha sonra lenf toplardamarlarına bağlanır.
Şekil: Lenf damarlarının doku hücreleriyle kılcal kan damarları arasındaki durumu
Lenf kılcalları ile kan kılcallarının ortak özellikleri;
Tek sıra yassı epitelden yapılmış endotel tabakadan oluşmaları,
Madde geçişinin olmasıdır.
Lenf kılcallarında, kan kılcallarından farklı olarak;
Sadece doku sıvısından kılcal damara doğru, tek yönlü madde geçişi olur.(sadece emilim olur)
Kılcal lenf damarlarının bir ucunun kapalı olmasıdır . Çünkü lef atardamarı yoktur.
Kılcal lenf damarlarının geçirgenliği kan kılcallarına göre biraz daha fazladır.
⇒Lenf Toplardamarı:
♦Lenf toplar damarlarının yapısı, kan toplar damarlarına benzer.
♦Lenf toplardamarlarında kapakçıklar bulunur. Lenf sıvısının geriye akmasına engel olur.
♦Lenf damarlarında bulunan sıvının hareketi kana göre çok yavaştır. Çünkü sıvıya kalp gibi basınç uygulayan organ ya da atardamar yoktur.
♦Lenf damarlarındaki sıvının hareketi kalbin negatif emme basıncı (kulakçığın gevşemesiyle oluşur),yapılarında bulunan düz kaslar ve iskelet kasları ile sağlanır.
3- Lenf Düğümleri:
♦Lenf damarlarının yoğun olarak birleştikleri küçük fasulye şeklindeki şişkin oluşumlara Lenf Düğümü denir.
♦Lenf düğümleri vücuda giren mikroorganizmaları yok etmek için süzgeç görevi yapar.
♦Lenf düğümleri akyuvar (lenfosit) üretir.
♦Ağır enfeksiyonlu rahatsızlıklarda lenf düğümlerinde lenfosit sayısının artışı sonucu şişme görülebilir.
♦Lenf düğümleri en çok karın, kasık, boyun, koltuk altı, göğüs gibi bölgelerde bulunur.
⇒Vücuttaki En Önemli Lenf Düğümleri şunlardır:
- Bademcikler,
- Dalak,
- Timüs
- Bağırsak lenf düğümleri
- Kör bağırsağın lenf düğümü (apandis)
- Kaslardaki lenf düğümleri
⇒Lenf Düğümleri Görevleri:
- Akyuvar üretir. (T-lenfosit)
- Lenf sıvısı üretir.
- Lenf sıvısını süzerek mikropları yakalar.
- İçindeki akyuvarlar ile mikropları yok eder.
Lenf Sıvısının Kan Dolaşımına Katılma Yolları
Lenf Dolaşımı: İki yolla olur. Her iki lenf dolaşımı da üst ana toplardamara giriş yaparak kan ile karışır.
1.Yol : Sol Lenf Dolaşımı (başın ve göğüs sol kısmı ile sol koldan gelen / bacak ve bağırsaklardan gelen)
2. Yol : Sağ Lenf Dolaşımı (Başın ve göğsün sağ kısmı ile sağ koldan gelen)
DİKKAT ET !
♦Kan ve lenf ile taşınan besinlerin kalpte, ilk kez karşılaştıkları yer;
kalbin sağ kulakçığıdır.
♦Lenf ile taşınan besinlerin, kırmızı kan ile ilk karşılaştıkları yer;
Sol ve sağ köprücük altı toplardamarıdır.
♦Soldan ve sağdan gelen lenf sıvısının ilk karşılaştığı yer;
Üst ana toplardamardır.
- Lenf sıvısının ilk olarak kana karıştığı damar sol ve sağ köprücük altı toplar damarlarıdır.
- Her iki yoldan gelen lenf sıvısının ilk karıştığı ve kalbin sağ kulakçığına döküldüğü damar üst ana toplar damarıdır.
CEVAP: C
Açıklama:
Lenf dolaşımında kılcal ve toplar damar vardır . Ancak atardamar yoktur.
Soru:
I. Baş
II. Bağırsak
III. Bacak
Yukarıda verilen organlardan hangisindeki lenf, sağ lenf dolaşımı ile kan dolaşımına katılmaz?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III
CEVAP: E
Açıklama:
Sağ lenf dolaşımı:
Başımızdan , göğüsün sağ tarafından ve sağ koldan lenf sıvısını taşır .
Buna göre; Bağırsak ve bacaktan sol lenf dolaşımı ile taşıma olur.
Soru: Sağ ve sol lenf dolaşımı içerisindeki lenf sıvısının ilk olarak birleştiği yer aşağıdakilerden hangisidir?
A) Alt ana toplardamar
B) Aort
C) Kapı toplardamarı
D) Üst ana toplardamar
E) Akciğer atardamarı
CEVAP: D
SORU . İnsandaki lenf sistemiyle ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Hücreler arasında biriken sıvıyı kan dolaşımına aktarır.
B) Lenf düğümlerinde bazı akyuvarlar üretilir.
C) Oksijenin doku hücrelerine taşınmasını sağlar.
D) Vücut savunmasında işlev görür.
E) İnce bağırsaktan emilen bazı besinlerin taşınmasında işlev görür.
CEVAP: C
Açıklama:
Lenf sisteminde alyuvar yok. Hemoglobin yok. Oksijen taşımaz.
SORU . İnsanda, karaciğerde üretilen bir üre molekülü, idrar bileşimine en kısa yoldan katılmak için; organlarının hangilerinden geçmek zorundadır?
A) Bağırsak ve Böbrek
B) Beyin ve Kalp
C) Bağırsak, Böbrek ve Akciğer
D) Kalp, Böbrek ve Akciğer
E) Beyin, Kalp, Böbrek ve Akciğer
CEVAP: D
Açıklama:
Karaciğerden kalbe, kalpten akciğerlere, akciğerlerden tekrar kalbe ve kalpten böbreklere taşınır.
SORU . İnsanda, karaciğerin bazı besin maddelerinin depolanması, kanın zehirli maddelerden arındırılması, homeostasisin sağlanması gibi görevleri vardır. Aşağıdaki şemada, karaciğere kan getiren ve karaciğerden kan götüren damarlar numaralanarak gösterilmiştir.
Buna göre, karaciğere kan getiren ve karaciğerden kan götüren damarlar aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak gruplanmıştır?
CEVAP: D
Açıklama:
1 numaralı damar kirli kanı karaciğerden alan karaciğer üstü toplar damardır.
2 numaralı damar incebağırsaktan,
3 numaralı damar ise mideden kirli kanı karaciğere götüren kapı toplar damarlarıdır.
4 numaralı damar aorttan ayrılan karaciğere temiz kan getiren karaciğer atardamarıdır.
SORU . İnsanda, işaretlenmiş bir alyuvar, akciğer atardamarı içine veriliyor; bu işaretli alyuvara bir süre sonra alt ana toplardamarında rastlanıyor.
Bu alyuvar kalpten bir kez geçtiğine göre, aşağıdaki yapıların hangisinden geçmemiştir?
A)Sol karıncık B) Sol kulakçık C) Akciğer toplardamarı D) Sağ karıncık E) Aort
CEVAP: D
Açıklama:
Sırası ile geçtiği yapılar:
Akciğer atardamarı- akciğerler – akciğer toplardamarı – sol kulakçık – sol karıncık – Aort şeklindedir.
Sağ karıncıktan geçmesi için alt ana toplardamarından veya üst ana toplar damarından geçmesi gerekir.
Oysa soruda en son alt ana toplardamarda rastlandığı ifade ediliyor.
SORU . İnsanda büyük kan dolaşımında,
I. kanın sol kulakçıktan aorta pompalanması,
II. karaciğere besin taşınması,
III. akciğerlere besin taşınması
IV. kılcallardan dokulara O2 geçişi
olaylarından hangileri gerçekleşir?
A) I ve II B) I ve III C) II ve III D) II ve IV E) I, II ve IV
CEVAP: D
Açıklama:
Büyük kan dolaşımı akciğer hariç, vücudun diğer organları ile kalp arasındaki dolaşımdır. Amaç; Akciğer hariç diğer organlara O2 ve besin taşımak, oluşan CO2ve atıkları bu organlardan uzaklaştırmaktır. Temiz kanın sol karıncığından (kulakçık değil) aorta pompalanması ile başlar.
VÜCUT SAVUNMASI
ve
BAĞIŞIKLIK ( İMMÜN ) SİSTEMİ
BAĞIŞIKLIK:
♦Hastalık yapıcı (patojen) mikroorganizmaları vücudun yabancı olarak tanımasına ve bunlara karşı kendini savunmak için gösterdiği tepkiye bağışıklık denir.
♦Bağışıklık hücreleri (elemanları):
1)Lökositler,
2)Makrofajlar,
3)Plazma Hücreleridir.
DİKKAT ET !!!
- Antibiyotikler, hiç bir şekilde bağışıklık ürünü değildir .
- Çünkü; bir şeyin bağışıklık ürünü olabilmesi için vücut tarafından üretilmesi gerekir .
- Antibiyotikler vücut tarafından üretilmez.
- Hastalıkla mücadelede yardımcı olarak dışarıdan alınan bir ilaçtır.
- Antibiyotikler, bakterilerin üremelerini ve protein sentezlerini durduran kimyasallardır. Virüslerin enzim sistemleri ve protein sentezleme mekanizmaları olmadığından antibiyotiklerden etkilenmezler. Antibiyotikler bağışıklık sağlamaz.
1-LÖKOSİTLER:
Mikroorganizmaları fagositoz yoluyla veya antikor üreterek etkisiz hale getiren akyuvarlardır.
2-MAKROFAJLAR (Büyük-yiyiciler):
Dolaşımdaki Monositlerin farklılaşması ile oluşur. Karaciğer, dalak ve lenf bezlerine yerleşir. AMİPSİ hareketlerle uyarılan yerlere giderek, GELİŞMİŞ FAGOSİTOZ YETENEKLERİ ile ölü kan hücrelerini, vücuda giren bakterileri yok eden hücrelerdir.
3-PLAZMA HÜCRELERİ:
Antikor üreterek bağışıklık sistemine yardımcı olurlar.
Antikor: Antijenleri yok etmek için bağışıklık sisteminin ürettiği protein yapılı özel savunma maddeleridir.
Antijen: Vücuda girdiğinde bağışıklık sistemi tarafından antikor üretimine yol açan yabancı moleküllerdir. Örneğin virüslere, bakterilere, mantarlara, protozoonlara, parazit solucanlara vb. canlılara ait moleküller, kanser hücreleri, polenler antijendir.
Toksin: Mikropların salgıladığı zehirlerdir.
Antitoksin: Toksinlere karşı yapılan antikorlardır.
♦Bağışıklık hücrelerini üreten organlar ise,
DALAK, TİMÜS BEZİ( lenf düğümüdür ), KARACİĞER, KEMİK İLİĞİ ve LENF DÜĞÜMLERİDİR.
DALAK:
Diyaframın altında, karın boşluğunun sol üst kısmında yer alır.
Bağışıklık sisteminin en büyü organdır.
Görevleri:
Lenfosit ve Monosit üretir, kanı süzer.
Embriyo döneminde ve daha sonraki dönemlerde kemik iliğindeki alyuvar yapımı yetersiz olduğunda da alyuvar üretir.
Makrofaj hücreler dalağa gelen kanda bulunan yaşlı alyuvarları ve kan pulcuklarını fagosite eder.
KEMİK İLİĞİ: Kırmızı kemik iliğinden bütün kan hücreleri üretilir.
KARACİĞER: Kuppfer hücrelerin de fagositoz ile mikroorganizmalar yok eder.
TİMUS BEZİ:
Tiroit bezinin altında bulunur.
Yaş ilerledikçe giderek küçülür ve yaklaşık 25 yaşlarında körelir.
Görevleri:
Kemik iliğinde oluşan lenfositler, burada olgunlaşarak T lenfositlere dönüşür. T lenfositler, mikropları yiyerek yok eder.
T lenfositler daha sonra da lenf düğümlerine yerleşir.
- Vücut, mikroplara karşı çeşitli SAVUNMA HATLARI geliştirmiştir.
- Bağışıklık; Özgül olmayan ( DOĞAL) bağışıklık ve özgül ( KAZANILMIŞ) bağışıklık olmak üzere iki gruba ayrılır.
DİKKAT ET !
Birincil hat ve ikincil hat, özgül olmayan bağışıklık , mikrop ayırt etmez.
Üçüncü hat özgül bağışıklıktır, mikropların türüne göre mekanizma seçilir.
- Savunmanın 1. hattı mikroorganizmanın vücuda girmeden önceki tepkilerini, oluşturur.
- Savunmanın 2. ve 3. hatları ise mikroorganizmanın vücuda girdikten sonraki tepkilerini, oluştururlar.
a- ÖZGÜL OLMAYAN (DOĞAL)BAĞIŞIKLIK
Savunmanın Birinci Hattı:
⇒Hastalık etkeninin vücuda girişini engeller.
⇒Bu ilk hat; ağız, burun, göz, mide, deri, epitel doku ve bunların salgılarından oluşur.
Deri:
Mikropların vücuda girişini engeller. Ayrıca salgıladığı ter ve yağ ile pH ‘ı düşürerek ( yani asitliği artırarak) mikropların yerleşmesini ve üremesini önler.
Ağız, burun:
Ağızdan ve burundan alınan hava içerisindeki yabancı maddeler burundaki kıllar, soluk borusundaki siller ve mukus yardımıyla yakalanırlar. Ayrıca tükürük, solunum kanalı ve sindirim kanalında bulunan lizozom enzimi mikroorganizmaların vücuda girişini önler.
Gözyaşı:
Gözyaşında, bulunan lizozom enzimi, mikroorganizmaların vücuda girişini önler.
Mide asidi ve enzimler:
Midedeki HCI ve enzimler, besinlerle vücuda giren mikroorganizmaları yok eder.
Savunmanın ikinci hattı:
⇒Birinci hattı geçmeyi başarabilen mikroplar savunmanın ikinci hattı ile karşılaşır.
⇒Fagositik hücreler, doğal katil hücreler, iltihaplanma (yangısal tepki), antimikrobiyal proteinler, savunmanın ikinci hattında yer alır.
1.FAGOSİTOZ:
Nötrofiller, Eozinofiller (G’ siz, Akyuvar çeşitleri) ve Monositler (G’ li, Akyuvar çeşididir ve makrofajlara dönüşebilir ) fagositoz yetenekleri olan akyuvarlardır.
(fagositoz yeteneklerine göre çoktan aza doğru sıralama: Nötrofil > Monosit > Eozinofil şeklindedir.) Mikroorganizmalar vücuda girdiğinde uyarılarak mikroorganizmaların bulunduğu bölgeye yönelir, fagositoz ile etkisiz hale getirirler.
NOT: Bazı Makrofajlar vücutta dolaşır. Bazıları ise akciğer, karaciğer, böbrekler ve beyin gibi organlarda sürekli kalır.
Örneğin;
Karaciğerdeki Kuppfer hücreleri ve akciğerdeki Makrofajlar bulundukları yerde sürekli kalan ve mikropları fagosite eden özel hücrelerdir.
2. Doğal katil hücreleri:
Bunlar, mikroorganizmaları fagosite etmez, salgıladıkları lizozom enzimleri ile yapıştıkları virüs bulaşmış ya da kanserleşmiş hücreleri parçalayarak yok eder.
- Doku ve organ nakillerinin reddinde en önemli faktör, “ DOĞAL KATİL ” hücreleridir.
3. İltihaplanma (yangısal tepki):
Canlı dokunun zedelenmeye karşı verdiği kızarıklık, sıcaklık artışı, şişkinlik, ağrı gibi tepkiye yangısal tepki denir. Çeşitli şekillerde zarar görmüş ya da mikroorganizmalar tarafından enfekte edilmiş dokularda ortaya çıkar.
İltihaplanma (Yangısal tepki )basamakları:
1. Yaralanan dokuda bulunan bazofiller ve mast hücreleri ortama Histamin verir. Histamin, damar geçirgenliğini arttırır, bu da yaralı dokuya kan akışının hızlanmasını sağlar.
2. Kılcallardan doku sıvısına kan sıvısı ve pıhtılaşma faktörlerinin geçişi artar. Bunun sonucunda dokuda kızarıklık ve ödem oluşur.
3. Bu sırada fibrinojen ve pıhtılaşmada rol oynayan diğer proteinler de pıhtı oluşturarak mikropların sağlıklı dokuya yayılmasını önler.
4. Ortamda bulunan hastalık etkeni bakteriler ve yaralı dokudan salınan çeşitli maddeler, nötrofil ve makrofaj gibi fagositoz yapan akyuvar hücrelerini uyarır ve yaralı dokuya geçmelerini sağlar. Akyuvarlar, burada bulunan patojenleri yok eder.
4. Antimikrobiyal proteinler:
Virüslere karşı üretilen özel antimikrobiyal protein, İNTERFERONDUR.
Bazı akyuvar çeşitlerinden ve virüsle enfekte olmuş hücreler tarafından üretilirler.
İnterferon, komşu hücrelere sızarak bu hücrelerde virüslerin çoğalmasını engelleyen başka kimyasal maddeler üretilmesini sağlar.
Bu yolla interferonlar nezle, grip gibi enfeksiyonlarda virüslerin hücreden hücreye yayılmasını engeller.
Aynı zamanda interferonlar fagositoz yapan hücreleri uyararak mikroorganizmaların fagositozla yok edilmesini sağlar.
5. Yüksek ateş: ( Normal vücut sıcaklığı 36,5 0C ‘ dir.)
Vücuttaki, 40-43 0C gibi çok yüksek ateş enzim yapısını bozduğu için zararlıdır.
Ancak 38,5-39 0C gibi orta düzeydeki ateş, mikroorganizmaların üremesini durdurur.
İnterferonların daha etkili çalışmasını sağlar, fagositik hücrelerin etkilerini artırır.
b- Özgül (Spesifik) Bağışıklık:
Savunmanın üçüncü hattı:
♦Birinci ve ikinci savunma hattını aşan mikroorganizmalar, üçüncü savunma hattında LENFOSİT adı verilen bağışıklık sistemi hücreleri ile karşılaşır.
♦Lenfositler sadece patojenleri değil, kanser hücrelerini ve nakledilmiş dokuları da yok etmeye çalışır.
♦Özgül savunma mekanizmasında B ve T lenfositleri görev alır.
♦Hem B-lenfositleri hem de T-lenfositleri, kemik iliğindeki kök hücrelerinin farklılaşması ile oluşur.
♦Bu hücreler olgunlaştıkları yere göre isimlendirilir. Olgunlaşmalarını fetüs döneminde karaciğerde, doğum sonrasında ise kemik iliğinde tamamlayan lenfositlere B-lenfositleri denir. Timüs bezinde olgunlaşan lenfositlere ise T-lenfositleri denir.
♦Lenfositler vücuda yabancı olan maddelere karşı özgül savunma proteinlerini oluşturur.
♦Lenfositler vücutta ilk kez bir antijenle karşılaştığında bu antijene uygun reseptör taşıyanlar uyarılarak çoğalmaya başlar. Bunlardan bir kısmı antijen için özgül antikoru salgılayan kısa ömürlü tepki veren plazma hücrelerine dönüşür. Bu hücrelerin oluşturduğu tepki Birincil Bağışıklık olarak adlandırılır.
♦Lenfositlerden bir kısmı da (B ve T lenfositleri) uzun ömürlü hafıza (bellek) hücrelerine dönüşür. Bu hücrelerin daha sonra aynı hastalık etkeni ile karşılaştırdıklarında oluşturdukları tepki ise İkincil Bağışıklık olarak adlandırılır. İkincil bağışıklıkta tepki daha güçlü ve kısa sürede gerçekleşir. Çünkü hastalık etkeni önceden hafıza hücreleri tarafından tanınmaktadır.
Şekil: Antijene karşı ikincil bağışıklık daha hızlı ve daha güçlüdür.
♦Özgül savunma mekanizması, B lenfositlerin görev aldığı Humoral (Sıvısal) bağışıklık ve T lenfositlerin görev aldığı hücresel bağışıklık olmak üzere iki çeşit bağışıklık sağlar.
a)Humoral (Sıvısal) bağışıklık:
B – lenfositleri ve ürettikleri antikorlar ile sağlanan bağışıklıktır.
Humoral denmesinin nedeni bu antikorların kan plazması ve lenf içerisinde bulunmasıdır.
B lenfositleri mikroplarla uyarılması durumunda antikor adı verilen özel anti mikrobik proteinler üreterek bağışıklık sağlarlar.
Bir kısım B lenfositleri ise bellek hücrelerine dönüşerek aynı mikropla tekrar karşılaşıldığında o mikrobu yok edecek olayları başlatırlar.
Bu sayede bazı hastalıkları bir kere geçirdikten sonra bir daha geçirmeyiz.
NOT !!!
Humoral bağışıklık, tifo, difteri gibi bakterilerin sebep olduğu hastalıklara karşı en etkili bağışıklık yöntemidir.
b)Hücresel Bağışıklık:
T- lenfositlerin, Makrofajlar gibi bazı hücrelerin yardımıyla antijenleri tanınmasıyla başlar.
NOT !!!
- Ancak B lenfositleri antijeni olduğu gibi tanıyabilir.
- T lenfositler antikor üretmez.
- T-lenfositleri antijene doğrudan temas ederek yok ettiği için bu bağışıklığa hücresel bağışıklık adı verilir. Hücresel bağışıklık kanserli hücreler, parazitler, mantarlar, nakledilmiş doku, bakteri ve virüsle enfekte olmuş hücreler üzerinde etkilidir.
BAĞIŞIKLIĞIN KAZANILMASI
♦Bağışıklığın kazanılması;
1)doğuştan sahip olduğumuz DOĞAL BAĞIŞIKLIK,
2)sonradan edindiğimiz KAZANILMIŞ BAĞIŞIKLIK,
olmak üzere iki çeşittir.
A)Doğal bağışıklık:
♦Vücudumuzun herhangi bir hastalık etkenine karşı doğuştan dirençli olmasıdır.
♦Savunmanın 1. ve 2. hattını oluşturan yapılar tarafından sağlanır.
♦Doğal bağışıklık kalıtsaldır, türe ve ırka özgüdür. Örneğin zenciler sarıhumma hastalığına (Viral bir hastalıktr.Yani virüslerle bulaşır.) karşı doğal bağışıklığa sahiptir.
♦Farklı organizmalarda hastalığa sebep olan bazı etkenler insanda hastalığa yol açmaz. Örneğin sığır vebası, tavuk kolerası gibi hastalıklar insanda etkili değildir.
♦Diğer yandan insanlar için öldürücü ve ağır seyreden çocuk felci, kabakulak , verem
(Verem (tüberküloz) mikrobu, bakteridir.) kızamık ve frengi gibi hastalıklara da hayvanlar dirençlidir.
B)Kazanılmış bağışıklık:
Aktif ve pasif olarak iki şekilde kazanılır.
1. Aktif bağışıklık: Hastalık etkeni mikroorganizmaların ya da mikroorganizmalara ait maddelerin vücuda girmesi durumunda vücudun bu antijenlere karşı B ve T lenfositleri ile savunma yapmasıdır. İki şekilde kazanılır.
a. Hastalığın geçirilmesi ile: Bir hastalık geçirildiğinde o hastalığa karşı antikor oluşturulur. Bağışıklık maddeleri, hastalık etkeni ortadan kaldırıldıktan sonra da vücutta kalmaya devam edebilir. Aynı tip hastalıkla tekrar karşılaşıldığında antikor hazırdır ve kişi hastalığa ya yakalanmaz ya da çok hafif atlatır. Örneğin kızamık, kabakulak hastalığı geçirenler ömür boyu, tifo hastalığı geçirenler 1 – 1,5 yıl, nezle olanlar 15 – 20 gün tekrar bu hastalığa yakalanmazlar.
b. Aşıyla: Hastalık yapma yetenekleri azaltılmış ya da yok edilmiş mikroorganizmaları veya onların zararlı maddelerini az miktarda içeren sıvıya aşıdenir. Hastalanmadan önce belirli zamanlarda yapılan aşılar da vücuda aktif bağışıklık kazandırır.
2. Pasif Bağışıklık: Hastalanmış kişilere başka bir canlının vücudunda geliştirilen antikorların hazır olarak verilmesine ve bu yolla bağışıklık kazanılmasına denir. İki şekilde kazanılır.
a. Serum ile: Belirli bir enfeksiyona karşı üretilmiş antikorları içeren sıvıya denir. Verilen antikor bitince bağışıklık da biter.
b. Plasenta yolu ve anne sütüyle: Pasif bağışıklık anne sütü ve plasenta yolu ile anneden yavruya geçen antikorlarla da sağlanır.
NOT:
Kişinin bağışıklık sistemi hücrelerinin bir kısmı, kendi dokusunun bazı yapılarını tanımayıp, yabancı addetmeye başlar.
Yani kendi dokusuna yabancı olup, reaksiyon vermeye başlar. Buna da Otoimmün Hücreler denir.
Prof. Dr. Nuran TÜRKÇAPAR, bu olayı şu şekilde yorumlamaktadır.
“Bunu ben düşmanla dövüşen ordunun içindeki bazı hainlerin, arada kendi vatandaşını da (tanımayıp) vurması, zarar vermesi olarak tanımlıyorum. “
Örnek: Tip I şeker hastalığında insülin üreten pankreas hücreleri, çölyak hastalığında ince bağırsak Villusları, MS hastalığında nöronların miyelin kılıfları otoimmün hücreler tarafından dejenere edilmektedir.
SERUM ÜRETİMİNİN AŞAMALARI
- Yılan zehrine karşı serum (antikor) elde etmek için; öncelikle yılandan bir miktar zehir alınır.
- Atın kanına, onu öldürmeyecek dozlarda; her gün bir miktar yılan zehri verilir.
- Atın bağışıklık sistemi, yılan zehrini tanır ve ona karşı antikor üretmeye başlar.
- Atın kanında yeteri kadar antikor biriktiğinde; bu antikorlar bir makine yardımıyla alınır ve bir şişede bekletilir.
Böylece o yılan zehrine karşı, panzehir (serum) elde edilmiş olur.
Aynı tür bir yılan, insanı soktuğunda; bu serum insana verilerek, o zehir etkisiz hale getirilir.
DOLAŞIM SİSTEMİ RAHATSIZLIKLARI
Kalp krizi (enfarktüs):
♦Kalp kasının bir kısmı oksijensiz kalarak öldüğünde meydana gelir. Kalp krizi, kalbe kan taşıyan damarlardan birinin (çoğunlukla koroner arterin) tıkanması sonucu oluşur.
♦Kalp krizi genellikle göğsünüzün orta kısmında şiddetli ve sıkıştırıcı bir ağrıya neden olur. Ağrı göğsünüzden boynunuza, çenenize, kulaklarınıza, kollarınıza ve bileklerinize yayılabilir.
♦ Kalp krizi riskini artıran faktörler arasında ilerleyen yaş (45 yaş üstü erkekler ve 55 yaş üstü kadınlar daha fazla risk altındadır), sigara içme, kilolu ya da obez olma ve yüksek tansiyon problemi sayılabilir.
KALP KRİZİNDEN KORUNMAK YAPILMASI GEREKENLER?
⇒Sağlıklı beslenme, kalp ve damar sağlığının korunması için çok önemlidir. Hazır, konserve gıdalar ve trans yağ içeren fastfood yerine daha çok meyve, sebze tüketmelisiniz.
⇒Satın aldığınız süt ve süt ürünlerinin yağsız ya da az yağlı olmasına özen gösterin.
⇒Mümkün olduğunca hareket edin. Düzenli olarak yapacağınız egzersizler kalbinizi güçlendirir ve kan dolaşımını düzenler. Sigara içiyorsanız, bırakın. Ayrıca ikinci el sigara dumanı solunan ortamlardan uzak durun. Sigarayı bırakmak için profesyonel yardım alabilirsiniz. Yüksek tansiyon, şeker ve yüksek kolesterol gibi sorunlarınız bulunuyorsa bunları ihmal etmeyin ve doktorunuzun önerilerine kulak verin.
Damar tıkanıklığı:
Damarların iç duvarlarında biriken plak kan dolaşımınızda bulunan çeşitli maddelerin bir araya gelmesiyle oluşur. Bu maddeler arasında kalsiyum, yağ, kolesterol, hücre artıkları ve fibrin yer almaktadır. Bu plak biriktiğinde buna cevap olarak damarların duvarlarındaki hücreler çoğalır ve damar tıkanıklığını daha da kötüleştirecek bazı maddeler salgılar.
Damar tıkanıklığının belli başlı sebepleri:
1-Kötü kolesterolün yüksek, iyi kolesterolün düşük olması. Kötü kolesterolün (LDL – düşük yoğunluklu lipoprotein) yüksek, iyi kolesterolün ise düşük olması damar tıkanıklığının en önemli sebeplerinden biridir. İyi kolesterol herkesin kan dolaşımında bulunur. Ancak bu düzeyin yüksek olması gerekir. İyi kolesterolün (HDL) damarlarda biriken plağı temizlediği ve karaciğere aktardığı bilinmektedir.
2-Yüksek tansiyon. Yüksek tansiyon damar tıkanıklığının olduğu yerde baskıyı arttırır. Ayrıca yüksek tansiyon damar tıkanıklığı için hızlandırıcı etki yapmaktadır.
3-Sigara ve tütün ürünleri. Sigara içen kişilerde kalp, bacak ve aort damarlarında tıkanma daha fazla görülmektedir.
4-Diyabet ya da kan şekerinin yükselmesi. Damar tıkanıklığının nedenleri arasında yer almaktadır. Diyabet hastası olmayan bireylerde de kan şekerinin yükselmesi (metabolik sendrom gibi) damar tıkanıklığı riskini arttırır.
5-Diğer faktörler. Damar tıkanıklığı nedenleri arasında sayılabilecek diğer faktörler arasında ailedeki diğer bireylerde damar tıkanıklığı bulunması, stres, hareketsiz yaşam biçimi ve obezite yer almaktadır.
Damar tıkanıklığından korunma yolları;
- Doymuş yağ oranı ve kolesterolü düşük besinlerle beslenmek.
- Şeker ve basit karbonhidratları daha az tüketip meyve ve sebzeleri daha sık tüketmek.
- Sağlıklı bir kiloda olmak ve bu kiloyu korumak.
- Tütün ve sigara ürünleri kullanmamak, kullanılıyorsa bırakmak.
- Düzenli egzersiz yapmak.
- Stres yönetimi.
- Tansiyonu ve kolesterolü düşük tutmak.
- Kan şekerini düşük tutmak.
Yüksek tansiyon:
♦Kan kalp tarafından pompalandığında oluşan atardamar duvarındaki en yüksek basınç (büyük tansiyon, istirahat halinde oluşan en düşük basınç ise küçük tansiyon meydana getirir.
♦Kan basıncı için normal değerler büyük tansiyonun 120 mm Hg’ nın (civa basıncı), küçük tansiyonun ise 80 mm Hg’nın altında olmasıdır.
♦Farklı iki günde en az iki kez yapılan ölçümlerde 19 yaşını geçmiş bir bireyde büyük tansiyonun 140 mm Hg ve üzerinde ya da küçük tansiyonun 90 mm Hg ve üzerinde olmasına hipertansiyon (yüksek tansiyon) adı verilir.
Yüksek Tansiyon Kalp Damar Sağlığını Etkisi:
⇒Yüksek tansiyon kalbin iş yükünü artırır ve atardamarlara zarar verir. Zaman içerisinde özellikle kalp, böbrek, göz ve beyne kan götüren atardamarlarda hasar oluşur.
⇒Kalp, böbrek, göz ve beyin damarları bu yüksek basınca uzun yıllar boyunca sessizce direnebilir. Bu nedenle kan basıncındaki yükselme yıllarca belirti vermeden, tamamen sessiz ve sinsi bir şekilde ilerleyebilir. Ancak bu zarar vermediği anlamına gelmez. Yüksek tansiyon felç, kalp krizi ve böbrek yetersizliğinin en önemli nedenlerinden biridir.
Anemi (Kansızlık):
•Kan miktarının veya kandaki alyuvar sayısının normalden az olması durumudur.
Başlıca nedenleri;
Kan kaybı: Çeşitli sebeplerden kanama ile kanın azalması.
Yetersiz alyuvar üretimi: Demir, folik asit, Eritropoietin hormonu, B12 vitamini yetersizliği nedeniyle yeterli hemoglobin dolayısı ile alyuvar üretilemez.
Alyuvar yıkımının fazla oranda olması.
Orak hücre anemisi gibi kalıtsal faktörler,
Lösemi (Kan Kanseri):
Kandaki akyuvar sayısının kontrolsüz artması sonucu oluşan bir kanser türüdür. Lösemik hücrelerin çoğalması kontrol altına alınmazsa vücut sıvısındaki besin maddelerini, amino asitleri, vitaminleri hızla tüketir. Protein kaybı ve kişinin enerjisinin azalması sonucu kişide hayati tehlike oluşturur.
Lösemi nedenleri henüz tam olarak aydınlatılmamıştır. Genetik yatkınlıklar, radyasyon, benzen ve türevleri (bali vs.), böcek ilaçları gibi kimyasal maddeler, bazı kalıtsal hastalıklar ve bazı viral hastalıkların hep birlikte lösemiye neden oldukları çalışmalarla gösterilmiştir.
Varis:
Toplardamarların esnekliğini yitirerek genişlemesidir. Toplardamarlardaki genişlemeden dolayı kapaklar yeterince kapanamaz ve dolaşım yavaşlar. Çok fazla ayakta duran insanların bacaklarında sıkça görülür. Özel çoraplarla ya da ameliyatla tedavisi yapılabilir.
Lenfoma (Lenf Kanseri):
Lenfatik yapılardaki normal hücrelerin yerinde anormal şekil, ya da hızlı bölünme özellikleri olan hücrelerin ortaya çıkması ile gelişmektedir. Lenf düğümlerinin şişmesiyle kendini belli eder.
Lenfamanın belirtileri arasında en sık görülen boyunda, koltuk altında veya kasık bölgesinde rastlanan ağrısız şişliklerdir. Ayrıca ateş, kilo kaybı, hâlsizlik, yorgunluk hissi, gece terlemesi, iştahsızlık da diğer belirtiler arasındadır.
Kangren
Sebep: Sigara içinde bulunan nikotin, kanın damar içerisinde pıhtılaşmasına yol açar ve damarı tıkar. Tıkanan damar organı besleyemez ve kangren oluşur. Genel olarak damar tıkanmasının en ileri seviyesidir.
Sonuç: Kangrenli bölgenin kesilmesi gerekir.
EK BİLGİ
İMMÜNOGLOBULİNLER
♦Akyuvar hücrelerinden olan B lenfositlerin ürettiği antikorlara immünoglobulinler adı verilir.
♦İmmünoglobulinler;
1)IgG,
2)IgA,
3)IgM,
4)IgE
5)IgD
olmak üzere 5 gruba ayrılır.
1) IgG:
En küçük antikordur.
Vücutta en fazla bulunan antikordur. (%75)
Kan ve lenf sıvısında bulunur.
Hücre zarından geçebilen tek antikordur.
Plasenta aracılığı ile anneden embriyoya geçerek, embriyonun pasif bağışıklığını sağlar.
2) IgA:
Tükürük sıvısında, göz yaşında, sütte, solunum, sindirim ve üreme sistemi salgılarında bulunur.
Mikropların vücuda tutunmalarını engeller.
3) IgM:
En büyük antikordur.
Hastalık anında vücutta ilk sentezlenen antikordur.
Antijenleri çöktürerek, onları etkisiz hale getirir.
4) IgE:
Saman nezlesi ve polen alerjisi gibi alerjik reaksiyonların başlamasında görev alır.
5) IgD:
B-lenfositlerin antikor üreten plazma hücrelerinin,hafıza hücrelerine dönüşmesini sağlar.
KONU TARAMA
SORU 1)Bağışıklığın sağlanması sırasında görev alan aşağıdaki yapılardan hangisi özgül bağışıklıkta rol oynar?
A) Lizozom enzimleri B) İnterferonlar C) Doğal katil hücreler D) Lenfositler E) Yangısal tepki
SORU 2) Bağışıklığın sağlanması sırasında gerçekleşen aşağıdaki olaylardan hangisi savunmanın ikinci hattına örnek değildir?
A) Yangısal tepki oluşturulması
B) Fagositoz yapılması,
C) Gözyaşı salgısının mikroorganizmalar üzerine etki etmesi
D) İnterferon salgılanması
E) Doğal katil hücrelerin kanser hücrelerini algılaması
CEVAP: C
Açıklama :
Savunmanın 2. hattı mikroorganizmanın vücuda girdikten sonraki tepkilerini,
Savunmanın 1. hattı mikroorganizmanın vücuda girmeden önceki tepkilerini, oluşturur.
Buna göre;
A) Yangısal tepki oluşturulması. Savunmanın 2. hattına örnektir.
B) Fagositoz yapılması. Savunmanın 2. hattına örnektir.
C) Gözyaşı salgısının mikroorganizmalar üzerine etki etmesi . Savunmanın 1. hattına örnektir.
D) İnterferon salgılanması. Savunmanın 2. hattına örnektir.
E) Doğal katil hücrelerin kanser hücrelerini algılaması. Savunmanın 2. hattına örnektir.
SORU 3)Aynı mikroorganizmanın belirli bir zaman diliminde iki kez bulaşması sonucunda bir bireyin kanındaki antikor miktarının değişimi grafikte verilmiştir. Buna göre,
I. Mikroorganizma ilk kez vücuda girişi 7. gün gerçekleşmiştir.
II. II. tepkide daha fazla antikor üretimi yapılmıştır.
III. I. tepki sırasında hafıza hücreleri oluşmuştur.
verilenlerden hangileri doğru olabilir?
A) Yalnız II B) I ve II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III
CEVAP: D
Açıklama : Grafiğin yorumlanması:
1.gün mikroorganizmanın vücuda ilk kez girişidir.
1. ve 7. gün arası bağışıklık sistemi, mikroorganizmayı tanıma aşamasındadır . Bu nedenle antikor üretimi henüz başlamamıştır.
7.günden sonra bağışıklık sistemi tarafından ilk kez olarak antikor üretimi başlamıştır .
7. günden sonra iyileşme süreci başladığı için antikor seviyesi azalmıştır . Bu aşamada “hafıza hücreleri” oluşmuştur.
120. Günde aynı mikroorganizma ile karşılaşılmış yani tekrar hastalanılmıştır . Ancak daha önceden bu mikroorganizmaya karşı hafıza hücreleri oluştuğu için antikor üretimi daha kısa sürede ve daha çok olarak üretilmiştir.
Buna göre;
I. Mikroorganizma ilk kez vücuda girişi 7. gün gerçekleşmiştir. YANLIŞ.
II. II. tepkide daha fazla antikor üretimi yapılmıştır. DOĞRU.
III. I. tepki sırasında hafıza hücreleri oluşmuştur. DOĞRU.
SORU 4) Bağışıklık aktif ya da pasif olarak kazanılır. Bu kazanım doğal ya da yapay olarak sağlanabilir. Aşağıda bağışıklığın kazanılma yolları eşleştirilmiştir. Yapılan eşleştirmelerden hangisi yanlıştır?
A) Bebeğin annesinden süt emmesi – Pasif – Doğal
B) Aşı olma – Aktif – Yapay
C) Serum alma – Aktif – Yapay
D) Gebe bir annenin fetüsü beslemesi – Pasif – Doğal
E) Hastalığı geçirme – Aktif – Doğal
CEVAP: C
Açıklama:
A) Bebeğin annesinden süt emmesi – Pasif – Doğal. DOĞRU. Doğal bir yoldur. Bebek antikoru kendi üretmeyip, annesinden hazır aldığı içinde Pasif bir durumu ifade eder.
B) Aşı olma – Aktif – Yapay . DOĞRU. Aşı doğal değildir . Sonradan üretilir . Bu nedenle yapaydır . Ancak aşıya karşı vücudumuz kendisi antikor ürettiği için aktif bağışıklıktır.
C) Serum alma – Aktif – Yapay. YANLIŞ. SERUM doğal değildir . Sonradan üretilir . Bu nedenle yapaydır . Ancak serum aldığımızda antikoru da serumla birlikte hazır alırız . Bu nedenle vücudumuz kendisi antikor üretmediği için PASİF BAĞIŞIKLIKTIR.
D) Gebe bir annenin fetüsü beslemesi – Pasif – Doğal. DOĞRU. Doğal bir yoldur. Fetüs antikoru kendi üretmeyip, annesinden hazır aldığı içinde Pasif bir durumu ifade eder.
E) Hastalığı geçirme – Aktif – Doğal. DOĞRU. Doğal bir yoldur. vücudumuz kendisi antikor ürettir. Bu nedenle de aktif bir durumu ifade eder.
SORU 5)
I. Sağlıklı bir bireye uygulanır.
II. Aktif bağışıklık sağlar.
III. Bağışıklık yapay olarak kazanılır.
Yukarıda verilen özelliklerden hangileri aşı ve serum için ortaktır?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve III E) II ve III
CEVAP: C
Açıklama:
I. Sağlıklı bir bireye uygulanır. Yanlış .Sadece aşının özelliğidir.
II. Aktif bağışıklık sağlar. Yanlış. Sadece aşının özelliğidir.
III. Bağışıklık yapay olarak kazanılır. DOĞRU. Her ikisi içinde geçerlidir.
CEVAP: E
Açıklama:
I : – olmalıdır . Çünkü; serum koruyucu değildir. TEDAVİ EDİCİDİR.
II : – olmalıdır . Çünkü; aşı aktif bir bağışıklık olduğu için HAFIZA HÜCRELERİ OLUŞACAKTIR..
III : – olmalıdır . Çünkü; serumda antijen yoktur.. ANTİKOR VARDIR.
SORU 7. Bir kasabada, 1940 yılında meydana gelen kızamık salgınından 50 yıl sonra bir kızamık salgını daha meydana gelmiştir. Birinci salgında hastalığı geçirip hâla yaşayanlar (M) ve aşılanmış kişiler (N) ikinci salgında hastalığa yakalanmamışlardır.
Buna göre, M ve N gruplarının ikinci salgına karşı gösterdiği bağışıklık tipleri aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?
CEVAP: A
Açıklama:
Aktif bağışıklık hastalığın geçirilmesi ve aşı ile kazanılır. M hastalığı geçirerek, n ise aşı ile aktif bağışıklık kazanmıştır.
SORU 8. Aşağıdaki şemada I, II ve III olarak gösterilen bağışıklık kazanma yolları aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?
CEVAP: C
Açıklama:
Doğal kazanılmış aktif bağışıklık hastalığın doğal yollarla geçirilmesi ile oluşur.
Yapay aktif bağışıklık aşı ile kazanılır.
Yapay pasif bağışıklık ise serum verilerek sağlanır.
SORU 9. Aşağıdaki grafik bir hastalık etkeni nedeniyle ilk kez ve yıllar sonra ikinci kez karşılaşan bir insanın, kandaki antikor derişimini göstermektedir.
Aşağıdaki hücre gruplarından hangisinin bağışıklık belleği oluşturması, grafikteki gibi ikincil bağışıklık cevabının oluşmasını sağlar?
A)Makrofajlar B) Bazofiller C) Nötrofiller D) Eozinofiller E) B lenfositler
CEVAP: E
Açıklama:
Makrofajlar, Nötrofiller, Eozinofiller fagositozla hastalık etkenlerini yok eder.
Bazofiller heparin ve Histamin salgılar.
Lenfositler vücutta ilk kez bir antijenle karşılaştığında bu antijene uygun reseptör taşıyanlar uyarılarak çoğalmaya başlar.
Bunlardan bir kısmı antijen için özgül antikoru salgılayan kısa ömürlü tepki veren plazma hücrelerine dönüşür. Bu hücrelerin oluşturduğu tepki birincil bağışıklık olarak adlandırılır.
Lenfositlerden bir kısmı da (B ve T lenfositleri) uzun ömürlü hafıza (bellek) hücrelerine dönüşür. Bu hücrelerin daha sonra aynı hastalık etkeni ile karşılaştırdıklarında oluşturdukları tepki ise ikincil bağışıklık olarak adlandırılır.
SORU 10. Aşağıdakilerden hangisi antikorların özelliklerinden biri değildir?
A) Antijenleri fagosite etme
B) Protein yapısında olma
C) Antijenle karşılaştığında oluşma
D) Antijene özgü olma
E) B hücreleri tarafından üretilme
CEVAP: A
Açıklama:
Fagositoz yapılabilmesi için hücresel yapı gereklidir.
Antikor hücresel yapıda değil, hücrelerin ürettiği savunma proteinleridir.
SORU 11. Bir insana,
I. kızamık aşısı yapıldıktan bir süre sonra kızamık etkeninin verilmesi,
II. suçiçeği hastalığı geçirmeden suçiçeği etkeninin verilmesi,
III. kabakulak hastalığı geçirdikten sonra kabakulak etkeninin verilmesi
uygulamalarından hangilerinin sonucunda o insanın hastalanması beklenir?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III
CEVAP: B
Açıklama:
I. kızamık aşısı yapıldıktan bir süre sonra kızamık etkeninin verilmesi ile hastalık beklenmez. Çünkü öncesinde aşı ile aktif bağışıklık kazanılmıştır.
II. suçiçeği hastalığı geçirmeden suçiçeği etkeninin verilmesi ile hastalık oluşabilir. Çünkü vücut ilk defa doğrudan hastalık etkeni ile karşılaşmaktadır.
III. kabakulak hastalığı geçirdikten sonra kabakulak etkeninin verilmesi ile hastalık oluşmaz. Çünkü öncesinde hastalık geçirilerek aktif bağışıklık kazanılmıştır.
SORU 12. Bir bireyde bir hastalığa karşı direnç kazandırmak için iki ayrı zamanda aşı yapılarak bu hastalıkla ilgili antijen verilmiştir. Aşağıdaki grafik, bu bireyin kanında bulunan antikor miktarının, antijenin 1. ve 2. kez uygulanmasına bağlı olarak değişimini göstermektedir.
Bu grafiğe dayanarak aşağıdaki yargılardan hangisine varılamaz?
A) Antijenin 2. kez uygulanmasında vücuda verilen antijen miktarı daha fazladır.
B) Vücudun, uygulanan antijeni tanıması için belirli bir sürenin geçmesi gerekir.
C) Antijenin 1. kez uygulanmasından sonra oluşan antikor miktarı, belirli bir süreden sonra azalmaya başlar.
D) Antikor oluşumu, antijenin 2. kez uygulanmasında, 1. kez uygulanmasındakine göre daha kısa süre sonra gerçekleşir.
E) Antijenin 2. kez uygulanmasıyla kazanılan direnç, 1. kez uygulanmasıyla kazanılandan daha güçlü ve daha kalıcıdır.
CEVAP: A
Açıklama:
Grafikteki bilgilere göre verilen antijen miktarı belirlenemez.
SORU 13. Aşağıdaki durumlardan hangisinde, vücutta özel savunma (antijen-antikor reaksiyonu) gerçekleşmesi beklenmez?
A) Kan grubu A olan bir insana B grubu kan verilmesi
B) Aynı yumurta ikizleri arasında doku nakli yapılması
C) Penisiline duyarlı bir insana penisilin iğnesi yapılması
D) Yumurtaya karşı alerjisi olan bir insanın yumurta içeren bir besin yemesi
E) Kanı Rh- olan bir annenin I. ve II. hamileliklerinde bebeklerin kanının Rh+ özelliğinde olması
CEVAP: B
Açıklama:
Antijen-antikor reaksiyonu gerçekleşmesi için bağışıklık sisteminin yabancı proteinlerle karşılaşması gerekir.
Aynı yumurta ikizlerinin genetik yapıları da aynıdır. Aynı proteinler sentezlenir.
Dolayısı ile antijen-antikor reaksiyonu gerçekleşmez.
SORU 14.
I. IgM ile yapılan savunma
II. Patojenlerin fagositozu
III. Gözyaşındaki lizozom ile yapılan savunma
IV. T lenfositlerle yapılan savunma
Yukarıdakilerden hangileri, vücudun yaptığı özgül savunma çeşitlerinden değildir?
A) Yalnız II B) Yalnız III C) I ve II D) II ve III E) II, III ve IV
CEVAP: D
Açıklama:
Savunmanın 1 ve 2. hattı elemanları özgül olmayan savunma, T ve B lenfositleri ve bunların antikorları özgül savunma yapar.
Buna göre IgM B lenfositlerin özel antikorlarıdır, özgül savunma yapar. Bir de T lenfositleri özgül savunma yapar.
SORU 15. Bazı kişilerin toplardamarları, bazı kısımlarında genişlediği için, içindeki kapakçıklar kanın yerçekimi yönünde akmasını yeterince önleyemez. Böylece kan, damar içinde birikerek şişkinlikler oluşturur.
Damarlarda şişkinlik ve ağrı olarak kendini gösteren bu durum aşağıdakilerden hangisidir?
A) Varis B) Felç C) Hipertansiyon D) Kangren E) Fil hastalığı
CEVAP: A
Açıklama:
Varis, toplardamarların esnekliğini yitirerek genişlemesidir.
Toplardamarlardaki genişlemeden dolayı kapaklar yeterince kapanamaz ve dolaşım yavaşlar.
SORU 16. Damar tıkanıklığı;
I. Damar içindeki boşluğun artmasına neden olur.
II. Kalp krizi veya felce neden olabilir.
III. İyi kolesterol (HDL) damarlarda tıkanıklığı azaltabilir.
ifadelerinden hangileri doğrudur?
A) Yalnız I B) Yalnız III C) I ve II D) I ve III E) II ve III
CEVAP: E
Açıklama:
Damar tıkanıklığı; damar içindeki boşluğun azalmasına neden olur.
SORU 17. Kalbi besleyen damar aşağıdakilerden hangisidir?
A) Akciğer atardamarı
B) Şah damarı
C) Koroner damar
D) Kapı toplardamarı
E) Akciğer toplardamarı
CEVAP: C
Açıklama:
Kalbi besleyen damar aorttan ayrılıp kalbin miyokart tabakasına bir ağ gibi yayılan koroner damarlar besler.
SORU 18. Kalbin kasılıp gevşemesi sırasında kanın atardamar duvarına yaptığı basınca tansiyon adı verilir.
Tansiyonun, büyük tansiyon ya da küçük tansiyon olarak sınıflandırılmasında;
I. ölçüm yapılan bireyin cinsiyeti
II. ölçüm yapılan bireyin yaşı
III. karıncıkları kasılma durumu,
IV. karıncıkları gevşeme durumu,
kriterlerinden hangilerine göre yapılır?
A) Yalnız III B) II ve III C) III ve IV D) II, III ve IV E) I, II, III ve IV
CEVAP: C
Açıklama:
Karıncıkların kasılma durumundaki basınç büyük tansiyonu, yine karıncıkların gevşemesi durumundaki basınç küçük tansiyonu belirler.
SORU 19. AIDS hastalığına neden olan HIV virüsü,
I. kan nakli,
II. ortak eşya kullanımı,
III. cinsel ilişki
gibi durumların hangileri ile bir bireyden diğerine bulaşabilir?
A) Yalnız II B) Yalnız III C) I ve II D) I ve III E) II ve III
CEVAP: D
Açıklama:
AIDS cinsel ilişki, kan nakli ve plasenta yoluyla anneden çocuğuna geçen hastalıktır.
SORU 20. Sinoatrial düğümde impuls üretimi ile başlayan bir kalp döngüsünde;
I. Karıncıkların kasılması
II. AV düğümünün uyarılması
III. Kanın atardamarlara geçmesi
IV. His demetlerinde impuls iletimi
V. Kulakçıkların kasılması
olaylarının gerçekleşme sırası nasıl olmalıdır.
A) V-II-IV-I-III B) II-IV-V-I-III C) V-IV-II-I-III D) II-V-IV-III-I E) IV-II-V-III-I
CEVAP: A
Açıklama: Gerçekleşme sırası;
V. Kulakçıkların kasılması
II. AV düğümünün uyarılması
IV. His demetlerinde impuls iletimi
I. Karıncıkların kasılması
III. Kanın atardamarlara geçmesi
SORU 21. Aneminin bir sebebi de aşağıdakilerden hangisi değildir ?
A) Çeşitli sebeplerden kanama ile kanın azalması.
B) Yetersiz alyuvar üretimi
C) Demir yetersizliği
D) Eritropoietin hormonu yetersizliği
E) İnsülin hormonu yetersizliği
CEVAP: E
Açıklama:
İnsülin hormonu kan şekerini düzenler.
SORU 22. Kandaki akyuvar sayısının kontrolsüz artması sonucu oluşan hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
A) Anemi
B) Lösemi
C) Kangren
D) Diyabet
E) Enfarktüs
CEVAP: B
Açıklama:
Lösemi (Kan Kanseri); Kandaki akyuvar sayısının kontrolsüz artması sonucu oluşan bir kanser türüdür.
SORU 23. Aşağıdaki görselde yer alan hastalığın oluşma sebebini aşağıdakilerden hangisi en iyi açıklar?
A) Bacağı besleyen atardamarların tıkanması
B) Bacaktaki kanı kalbe taşıyan alt ana toplardamarların genişlemesi
C) Lenf damarlarının işlevini tam olarak yapmaması
D) Kanda aşırı enfeksiyon oluşması
E) Çok fazla ayakta durmak.
CEVAP: C
Açıklama:
Fil hastalığı: İpliksi solucan larvalarının neden olduğu bir hastalıktır.
Fil hastalığının en önemli özelliği, lenf damarlarını tıkayarak iltihaplanmaya yol açmasıdır.
Bunun sonucunda özellikle ayak ve bacaklarda aşırı şişme görülür.
SORU 24. Kalp kasının bir kısmı oksijensiz kalarak öldüğünde veya kalbe kan taşıyan damarlardan birinin (çoğunlukla koroner arterin) tıkanması sonucu oluşan rahatsızlık aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ateroskleroz B) Karotis Arter C) Kangren D) Hemofili E) Enfarktüs
CEVAP: E
Açıklama:
Ateroskleroz: Damar sertliği
Karotis Arter: Karotis damarları boynun iki yanında bulunur. Karotis arterler beyne oksijen taşır, tıkanıklığının gerçekleşmesi halinde felç durumu meydana gelebilir.
Kangren: Genellikle kol, bacak ve parmak damarlarının bozulması ile oluşur.
Hemofili: Kanın pıhtılaşmama hastalığı.
Enfarktüs: kalbe kan taşıyan damarlardan birinin tıkanması sonucu oluşan rahatsızlık.
KONU BİTTİ.
Bir yanıt yazın