Boşaltım Sistemi
Boşaltım Sistemi
ÜRİNER SİSTEMİ
- Metabolizma olayları sonucu meydana gelen, canlı için zararlı ve fazlalığı homeostasiyi ( kararlı iç dengeyi) bozan , ihtiyaç duyulmayan maddelerin organizmalar tarafından dışarı atılmasına boşaltım denir.
- Boşaltımda görev alan organların oluşturduğu sisteme BOŞALTIM (ÜRİNER) SİSTEMİ denir.
Canlılarda Boşaltımın Amaçları
- CO2, H2O, amonyak (NH3 ), üre (CH4N2O ), ürik asit (C5H4N4O3) gibi metabolik atıkları, ilaçlar ve toksin olabilecek ilaç ürünleri gibi yabancı maddeleri, vücuttan uzaklaştırmak.
- Kararlı iç dengeyi (homeostasiyi) korumak.
- Vücudun su, tuz ve iyon dengesini sağlamak.
- Kan pH ’ sı belirli değerler arasında sabit tutmak.
- Kanın hacmini ve basıncını ayarlar. Kandaki fazla suyu idrarla dışarı atar.
- Hormon salgılar. (Eritropoietin: Kemik iliğini uyararak alyuvar üretimini sağlar.)
- Glikoz, amino asit gibi gerekli olan maddelerin vücutta kalması sağlamak.
- Kan bileşimini sabit tutar.(sodyum, potasyum, klor gibi elementlerin kan plazmasındaki yoğunluklarını ayarlar.)
NOT !
- Tüm canlılarda boşaltımın ortak amacı vücudun su ve iyon dengesini ayarlamaktır.
Tüm Canlılardaki Başlıca Boşaltım Maddeleri ve Atıldığı Yapılar:
Deri: CO2, üre, ürik asit, tuz, su
Bağırsak: Safra (en önemlisi), bilirubin ve az miktarda su
Akciğer: Su buharı ve karbondioksit
Böbrek: Üre, tuz, su, kreatin, B ve C vitaminlerinin fazlası ve diğer maddeler.
- Boşaltım sisteminin asıl organları böbreklerdir.
- Böbrekler dışındaki; deri, karaciğer, akciğer, anüs boşaltım organı olarak kabul edilmez.
Boşaltım Atıkları İki Grupta İncelenebilir:
1- Zehir Etkisi Yapanlar:
- Solunum tepkimeleriyle oluşan CO2,
- Azotlu bileşiklerin metabolik ürünü olan amonyak (NH3)
- Amonyaktan sentezlenen üre ve ürik asit
2- Fazla Miktarı Homeostasiyi Bozduğu İçin Atılması Gerekenler:
- Su
- Mineraller
- Suda çözünen vitaminler ( B ve C vitaminleri )
Canlılarda Görülen Azotlu Atık Çeşitleri
- Canlıların azotlu boşaltım atıkları amonyak (NH3), üre ve ürik asittir.
- Amonyak, protein ve nükleik asitlerin hücre içerisinde yıkımı ile veya amino asitlerin karbonhidratlara dönüşmesi sırasında oluşur.
- Çok zehirli amonyak, birçok canlıda az zehirli üre ve ürik aside dönüştürülerek atılır.
- Amonyağın zehir oranı yüksek olduğundan bol su ile seyreltilerek vücuttan uzaklaştırılır.
- Canlıların su ile olan ilişkisi boşaltım atıklarının katılığını belirler.
- Suya bağımlılık azaldıkça boşaltım maddeleri katılaşmaya başlar.
♦Amonyak insanlarda ÜREYE dönüştürülerek (az miktarda ürik aside de dönüştürülür.) atılır. Böylece boşaltım sırasında daha az su atılmış olur.
♦Amonyak, karaciğerdeki Kupffer Hücrelerinde ORNİTİN DEVRİ ile üreye çevrilir.
Memeliler (insan) amonyağı karaciğerin Kupffer hücrelerinde ornitin devri reaksiyonları ile üreye dönüştürür.
1 molekül üre sentezi için;
-2 molekül amonyak,
-1 molekül CO2,
-3 molekül ATP harcanır.
-Su hem oluşur hem de harcanır.
♦Boşaltım sistemi ve deri ile vücuttan uzaklaştırılır.
ORNİTİN DEVRİ
- Ornitin devrinde çeşitli amino aitler (ornitin, sitrulin, arjinin) CO2, H2O, ve ATP kullanılır.
Bu tepkime şu şekilde özetlenebilir:
2NH3 + CO2 + 3ATP + H2O →→ → → ÜRE + 2H2O
Yani:
1 molekül üre için;
•2 molekül amonyak,
•1 molekül CO2
•3 molekül ATP harcanır.
Ornitin döngüsü iki evrede oluşur:
1- Mitokondri evresi: Karaciğerdeki Kupffer hücrelerinin mitokondrilerinin matriksinde meydana gelir. Ornitin a.a. ’ i gibi protein sentezinde kullanılmayan Sitrulin a.a.’i oluşur . Sitrulin, sitoplazmaya taşınır . Mitokondri evresi biter.
2- Sitoplazma evresi: Sitrulin burada arjinine dönüşür. Arjinin hidroliz olarak üre oluşur.
- Bir canlının azotlu atığı ne şekilde uzaklaştıracağı adaptasyon sağladığı ortamın su miktarına bağlıdır.
1. Amonyak (NH3):
- En zehirli boşaltım maddesidir.
- Atılması sırasında BOL SUYA İHTİYAÇ DUYULDUĞU için, su kaybı problemi olmayan suda ya da nemli ortamlarda yaşayan canlılarda gözlenir.
- Paramesyum (protista aleminden) gibi tek hücrelilerde, hidra ve planarya gibi omurgasız hayvanların çoğunda, balık ve kurbağa larvası gibi omurgalılarda azotlu atık amonyaktır.
2. Üre:
- Amonyaktan daha az zehirlidir.
- Ancak yine dışarı atılırken BİR MİKTAR SUYLA birlikte atılır.
- İnsanlar azotlu artık olarak üre atarlar.
- Üre sentezi karaciğerde gerçekleşir.
- Memeliler, çoğu amfibinler, köpekbalıkları, bazı kemikli balıklarda azotlu atık üredir.
3. Ürik asit:
- En az zehirlidir.
- SUDA ÇÖZÜNMEZ.
- Ürik asit kristalleri sindirim kanalıyla atılır ve vücudun aşırı su kaybı önlenmiş olur.
- Kuşlar, böcekler, birçok sürüngen ve toprak salyangozlarının azotlu boşaltım ürünü ürik asittir.
UNUTMA !
⇒AMONYAK çok zehirli bir molekül olduğu için bol su ile seyreltilmesi gerekir.
Bu nedenle azotlu atıklarını “amonyak” şeklinde atan canlılar , idrarla çok miktarda su kaybederler.
Buna göre;
- Su bulma problemi olmayan canlılar amonyağı, amonyak şeklinde atabilir.
- Ancak karada yaşayan hayvanların çoğu su kaybını azaltmak için amonyağı ATP harcayarak üre yada ürik asite çevirirler . Bu karada yaşayan canlıların su kaybını azaltan bir adaptasyondur.
Azotlu Boşaltım Atıklarının;
1.Suda çözünme oranları:
Amonyak > Üre > Ürik asit
2. Atılırken harcanan su oranları:
Amonyak > Üre > Ürik asit
3. Zehirlilik dereceleri:
Amonyak > Üre > Ürik asit
4. Üretiminde harcanan ATP miktarları:
Ürik asit > Üre > Amonyak
NOT !
♦Üretranın ( dış idrar kanalı) çevresinde çizgili kaslar (iskelet kasları) bulunduğu için idrar çıkarma kontrol altına alınabilir.
♦Erkeklerde üretra kanalından farklı zamanlarda hem idrar hem de sperm atılır.
♦Dişilerde ise üretra kanalından sadece idrar atılır.
♦Eritropoietin hormonunun %90’nını böbrekler, %10’ununu karaciğer üretir.
İNSANDA ÜRİNER SİSTEM
1.Böbrekler:
- Kanı süzerek idrar oluşumunu sağlar.
2.Üreter (İdrar Kanalı):
- Oluşan idrarın idrar kesesine taşınmasını sağlar.
3. İdrar Kesesi (Mesane):
- İdrarın depolanmasını sağlar.
- İçi boş, düz kastan yapılmış bir kesedir.
- İdrarın keseye geldiği bölgelerde idrarın geri dönmesini engelleyen kapakçıklar bulunur.
- Dolduğunda gerilen duvarların yapısında bulunan sinir uçları beyne impulslar gönderir ve kesenin kasılmasını sağlar.
4. Üretra (Dış İdrar Kanalı):
- İdrarın vücut dışına atılmasını sağlar.
- Erkeklerde üreme sistemi ile bağlantısı vardır.
Böbreğin Görevleri ve Yapısı
Böbreğin Görevleri;
1. İdrar oluşturur.
2. Metabolik atıkları ve zehirli maddeleri atar.
3. Kanın asit-baz dengesini (pH ’ sını) ayarlar.
4. Kandaki ürenin fazlasını uzaklaştırır.
5.Kan bileşimini sabit tutar.
6. Vücudun su ve mineral dengesini korur.
7. Kan plazmasının osmotik basıncını düzenler.
8. Uzun süreli açlık durumunda protein (amino asitten) ve yağlardan (gliserolden) karbonhidrat (glikoz) üretimini sağlar.
9. Homeostasiyi sağlar.
10. Hormon salgılar. (Eritropoietin: Kemik iliğini uyararak alyuvar üretimini sağlar.)
Şekil: Eritropoietin hormonunun kan oksijenini artırma mekanizması.
Böbreğin Yapısı;
♦Sağlıklı bir insanda bir çift böbrek bulunur. ( Her biri ortalama 120-150 gr ağırlığındadır . Uzunluğu 10-11cm, eni 5-7 cm’dir.)
♦Böbrekler, karın boşluğunun üst kısmında, omurganın iki yanında, bel hizasında bulunan fasulye şeklinde görünen iki organdır.
♦Her böbreğin üstünde bir böbrek üstü bez bulunur. Böbrekle , bez arasında yağlı bir doku vardır. Böbrek üstü bez ile böbrek arasında doğrudan bir bağlantı yoktur.
♦Bir çift böbreğin çukur kısımları birbirine dönük olup, çukur olan kısımda böbreğe kan, lenf damarları, sinirler ve idrar kanalları girer.
♦Bu kan damarlardan biri, üre ve diğer atık ürünler bakımından zengin olan kanı böbreğe getiren böbrek atardamarı, diğeri ise idrar oluşumu ile böbreklerde temizlenen kanı alt ana toplardamara ileten böbrek toplardamarıdır.
♦Her böbrekten birer idrar kanalı çıkar, bunlar aşağıda idrar kesesi ile sonlanırlar.
♦İdrar kesesi düz kastan ,üretra çevresindeki kaslar ise çizgili kastan yapılır. Bu nedenle işeme , isteğe bağlıdır.
- Böbrek, dış kısmı bağ dokudan yapılmış bir zar ile çevrilidir.
- Böbrekten boyuna kesit alındığında; dıştan içe doğru üç bölgeden oluştuğu görülür.
Böbrek dıştan içe doğru üç kısımdan oluşur. Bunlar:
1)Kabuk (Korteks),
2)Öz (Medulla),
3)Havuzcuk (Pelvis)
1) Kabuk bölgesi ( Korteks ):
Böbreğin en dış kısmıdır.
Koyu kırmızı renktedir.
İdrar bu kısımda bulunan yapılar tarafından oluşturulur.
Nefronun kısımlarından BOWMAN KAPSÜLÜ ve tüplerinin büyük bir bölümü burada bulunur.
2) Öz bölgesi ( Medulla ):
Kabukla havuzcuk arasında kalan bölgedir.
Burada idrarın havuzcuğa taşınmasında rol oynayan toplama kanalları bulunur.
Bu kanallar bir araya gelerek piramit görünümlü demetler oluşturur. Bunlara Malpighi piramitleri adı verilir.
Nefronun HENLE KULPU ( U borusu ) bu bölgede bulunur.
3) Havuzcuk ( Pelvis ):
Böbreğin çukur tarafında kalan en içteki boşluktur.
Kabuk bölgesinden gelen idrarın biriktiği kısımdır.
İçeriği, dışarıya atılan idrar ile aynı bileşimdedir.
Açıklama:
Nefronlardan Malpighi piramitlerine süzülen idrar buraya gelir ve idrar kanalına akıtılır.
Öz bölgesinde bulunan Malpighi piramitlerinin tabanları kortekse doğru yöneliktir .
Her böbreğin korteksinde süzme görevi yapan bir milyondan fazla Nefron bulunur .
Sayısı fertlere göre değişen Malpighi piramitlerinin havuzcuğa bakan tarafları sivridir.
Piramitlerin her iki tarafında da delikler vardır.
İdrar nefronların toplama kanallarından piramitlerin sivri ucundan havuzcuğa geçer.
NEFRON
- Böbreklerin, kandaki üre ve atık maddelerin süzülmesini sağlayan birimlerine Nefron denir.
- Nefronlar böbreğin yapı ve görev birimidir.
- Bu yapılara Süzme Birimi de diyebiliriz.
- Her böbrekte yaklaşık bir milyon civarında nefron bulunur.
- İnsan nefronunun uzunluğu 5 cm kadardır.
NEFRONUN YAPISI
1- Malpighi cisimciği:
Bowman kapsülü ve glomerulus kılcallarından oluşur.
A. GLOMERULUS KILCALLARI:
♦Böbrek atardamarının, böbreğin kabuk bölgesindeki Bowman kapsülünün içinde kılcal damarlara ayrılmasıyla oluşmuş bir atardamar yumağıdır.
♦Bowman kapsülüne giren getirici atardamar, glomerulus yumağını oluşturan kılcallara ayrılır.
♦Bu kılcallar birleşerek götürücü atardamar olarak Bowman kapsülünden çıkar.
♦Buna göre Glomerulus kılcalları iki atar damar arasında bulunur denir. (getirici atardamar ve götürücü atardamar arasındadır.)
♦Glomerulus kılcallarında kan basıncı, doku kılcallarındakinden yaklaşık olarak 2 katıdır.
♦Kan basıncı daha fazla olduğundan Glomerulusun yapısında bulunan kılcal kan damarlarının yapısında iki katlı yassı epitel vardır.
♦Bu durum kan basıncının sabit kalmasını ve daima kanın osmotik basıncından yüksek olmasına yol açar. Bu sayede glomerulus içindeki maddeler tek yönlü olarak nefron kanallarına iletilir.
♦Çıkan bu atardamar, böbrek kılcallarına ayrılarak nefron kanalcıklarının etrafını sarar ve daha sonra birleşerek böbrek toplardamarına bağlanır.
♦Glomerulus kılcallarında, Süzülme gerçekleşir ancak Emilim gerçekleşmez.
⇒Böbreğe kan getiren atar damar böbrek içinde ince kollara ayrılır.
⇒Bu kollar böbreğin korteks kısmına girdiğinde daha da ince kollara ayrılır.
⇒Böylece glomerulusa kan getiren damar oluşur ve bu damara ” getirici atar damar” denir.
⇒Getirici atardamar, kanı glomerulus kılcallarına getirirken; götürücü atardamar, süzülmüş kanı glomerulus kılcallarından alarak Bowman kapsülünden çıkar.
Glomerulus Kılcalları İle Diğer Doku Kılcallarının Karşılaştırılması
UNUTMA !
♦Glomerulus kılcallarının iki ucunda atardamarın olması kan basıncının yüksek ve sabit olmasına yol açmıştır; bu basınca dayanıklı olması amacı ile çift katlı epitelden oluşmuştur.
♦Glomerulus kılcallarının çift katlı olmasına karşılık doku kılcallarından daha fazla geçirgen olmasının nedeni: Glomerulus kılcallarının kan basıncının yüksek olması ve por sayısının fazla olmasıdır.
B. BOWMAN KAPSÜLÜ:
Glomerulusun etrafını tamamen saran, Nefronun kanalcığının genişlemiş başlangıç kısmıdır.
Tek katlı yassı epitelden oluşur.
Görevi:
Glomerulusta kanın süzülmesi ile oluşan süzüntünün boşaltım kanalcığına aktarılmasını sağlamaktır.
2-Boşaltım kanalcığı (Nefron kanalcığı):
Bowman kapsülünün devamı olan nefron kanalcığı kübik epitel hücrelerden oluşmuştur.
Etrafı glomerulustan gelen götürücü damarların uzantısı olan yoğun bir kılcal damar ağı ile sarılmıştır.
Bu damarlar idrarın son halini almasını sağlarlar.
Nefrondaki bu kılcal damarların birleşmesi ile böbrek toplardamarı oluşturulur.
Üç kısımdan oluşmuştur. Bunlar:
1)Proksimal Tüp,
2)Henle Kulpu ,
3)Distal Tüp ,
1.Proksimal tüp;
Kabuk bölgesinde bulunur.
Bu yapının devamı öz bölgesinde henle kulpunu meydana getirir.
2.Henle kulpu;
Öz bölgesinden tekrar kabuk bölgesine çıkarak ikinci kıvrımlı kısım olan distal tüpü oluşturur.
3.Distal tüp;
Daha geniş olan idrar toplama kanalına bağlanır.
İdrar toplama kanalları öz bölgesinde piramit şeklindeki yapıları meydana getirir.
İdrar toplama kanallarının açık uçları piramidin tepesinden havuzcuğa açılır.
- İdrar toplama kanallarının bir araya gelmesiyle oluşan yapıya piramit kanalları denir.
- Bunlar öz bölgesinde bulunur.
- Proksimal ve distal tüp böbreğin kabuk bölgesinde,
- Henle kulpu ve idrar toplama kanalı böbreğin öz bölgesinde, bulunur.
Böbrek atar damarından böbreğe gelen kan böbreğin iç merkez kısmından girip böbreğin içinden geçerek böbreğin kabuk kısmına geçer .
Burada Nefronun glomerulus kılcallarına dönüşür. Nefrondan geçişini tamamlayan kan bu sefer geldiği yönden geri giderek yani kabuk kısmından böbreğin iç merkez kısmına doğru giderek tekrar böbreğin toplar damarına geçerek çıkış yapar.
BÖBREKLERDE KANIN SÜZÜLMESİ ve İDRAR OLUŞUMU
*Kanın süzülmesi ve idrar oluşumu 3 evrede gerçekleşir.
1-Süzülme (filtrasyon)
(Pasif taşımayla gerçekleşir. ATP harcanmaz.)
2-Geri emilim (reabsorpsiyon)
(Hem pasif hem de aktif taşımayla gerçekleşir. ATP harcanır.)
3-Salgılama (aktif boşaltım)
(Aktif taşımayla gerçekleşir. ATP harcanır.)
1.SÜZÜLME ( Filtrasyon )
Kalpten aorta pompalanan kanın yaklaşık 1/4’ü böbrek atardamarıyla böbreklere gelir.
⇒Yüksek kan basıncının etkisiyle kan hücreleri ( alyuvar –akyuvar-trombosit), plazma proteinleri (albümün, globülin, fibrinojen gibi) ve yağ molekülleri dışındaki kan içeriğinin ( su-tuz-glikoz-aminoasit-üre-ürik asit-vitamin-kreatin gibi maddeler ) glomerulustan Bowman kapsülüne geçmesine SÜZÜLME denir.
Dikkat Et !
♦Süzülme olayı glomerulusta bulunan kılcal damarlardaki yüksek kan basıncından dolayı pasif taşımayla gerçekleşir. ATP harcanmaz.
♦Daima glomerulus kılcallarından Bowman kapsülüne doğru tek yönlü gerçekleşir.
Süzülen sıvıda:
⇒Su, glukoz, amino asitler, vitaminler,
⇒Na+, K+, Ca+2, Cl- , Mg2+, HCO-3 vb. İyonlar,
⇒Üre, ürik asit, amonyak ve kreatinin gibi boşaltım maddeleri yer alır.
⇒Süzüntü içerisinde bulunan bu moleküller getirici atardamarlarda fazla götürücü atardamarlarda azdır.
UNUTMA !
Bowman kapsülüne geçen süzüntü içerisinde;
•Kan hücreleri (Alyuvarlar, akyuvarlar ve kan pulcukları), albümün, globülin, fibrinojen gibi büyük kan proteinleri yağ gibi büyük moleküller bulunmaz.
•Süzüntü, içerik bakımından en çok doku sıvısına benzer.
Nefronlarda Süzülme Hızını Belirleyen Basınçlar
1. Glomerulus kılcallarındaki kan basıncı (70mmHg):
Kanı glomerulus kılcallarından Bowman kapsülüne iter.
2. Glomerulus kılcallarındaki osmotik basınç (32 mmHg):
Kan basıncının zıttıdır.
3. Bowman kapsülü içindeki hidrostatik basınç (14 mmHg):
Bowman kapsülünden glomerulus kılcallarına doğru etki oluşturan bir kuvvettir.
Süzülme = Glomerulusdaki Kan Basıncı – (Glomerulusun Osmotik Basıncı + Bowmandaki Hidrostatik Basın )
Buna göre,
Glomerulustan Bowman kapsülü yönünde olmak üzere toplam Süzülme Basıncı = 70 – ( 32 + 14 ) = 24 mmHg olur.
Bu süzülme basıncı etkisi ile glomerulus kılcallarından Bowman kapsülüne doğru tek yönde, ATP harcamadan süzülme olayı gerçekleşir.
Birim zamanda glomerulus kılcallarından Bowman kapsülüne geçen sıvı miktarına süzülme hızı denir.
Dikkat Et !
Kan basıncını arttıran her faktör süzülme hızını dolayısı ile idrar miktarını arttırır.
BÖBREKLERDE SÜZÜLME HIZINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
1. Kan basıncının artması
2. Kanın protein osmotik basıncının azalması
3. Soğuk havalarda kan damarları daralır ve kan basıncı artar. Bundan dolayı da süzülme hızı artar. Fazla idrar oluşur.
4. Vücut sıcaklığının artması kalp atışını dolayısı ile kan basıncını arttırır. Süzülme hızı da artar.
5. Sıcak havalarda terleme ile su kaybedilir. Ayrıca kan damarları genişler. Kan basıncı düşer. Bun bağlı olarak da süzülme hızı azalır. Az idrar oluşur.
6. Fazla oranda tuzlu besin yenilirse, süzülme hızı artar. Bu durumda getirici atardamar genişlerken götürücü atardamar daralır. Glomerulus kılcallarındaki kan basıncı artar. Buna bağlı olarak da süzülme hızı artar.
7. Kan şekeri arttığında süzülme hızı artar. Glikozun geri emilimi Na+ iyonlarının yardımı ile olur. Bu nedenle kanın Na+ derişimi artar. Getirici atardamar genişlerken götürücü atardamar daralır. Glomerulus kılcallarındaki kan basıncı artar. Buna bağlı olarak da süzülme hızı artar.
⇒Süzülme basıncı nedeni ile kan hücreleri, proteinler ve yağlar Bowman kapsülüne geçemez.
⇒Bowman kapsülü içindeki kan plazma sıvısına benzer.
⇒Bu nedenle PROTEİNSİZ PLAZMA da denir.
Süzülme Hızı:
Süzülme basıncının artması süzülme hızını artıracaktır.
♦Kan basıncının artması
♦Kan akışının artması
♦Kan miktarının artması
♦Kılcal damarların büzülmesi Süzülme hızını artırır.
2. Geri emilim ( Reabsorpsiyon )
Bowman kapsülüne geçen süzüntünün nefron kanalcıklarında ilerlerken içerisindeki yararlı maddelerin bu kanalcıkları saran kılcallara geçerek yeniden kan dolaşımına katılmasına geri emilim denir.
Geri emilim olayı ;
Hem Pasif (ozmos, difüzyon) taşıma ile hem de aktif taşıma ile gerçekleşir.
Aktif taşıma sırasında enerji harcanır.
Bu yüzden nefron kanalcıklarını oluşturan hücreler fazla sayıda mitokondri içerir.
- Eğer geri emilim yapılamasaydı yararlı maddeler de atılırdı.
- Bu da kanın kimyasal yapısını bozacağından ölüm meydana gelirdi.
Dikkat Et !
Geri emilim;
•Proksimal tüp,
•Henle kulpu,
•Distal tüp,
•idrar toplama kanalı
boyunca gerçekleşir.
⇒Bowman kapsülünde geri emilim olmaz.
♦Proksimal tüpte ;
Glikoz, amino asitler , su, vitamin, amonyum, bikarbonat, sodyum ,klor ( sodyum ve klor birleşirse NaCl yani TUZ oluşumu gerçekleşir.) ve potasyum geri emilerek nefron kanalcıklarını saran kılcallara geçer.
♦Henle kulpunda;
Henle kulpunun inen kolu suya geçirgen iken çıkan kolu suya geçirgen değildir.
Bundan dolayı Henle kulpunun çıkan kolunda suyun geri emilimi yapılmaz.
Henle kulpunun inen kolu tuza geçirgen değildir.
Çıkan kolunda klor ve sodyum iyonları geri emilir.
Tuzun doku sıvısına geçişi öz bölgesi kısmında difüzyonla, kortekse doğru olan kısımda ise aktif taşıma ile gerçekleşir.
♦Distal tüpte
Distal tüpte sodyum, klor, bikarbonat iyonları ve su geri emilir.
Burada suyun geri emilimi ADH (antidiüretik hormon) etkisiyle düzenlenir.
Vücudun su ihtiyacı olduğu durumlarda ADH, distal tüp hücrelerine etki ederek hücre porlarını genişletir, bu durum daha fazla suyun geri emilimini sağlar.
Ancak distal tüp hücreleri üreye geçirgen olmadığından ürenin geri emilimi yapılmaz ve burada üre yoğunluğu artar.
♦İdrar toplama kanalında;
⇒Maddenin kandaki yoğunluğuna bağlı olan geri emilim, idrar toplama kanalında;
Su, üre , Na+ ve Cl- iyonlarının geri alınması ile tamamlanır.
İdrar toplama kanalında, su ve üre difüzyon ile geri emilir.
DİKKAT ET !
⇒Geri emilim maddenin kandaki yoğunluğuna bağlıdır.
⇒Her maddenin kandaki normal değerine eşik değer denir.
⇒Bir maddenin kandaki yoğunluğu eşik değerin üzerinde ise bu değeri aşan kısım nefron kanalcıklarından geri emilmez, idrarla dışarı atılır.
⇒Örneğin şeker hastalarında kandaki glikoz oranı eşik değerin üzerindedir. Bu sebepten glikozun fazlası idrarla atılır. Sağlıklı insanın idrarında glikoza rastlanmaz.
Böbreğin Çalışmasında Hormonal Kontrol:
1) ADH (Antidiüretik Hormon) (Vazopressin) : ( hipofizin arka lobundan salgılanır.)
Suyun geri emilimini artırır.
2) Aldosteron: ( Böbrek üstü bezinin korteks ( kabuk) kısmından salgılanır.)
Na (sodyum) ve Cl ‘nin (klor) geri emilimini artırırken, K ‘nın (potasyum) geri emilimini azaltır. Özellikle Distal tüpü etkiler.
3) Parathormon: ( paratiroit bezinden salgılanır.)
Ca ‘nın (kalsiyum) geri emilimini aratırken, P ‘un (fosfat) geri emilimini azaltır.
4) Kalsitonin: ( tiroit bezinden salgılanır.)
Ca’nın geri emilimini azaltır.
HATIRLATMA:
KALSİTONİN (Kandan Ca++ fazlasının kemiklere geçmesini sağlar) ve PARATHORMON (Kanda Ca++ azaldığında kemiklerden kana geçmesini sağlar) ANTOGONİST (zıt yönde) çalışır.
GERİ EMİLİMDE HORMONLARIN ROLÜ:
- Böbrek üstü bezinden salgılanan ALDOSTERON HORMONU ile vücudun mineral dengesi sağlanır.
- Bu hormon, Distal tüpte sodyumun emilimi ve eş zamanlı olarak potasyum atılımını uyarır.
- Sodyum emilirken osmotik olarak suyun da geri emilimi sağlanır.
NOT !
- ADH (vazopressin) normalden fazla salgılanması durumunda daha fazla su geri emilir. Daha az miktarda ve derişik (yoğun) idrar oluşturulur.
- Az salgılanması durumunda ise az su geri emilir. Daha çok miktarda ve seyreltik idrar oluşturulur.
Şekil: ADH Hormonu Salgısının Düzenlenmesi
Unutma !
Sağlıklı insanlarda;
•glukoz ve amino asitlerin %100 ’ü,
•suyun %99 ’u,
•sodyumun %99,5 ’i,
•ürenin %50 ’si
geri emilerek tekrar kana verilir.
Böylece kandaki madde konsantrasyonları ve osmotik basınç sabit tutularak homeostasinin oluşumuna katkı sağlanır.
Kreatinin %100’ü atılır.
UNUTMA!
Kreatin nefron kanallarından geri emilmez.
Kreatin, karaciğer, böbrekler ve pankreasta doğal olarak üretilip, kanla kaslara gelen bir bileşiktir.
Kaslarda enerji sağlamak için kullanılır.
BİLGİ:
Glikoz ve aminoasit:
Tamamı aktif taşıma ile Proksimal tüpte geri emilir.
Su:
Çok büyük bir kısmı ( 7/8 ‘ i ) Proksimal tüpte ozmosla geri emilir. Su geri emilimi ADH ( vazopressin) hormonu sayesinde Henle kulpunda gerçekleştirilir.
İdrar kanalında devam eder.
Henle kulpunun inen kolu su geri emilimi yaparken çıkan kolu suya geçirgen değildir.
Mineraller:
Çok büyük bir kısmı aktif ya da pasif taşıma ile geri emilir.
Henle kulpunun çıkan kolunda sadece mineral geri emilimi vardır.
Sodyum ; ( 7/8 ‘ i ) Proksimal tüpte aktif taşıma ile geri kalanı ise Henle kulpunda pasif olarak emilir.Distal tüpte ise ADH ( Aldosteron) hormonu etkisiyle geri emilir.
Üre:
İdrar toplama kanalı boyunca yarısı difüzyon ile geri emilir.
Kreatin:
Geri emilmez.
3. Salgılama (Aktif boşaltım)
♦Süzülme ile glomerulustan Bowman kapsülüne geçemeyen bazı iyonların (H+, K+, NH4+), bazı asit ve bazların , antibiyotik gibi ilaçların, NH3 ( amonyak ) gibi zehirli maddelerin , bikarbonat ve boya gibi bazı atık maddelerin aktif taşıma ile kılcal damarlardan nefron kanallarına verilmesine salgılama denir.
♦Salgılama en çok Distal tüpte gerçekleşir.
♦Proksimal tüpte de bir miktar salgılama olur.
♦Salgılama olayının yönü geri emilimin tam tersidir.
⇒Süzülme, geri emilme ve salgılama olayları sonucu oluşan idrarın yapısında:
Üre, ürik asit, amonyak gibi azotlu atıklar ,ayrıca kreatin gibi organik maddelerle su, kalsiyum, potasyum, sodyum, klor, fosfat, amonyak gibi inorganik maddeler bulunur.
♦Hidrojenin idrarla atılması nedeniyle idrar pH ’ ı genelde asidiktir. Ortalama idrar pH ’ ı 6 olarak kabul edilmektedir.
- İnsanın Vücudunda En Yoğun Osmotik Basınca Sahip Sıvı İdrardır.
Şekil: Nefron kanallarındaki bazı maddelerin geri emilimi ve salgılanması
Böbrek atardamarı ve toplardamarı içindeki kanın bileşimi:
NOT:
Üre miktarı bakımından böbrek atar damarı, böbrek toplar damarı ve Üreter karşılaştırıldığında;
Üre Miktarı :
böbrek atar damarı > Üreter > böbrek toplar damar
Üre yoğunluğu :
Üreter > böbrek atar damarı > böbrek toplar damar
İDRAR MİKTARININ DÜZENLENMESİ
- Memelilerde idrar miktarı ;
- Hava sıcaklığına, kan basıncına, alınan sıvı miktarına, Henle kulpu ve toplama kanalı uzunluğuna bağlı olarak değişebilir.
NOT :
- Çöl ortamında (kurak bölgelerde) yaşayan memeli hayvan türlerinin Henle kulpu uzun ve öz bölgesinin derinliklerine kadar uzanır.
- Bu sayede suyun geri emilimi artar ve idrarla atılan su miktarı azalır.
- Yani yoğun (derişik) idrar oluşturulur.
İDRARIN İÇERİĞİ :
⇒İdrarın pH ’ı, yenilen besinlere bağlı olarak 4,5 – 8 arasında değişir.
⇒İdrarda organik madde olarak üre, ürik asit, amonyak, kreatin, vitamin bulunur.
⇒İnorganik madde olarak sodyum, potasyum, kalsiyum, klor, fosfat ve su bulunur.
♦Üre miktar sıralaması
Böbrek Atardamarı > İdrar > Böbrek Toplardamarı
♦Üre yoğunluğu sıralaması
İdrar > Böbrek Atardamarı > Böbrek Toplardamarı
♦İdrar oluşumundaki mekanizmaların seçiciliği
Salgılama > Geri Emilim > Süzülme
♦Oksijen miktarı
Böbrek Atardamarı > Böbrek Toplardamarı
♦Glikoz miktarı
Böbrek Atardamarı > Böbrek Toplardamarı > İdrar
(Uzun süre açlık durumunda böbrek toplardamarının glikoz miktarı artar.)
NOT !
Sağlık Bir İnsanda:
•HAVUZCUK
•ÜRETER
•MESANE
•ÜRETRA
yapılarındaki idrarın bileşimi AYNIDIR.
Böbreğin Organizmadaki Düzenleyici Rolü
♦Böbrekler ; süzülme, geri emilim asidik veya bazik maddeler salgılama ve iyon değişimi gibi etkilerle vücuttaki kanın ve hücreler arası sıvının su, sodyum, potasyum gibi maddelerin dengede kalmasını sağlar.
⇒Kanın pH ’ı 7,4′tür. pH değerinin 7 veya 7,7 olması durumu ölüme sebep olur. Böbrekler kanın pH’ı değiştiğinde hidrojen ve karbonat iyonlarını salgılayarak kan pH’ını düzenler. Fazla hidrojen iyonu oluştuğu zaman bunu böbrek kanallarındaki sodyum iyonu ile değiştirerek hidrojen iyonunu azaltır, pH’ı düşürmüş olur.
⇒Böbrekler kanın yoğunlaşması ile hipofizden salgılanan vazopressin (ADH) hormonu ile suyun geri emilimini artırarak doku sıvısındaki su miktarını ayarlar.
⇒Böbrek üstü bezlerinden salgılanan aldosteron hormonunun etkisi ile böbrekteki mineral ve tuz miktarı dengede tutulur. İnsan kanındaki tuz oranı %1 dir. Deniz suyu içen bir insanın kanında yoğunluk artacağından dokulardan kana su geçişi artar. Bu durumda dokular fazla su kaybeder böbrekler bu tuzu atmaya çalışsa da gerekli süzme ve boşaltımı yapamazlar ve fazla su kaybından dolayı ölüm olur.
NOT:
♦Fazla miktarda deniz suyu içen insan ölür.
♦İnsan kanındaki tuz oranı %0,09 dur.
♦Deniz suyunda %3 oranında tuz vardır.
♦İnsan böbreği en fazla %2 tuz içeren sıvıyı süzebilir.
♦Deniz suyu sindirim kanalından emilip kana karıştığında, kanın tuz oranı çok yükselir. Bu durumda:
•Kanın osmotik basıncı arttığı için doku sıvısından ve hücrelerden kan su emilir.
•Kanın hacmi artar.
•Hücreler çok su kaybettiği için plazmolize uğrar.
•Böbrekler aşırı miktardaki su ve tuzu kandan uzaklaştıramaz.
HOMEOSTASİDE BOŞALTIM YAPILARININ ROLÜ:
♦Böbrekler, deri, akciğer , karaciğer , sindirim kanalı atıkların uzaklaştırılmasında etkili olarak homeostatik dengenin sağlanmasında görevlidir.
Böbreklerin etkisi:
- Gerekli olmayan maddelerin ve azotlu atıkların uzaklaştırılması,
- Kan pH değerinin sabit tutulması,
- Vücutta su dengesinin sağlanması,
- Kandaki mineral miktarının ayarlanması,
ile homeostasiye katkı sağlamaktadır.
Akciğerin etkisi:
- Kan pH değerinin sabit tutulması,
ile homeostasiye katkı sağlamaktadır.
Ter bezlerinin etkisi:
- Vücut sıcaklığının ayarlanması,
- Metabolik atıkların uzaklaştırılması,
ile homeostasiye katkı sağlamaktadır.
İdrarda bulunan üre, tuz, ve bazı organik moleküller seyreltik olarak ter salgısında bulunur.
Karaciğerin etkisi:
- Sentezlenen plazma proteinleri sayesinde kanın osmotik dengesinin ayarlanması,
- Zehirli maddelerin zehirsiz yada daha az zehirli hala getirilmesi,
- Safra içeriğindeki bilirubin ile sindirimde etkili olması,
ile homeostasiye katkı sağlamaktadır.
Üriner Sistem Rahatsızlıkları
NEFRİT
Sebep:
Nefronların iltihaplanmasıdır.
Bademcik iltihapları, diş çürüklerinin zamanında tedavi edilmemesi, anjin ve kızıl gibi
bulaşıcı hastalıklara neden olan mikroorganizmalar ile bazı zehirlerin kan yoluyla böbreklere
ulaşması sonucu oluşabilir.
Sonuç:
Zamanında tedavi edilememesi, böbrek yetmezliğine neden olur.
Tedavi:
Antibiyotik.
BÖBREK TAŞLARI
Sebep:
Gereksiz ilaç kullanımı, hormon bozuklukları ve genetik faktörler sonucunda böbrekte kalsiyum oksalat ve kalsiyum fosfat gibi minerallerin birikmesi ile oluşur.
(Mineral ve tuzlardan oluşan sert birikintilerdir. Taşlar genellikle kalsiyum içeriklidir.)
Sonuç:
Böbreklerin zarar görmesine, iltihaplanmalara ve kanamalara neden olur.
Genellikle havuzcuk kısmında oluşan böbrek taşları idrar yollarında aşağıya doğru ilerledikçe çok şiddetli ağrılara neden olur.
İdrar yollarında yaptığı tahribattan dolayı idrarda kan görülmesine neden olur.
Tedavi:
Küçük taşlar, bol sıvı alımı ile kendiliğinde düşebilir. Büyük olanlar için, taş kırma yöntemleri kullanılır. Ameliyat
BÖBREK YETMEZLİĞİ
Sebep:
İltihaplanmalar, zehirlenmeler böbreklerin sağlıklı çalışmasına engel olur. (Zamanında tedavi edilmeyen NEFRİT ‘ te , böbrek yetmezliğine neden olur.)
Yaralanma, kalp krizi, tansiyon, bakteriyel enfeksiyonlar, civa, arsenik gibi toksik maddeler ve böbrek taşları böbrek yetmezliğine neden olabilir.
Böbreğin fonksiyonlarını tam olarak veya tama yakın derecede yapamaması durumuna böbrek yetmezliği denir.
Sonuç:
Böbrek yetmezliğinin en önemli belirtisi hiç idrar oluşturulmaması veya çok az oluşturulmasıdır.
İdrarda protein ve kana rastlanır.
İdrarla atılması gereken maddeler atılamaz ve vücutta kalır.
Tedavi:
Böbrek nakli yapılması gerekir.
Nakil olana kadar hasta diyalize girer.
DİYALİZ
- Su ve elektrolitlerin yüksek konsantrasyondan düşük konsantrasyona doğru yarı geçirgen bir zardan geçirilmesi işlemidir.
- Diyaliz cihazı ile hasta kanındaki zararlı maddelerin yoğunluk farkına dayalı olarak diyaliz sıvısına geçişi sağlanır.
- Kan ve diyaliz sıvısı arasındaki geçiş her iki tarafta yoğunluk eşitleninceye kadar devam eder.
- Bu zararlı maddelerin kan yoluyla dışarı alınması hemodiyaliz sayesinde olur.
NOT:
Diyalizin Amacı ;
•Elektrolit dengesinin sağlanması ve üre, kreatinin gibi zararlı atıkların uzaklaştırılmasıdır.
•Kandan atılması gereken moleküllerin ve iyonların diyaliz çözeltisindeki derişimi sıfır olmalıdır. Kanda kalması istenen maddelerin derişimi ise diyaliz çözeltisindekine eşit olmalıdır.
ÜREMİ:
- Böbreklerin herhangi bir nedenle görevini yeterince yapamaması sonucunda kanda üre, ürik asit ve kreatin gibi azotlu bileşiklerin artmasından kaynaklanır.
- Böbreğin tam olarak fonksiyonunu yerine getirememesi sonucunda bu maddeler normal konsantrasyonlarının 10 katına kadar çıkabilir.
- Bu durumda iştahsızlık, bulantı, kusma, ağızda kötü tat ve koku, yüksek tansiyon, terle deri yüzeyine çıkan ürenin deride kristalleşmesi gibi belirtiler görülebilir.
GUT:
•Ürik asidin vücudun belirli dokularında birikerek hastalık oluşturmasıdır.
Gut hastalığı;
Kralların hastalığı ya da zengin hastalığı olarak bilinen padişahların ölümüne yol açmış şiddetli bir romatizma hastalığıdır. Damla hastalığı olarak da bilinen gut hastalığı, romatizmal hastalıklar kategorisinde yer alsa da metabolik bir hastalık olarak da değerlendirilebilir. Erkeklerde daha yaygın olarak görülen hastalık kişinin iş ve sosyal yaşamını olumsuz etkiler.
Normal şartlar altında vücuttaki atık maddeler özellikle protein yapısındaki atıklar ürik aside çevrilerek vücuttan uzaklaştırılır. Ürik asidin atımında yaşanılan problemler ya da çok fazla üretilmesi kanda ve vücutta birikmelere yol açar. Kandaki aşırı ürik asit doku aralıklarından sızarak eklem içinde ve çevresindeki yapılarda birikir. Eklemlerde biriken ürik asit bu bölgelerde iltihaplanmaya neden olarak eklemde sıvı artışına, hareket kısıtlıklarına ve ağrılara yol açar. Özellikle ayak başparmağı ve diz eklemlerini tutan bu rahatsızlığa gut hastalığı denir. Bazen ürik asit böbreklerde de birikebilir. Bu durum böbrekte taş oluşmasına neden olur.
ALBÜMİN:
Nefronların görevini tam olarak yapamaması sonucu idrarda proteinli maddelerin bulunmasıdır.
İDRAR YOLU ENFEKSİYONU:
Ağrılı ve sık idrara çıkma şeklinde ortaya çıkan idrar yolunun enfeksiyon kapması sonucu oluşmuş hastalıktır.
Üriner Sistemin Sağlıklı Yapısının Korunması İçin Yapılması Gerekenler
1. Böbreklerin rahat çalışması için bol sıvıya ihtiyaç vardır. Vücuda alınan sıvı miktarı özellikle sıcak ve kuru havalarda artırılmalıdır. Günlük 1,5-2 L su tüketilmelidir.
2. Böbrekler ve idrar yolları soğuktan korunmalıdır.
3. İdrar, uzun süre tutulmamalıdır. Böbrek taşları oluşabilir.
4. Aşırı acı ve baharatlı yiyecekler çok fazla tüketilmemelidir.
5. Tüketilen besinlerin temiz olmasına dikkat edilmelidir.
6. Kişisel temizliğe dikkat edilmelidir. Derideki gözeneklerin açılması için düzenli banyo yapılmalıdır.
7. Bilinçsiz ilaç tüketiminden kaçınılmalıdır.
8. Diş çürükleri veya iltihaba yol açan mikroorganizmalar, kalıcı böbrek rahatsızlıklarına yol açabilir. Bu nedenle çürükler ve boğaz iltihabı zaman kaybedilmeden tedavi ettirilmelidir.
Böbrek Nakli ve Böbrek Bağışı
Kronik böbrek yetmezliğinin en etkin tedavisi böbrek naklidir. Böbrek nakli, temel olarak bir insanın böbreğinin bir diğer insana yerleştirilmesidir. Kişinin akrabalarından alınarak yapılan nakillere “ canlı böbrek nakli ”, beyin ölümü gerçekleşmiş bir kişiden alınan böbrekle yapılan nakle “ kadavra böbrek nakli ” denir.
Böbrek naklinde en önemli sorun yeterli sayıda böbrek vericisi olmayışıdır. Hastaların, kendileriyle uyumlu böbreğe sahip ve verici olmayı kabul eden bir akrabası bulunmayabilir. Bu durumda tek şansları, beyin ölümü gerçekleşen kişilerden alınan böbreklerle yapılacak olan kadavra böbrek naklidir. Batılı ülkelerde yapılan nakillerin yaklaşık %80’i kadavra kökeniyken ülkemizde durum bunun tam tersidir. Bunun en önemli sebeplerinden biri beyin ölümü kavramının tam olarak bilinmemesidir. Beyin ölümü geri dönüşü olmayan koma hali olarak tanımlanır. Kalp, böbrek ve karaciğer gibi hayati organlar bir süre daha yaşamaya devam etse de beyindeki ana kumanda merkezleri geri dönülmez olarak hasar gördüğü için bir süre sonra tüm organların çalışması durur, yani ölüm kaçınılmazdır. Beyin ölümü gerçekleştikten sonra, kalbin durmasına kadar geçen süre bazen saatler bazen de birkaç gün sürebilir. Organların bu süre içerisinde alınması gerekir. Bir organ ancak kan dolaşımı durmadan ölür ve kullanılamaz. Bu nedenle bir hastanın beyin ölümü tespit edildikten sonra en kısa sürede hasta yakınlarından bağış için izin istenmesi gerekir. Beyin ölümü tespit edilen bir kişinin birçok organı kullanılabilir. Şu bilinmelidir ki ölen kişinin iki böbreği, karaciğeri, akciğeri, bağırsakları, korneaları ve hatta kemikleri birçok insanın hayatını kurtaracaktır. Bağış yapılmadığındaysa organlar toprağın altında çürüyecektir.
KONU TARAMA
1)Aşağıdaki organlardan hangisi boşaltım sistemine ait değildir?
A) Üreter B) Üretra C) Mesane D) Anüs E) Böbrek
CEVAP: D
D) Anüs: sindirim sistemine aittir. Boşaltım sistemine değil.
2) Aşağıdaki grafik üç farklı azotlu boşaltım atığının zehir miktarını göstermektedir.
Buna göre;
I. X, aminoasitlerin hücresel solunuma katılması sırasında açığa çıkar.
II. Z’nin vücuttan uzaklaştırılması diğerlerine göre daha sıvı bir idrar ile gerçekleştirilir.
III. İnsanlarda ornitin devri sonucu oluşturulan Y terleme ve idrar ile vücuttan uzaklaştırılır.
verilenlerden hangileri doğrudur?
A ) Yalnız II B) I ve II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III
CEVAP: C
Açıklama:
Bilgi: azotlu boşaltım atıklarının zehir miktarına göre sıralamasının
amonyak > üre > ürik asit şeklinde olduğunu biliyoruz. Buna göre:
X: amonyak Y: üre Z: ürik asittir.
I. DOĞRU.
a.a. ların yapısında C,H,O ve N vardır . Hücresel solunumda C,H, ve O ile ilgilidir. N ‘ in hücresel solunumda yeri yoktu r. Bu durumda a.a lar tepkimeye girmeden önce ”DEAMİNASYON” denilen kimyasal bir tepkime ile yapısındaki N ’ den NH3 halinde kurtulur. NH3 bu şekilde ortaya çıkmıştır.
II. YANLIŞ.
Ürik asit en yoğun idrardır . Nerdeyse dışkı gibidir . Bu nedenle hiçbir şekilde çok sıvı değil çok az sıvı içeren bir idrardır.
III. DOĞRU.
Üre “ornitin” devriyle oluşur. Bu şekilde oluşan üre terleme ve idrarla da dışarı atılabilir.
3) Böbreğin görevlerinden bir tanesi uzun süre açlık durumunda kan şekerini düzenlemektir. Böbreğin, bu görevi yerine getirmesini sağlayan mekanizma aşağıdakilerden hangisidir?
A) Glikojenleri hidroliz ederek kana glikoz sağlamak.
B) Eritropoietin hormonu salgılamak
C) Glukagon hormonu salgılamak.
D) Yağ ve proteinlerin karbonhidrata dönüşümünü sağlamak.
E) Ornitin devrini gerçekleştirmek.
CEVAP: D
Açılama: Böbreğin görevlerinden bir tanesi uzun süre açlık durumunda kan şekerini düzenlemektir.
Böbreğin, bu görevi Yağ ve proteinlerin karbonhidrata dönüştürerek sağlar. Böylece kan şekerini yükselte bilir.
A) Glikojenleri hidroliz ederek kana glikoz sağlamak. ( BUNU KARACİĞER YAPAR.)
B) Eritropoietin hormonu salgılamak ( Böbreğin bu fonksiyonuyla ilgili bir durum değildir . Bu kan hücresini üretimine yardımcı olmasıyla ilgilidir.) (Eritropoietin: Kemik iliğini uyararak alyuvar üretimini sağlar.)
C) Glukagon hormonu salgılamak. ( GLUKAGON PANKREAS TARAFINDAN SALGILANIR.)
D) Yağ ve proteinlerin karbonhidrata dönüşümünü sağlamak. ( DOĞRU) (böreğin görevleri slayt 19 da ). Böbrekler uzun süreli açlık durumunda protein (amino asitten) ve yağlardan (gliserolden) karbonhidrat (glikoz) üretimini sağlar.
E) Ornitin devrini gerçekleştirmek. (Amonyak, karaciğerdeki Kupffer Hücrelerinde ORNİTİN DEVRİ ile üreye çevrilir. Böbrek ürenin dışarı atılmasını sağlar. Yani konuyla alakalı değildir.)
4) Kan ve osmotik basıncının değişimi grafikteki gibi olan bir kılcal kan damarı aşağıdaki organlardan hangisine ait olabilir?
A) Karaciğer
B) Kalp
C) Akciğer
D) Böbrek
E) Beyin
CEVAP: D ( böbrek)
Açıklama: (33. ve 48 slaytlarda var.)
Kan kılcallarında;
KB: 32 – 15mmHg arasında atar damar ucundan toplar damar ucuna doğru azalarak devam eder.
OB: 22 mmHg olarak sabittir.
Glomerulus kılcallarında (Yani böbreğe ait kılcallarda):
KB : 70 mmHg ve sabittir.
OB: 32 mmHg ve sabittir.
Bu durumda grafikte, OB den yüksek olan ve sabit olan kan basınç grafiği ve kan basıncından düşük ancak yine sabit devam eden OB basıncını gösteren bu grafik glomerulusa yani böbreğe aittir.
5) Aşağıdaki faktörlerden hangisi glomerulustan Bowman kapsülüne aktarılan süzülme miktarını farklı şekilde etkiler?
A) Glomerulus kılcalının kan basıncının artması
B) Glomerulus kılcalının büzülmesi
C) Kan akışının hızlanması
D) Bowman kapsülünün hidrostatik basıncının artması
E) Kan miktarının artması
CEVAP: D
Açıklama:
A) Glomerulus kılcalının kan basıncının artması. ARTIRIR. ( Bowman kapsülüne dolayısıyla nefron kanallarına madde geçişini artırır. Bu durumda süzülme miktarı artacaktır.)
B) Glomerulus kılcalının büzülmesi. ARTIRIR. ( Damarların büzüldüğünde kan basıncını artıracağından yine süzülme miktarı artacaktır.)
C) Kan akışının hızlanması. ARTIRIR. ( Kan akış hızı da yine kan basıncını artıracağından yine süzülme miktarı artacaktır.)
D) Bowman kapsülünün hidrostatik basıncının artması. AZALTIR. (hidrostatik basınç , kan basıncına ters yöndedir . Yani kılcallara doğrudur. Bu durum süzülme miktarını azaltacaktır.)
E) Kan miktarının artması. ARTIRIR. ( Kan miktarının artması da yine kan basıncını artıracağından yine süzülme miktarı artacaktır.)
6) Bir Nefronun yapısında bulunan aşağıdaki kısımlardan hangisinde geri emilim meydana gelmez?
A) Proksimal tüp
B) Bowman kapsülü
C) İdrar toplama kanalı
D) Henle kulpu
E) Distal tüp
CEVAP: B
Açıklama:(53- 54 ve 55. slaytlarda var.)
A) Proksimal tüp : (Geri emilimin en büyük kısmı burada gerçekleşir.)
B) Bowman kapsülü: ( süzülme olur. Asla geri emilim olmaz.)
C) İdrar toplama kanalı . ( özellikle ürenin geri emilimi olur.)
D) Henle kulpu : ( özellikle su ve tuz geri emilimi olur.)
Distal tüp: (sodyum, klor, bikarbonat iyonları ve su geri emilimi olur.)
7) Sağlıklı bir insana besin yolu ile verilen işaretli glikoz molekülünün böbrek atardamarı ile böbreklere gelmesi sonrasında, işaretli glikoz molekülüne aşağıdaki yapılardan hangisi içerisinde rastlanmaz?
A) Glomerulus kılcalı
B) Distal tüp
C) Bowman kapsülü
D) Böbrek toplardamarı
E) Proksimal tüp
CEVAP:B ( Distal tüp )
Açıklama:
En son Proksimal tüpe geçen glikoz sağlıklı bir insan dendiğine göre burada tamamı tekrar geri emilerek böbrek toplar damarına geçecektir.
Dolayısıyla da sağlıklı bir insanda Distal tüp de glikoz bulunmaz.
8) Böbrekler, uzun süre açlık durumunda kan şekeri düzenlemesi yapabilir.
Sağlıklı bir insanda uzun süre açlık durumunda ,
I. Böbrek atardamarı
II. Böbrek toplardamarı
III. Üretra
verilen yapılar içerisindeki sıvının glikoz miktarının çoktan aza doğru sıralaması nasıl olmalıdır?
A) I-II-III B) II-I-III C) II-III-I D) III-I-II E) III-II-I
CEVAP: B) II-I-III
Açıklama:
Bilgi: Böbrekler uzun süreli açlık durumunda protein (amino asitten) ve yağlardan (gliserolden) karbonhidrat (glikoz) üretimini sağlar.
Böbrek oluşturduğu glikozu böbrek toplar damarına vererek ortamdan uzaklaştırır. Bu durum da en fazla böbrek toplar damarda glikoz bulunur. Daha sonra böbrek atar damarında görülür.
Sağlıklı bir insanda üretra içinde idrar bulunur. İdrar içinde hiçbir şekilde glikoz olmaması gerekir . Yani sağlıklı bir insanda üretra da glikoz hiç yoktur.
9) Aşağıdakilerden hangisi böbrek taşlarının oluşmasının sebeplerinden biri değildir?
A) Gereksiz ilaç kullanımı
B) Genetik faktör
C) Hormon bozuklukları
D) Kandaki üre miktarının artması
E) Mineral çökmesi
CEVAP: D
Açıklama:
D) Kandaki üre miktarının artması. ( Bu duruma “ ÜREMİ ” denir. Üremi, böbrek taşının oluşmasına neden olan bir durum değildir. )
SORU 10.
İnsan böbreğinde yer alan aşağıdaki yapıların hangisinin içeriği, dışarıya atılan idrar ile aynı bileşimdedir?
A) Glomerulus B) Bowman kapsülü C) Henle kulpu D) Distal tüp E) Havuzcuk
10. Cevap: E
Kabuk bölgesinden gelen son şeklini alan idrarın biriktiği kısım havuzcuktur. İçeriği, dışarıya atılan idrar ile aynı bileşimdedir.
SORU 11. Tabloda, sağlıklı bir insanın kan plazması ve idrarındaki bazı maddelerin yaklaşık miktarları verilmiştir.
Buna göre tabloda üre, sodyum ve glikozu gösteren K, L ve M harflerinin doğru karşılıkları aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?
11. Cevap: C
K maddesi tamamı geri emilen glukoz olmalıdır.
L maddesi, kanda çok ancak idrarla da atılabilen sodyum olmalıdır.
M maddesi Kanda az idrarda çok görünüyor. Boşaltımın amaçlarından biri de azotlu atıkları kandan süzmektir. O zaman M üre olmalıdır.
SORU 12. Sağlıklı bir insanda, boşaltım sistemine ait aşağıdaki yapıların hangisinde bulunan sıvının bileşimi, kan plazmasına büyük ölçüde benzerlik gösterir?
A) Bowman kapsülü B) Havuzcuk C) Üreter D) Mesane E) Üretra
12. Cevap: A
Glomerulus kılcallarından Bowman kapsülüne kan plazmasında damar dışına çıkabilen maddeler geçer. Dolayısı ile kan plazması ile Bowman kapsülü içindeki süzüntü büyük ölçüde benzerlik gösterir.
SORU 13. Normal olarak, sağlıklı bir insanın nefronlarında aşağıdakilerin hangisinde verilen olay gerçekleşmez?
A) Toplama kanalında üre yoğunluğunun artırılması
B) Suyun ozmosla geri emilmesi
C) Hidrojen iyonlarının aktif taşıma ile distal tüpüne salgılanması
D) Sodyum iyonlarının aktif taşıma ile geri emilmesi
E) Plazma proteinlerinin Bowman kapsülü içerisine geçmesi
13. Cevap: E
Plazma proteinleri büyük moleküllerdir. Normal şartlarda damar dışına çıkmazlar. Bunun için kan protein osmotik basınca bütün damar çeşitlerinde sabittir.
SORU 14. Memeli hayvanların nefronlarında Henle kulpu daha kısa olsaydı aşağıdakilerden hangisinin ortaya çıkması beklenirdi?
A) Konsantre (yoğun) idrar oluşturabilme yeteneğinde azalma olması
B) Nefronlarda birim zamanda süzülen madde miktarında artış olması
C) Üre oranı yüksek idrar oluşması
D) Oluşan idrarın pH değerinin düşük (asidik) olması
E) Hayvanın birim zamanda içeceği su miktarında azalma olması
14. Cevap: A
Henle kulpunun inen kolunda suyun geri emilimi gerçekleşir. Kısa olması emilen su miktarının azalmasına idrara geçen su miktarının artmasına neden olur. Bu durumda yoğunluğu azalmış idrar miktarı artar.
SORU 15. Bir hücrelilerden memelilere kadar canlılarda boşaltımla görevli yapı ve sistemlerin temel ve ortak görevi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kan pH’ sini ayarlama
B) Su-iyon dengesini koruma
C) Azotlu atıkların atılmasını sağlama
D) Hormon üretme
E) Kanı toksik maddelerden arındırma
15. Cevap: B
Bir hücrelilerden memelilere kadar canlılarda boşaltımla görevli yapı ve sistemlerin temel ve ortak görevi su-iyon dengesini korumaktır.
SORU 16. Normal bir insanda K, L ve M olarak adlandırılan üç madde ile ilgili olarak nefronda gerçekleşen bazı olaylar aşağıdaki şekilde gösterilmiştir.
Bu üç maddenin üre, aminoasit ve penisilin olduğu bilindiğine göre aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi doğrudur?
16. Cevap: C
K maddesi süzülme ve tam geri emilime uğruyor. Amino asit olmalıdır.
M maddesi salgılanmış. Penisilin olmalıdır.
L maddesi süzülme ve kısmen geri emilime uğramış. Üre olmalıdır.
SORU 17. Normal bir insanda karaciğer toplardamarında bulunan kandaki üre miktarının fazla olmasına, aşağıdaki moleküllerden hangisinin yıkımının artması neden olur?
A) Glukoz B) Glikojen C) Gliserol D) Aminoasit E) Yağ asitleri
17. Cevap: D
Amino asitler kullanıldığında oluşan amonyak karaciğerde üreye dönüştürülür. Karaciğer toplardamarına verilir.
SORU 18. İnsanda, kan plazmasının osmotik basıncının artması, aşağıdakilerden hangisine neden olur?
A) Atılan idrar miktarının azalmasına
B) Kanda glukoz miktarının artmasına
C) İdrarda glukoz miktarının azalmasına
D) İdrarla atılan tuz miktarının artmasına
E) İdrarla atılan üre miktarının artmasına
18. Cevap A
Kan plazmasındaki osmotik basıncının artması su emilimini artıracağından atılan idrar miktarı azalır.
SORU 19. Bir insanın, belirli bir süre içinde, vücuduna aldığı sıvıdan daha fazla miktarda idrar çıkarmasına,
I. böbrek atardamarlarında kan basıncının azalması
II. böbrek kanallarından suyun geri emilimini sağlayan hormonun normalden az salgılanması
III. böbreklerden geçen kan akım hızının azalması
durumlarından hangileri neden olabilir?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) I ve III
19. Cevap: B
Böbrek atardamarlarında kan basıncının azalması süzüntü miktarının azalmasına dolayısı ile oluşan idrar miktarının azalmasına yol açar. Böbrek kanallarından suyun geri emilimini sağlayan hormonun normalden az salgılanması az suyun emilmesi demektir. İdrar miktarı artar. Böbreklerden geçen kan akım hızının azalması idrar miktarının azalmasına yol açar.
SORU 20. Karada yaşayan bir memeli hayvandaki proteinlerin yadımlama (yıkım) sürecinde sırasıyla oluşan aminoasit, amonyak ve üre molekülü miktarının, boşaltım işlemine girmeden önce, zamana göre değişimi aşağıdaki grafiklerde gösterilmiştir.
Buna göre, proteinlerin yadımlama (yıkım) sürecinde oluşan aminoasit, amonyak ve üre molekülü miktarlarını gösteren grafiklerin numaraları aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?
20. Cevap: E
Proteinlerin hidrolizi ile amino asitler oluşan. Oluşan bu amino asilerin yıkımı ile amonyak oluşur. Daha sonra da amonyaklar üreye dönüştürülür. Bu durumda amino asitler hep azalır. Amonyak bir miktar artar sonra azalır. Üre hep artar.
SORU 21. Aşağıdaki şemada, normal bir insanın böbreğindeki bir nefron ve bu nefronun özellikleriyle ilgili bazı bilgiler verilmiştir.
Buna göre, I, II, III, IV, V numaralı damarlarla ilgili aşağıdaki karşılaştırmalardan hangisi yanlıştır?
A) I. damarın taşıdığı çözünen madde miktar, III. damarın taşıdığı çözünen madde miktarından fazladır.
B) I. damarın kan basıncı V. damarın kan basıncından fazladır.
C) II. damarda kaybedilen su miktarı, IV. damarda geri emilen su miktarından fazladır.
D) V. damarın taşıdığı boşaltım madde miktarı, I. damarın taşıdığı boşaltım madde miktarından fazladır.
E) V. damarın taşıdığı su miktarı, III. damarın taşıdığı su miktarından fazladır.
21. Cevap: D
Böbrek gelen kandaki boşaltım atıklarını süzerek kandan uzaklaştırır. I numaralı damar, süzülecek kanı getiren damardır. Süzülmüş kanı götüren damar ise V numaralı damardır. O halde I de boşaltım atığının fazla olması gerekir.
SORU 22. İnsan vücudu için gerekli olan küçük moleküllü bir bileşik, kanda normal olarak bulunması gerekenden fazla miktarda bulunuyorsa, aşağıdakilerden hangisinin olması beklenir?
A) İdrarla dışarı atılması
B) Enerji haline çevrilmesi
C) Böbreklerde depo edilmesi
D) Bağırsaklar tarafından geri emilmesi
E) Akyuvar tarafından parçalanması
22. Cevap: A
Geri emilim maddenin kandaki yoğunluğuna bağlıdır. Her maddenin kandaki normal değerine eşik değer denir. Bir maddenin kandaki yoğunluğu eşik değerin üzerinde ise bu değeri aşan kısım nefron kanalcıklarından geri emilmez, idrarla dışarı atılır. Örneğin şeker hastalarında kandaki glikoz oranı eşik değerin üzerindedir. Bu sebepten glikozun fazlası idrarla atılır.
SORU 23. İnsanda gerçekleşen,
I. terleme
II. dışkılama
III. soluk verme
olaylarından hangileri, homeostasinin sağlanmasında doğrudan etkilidir?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve III E) II ve III
23. Cevap: D
Terleme ile su, tuz dışarı atılır. Soluk verme ile bir miktar su buhar şeklinde ve CO2 dışarı atılır. Bu olaylar doğrudan homeostasi sağlar. Ancak dışkılama ile hücre içinde oluşan atıklar atılmadığı için doğrudan homeostasi sağlamaya yönelik değildir.
SORU 24. Bazı hayvanlarda, üretilen amonyağın, üre ya da ürik asit moleküllerine dönüştürülebilmesinin, vücuda sağladığı en önemli yarar aşağıdakilerden hangisidir?
A) Amino asit moleküllerinden, amino grubunun ayrılması
B) Nefronlarda aktif taşımanın sağlanması
C) Su kaybının azalması
D) Amino asitlerin protein sentezinde tekrar kullanılabilmesi
E) Amino asitlerin, ara reaksiyonlarından geçerek enerji üretiminde kullanılabilmesi
24. Cevap: C
Amonyak çok zehirlidir. Atılması için vücut çok su kaybeder. Üre veya ürik asitte ise vücudun su kaybı daha azdır.
SORU 25. Aynı cinse ait, büyüklükleri aynı iki fare türünden biri çölde, diğeri ılıman bölgede yaşamaya uyum sağlamıştır. Bu türlerin boşaltım sistemi ile ilgili olarak, aşağıdakilerden hangisi, çölde yaşamayı kolaylaştıran bir uyumdur?
A) Üreterlerin oransal olarak daha kısa olması
B) Böbreklerin oransal olarak daha fazla sayıda nefron taşıması
C) Henle kulpunun oransal olarak daha uzun olması
D) İdrar kesesinin oransal olarak daha büyük olması
E) Glomerulus yumaklarının oransal olarak daha büyük olması
25. Cevap: C
Çöldeki hayvan için su kaybını azaltan adaptasyonlara sahip olması çok önemlidir. Henle kulpunun uzun olması fazla miktardaki suyun geri emilimini sağlayarak su kaybını azaltır.
SORU 26. (X) ve (Y) sağlıklı iki insan olsun. Diğer bütün beslenme koşulları aynı tutularak (X)’’e fazla miktarda protein, (Y)’ye fazla miktarda karbonhidrat veriliyor.
Bu deneyin sonucu ile ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
A) (X)’in kanında üre miktarı artar.
B) (Y)’ nin solunumu hızlanır.
C) (X)’in kanında asitlik derecesi artar.
D) (X)’in idrarında üre miktarı artar.
E) (Y)’ nin idrarında glukoz miktarı artar.
26. Cevap: D
(X)’e verilen fazla protein amino asitlere yıkıldıktan sonra hücrelerde kullanılırken bolca amonyak oluşacaktır. Bunlar karaciğerde üreye dönüştürülerek kana verilecektir. Kanla böbreğe gelen üre burada süzülerek idrara verilecektir. Dolayısı ile idrarda bol miktarda üre bulunacaktır.
SORU 27. Bowman kapsülünde bulunmayan bir maddeye Distal tüpte rastlanmış ise bunun sebebi aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A) Difüzyon ile süzülme
B) Difüzyon ve aktif taşıma ile geri emilim.
C) Difüzyon ve aktif taşıma ile salgılama
D) Depolama
E) Aktif taşıma ile salgılama
27. Cevap: E
Bu durum sebebi sadece aktif taşıma ile kandan Distal tüpe yapılan salgılamadır.
SORU 28. Aşağıdakilerden hangisi, insan böbreğinde idrar oluşması sırasında aktif taşımanın da rol oynadığını gösterir?
A) Nefronların kılcal damarlarla sarılmış durumda olması
B) Glikozun, kapsül sıvısında bulunduğu halde idrarda bulunmaması
C) Ürenin hem kanda hem idrarda bulunması
D) İdrarın kapsül sıvısından daha yoğun olması
E) Kan proteinlerinin idrarda bulunması
28. Cevap: B
Süzülme sırasında difüzyon ile Bowman kapsülüne geçen glikozun tamamının geri emilebiliyor olması aktif taşımanın rol oynadığını kanıtlar.
SORU 29. Aşağıda bir insandaki boşaltım sisteminin bazı kısımları numaralarla gösterilmiştir.
Şekilde gösterilen numaralı kısımların,
a. idrarı vücut dışına atma
b. idrar oluşturma
c. idrarı keseye taşıma
gibi gerçekleştirdiği görevler aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir?
29. Cevap: C
a. idrarı vücut dışına atma-III
b. idrar oluşturma-I
c. idrarı keseye taşıma-II
SORU 30. Sağlıklı bir insanın böbreğinden,
I. Adrenalin
II. Kortizon
III. Aldosteron
IV. Eritropoietin
V. ADH
Hormonlarından hangisi veya hangileri üretilebilir?
A) Yalnız IV B) Yalnız V C) IV ve V D) I, II, III ve IV E) I, II, III, IV ve V
30.Cevap: A
Adrenalin, Kortizon ve Aldosteron hormonları böbrek üstü bezinden salınır. Bu bezle böbrek arasında doğrudan bir bağlantı yoktur. ADH hipofiz ön lobundan salınır. Eritropoietin hormonu doğrudan böbrek hücrelerinden salınır.
KONU BİTTİ .
Bir yanıt yazın