Duyu Organları
Duyu Organları
DUYU ORGANLARININ YAPISI
VE
İŞLEYİŞİ
- Canlının kendi iç bünyesinde meydana gelen değişiklikleri ve yaşadığı ortamdaki uyarıları alan organlara Duyu Organları denir.
- Duyu organları önce çevresindeki uyarıları tespit eder, sonra MSS ’ye gönderir. MSS ise uyarıyı değerlendirir.
Duyu Organlarının Yapısı
♦Duyu organlarının yapısında çevredeki uyarıları almaya özelleşmiş yapılara Reseptör (Almaç) denir.
♦Reseptörler, vücutta uyarıların içten veya dıştan gelmesi bakımından ikiye ayrılır. Bunlar:
1- İç Almaçlar (Reseptörler):
Vücudun iç işleyişi hakkında bilgi vererek gerekli düzenlemelerin yapılmasını sağlar.
Örneğin;
•Kaslarda ve kirişlerde gerilimi kontrol eden almaçlar,
•Bağırsak, kan damarları ,kalp ve idrar kesesi gibi organların duvarlarına yapılan basıncı algılayan almaçlar,
•İç sıcaklığı algılayan almaçlar,
•Kandaki glikoz ve CO2 miktarını algılayan almaçlar gibi.
2- Dış Almaçlar (Reseptörler):
•Vücudun dışından gelen uyarıları algılar.
•Dış alıcılar duyu organlarında bulunur.
Örneğin;
•GÖZDE, KULAKTA, BURUNDA, DİLDE ve DERİDE bulunan almaçlar.
♦Duyu organlarındaki alıcılar (reseptör) özelleşmiş Epitel Hücreleri veya Sinir Uçlarından (koku reseptörlerine, ”özelleşmiş sinir hücresi” denilir.) oluşur.
♦Koku reseptörleri ”Özelleşmiş Sinir Hücresinden” diğer duyu reseptörlerimiz ise “Epitel Hücrelerinden” oluşur.
♦Oluşan uyartılar beyindeki belirli merkezlere iletilerek değerlendirilir ve algı oluşur.
♦Dolayısıyla, duyu organımızla değil, beynimizle görür, işitir veya dokunduklarımızı algılarız.
♦Bütün Duyu Reseptörleri Eşik Şiddetindeki Uyarılar İle Uyarılabilir.
Unutma !
• Koku Reseptörleri “Özelleşmiş Sinir Hücrelerinden” oluşurken diğer duyu organlarının reseptörleri ise “Epitel Dokudan“
(Duyu Epiteli) oluşur.
Uyaranın Çeşidine Göre Duyu Reseptörleri Çeşitleri:
1) Kemoreseptör:
a)Kimyasal uyarıları algılar.
b)Aynı uyarıya uzun süre maruz kaldıklarında yorulurlar.
c)Dil ve burunda bulunur.
2) Fotoreseptör:
a)Işığa duyarlı reseptörlerdir.
b)Gözde bulunur.
3) Termoreseptör:
a)Sıcağa ve soğuğa tepki veren reseptörlerdir.
b)Aynı uyarıya uzun süre maruz kaldıklarında yorulurlar.
c)Deride bulunur.
4) Mekanoreseptör:
a)Basınç, dokunma, gerilme ve ses gibi fiziksel etkileri olan uyarıları algılayan reseptörlerdir.
b)Deride ve kulakta bulunur.
UNUTMA:
DİL‘de; Kemoreseptör dışında,“termoreseptör” (çorbanın sıcaklığını algılamamız) ve “mekanoreseptör” (dilimizi ısırdığımızdaki basınç gibi) de bulunur.
Uyarılar:
1- Reseptörlerin uyarılma şekli farklı olabilir ( ses, ışık vs.). ama uyartıları iletme şekli kesinlikle aynıdır.
2- Reseptörlerin eşik değerleri de farklı olabilir.
3- Bütün reseptörler vücudun dış yüzeyinde bulunmaz.
Örneğin;
•Kanın osmotik basıncını algılayan “ osmoreseptörler ” içte bulunur.
4- İnsanda; göz, kulak, burun, dil ve deri olmak üzere 5 duyu organı bulunur.
5- Burundan gelen koku uyarısı hariç diğer tüm duyu organlarından gelen uyarılar beyinde ilgili bölümlerine gitmeden önce “ talamus ” a gider. Talamustan ilgili bölümlere yönlendirilir.
6- Koku uyarısı ise “ talamus ” a gitmeden direk beyinde koku ile ilgili bölüme gider.
1- Görme Duyusu ve Göz
- Göz, ışığı algılayan ve bunu impulslara dönüştüren duyu organıdır.
- Vücuttaki reseptörlerin yaklaşık % 70’ini oluşturur.
- İnsan gözü yaklaşık 400 – 700 nm ( nanometre) dalga boyundaki ışık aralığını algılayabilir.
- İnsan gözü, x – ışınlarını , ultraviyole ışınlarını ve infrared ( kırmızı ötesi) ışınları göremez.
- Göz insanda doğumdan sonra en az büyüyen organdır.
- Gözler İki Ana Kısımda İncelenir .
Bunlar:
1- Göze Yardımcı Yapılar
2- Göz Küresi (Göz Yuvarlağı)
Ek Bilgi:
- Yeni doğan bebeklerde göz ,ilk günlerde açık renkli görünür.
- Bunun sebebi , doğumdan hemen sonra gözün için de bulunan pigmentlerin dağılımlarının düzensiz olmasıdır.
- Doğumdan birkaç ay sonra gerçek göz rengi oluşur.
- Yaşlandıkça pigmentler azalmaya başladığından göz rengi gittikçe azalır.
1- GÖZE YARDIMCI YAPILAR
- Kaşlar,
- Kirpikler,
- Göz kapakları,
- Gözyaşı bezleri,
- Göz kasları göze yardımcı yapılardır.
⇒KAŞLAR VE KİRPİKLER: Gözü yoğun güneş ışınlarından korur. Yabancı maddelerin ve alından gelebilecek terin göze kaçmasını engeller.
⇒GÖZ KAPAKLARI: Gözü toz ve dışarıdan gelen diğer zararlı maddelere karşı korur; gözyaşının kurumasını engeller, gözün nemli kalmasını sağlar.
⇒GÖZYAŞI: Gözü nemli tutar, kurumaktan korur. Göze ulaşan mikroplar, gözyaşında bulunan Lizozim Enzimi sayesinde yok edilmesi, göz küresinin temiz ve nemli tutulması, kornea ve göz merceğine besin ve su sağlanması gibi görevleri vardır.
⇒GÖZ KASLARI: Göz küresinin hareketini sağlayan kaslar ,cismin yönüne doğru gözü hareket ettirir . Bu kaslar gözü aynı yönde hareket ettiremezse Çift Görme ya da Şaşılık denilen durum ortaya çıkar.
NOT :
⇒Ağlama durumunda göz yaşının fazlası burun boşluğuna akar, bir kısmı da gözden dışarı taşar.
⇒Ağlarken burnumuzun akmasının nedenlerinde birisi de budur.
2- Göz Küresi ( Göz Yuvarlağı):
Göz yuvarlağı dıştan içe doğru sıralanışı;
1- Sert tabaka ( Göz akı )
2- Damar tabaka ( Koroid Tabaka )
( Koroid = Pigment )
3- Ağ tabaka ( Retina )
UNUTMA:
Vücudumuzda Göz İçerisinde Görmeyi Sağlayan Yapılardır;
- Reseptör
- Mercek
- Sinirler
Vücudumuzda Göz Çevresinde Bulunarak Gözü Koruyan Yapılar;
- Kaş
- Kirpik
- Göz Kapağı
- Gözyaşı Bezleri
- Kaslar
1- Sert Tabaka: ( Göz Akı )
- Gözün en dış tabakasıdır.
- Gözü sarar ve iç tabakaları korur.
- Sert tabakanın gözün ön kısmında saydamlaşıp kubbeleşerek ( hafif şişkinleşerek ) oluşturduğu yapıya Kornea ( Saydam Tabaka ) denir.
- Kornea, göze gelen ışınların ilk olarak kırıldığı yerdir.
- Kornea göze gelen ışığı kırar ve ışığın göz merceğine ulaşmasını sağlar.
- Sert tabakanın kornea dışında kalan ( gözün iç kısmında kalan kısmına) ve beyaz olarak görünen kısmına Sklera denir.
Dikkat !
Sert Tabaka Kılcal Damar İçermediği İçin Lenf Sıvısı İle Beslenir.
Unutma:
- Korneada sinir bulunmasına rağmen ,kan ve lenf damarları bulunmaz. Bu nedenle kornea nakillerinde doku uyuşmazlığı fazla görünmez.
- Korneanın herhangi bir nedenle lenf sıvısı ile beslenememesi durumunda kan damarları oluşur. Bu kan damarları sorun düzelene kadar gözü besler ve bu durum gözün kanlanmasına neden olur.
NOT:
•Gece avlanan hayvanların korneaları daha büyüktür.
2- Damar Tabaka ( Koroid Tabaka ) ( Koroid = Pigment)
1. Sert tabakanın altında yer alır,
2. Koyu kahverengi görünür.
3. Gözü besleyen kan damarları bakımından zengindir.
4. İçerdiği pigmentlerden dolayı koyu renkte görünür.
5. Pigmentler göze gelen ışığın çoğunu emer.
6. Bu nedenle gözün içi karanlık bir oda görünümündedir.
7. Işığın bu tabakada emilmesi ile göz içinde ışık yansıması olmaz.
8. Böylece görüntünün net olması sağlanır.
9. Damar tabaka gözün ön kısmında farklılaşarak İrisi oluşturur.
İris, gözün renkli kısmıdır. (İris kalıtsal olarak göze renk veren tabakadır.)
İris; Göze gelen fazla ışığı emer. İrisin yapısında bulunan kaslar göz bebeğinin genişlemesini (büyümesini) ve daralmasını(küçülmesine) sağlar.
10. İrisin tam ortasında Göz Bebeği ( Pupilla) denilen bir delik bulunur.
♦Göz bebeğinin genişleyip daralmasına Göz Refleksi denir ve bu olayı irisi tutan düz kaslar sağlar.
♦Böylece göz merceğine düşen, Işık Miktarı ayarlanmış olur.
⇒Işık az ise , İRİS KÜÇÜLÜR , GÖZ BEBEĞİ GENİŞLER.
⇒Işık çok ise , İRİS BÜYÜR , GÖZ BEBEĞİ DARALIR.
Bu şekilde göze girecek olan ışık miktarı ayarlanır.
- İrisi tutan düz kaslar otonom sinir sistemi tarafından kontrol edilir.
- İrisin arkasında Göz Merceği ( Göz Lensi ) yer alır.
- Göz merceği, göze gelen ışınları kırarak görüntünün ağ tabaka üzerinde Sarı Benek ( Sarı Leke = Sarı Nokta ) üzerine ters olarak düşmesini sağlayan saydam bir yapıdır.
- Göz merceği, mercek bağları ile Kirpiksi Kaslara bağlıdır.
Kirpiksi Kaslar ;
1- Göz merceğinin ( Lensinin ) Kalınlığının ayarlanmasında görev alır.
2- Kirpiksi cisim, iris etrafında kalınlaşan damar tabaka ve düz kaslardan oluşur.
3- Uzaktaki veya yakındaki cisimlere bakılırken kirpiksi cisim kasları kasılıp gevşeyerek merceğin kalınlığını ayarlar.
4- Cismin uzaklığına bağlı olarak göz merceği incelip ya da kalınlaşarak görüntüyü sarı benek üzerine düşürmesine Göz Uyumu denir.
Göz Uyumu Şu Şekilde Gerçekleşir:
- Göz merceği normalde ince kenarlı olup uzağa ayarlı olduğuna göre;
Yakındaki Bir Cisme Bakıldığında ;
- GÖZ MERCEĞİNİ TUTAN MERCEK BAĞLARI Gevşer,
- Mercek bağlarına bağlı olan damar tabakadaki Silli ( Kirpiksi ) Kaslar kasılır,
- Göz merceğinin kırıcılığı artar ve küresel bir şekil alır.
- Böylece görüntü sarı beneğe düşürülür.
Uzaktaki Bir Cisme Bakıldığında İse ;
- Göz Merceğini Tutan Mercek Bağları Kasılır,
- Silli (kirpiksi) Kaslar gevşer,
- Damar tabaka genişler ve mercek bağları gerilir;
- Mercek yassılaşır ve merceğin kırıcılığı azalır.
- Göz Merceği Normalde İnce Kenarlı Olup Uzağa Ayarlıdır.
UNUTMA
⇒Göz merceği ve kornea kan damarı taşımazlar.
⇒Bu iki yapı ,camsı cisimdeki lenf sıvısıyla beslenir.
Biyolojik Bilgi:
- Görme bir dizi kimyasal olaylar sonucunda gerçekleşir.
- Ortam serinledikçe kimyasal reaksiyonlar daha uzun sürede gerçekleşir.
- Bu nedenle soğuk kanlı canlılar, eğer hızlı hareket eden nesneleri görmek istiyorlarsa kendilerini ısıtmak zorundadırlar.
⇒Saatte 60 km hızla yüzen bir kılıç balığı , avını takip edebilmek için vücut kaslarından gelen sıvıyı özel bir ısıtma sistemi ile gözlerine aktarır.
⇒Gözlerinin sıcaklığını 20 – 25 0C ‘de tutar.
⇒Böylece denizin yaklaşık 600 metre dibinde ,sıcaklığın 5 0C ‘ye düştüğü yerlerde bile mürekkep balıklarının kovalayabilirler.
- Gözde, Kornea ile İris arasında kalan boşluğa Ön Oda denir.
- Göz Merceği ( Lensi ) ile İris arasında kalan boşluğa da Arka Oda adı verilir.
- Bu odalar özel bir sıvı ile doludur.
- Bu sıvı gözün şeklinin ve canlılığının korunmasını sağlar.
- Mercek ile Retina ( Ağ tabaka ) arasında kalan kısım gözün en büyük boşluğunu oluşturur.
- Bu kısım jelimsi bir sıvıyla doludur.
- Bu sıvı Camsı Sıvı ( Jelatimsi Sıvı ) olarak adlandırılır.
- Camsı sıvı, göz küresinde iç basınç meydana getirerek gözün şeklinin sabit kalmasını sağlar.
Unutma !
⇒Gözün içinde üç farklı boşluk bulunur.
⇒Bunlar:
1- Ön Oda :
•Kornea ile İris arasındaki boşluğa denir.
2- Arka Oda:
•Mercek ( Lens ) ile İris arasında kalan boşluğa denir.
3- Camsı Cisim:
•Mercek ile Retina arasındaki boşluğa denir.
•Camsı Cisim , berrak ve jelatimsi, bir sıvı ile doludur.
•Camsı Cisim, iç basıncı oluşturarak göz yuvarlağı şeklinin sabit kalmasını sağlar.
•Camsı Cisim , ışığın kırılmasını da sağlar.
3. Ağ Tabaka ( Retina )
- Gözün en iç tabakasıdır.
- Mercekten kırılan ışınlar retina üzerine düşer.
- Retinada ışığı algılayan fotoreseptörler ve ağ şeklinde dağılmış sinir hücreleri bulunur.
- Görme sinirlerinin gözü terk ettiği noktaya Kör Nokta denir.
- Kör noktada ışığa duyarlı reseptörler yoktur . Bu nedenle burada görüntü oluşmaz.
- Kör Noktada görme sinirleri bulunur.
- Bu reseptörlere şekillerinden dolayı;
ÇUBUK ( ÇOMAK)
KONİ
hücreleri adı verilir.
- Retinada ( ağ tabakada) sadece koni hücrelerinin bulunduğu yere Sarı Benek adı verilir.
- Sarı Benekte cismin ters görüntüsü oluşur !
- Sarı Benek ( Sarı Leke ) hemen kör noktanın üzerinde bulunur.
- Ancak retinada sarı benek dışında da seyrek olarak koni hücreleri bulunur. Burası görme olayı sırasında retinaya ulaşan ışınların toplandığı yerdir.
Fotoreseptörler :
•Retina üzerinde Fotoreseptörler vardır.
•Gözde iki çeşit Fotoreseptör bulunur.
Bunlar:
1)Çomak Reseptörleri.
2)Koni Reseptörleri.
•Bunlar vücuttaki tüm reseptörlerin % 70’ini oluşturur.
Reseptör Çeşitleri:
1- Çubuk (Çomak Reseptörleri) Hücreleri:
- Renklere duyarlı değildir.
- Az ışıkta ( gece ) cismin şeklinin algılaması ve siyah – beyaz olarak algılanmasını sağlar.
- Yapılarında RODOPSİN molekül bulunur.
- RODOPSİN pigmenti düşük yoğunluktaki ışığı iyi soğurur (emer).
- Bu durum da karanlıkta iyi görmeyi sağlar.
- Rodopsin Pigmentinin ön maddesi A vitaminidir.
- A vitamini eksikliğinde GECE KÖRLÜĞÜ görülür.
- Fazla ışıkta rodopsin özelliğini kaybeder karanlıkta tekrar oluşur.
- Karanlık bir odaya girdiğimizde önce hiçbir şey göremeyiz.
- Fakat yavaş yavaş şekli belirginleşir.
- Bunun sebebi rodopsin sentezinin zaman almasıdır.
Unutma !
♦A Vitamini eksikliğinden dolayı ,rodopsin pigmenti üretilemez ve dolayısıyla kişi “ Gece Körlüğü ” denilen rahatsızlığı yaşar.
♦Gece Körlüğü yaşayan insanlar loş ışıkta ( akşam saatlerinde ) göremez.
Dikkat !
⇒Rodopsin karanlıkta üretilen, ışıkta ise parçalanan bir moleküldür.
⇒Karanlık bir yerden ışığa çıkıldığında rodopsin parçalanması “ Göz Kamaşması “
denilen duruma neden olur.
2- Koni ( Reseptörleri ) Hücreleri:
- Yeterli ışık şiddetinde, renkli görmeyi sağlar.
- Renkli ve parlak ışığı soğuran ’’ Fotopsin Pigmenti ’’ içerir.
1- Retinada üç tip koni hücresi vardır. Bunlar:
2- Kırmızı, Yeşil ve Mavi ışığı algılama özelliğine sahip pigmentleri taşıyan koni hücrelerdir.
3- Bunların dışındaki renkler bu üç çeşit koni hücresinin çeşit ve sayı olarak farklı görev yapması ile algılanır.
Örneğin;
•Maviyi ve Kırmızıyı soğuran koniler eşit oranda uyarılırsa Mor görürüz.
4- Genlerde meydana gelen kalıtsal bozukluklar nedeniyle koni hücrelerinde bir grubun olmaması
Renk Körlüğüne neden olur.
Renk Körlüğü;
1- Renklerin algılanamaması durumudur.
2- Renk körlüğünün yaygın olan çeşidinde kişiler kırmızı ve yeşil renkleri birbirinden ayıramaz. Buna “ Kırmızı -Yeşil Renk Körlüğü “ ( Daltonizm ) denir.
3- Retinada koni hücrelerinin hiç bulunmadığı durumda ise kişi her şeyi siyah beyaz görür.
Buna da ” Total Renk Körlüğü ” denir.
4- Her iki gözden çıkan sinirler beyin kabuğunda Optik Kiyazma adı verilen bölgede birleşir.
5- Optik Kiyazma da ki sinirler her iki gözün sağ görme alanındaki görüntüyü beynin sol tarafına; her iki gözün sol görme alanındaki görüntüsünü ise beynin sağ tarafına iletir.
2- Koni ( Reseptörleri ) Hücreleri:
- Renklere karşı hassastır.
- Aydınlıkta cisimlerin ayırt edilmesini sağlar.
- Bu renklerin oluşumunu sağlayan genlerde meydana gelecek bir mutasyon o renge ait körlüğe neden olur.
Unutma !
- Sarı Leke görüntünün ters olarak oluştuğu kısımdır.
- Sarı Lekenin merkezinde, renkli görmeyi sağlayan koni hücreleri bulunur.
- Koni hücreleri; Mavi, Yeşil ve Kırmızı renklere karşı duyarlıdır.
- Bunların etrafında ise Siyah – Beyaz görmeye yarayan ve aynı zamanda cisimlerin şekillerini algılayan çomak hücreleri bulunur.
Önemli !
•Çomak Reseptörleri, az ışıkta görmeyi ve cisimlerin şeklinin algılanmasını , siyah beyaz görmeyi sağlar.
Yukarıdaki Hatırlatmayı Dikkate Aldığımızda ;
⇒Sarı Beneğin Merkezinde ; Koni reseptörleri ve koni reseptörlerin etrafında ise çomak reseptörleri olduğuna göre;
•Gözümüze yandan yaklaşan bir cismin önce şeklini sonra rengini algılarız.
Dikkat Et !
•Sarı beneğin etrafında 120 milyon kadar çomak reseptörü dizilmiştir.
•Bu nedenle karanlıkta bir cismi daha net görmek istersek o cismin doğrudan doğruya üzerine değil, yan tarafına bakmak daha faydalı olacaktır.
⇒Gece hayvanlarının çoğunda ( örnek ; Puhu Kuşu ) çomak reseptörlerinin sayısı çoğalmıştır. Buna karşılık koni reseptörleri ya çok azdır, ya da hiç yoktur.
Görme Olayı
•Görme olayı aşağıdaki şekilde gerçekleşir :
1- Kaynaktan gelen ışınlar sırasıyla kornea ve göz bebeğinden geçerek göz merceğinde kırılır ve retinaya ters olarak düşer.
2- Işık dalgaları, koni ve çubuk reseptörlerinde sinir impulslarına dönüştürülür.
3- İmpulslar optik sinirler aracılığı ile gözden çıkar ve beyne iletilir.
4- İmpulslar beyinde işlenir ve görüntü algılanır.
Görme Olayı:
•Görüntünün göze ilk girişinden beyinde görüntünün oluşuncaya kadar izlediği yol.
Görme Nasıl Gerçekleşir :
Görme:
Gözde Işığı Kıran Yapılar;
a- Kornea
b- Göz merceği
Gözde Duyu Hücreleri;
a- Çubuk hücreleri -ışığı algılar
b- Koni hücreleri-renk algılar ( Mavi – Yeşil-kırmızı )
Işığın Görme Oluşuncaya Kadar Geçtiği Yapılar :
- Kornea
- Göz bebeği
- Mercek
- Camsı cisim
- Retina(duyu hücreleri)
- Duyu sinirleri
- Orta beyin(optik kiyazma)
- Beyin kabuğu(görme merkezi)
Bilgi
Renklerin Görülmesi :
⇒Retinada üç esas renge duyarlı, üç ayrı reseptör vardır.
⇒Bu renkler; Mavi, yeşil ve kırmızıdır.
⇒Bu renklerin dışında kalan ara renklerin algılanması iki veya üç koninin birlikte çalışması ile gerçekleşir.
Örneğin;
•Mavi ışık dalgalarını emen koninin uyarılması sonucu mavi renk duyusunu meydana getirir.
•Hem mavi hem de kırmızı konilerinin uyarılması sonucu mor renk duyusunu meydana getirir.
•Yeşil ve kırmızı konilerinin aynı zamanda ve aynı şiddette uyarılması sonucu sarı renk duyusunu meydana getirir.
İnsanda İki Göz Birlikte Kullanıldığı İçin:
a)Görme alanı genişler.
b)Görme alanı içindeki cisimlerin daha çoğu görülür.
c9Görüntü gerçek yerinde algılanır.
- İnsanda gözler göz çukuru içinde ışığı eşit olarak alacak şekilde yerleşir.
- Ayrıca her iki gözün retinasından çıkan sinir telleri çapraz yaparak beyin korteksindeki (kabuğundaki) tek bir görme merkezine ulaşır.
♦Bu Özellik İnsanda İki Gözle Tek Görmenin Esasını Teşkil Eder !
Örnek: Göz küresi; sert , damar ve ağ tabakası olmak üzere üç kısımdan oluşur.
Buna göre;
I. İris
II. Kornea
III. Göz Merceği
IV. Göz Bebeği
V. Sarı Benek
Yapıları gözün hangi tabakalarında bulunur.
Bu yapıların görevleri nelerdir?
Cevap:
I. İris : Damar Tabakada Bulunur.
Görevi : Kasılıp gevşeyerek göz bebeğinin büyüyüp küçülmesini sağlar.
II. Kornea : Sert Tabakada Bulunur.
Görevi : Göze gelen ışığı kırar.
II. Göz Merceği : Damar Tabakada Bulunur.
Görevi : Şişkinleşip yassılaşarak uzak ve yakındaki cisimlerin netliğini ayarlar.
IV. Göz Bebeği : Damar Tabakada Bulunur.
Görevi : Büyüyüp küçülerek göze girmesi gereken ışık miktarını ayarlar.
V. Sarı Benek : Ağ Tabakada Bulunur.
Görevi : Işığa duyarlı reseptörlerin en yoğun bulunduğu yerdir. Cismin ters görüntüsünün oluştuğu yerdir. Cisimlerin şekil ve renklerinin algılandığı yerdir
1- MİYOP :
Belirtileri :
•Yakını iyi görür ama uzağı net göremez.
Sebepleri :
1)Göz küresi basıklaşarak önden arkaya doğru uzamıştır.
2)Göz merceği normalden daha şişkin olur. ( Merceğin kırıcılığı artar. )
3)Görüntü retinanın önüne (yani , sarı lekenin önüne) düşer.
Not :
♦Miyoplukta, silli ( kirpiksi ) kaslar kasılmış, mercek bağları gevşemiş durumdadır.
Tedavisi :
•Kalın kenarlı mercek ile görme kusuru düzeltilebilir.
2- HİPERMETROP :
Belirtileri :
•Yakının iyi görülmemesidir. ( Uzağı iyi görür. )
Sebepleri :
1)Göz küresi şişkindir.
2)Retina göz merceğine daha yakındır.
3)Göz küresinin önden arkaya çapı azalır.
4)Göz merceğinin normalden ince olması(merceğin kırıcılığı azdır.)
5)Bu durumda görüntü ağ tabakanın (retinanın)(sarı lekenin)arkasına düşer.
Not :
♦Hipermetroplukta, silli (kirpiksi) kaslar gevşemiş, mercek bağları kasılmış durumdadır.
Tedavisi :
•İnce kenarlı mercek kullanılarak düzeltilir.
Hipermetrop ve Miyop Göz
3- ASTİGMAT :
Belirtileri :
•Görüntü bulanık görülür. ( Cisimlerin şeklinin bozuk görülmesidir. Başka bir ifadeyle , üç boyutlu ekrana ,gözlüksüz baktığımızdaki bir görüntü olarak örneklenebilir. )
Sebepleri :
1. Saydam tabakanın ( Korneanın ) ya da Göz Merceğinin pürüzlü ( Kavislenmesi veya düzensiz kıvrımların oluşması şeklinde de ifade edilebilir.) olmasından kaynaklanır. Fakat Çoğunlukla Kusur Korneadadır. )
2. Yukarıdaki sebepten dolayı gelen ışınlar göz merceğinde düzenli bir şekilde kırılmaz ve
sonuçta tam bir noktada toplanamaz. ( Göze giren ışınlar farklı açılarda kırıldığından retinanın üzerine aynı şekilde düşmez. )
Tedavisi :
•Silindir mercekle düzeltilir.
ASTİGMAT GÖZ
Uzak yada yakın fark etmez görüntü bulanıktır.
4- PRESPİTLİK:
Belirtileri :
•Yakını iyi göremezler.
( 40 cm’ den daha yakınını net göremezler. )
Sebepleri :
1)Genellikle yaşlılarda görülür.
2)Göz merceğinin esnekliğini kaybetmesinden kaynaklanır.
3)Bu durumda gözün uyum yeteneği azalır ve yakına bakıldığında net görememe başlar.
4)Görüntü, gözde ışık az kırıldığı için retinanın ( sarı lekenin ) arkasına düşer.
Tedavisi :
•İnce kenarlı mercekle düzeltilir.
( Hipermetropta olduğu gibi ince kenarlı mercekle düzeltilir. )
5- ŞAŞILIK:
Belirtileri :
•Gözler farklı noktalara bakar.
Sebepleri :
1)Gözü tutan kasların, normalden daha uzun ya da daha kısa olmasından kaynaklanır.
2)Göz küresini hareket ettiren kaslar orantısız olarak kasıldığı için göz bebeğinin kaymalar olur ve
gözler farklı yönlere bakar.
Tedavisi :
•Bu durum ameliyatla düzeltilebilir.
•Şaşılık , erken teşhis de gözlükle de düzeltilebilir.
6- GÖZ TANSİYONU ( Glokom ) :
Belirtileri :
•Görme gittikçe azalır, şikayetler başladığında görme alanında kalıcı hasar yerleşmiştir.
( ‘’ Akut Glokom Krizi ‘’ tipinde ise göz tansiyonu aniden çok yükselir. )
•Göz de kızarıklık, ağrı, bulanık görme, ışıklar etrafında renkli halkalar görme, mide bulantısı ve kusma gibi belirtileri olur.
Sebepleri :
1)Gözün ön ve arka odalarında bulunan sıvılar arasında bir denge vardır.
2)Bu denge mercekle kornea arasındaki ön odadaki fazla sıvının atılmasını sağlayan kanallar ile sağlanır.
3)Bu kanallar tıkanırsa gözün iç basıncı artar ,görme sinirleri zarar görür ve kalıcı görme kaybı ortaya çıkar.
Tedavisi :
1)Çeşitli ilaçlarla ( damla gibi ) iç basınç düşürülebilir.
2)Ameliyatla tedavisi de yapılabilmektedir.
7- KATARAK:
Belirtileri :
•Görüntü bulanık oluşur.
•Genellikle orta yaş üstü kişilerde görülen katarak hastalığında kişi buğulu bir camdan bakıyor gibi görür.
Sebepleri :
1)Göz merceğinin saydamlığını kaybederek matlaşmasıdır.
2)Göz merceğindeki kalınlaşmalardan kaynaklanır.
3)Genellikle 60 yaşın üstündeki insanlarda görülür.
4)Şeker hastalarında daha erken başlar.
Tedavisi :
•Ameliyatla düzeltilebilir.
8- RENK KÖRLÜĞÜ ( Daltonizm ):
Belirtileri :
•Renk körlüğü iki itip belirti gösterebilir.
•Bunlardan bir tanesi “ Tam Renk Körlüğü ” olarak etrafı tamamen siyah beyaz olarak görülmesidir.
•Diğeri ise , “ Renk Körlüğü ” olarak ifade edilen durum ise , “ Kırmızı , Yeşil , Mavi “ renkleri
görememesidir
Sebepleri :
1. Retinada bulunan sarı lekede bulunan; yeşil, kırmızı ve mavi renge duyarlı olan koni hücrelerinin, bir veya bir kaçının eksik olmasından kaynaklanır.
2. Kalıtsaldır.
Not :
♦Renk körlüğü, X kromozomu ile taşınan çekinik bir karakterdir. Renkli görmemizi sağlayan koni hücreleri kırmızı, mavi ve yeşil olmak üzere üç tiptir. Diğer renklerin algılanması iki ya da üç tip koni hücresinin birlikte çalışması ile gerçekleşir. Genlerde oluşan bozukluklar nedeniyle koni hücrelerinden bazılarının olmayışı renk körlüğüne neden olur. Bu durumda renkler algılanamaz. En yaygın olarak görülen renk körlüğü çeşidi kırmızı ve yeşil renklerin ayırt edilememesidir.
Tedavisi :
•Düzeltilemez.
•(Ancak günümüzde özel üretim gözlüklerle renk körü insanların renkleri algılaması sağlanmaktadır.)
Ek Bilgi:
♦Günümüz teknolojisi ile göz kusurlarının giderilmesinde yeni tedavi yöntemleri geliştirilmiştir.
♦Bunlardan en yaygın olanı lazer ameliyatlarıdır.
Bu yöntemle;
Miyop, hipermetrop, astigmatizm ve katarakt tedavi edilebilmektedir.
•Kornea herhangi bir nedenle zarar gördüğünde ise uygun bir donörden kornea nakli yapılabilmektedir.
Not !
⇒En çok görülen renk körlüğü, yeşil ve kırmızı renkleri ayırt edememe hastalığı olan;
Yeşil – Kırmızı Renk Körlüğüdür.
⇒Bazı bireylerde koni hücrelerinin tamamı bulunmaz.
⇒Oluşan bu hastalığa Tam ( Total ) Renk Körüğü denir.
KONU TARAMA
SORU.1 : Aşağıda verilen duyu organları ve taşıdıkları reseptöre çeşitleri eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?
A) Göz – Fotoreseptör
B) Kulak – Kemoreseptör
C) Dil – Kemoreseptör
D) Deri – Mekanoreseptör
E) Dil – Termoreseptör
Cevap. 1 : B
Açıklama:
B) Kulak – Kemoreseptör. Yanlış . ( Mekanoreseptör )
SORU.2 : Fotoreseptörler ile ilgili;
I. Işığa duyarlı reseptörlerdir.
II. Çubuk ve koni olmak üzere iki çeşittir.
III. Aynı uyarı ile uzun süre uyarıldıklarında yorulurlar.
IV. Canlı vücudunda en fazla bulunan reseptörlerdir.
Verilenlerden hangileri doğrudur?
A) Yalnız III B) I ve II C) III ve IV D) I, II ve IV E) II, III ve IV
Cevap. 2 : D
Açıklama:
I. Işığa duyarlı reseptörlerdir. Doğru.
II. Çubuk ve koni olmak üzere iki çeşittir. Doğru.
III. Aynı uyarı ile uzun süre uyarıldıklarında yorulurlar. Yanlış. ( Bu özellik Termoreseptör ve Kemoreseptörler de görülür. )
IV. Canlı vücudunda en fazla bulunan reseptörlerdir. Doğru.
SORU.3 : Gözün yapısı ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Sert, damar ve ağ olmak üzere üç tabakadan oluşmuştur.
B) Göze gelen ışığın ilk olarak kırıldığı yer saydam tabakadır.
C) Görme sinirlerinin gözü terk ettiği noktada fotoreseptörler bulunmaz.
D) Koni reseptörleri, çubuk reseptörlerinin etrafında yer alır.
E) İris, büyüyüp küçülerek göze giren ışık miktarını ayarlar.
Cevap. 3 : D
Açıklama:
D) Koni reseptörleri, çubuk reseptörlerinin etrafında yer alır. Yanlıştır. ( Tam tersi durum söz konusudur. yani çubuk reseptörleri , konireseptörlerinin etrafında bulunur. )
SORU.4 :
I. Göz merceğinin şişkinleşmesi
II. Göz yuvarlağının normalden kısa olması
III. Göz merceğinin saydamlığını yitirmesi
Gözün yapısı ile ilgili yukarıda verilen değişimlerden hangisi miyop göz kusurunun oluşmasına neden olur?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III
Cevap. 4 : A
Açıklama:
I. Göz merceğinin şişkinleşmesi. Doğru.
II. Göz yuvarlağının normalden kısa olması. Yanlış. ( Bu özellik hipermetrop da görülür. )
III. Göz merceğinin saydamlığını yitirmesi . Yanlış. ( Bu özellik katarakta görülür. )
SORU.5 : Aşağıda görme sırasında görev alan bazı yapılar verilmiştir.
I. Göz bebeği
II. Sarı benek
III. Camsı sıvı
IV. Görme merkezi
V. Optik kiyazma
Görme olayının gerçekleşmesi sırasında verilen yapıların görev alma sırası aşağıdakilerden hangisidir?
A) I-II-IV-III-V B) I-III-II-V-IV C) III-I-II-V-IV D) II-III-IV-I-V E) I-III-II-IV-V
Cevap. 5 : B) I – III – II – V – IV
Açıklama:
I. Göz bebeği. ( 1 )
II. Sarı benek. ( 3 )
III. Camsı sıvı. ( 2 )
IV. Görme merkezi. ( 5 )
V. Optik kiyazma. ( 4 )
SORU.6 : Hipermetrop göz kusuru ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Yakını bulanık görürler.
B) Göz merceğinin incelmesi sonucu oluşur.
C) İnce kenarlı mercek ile düzeltilir.
D) Görüntü sarı beneğin önüne düşer.
E) Göz yuvarlağının normalden kısa olması nedeni ile oluşur.
Cevap. 6 : D
Açıklama:
A)Yakını bulanık görürler. Doğru.
B) Göz merceğinin incelmesi sonucu oluşur. Doğru.
C) İnce kenarlı mercek ile düzeltilir. Doğru.
D) Görüntü sarı beneğin önüne düşer. Yanlış. ( Miyopta görüntü sarı beneğin önüne düşer. Hipermetropta görüntü sarı beneğin arkasına düşer. )
E) Göz yuvarlağının normalden kısa olması nedeni ile oluşur. Doğru.
2- İşitme Duyusu ve Kulak
♦Kulak , işitme ve denge organıdır.
Kulak İşitme Görevini ;
•Ses dalgalarını impulsa çevirip , beyne (şakak loba) ileterek gerçekleştirir.
Kulak Denge Görevini İse ;
•Vücudun dikey ve yataydaki değişimlerini beyinciğe ileterek gerçekleştirir.
⇒Kulak yapısal olarak üç kısımdan oluşur. Bunlar:
1- Dış Kulak
2- Orta Kulak
3- İç Kulak
1- Dış Kulak ;
•Ses dalgalarını toplayıp orta kulağa iletmekten sorumludur.
2- Orta Kulak ;
•Dış kulaktan aldığı ses dalgalarının şiddetini arttırarak iç kulağa iletmekten sorumludur.
3- İç Kulak ;
•Orta kulaktan aldığı bu ses dalgalarını sinir sinyallerine dönüştürerek beyne gönderir ve beyinde sesin algılanıp yorumlanması gerçekleşir.
1- DIŞ KULAK:
1)Kulak Kepçesi,
2)Kulak Yolu,
3)Kulak Zarı ,
olmak üzere 3 kısımdan oluşmuştur.
- Kulak kepçesi ve kulak yolu sadece karada yaşayan memelilerde bulunur.
- Memelilerin çoğunda kulak kepçesi hareketli iken insanda kulak kepçesi hareketsizdir.
- Kurbağa ve sürüngenlerde dış kulak yoktur.
- Kuşlarda ( Baykuşlar hariç ) kulak kepçesi yoktur , ancak kuşlarda kulak zarı çok iyi gelişmiştir.
1- KULAK KEPÇESİ:
- Ses dalgalarını toplayarak, kulak yoluna iletir.
- Kulak kepçesinin altında yağlı bir kısım olan kulak memesi bulunur.
- Kulak kepçesi kıkırdak ( elastik kıkırdak ) yapılıdır.
UNUTMA / ÖNEMLİ:
⇒Elastik Kıkırdağın Bulunduğu Yerler:
1)Kulak Kepçesi ( Dış Kulak )
2)Kulak Yolu ( Dış Kulak )
3)Östaki Borusu ( Orta Kulak )
4)Epiglotis ( Gırtlak Kapağı ) ( Solunum Sistemi )
ÖN BİLGİ:
Üç çeşit kıkırdak vardır. Bunlar;
1- Hiyalin Kıkırdak ,
2- Elastik Kıkırdak,
3- Fibröz Kıkırdak.
2- KULAK YOLU:
- Kulak yolu ( 2 – 2,5 cm. uzunluğundadır. ) kulak kepçesinin topladığı ses dalgalarını kulak zarına iletir.
- Kulak yolundaki örtüde salgı bezi bulunur. Bunun salgısı kulak yolunu nemli tutar ve kulak zarının esnekliğini artırır.
- Bu sıvı kulağa giren toz ve mikropları yakalar.
- Kulak kiri, bu kulak sıvısından ve kulağa giren tozlardan oluşur.
- Kulak Kiri Mikropları Tutar.
3- KULAK ZARI:
- Kulak yolunun sonunda orta kulak ile dış kulağı birbirinden ayıran kulak zarı yer alır.
- İnce bir zardır. Kulak yolundan gelen ses dalgalarını Titreşim Haline Çevirerek Kuvvetlendirerek orta kulağa iletir.
2- ORTA KULAK:
- Dış kulaktan kulak zarı ile iç kulaktan oval pencere arasında kalan içi hava dolu olan odacıktır.
- Burada ÇEKİÇ – ÖRS – ÜZENGİ kemikleri ile ÖSTAKİ BORUSU bulunur.
- Birbiriyle eklem yapmış çekiç, örs ve üzengi kemikleri insan vücudundaki en küçük kemiklerdir.
- Kulak zarının ses dalgaları ile titreşmesi sonucunda ses orta kulağa iletilmiş olur.
- Orta kulak kemikleri kulak zarından aldıkları titreşimleri kuvvetlendirerek ( 15 – 20 kat artırarak ) iç kulağa açılan oval pencereye iletir.
- Orta kulakta Östaki Borusu adı verilen bir kanal bulunur.
- Östaki Borusu yutağa açılır.
Östaki Borusunun Görevi ;
- Dış ortam ile iç ortam arasındaki basınç farkını dengeleyerek, kulak zarının patlamasını engeller.
Çekiç – Örs – Üzengi Kemikleri:
- Kemik Köprü de denir.
- Kulak zarından gelen ses dalgalarını kuvvetlendirerek oval pencereye iletir.
Dikkat !
♦Orta Kulak Kemiklerinin, Kulak Zarından Aldığı Sesleri Yaklaşık 20 Kat Kuvvetlendirmesinin Nedeni ;
•Kulak zarı alanının , oval penceredeki zardan daha büyük olmasıdır.
Fotoğraf: Çekiç ,Örs ,Üzengi Kemiklerinin Mikroskobik Görüntüsü
ÖSTAKİ BORUSU ;
♦Basınç Dengesinde Görev Alır.
- Şiddetli seste ağız açılarak kulak zarına gelen basınç östaki borusundan gelen basınçla dengelenir ve kulak zarının patlaması önlenir.
- Östaki Borusu normalde kapalı durumdadır.
- Östaki Borusunun yutağa açılan ucu kapalıdır. Dış ve orta kulakta basınç farkı oluştuğunda östaki borusu açılır ve basınç ayarlanır.
- Östaki Borusunun yutak tarafındaki ucunda insanın kendi sesinden rahatsız olmasını engelleyen bir kapakçık vardır. Bu kapakçığın normalde kapalı olmasının nedeni insanın kendi sesinden rahatsız olmaması içindir. Bu kapakçık yutkunma ve esneme ile açılabilir.
- Kulak zarına dıştan uygulanan basınçta normalde kapalı olan östaki borusunun açılmasıyla denge sağlanarak kulak zarının zarar görmesi engellenir.
Not !
⇒Ağız yada burundan gelen mikroplar östaki borusu ile orta kulağa gelerek enfeksiyona neden olabilir.
⇒Bu enfeksiyonlar ;
•Kulak ağrısına neden olabilir.
•Hatta enfeksiyon ilerlediğinde kulak zarı yırtılabilir.
•Bu da işitme kaybına neden olabilir.
BİLGİ
♦Ses şiddetinin ölçü birimi “ Desibel” ( dB ) dir.
•İşitme Sınırı (eşiği) : 0 dB
•Fısıltı Sesi : 30 dB
•Konuşma Sesi : 40 – 60 dB
•Bağırma Sesi : 80 – 90 dB
•Uçağın kalkış – inişi : 120 – 140 dB
•Tüfek Patlaması ( yakın mesafede ) : 130 dB
♦80 – 90 dB ve üzeri seslere uzun süreli maruz kalmak işitme kaybına neden olur.
♦Daha yüksek dB ‘ ler de süre kısa olsa bile işitme kaybı olabilir. Örneğin; yakın mesafede tüfek sesi gibi.
3- İÇ KULAK:
♦İç kulakta hem İşitme ile hem de Denge ile ilgili merkezler bulunur.
•Oval pencere ile başlar. Kendi aralarında bağlantılı birçok zar ve kemikten oluşur.
İç Kulak ;
1)Dalız,
2)Salyangoz ( Kohlea ),
3)Yarım Daire Kanalları,
4)TULUMCUK ( Utrikulus ) ,
5)KESECİK ( Sakkulus ),
olmak üzere 5 kısımdan oluşmuştur.
1- DALIZ :
( İşitmeden Sorumlu )
- İç kulağın, orta kulak ile temas ettiği yerde; OVAL PENCERE bulunur.
- Oval pencere, orta kulaktan gelen ses titreşimlerini DALIZA iletir.
- Orta kulaktan sonraki ilk bölüm dalız adını alır.
- Dalız, iç kulağın oval pencereye bakan kısmındaki boşluktur.
- Dalız, oval pencereden gelen ses dalgalarını SALYANGOZA iletilir.
2- SALYANGOZ ( Kohlea ):
( İşitmeden Sorumlu )
♦Dalızın alt kısmında salyangoz ( Kohlea ) bulunur.
♦Salyangoz incelendiğinde 2,5 kez helezon şeklinde kıvrılmış yapıdır.
♦Salyangozun bu helezon yapısı açılıp incelendiğinde , birbirinden ince zarlarla ayrılan , tepe noktaları ortak olan yani birbiriyle bağlantılı olan üç kanaldan oluşmuştur.
Bu Kanallar ;
1)Vestibular Kanal : En üstte bulunur . İçinde “ Perilenf Sıvısı ” bulunur . Tabanı oval pencereye bağlanır.
2)Kohlear Kanal : Ortada bulunur . İçinde “ Endolenf Sıvısı ” bulunur. Tabanında esas işitmeyi sağlayan “ Korti Organı ” bulunur.
3)Timpanik Kanal : En altta bulunur . İçinde “ Perilenf Sıvısı ” bulunur. Tabanı yuvarlak pencereye bağlanır.
Şekil: Açılmış halde salyangoz kanalları
♦Perilenf sıvısı “ proteince ” zengin,
♦Endolenf “ klorca ” zengin bir sıvıdır.
- Kohleor kanalın tabanını oluşturan temel zarın yüzeyinde sesin oluşturduğu titreşimlere duyarlı olan tüylü duyu hücrelerini içeren ( asıl işitmeyi sağlayan ) Korti Organı bulunur.
- Korti organının serbest ucu tüylerle kaplıdır. Bu tüylerde mekanoreseptör bulunur.
- Tüylü duyu hücrelerini ( mekanoreseptör ) içeren Korti Organı üzerindeki Tektoral zara ( çatı zar )bağlı durumdadır.
Şekil: SALYANGOZ (Kohlea): (İşitmeden Sorumlu)
Şekil: Korti Organı
- Korti Organı; Kohlear kanalın iç yüzeyini oluşturan, temel zar üzerinde bulunur.
- Korti organında, silli (tüylü) reseptör hücreleri bulunur.
- Silli reseptör hücrelerinin silleri, çatı zarına ( Tektoral zar ) temas eder.
3- YARIM DAİRE KANALLARI :
( Dönmeye Bağlı dengeden Sorumlu )
- İç kulaktaki denge merkezi yarım daire kanallarıdır.
- Yarım daire kanalları birbirine dik üç tane kanaldan oluşmuştur.-
- Kanalın içi Endolenf sıvısı ile doludur.
4- TULUMCUK (Utrikulus):
( Yerçekimine Bağlı ( Dikey) Dengeden Sorumlu )
- Yarım daire kanalları birbirine tulumcuk denen yapı ile bağlıdır.
- Tulumcuk ise kesecik ile bağlantılıdır.
5- KESECİK (Sakkulus) :
( Yerçekimine Bağlı ( Dikey) Dengeden Sorumlu )
- Kesecik salyangoza bağlanır.
Unutma:
♦Kesecik ve tulumcuk içinde CaCO3 ( Kalsiyum karbonat ) tan oluşmuş Otolit Taşları ( denge taşları) vardır.
♦Ayrıca TÜYLÜ ( Silli) HÜCRELER bulunur.
♦Denge sinirleri tüylü duyu hücrelerine bağlıdır.
Hatırlatma:
⇒Beyindeki Duyma Merkezi “ Şakak Loptur.” ( Temporal Lop )
UNUTMA !
♦İç kulaktaki denge ile ilgili kısımlar yarım daire kanalları , tulumcuk, kesecik ve tulumcuk ile kesecik içindeki Otolit Taşları (denge taşları) ‘dır.
•Yarım daire kanalları iltihaplandığında ani düşmeler ve baş dönmesi gibi durumlar ortaya çıkabilir.
•Yarım daire kanalları beyinciğe , korti organı ise uç beyne ( beynin şakak lop kısmına) impuls gönderir.
♦Yarım daire kanalındaki sıvı, oluşturduğu baskıyla denge uyarısını alan hücreleri uyarır ve bu uyarı beyinciğe gönderilir.
♦Kendi etrafımızda dönüp aniden durursak , yarım daire kanalındaki sıvı hareketi devam ettiği için baş dönmesine neden olur.
EK BİLGİ:
- Yarım daire kanalları, tulumcuk ve keseciğin içinde Endolenf sıvısı bulunur.
- Yarım daire kanallarının Ampula kısmında, jelatinimsi madde ve silli (tüylü) reseptör hücreleri bulunur.
- (Ampula: yarım daire kanallarının şişkin uç kısımlarının olduğu bölgelerdir.)
- Tulumcuk ve kesecik kısmında ise jelatinimsi madde, otolit taşları (CaCO3 yapılı) ve silli reseptör hücreleri bulunur.
UNUTMA !
1- Dış kulak ve orta kulaktaki işitme ile ilgili yapılar var. Ancak vücut dengesiyle ilgili yapılar yoktur.
İç kulakta ise hem işitme ile ilgili yapılar hem de vücut dengesiyle ilgili yapılar vardır.
2- İletim olayı;
Dış kulak ta gaz halinde , orta kulakta katı şeklinde , iç kulakta ise sıvı şeklinde (endolenf ve perilenf sıvısının dalgalarıyla) dir.
İşitme Olayının Gerçekleşmesi: ( Sırası İle )
1- Ses kaynaktan çıktıktan sonra ses dalgaları kulak kepçesi tarafından toplanır ve kulak yolu boyunca taşınarak kulak zarının titreşmesi sağlanır. ( Bu ortamda Ses Dalgalar halindedir veya Gaz Ortamda iletilir denebilir. )
2- Kulak zarının titreşimleri orta kulak kemiklerine iletilir. Orta kulak kemikleri (çekiç, örs ve üzengi) ses titreşimlerinin gücünü artırarak (15-20 kat) iç kulağa, oval pencereye verir. ( Bu ortamda iletim Katı Şeklindedir veya Katı Ortamda iletilir denebilir. )
3- Oval pencereden içeri giren ses titreşimleri, öncelikle iç kulağın başlangıç kısmı olan Dalızdan geçer ve daha sonra Salyangozdaki Vestibular Kanal içindeki Perilenf Sıvıda basınç dalgası yaratır. ( Bu ortamda iletim SIVI şeklindedir veya SIVI ortamda iletilir denebilir. )
4-Vestibular Kanal içindeki Perilenf Sıvıda oluşan bu dalga, Timpanik Kanaldaki Perilenf Sıvısına geçer ve yuvarlak pencereye çarparak yok olur.( Bu ortamda iletim SIVI şeklindedir veya Sıvı ortamda iletilir denebilir. )
Önemli Not: Timpanik Kanaldaki Perilenf Sıvısına geçen sıvı dalgalar , yuvarlak pencereye tarafından emilerek yok edilir . Bu emilerek dalgaların yok edilmesiyle kafatası içinde Sesin Yankılanması engellenmiş olur.
5- Timpanik kanaldaki basınç dalgaları, yuvarlak pencereye çarptıktan sonra salyangozun orta kısmındaki Kohlear Kanaldaki Endolenf Sıvısını Dalgalandırır ve Kohlear kanaldaki temel zarı titreştirir. Temel zardaki titreşimler, Korti Organını Uyarır . Temel zarın titreşimi sonucu Korti Organındaki Tektoral (Çatı ) Zarın Titreşerek , tüylü(silli) duyu hücrelerine değip uzaklaşmasına yani bu işitme reseptörlerine bir basınç uygulamasına neden olur.
6- Tüylü (silli) duyu hücrelerine (işitme reseptörlerinin) Tektoral (çatı) zarın değip uzaklaşması, buradan nörotransmitter madde salgılanmasını ve sinaps yaptıkları duyu nöronlarına uyarı iletilmesini sağlar. (Başka bir ifadeyle ,reseptör hücreleri sesi algılar ve uyartıları İşitme Sinirlerine aktarır.)
7- İşitme sinirleri uyartıları beyine kadar iletir.
8- Beyinde ses algılanır.
9- Beynin işitme bölgesinde impulslar değerlendirilir ve duyma olayı gerçekleşir.
Unutma !
Ses,
⇒Dış Kulakta GAZ ( Ses Dalgaları) Ortamda; (Ses Dalgalarının Hareketi)
⇒Orta Kulakta KATI Ortamda; (Çekiç, Örs ve Üzengi Kemiklerinin Hareketleri)
⇒İç Kulakta İse SIVI Ortamda; (Perilenf ve Endolenf Sıvılarını Hareketleri)
taşınır.
ÖNEMLİ
1- Korti organında titreşen hücrelerin sayısı , oluşan impulsların sayısını belirler.
böylece sesin şiddeti algılanır.
2- İşitme olayı sırasında ses dalgaları önce sıvı dalgalara ( Salyangoz içindeki; Vestibular, Timpanik ve Kohlear kanallarda ) daha sonrada elektriksel dalgalara (nöronlardaki impulslara) dönüşür.
3- Timpanik kanalda oluşan sıvı dalgalar yuvarlak pencere tarafından emilir. Böylece yankı olayı engellenmiş olur. ( aksi takdirde duyduğumuz her ses kafamızın içinde yankılanarak bizi rahatsız ederdi.)
Unutma !
Ses İletim Hızı:
Orta kulak > İç kulak > Dış kulak şeklindedir.
Kulağın Denge Sağlama Olayı
♦İç kulakta işitme merkezinin dışında vücut dengesinde görevli merkezler de bulunur.
İç Kulakta Bulunan;
1- Kesecik,
2- Tulumcuk,
3- Yarım Daire Kanalları,
vücut dengesinin korunmasında görev alır.
Vücutta İki Çeşit Denge Olayı Vardır;
a – Statik denge ( dikey denge )
b – Dinamik denge ( dönmeyle ilgili denge )
Statik Denge :
- Vücut pozisyonunun yer çekimine göre dikey düzlemde ayarlanmasıdır.
- Kesecik ve tulumcuk tarafından sağlanır.
Tulumcuk ve Kesecikte ;
1- Endolenf Sıvısı,
2- Jelatinimsi Madde,( Endolenf sıvısı içinde )
3- Otolit Taşları ( Kalsiyum karbonat (CaCO3 yapılı)
birikmesi sonucu Otolit Taşları oluşmuş )
4- Tüylü (Silli) Reseptör Hücreleri ( jelatimsi madde içine gömülü halde bulunurlar.)
bulunur.
Vücutta Yerçekimine Karşı Bir Konum Değiştirme Hareketi Gerçekleştiğinde;
1- Tulumcuk ve keseciğin içindeki, Endolenf Sıvısı hareket eder.
2- Endolenf sıvının hareketi ile jelatinimsi madde içinde bulunan otolit taşları, silli reseptör hücrelerine çarpar.
3-Bunun sonucunda silli reseptör hücreleri uyarılır.
4-Oluşan uyartılar, sinirlerle beyin ve beyinciğe iletilir.
5-Beyin ve beyincik vücudun dengesini ayarlar.
b. Dinamik Denge :
- Dönme, hızlanma ve yavaşlama gibi hareketlerde vücut pozisyonunun korunmasıdır.
- Yarım daire kanalları ile sağlanır.
- Yarım daire kanallarının Ampula kısmında (başka bir ifadeyle ; yarım daire kanallarının tulumcuğa bağlandığı yerde); Endolenf sıvısı , jelatinimsi madde (Kupula), ve silli (tüylü) reseptör hücreleri bulunur.
Ampula ismi ampule benzetildiği için verilmiş.
Yarım Daire Kanallarının İç Yapısı
HATIRLATMA:
⇒Yarım daire kanalları içindeki kupulanın içinde bulunan silli reseptör hücreleri tulumcuk ve kesecik içinde de bulunmaktadır.
Aralarındaki fark ise ;
- Yarım daire kanalları içindeki ampulanın içinde bulunan kupuladaki silli reseptör hücreleri kümeler halinde bulunurken, tulumcuk ve kesecik içinde yine jelatinimsi yapının içinde ancak tek sıralı bir şekilde bulunmaktadır.
- Tulumcuk ve kesecikte , endolenf sıvısının dalgalanması otolit taşlarının buradaki tek sıralı silli reseptör hücrelere çarpmasına neden olacaktır.
- Otolit taşlarının çarpmasıyla reseptör hücreler uyarılacak ve bu reseptörlerde sinir hücrelerini uyarak durumu beynin denge merkezine ileterek dengenin sağlanması gerçekleşecektir.
Vücutta Bir Dönme Hareketi Gerçekleştiğinde;
1-Yarım daire kanallarının Ampula bölgesindeki Endolenf Sıvısı hareket eder.
2- Endolenf Sıvısının hareketi ile Jelatinimsi Madde ( Kupula ), Silli Reseptör Hücrelerine çarpar.
3-Bunun sonucunda reseptör hücreleri uyarılır.
4-Oluşan bu uyartılar, sinirlerle beyin ve beyinciğe iletilir.
5-Beyin ve beyincik vücudun dengesini ayarlar.
NOT !
- Eğer etrafınızda bir süre dönerseniz yarım daire kanalları içindeki sıvı da hareket eder.
- Aniden durduğunuzda ise hâlâ kendinizi dönüyormuş gibi hissedersiniz.
- Çünkü siz durduğunuz hâlde, kanallar içindeki sıvı hâlâ hareket hâlindedir ve denge sinirlerinde impuls oluşturulmaktadır.
- Bazı insanlarda gemi, uçak ya da otomobil gibi araçlarla seyahat etmekten dolayı mide bulantısı olması bu sebeptendir.
Ek Bilgi:
Dengenin sağlanmasında ;
•Gözden ,
•Kaslardaki özelleşmiş reseptörlerden ,
•Ayak altında basınca duyarlı hücrelerden,
gelen impulslar da etkilidir.
Hatırlatma:
Örnek.1:
İç kulakta bulunan ;
I. Korti organı,
II. Kohlear kanalı,
III. Kesecik,
IV. Otolit taşları,
V. Endolenf sıvısı,
VI. Yarım daire kanalları,
Yapılarından hangileri İŞİTME , hangileri DENGE ile ilgilidir?
Cevap.1:
I. Korti organı : ( İşitme )
II. Kohlear kanalı : ( İşitme )
III. Kesecik : ( Denge )
IV. Otolit taşları : ( Denge )
V. Endolenf sıvısı : ( İşitme ve Denge )
VI. Yarım daire kanaları : ( Denge )
Örnek. 2 : Aşağıda kulakta bulunan bazı yapılar ve bulunduğu kısımlar verilmiştir.
Yapılan eşleştirmelerden hangisi yanlıştır?
A) Kulak yolu – Dış kulak
B) Çekiç Kemiği – Orta Kulak
C) Salyangoz – İç kulak
D) Östaki Borusu – İç Kulak
E) Yarım daire kanalları – İç Kulak
Cevap: D
Açıklama:
A) Kulak yolu – Dış kulak. Doğru.
B) Çekiç Kemiği – Orta Kulak. Doğru.
C) Salyangoz – İç kulak. Doğru.
D) Östaki Borusu – İç Kulak. Yanlış. ( Östaki borusu orta kulakta bulunur. )
E) Yarım daire kanalları – İç Kulak. Doğru.
ÖRNEK.3 : İşitme duyusu olan kulak ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Yarım daire kanalları, vücut dengesinin sağlanmasında rol oynar.
B) İç kulakta uyarı iletimi sıvılar ile gerçekleştirilir.
C) Östaki borusu, kulak zarından gelen uyarıları kuvvetlendirerek iç kulağa taşır.
D) Mekanoreseptörler korti organında yer alır.
E) Kulak yolu içindeki hücrelerin ürettiği kulak kiri kulak zarının sağlığı için gereklidir.
Cevap: C
Açıklama:
C) Östaki borusu, kulak zarından gelen uyarıları kuvvetlendirerek iç kulağa taşır. Yanlış. ( Östaki borusu kulak ile dış ortam arasındaki basıncı dengeler. )
Örnek.4 : Kulak duyu organının bir sesi algılayarak sesin beyine gönderilmesi sırasında gerçekleşen aşağıdaki olaylardan hangisi baştan 4. olarak gerçekleşir?
A) Kulak kepçesinin sesleri toplayarak kulak yoluna iletmesi
B) Endolenf sıvısının titreşmesi
C) İmpulsun talamusa iletilmesi
D) Duyu sinirlerinde impuls oluşması
E) Uyarının kemik köprüde kuvvetlendirilmesi
Cevap: D
Açıklama:
A) Kulak kepçesinin sesleri toplayarak kulak yoluna iletmesi. ( 1 )
B) Endolenf sıvısının titreşmesi. ( 3 )
C) İmpulsun talamusa iletilmesi. ( 5 )
D) Duyu sinirlerinde impuls oluşması. ( 4 )
E) Uyarının kemik köprüde kuvvetlendirilmesi. ( 2 )
Örnek.5 : Kulak yapısında bulunan aşağıdaki yapılardan hangisinin işitme duyusu ile ilgili görevi yoktur?
A) Perilenf sıvısı B) Korti organı C) Otolit taşları D) Üzengi Kemiği E) Kulak zar
Cevap: C
Açıklama:
C) Otolit taşları. Yanlış. ( Otolit taşları; tulumcuk ve kesecik içinde bulunur ve denge ile ilgili görevleri vardır. )
3- Koku Duyusu ve Burun
♦Burun ön tarafı iki delikle dışarı açılırken , arka taraftan da yutağa bağlanmaktadır.
1- Burun, nefes ve koku alma organı olarak iş görür.
2- Solunan Havayı; Isıtma, Temizleme ve Nemlendirme gibi görevleri vardır.
( Bunun nedeni; havanın içindeki koku kimyasallarının ısınarak ve nemlendirerek sarı bölgedeki mukus içinde kolayca çözünmesini sağlamak içindir. Çünkü koku molekülleri çözünmezse kokuyu algılayamayız. )
3- İnsanların koku duyusu, uçucu ve mukusta çözünebilen kimyasalları algılar.
4- Burunun her tarafı ile koku algılanmaz. Koku alma reseptörleri her iki burun boşluğunun üst bölgesine yerleşmiştir. Koku reseptörlerinin (Kemoreseptörler) yerleştiği bu bölgeye koku alanı ya da Sarı Bölge denir.
♦Koku olayı kimyasal bir olaydır. Bu nedenle burunda kokuyu yani kimyasal maddeyi algılayan “Kemoreseptörler“ vardır.
♦Kimyasal maddenin burun tarafından algılanabilmesi için, dil organında da olduğu gibi bir sıvı içinde çözünmüş olması gerekir.
♦Burundaki bu sıvı “ Mukus ” tur.
♦Burundaki sarı bölgede diş fırçasına benzetebileceğimiz bir kısım vardır.
♦Bu kısmın üst tarafına “ Koku Soğancığı ” denir.
Hatırlatma:
- Besinlerin çiğnenmesi esnasında hem tatları hem de kokuları alınıp birlikte değerlendirilerek lezzet duyusu oluşturulur.
- Grip , nezle gibi rahatsızlıklarda yiyeceklerin tatları alınmasına karşın kokuları alınamadığından lezzet duyusu oluşmaz.
Şekil: Sarı Bölgenin Yakından İncelenmesi
Şekil: Sarı Bölgedeki Kemoreseptörlerin Yakından İncelenmesi
ŞEKİL: SARI BÖLGE
Kokunun Algılanması
1- Sarı bölgeye gelen kimyasal maddeler Goblet hücrelerinin salgıladığı Mukus içinde çözünür.
2- Çözünen kimyasal maddeler Kemoreseptörlerin dendritleri tarafından algılanır.
3- Kemoreseptörler, dendritlerinde algılanan bu uyaranı aksonlarına ve oradan da Duyu Nöronlarına aktararak beyne iletilmesini sağlar .
UNUTMA:
•Koku duyusunun oluşmasında diğer duyuların algılanmasından farklı bir yol izlenir.
•Bu olayda reseptörlerden gelen uyarılar talamusa uğramadan beyindeki koku merkezine ( uç beyne ) ulaşır.
⇒Burnun sarı bölge kısmında, üzeri mukus sıvısı ile kaplı olan koku alma çomakları bulunur.
⇒Bir maddenin kokusunun alınabilmesi için, gaz halde olması ve mukus sıvısında çözünmesi gerekir.
Önemli Ayrıntı:
⇒Koku reseptörleri özelleşmiş sinir hücresidir. Diğer reseptörler epitel doku hücresidir.
Şekil: Sarı bölgede oluşan uyartının koku soğancığındaki sinirler aracılığı ile beyne taşınması
Önemli !
- Uzun süre aynı koku alınırsa koku reseptörleri yorulurlar ve koku hissedilmez. Bu durum Koku Adaptasyonudur.
- Kişinin kendi ten kokusunu veya üzerine sıktığı parfüm kokusunu bir süre sonra algılayamamasının sebebi budur.
- Bu adaptasyon kötü kokuların olumsuz etkilerinden koruyan bir sigorta durumundadır.
- Bu durumdaki duyu hücreleri ancak ortama yayılan farklı bir kokuyu algılayabilir.
EK BİLGİ:
- Belirli bir koku için, o kokuya özel bir reseptör hücre bulunur.
- Bu reseptörler, kendilerine özel uyarıyı aldıklarında impuls oluştururlar.
- Bu impulslar beynin koku alma merkezinde değerlendirilir ve kokular birbirinden ayırt edilir.
- Koku reseptörleri sadece suda ya da mukusta çözünen maddelerle uyarılabilir.
- Çözünmüş koku molekülleri reseptör hücrelerinde uyarı başlatır. İmpuls beyine ulaşarak koku algılanır.
Koku Reseptörleri
⇒Koku reseptörlerinin her biri bir sinir hücresidir.
⇒Bu hücrelerin dendritlerine ”Koku Çomakları “ denir.
♦Koku veren madde moleküllerinin burun deliklerine geliş zamanları arsındaki fark , koku kaynağının hangi yönde bulunduğunu tahmini sağlar.
Koku Duyusu Hayvanlarda;
1- Besin bulma,
2- Bireyler arasında ilişki kurma,
3- Eşey bulma,
4- Haberleşme,
de önemlidir.
Biyobilgi:
♦Köpek balıklarının hemen hemen hepsi çok hassas olan koku duyularından faydalanır.
Örneğin; “ Büyük Beyaz Köpek Balığı ” 100 litre suyun içindeki bir damla kanın kokusunu algılayarak avının yerini tespit edebilir.
Ek bilgi !
♦Bazen insanlarda koku duyusunun kaybolması Alzheimer (Alzhaymır) hastalığının habercisi olarak karşımıza çıkabilir.
♦Çünkü, kokunun beyindeki hafıza olayıyla güçlü bir bağlantısı vardır
Hatırlatma:
- Alzheimer Hastalığı, kısaca unutkanlıktır.
- Alzheimer Hastalığı için beyinde “Asetil Kolin” azalması bir neden olarak bilinmektedir.
- Ailede bu hastalığa yakalanmış bir birey olması bir risk faktörü olarak görülmekle birlikte daha çok genetik bir hastalık olduğu bilinmektedir.
- Alzheimer hastalığı tedavisi maalesef yoktur.
Örnek.1 : Koku duyusu ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Koku reseptörlerinin ucunda bulunan siller mukus içerisinde ilerler.
B) Mukus içerisinde çözünmeyen koku tanecikleri reseptörler tarafından algılanamaz.
C) Koku reseptörlerinin bulunduğu bölgeye sarı bölge denir.
D) Koku reseptörleri her iki burun boşluğunun içini kaplamış durumdadır.
E) Uzun süre aynı kokuya maruz kalan koku reseptörleri bir süre sonra kokuyu algılamaz.
Cevap: D
Açıklama:
A) Koku reseptörlerinin ucunda bulunan siller mukus içerisinde ilerler. Doğru.
B) Mukus içerisinde çözünmeyen koku tanecikleri reseptörler tarafından algılanamaz. Doğru.
C) Koku reseptörlerinin bulunduğu bölgeye sarı bölge denir. Doğru.
D) Koku reseptörleri her iki burun boşluğunun içini kaplamış durumdadır. Yanlış. ( Çünkü ,Koku reseptörleri her iki burun boşluğunun içini kaplamaz. Sadece üst bölgede bulunur.)
E) Uzun süre aynı kokuya maruz kalan koku reseptörleri bir süre sonra kokuyu algılamaz. Doğru.
Örnek.2 : Aşağıda koku alma sırasında görev alan yapılardan hangisi koku duyusunun algılanması sırasında baştan 3. sırada görev alır?
A) Koku reseptörleri
B) Burun boşluğu
C) Koku duyu sinirleri
D) Koku merkezi
E) Burun delikleri
Cevap: A
Açıklama:
A) Koku reseptörleri. ( 3 )
B) Burun boşluğu. ( 2 )
C) Koku duyu sinirleri. ( 4 )
D) Koku merkezi. ( 5 )
E) Burun delikleri. ( 1 )
4- Tat Duyusu ve Dil
- İnsanda tat alan duyu organı Dildir.
- Dil, ağız boşluğunda bulunan çizgili kaslardan oluşmuş bir organdır.
- Dil, tat almanın yanı sıra konuşma , beslenme ve yutmada da etkilidir.
Unutma !
“ DİL” de kemoreseptör dışında;
⇒“ Termoreseptör ” ( çorbanın sıcaklığını algılamamız )
⇒“ Mekanoreseptör ” ( dilimizi ısırdığımızdaki basınç gibi )
bulunur.
- Besinlerin tatlarının alınmasında dilde bulunan Tat Tomurcukları görev yapar.
- Tat tomurcukları , kemoreseptör olan duyu hücreleridir.
- Tat tomurcukları dilde Papilla adı verilen çıkıntıların üzerinde bulunur.
⇒Tat tomurcukları Papilladaki, epitel hücreleri içine gömülüdür.
⇒Tat tomurcukları, duyu hücreleri ( Kemoreseptörler ) ve destek hücrelerden oluşur.
- Tat alma tomurcuklarının uçlarında, Mikrovillus adı verilen uzantılar bulunur.
- Suda veya tükürükte çözünmüş besinlerin tadını almayı sağlayan bu Tat Tomurcukları dilin üst yüzeyinde bulunur.
- Farklı tatları algılayan tat tomurcukları dilin belirli bölgelerinde yoğunlaşmıştır.
- Tat tomurcuklarında bulunan reseptörler uyarıyı alarak beynin tat merkezine iletir ve tat algılanır.
Şema: Dilin yapısı
Tat Alma Olayı:
Besin → Tat alma tomurcukları → Tat alma sinirleri → Beyin Tat alma merkezi
1- Mukus sıvısında çözünen besinler, tat alma tomurcuklarını uyarır.
2- Tat alma tomurcukları, uyartıları tat alma sinirlerine iletir.
3- Tat alma sinirleri, uyartıları beynin tat alma merkezine iletir.
4- Beyinde besinlerin tadı algılanır.
Unutma !
⇒Bir maddenin tadının algılanabilmesi için, tükürüğün içinde bulunan mukus sıvısında çözünmesi gerekir.
♦Dilde bulunan tat tomurcukları dört temel tadı algılayabilir . Bunlar :
1)Tatlı,
2)Tuzlu,
3)Ekşi,
4)Acı
♦Tüm tat reseptörlerinin dilin her yerinde bulunmasına rağmen, farklı tatları algılayan tat tomurcukları dilin belirli bölgelerinde özellikle yoğunlaşmışlardır.
Dilin;
•ön ucu tatlıyı,
•ön-yan kısımları tuzluyu,
•arka-yan kısımları ekşiyi,
•arka ucu ise acıyı,
algılamaya karşı daha duyarlıdır.
Not :
- Bu bilgi belirli tatları algılamakta görevli olan reseptör hücrelerin yoğun olduğu kısımları gösterir.
- Aslında dilin her bölgesiyle her tadı algılarız.
- Örnek acı için dilin ucunu değdirerek algılamamız gibi.
- Ancak, dilin arkasında acıyla ilgili reseptörler daha yoğundur. bu nedenle bu şekilde bölgeler söylenir.
Dikkat Et !
♦Yaş ilerledikçe tat tomurcuğu sayısı azalır.
♦Besinin Sıcaklığı, Kokusu, Görünümü de tadın alınmasında etkilidir.
Örneğin :
⇒Soğuk çorbanın tadı sıcak çorbaya göre farklı algılanır.
⇒Koku duyusu ile tat duyusu birbiriyle ilişkilidir. Üst solunum yolları enfeksiyonu olmuş biri veya burnu tıkalı biri besinlerin tadını tam olarak almakta zorlanır.
⇒Limon görünce ağzın sulanması
Ek Bilgi:
- Papillalar Mantarsı , Çanaksı ve İpliksi Şekillerde bulunur.
- Tat tomurcuklarını meydana getiren hücreler reseptörlerdir . Bu reseptör hücreler, epitel hücrelerin mitozla bölünmesinden meydana gelirler.
- Her bir reseptör hücresinin ömrü 10 gün kadardır . Sonra yenisi yapılmaktadır.
UYARI !
♦Tat ve koku duyusu benzer şekilde uyarılır.
♦İkisi de sıvıda çözünmüş maddeler tarafından uyarılır.
EK BİLGİ !
- Son yıllarda “ Umami ” denilen beşinci tat kavramı ortaya çıkmıştır. Umami ,Japonca ’da “Lezzetli” anlamına gelir.
- Beşinci tat olan Umami, “ Glutamat ” Adlı Maddenin Algılanmasıyla Ortaya Çıkan Bir Lezzettir.
- Glutamat Asya mutfağında çok kullanılan bir maddedir.
Ek Bilgi !
♦Dilin Alt Yüzeyi Papillasız , Mukoza Kaplı ve Bol Kan Damarlıdır.
•Çocukların dillerinde yetişkinlerinkinden daha fazla sayıda tat tomurcuğu vardır.
•Bu nedenle de belli bir yaşa gelinceye kadar keskin tadı olan yiyeceklerden hoşlanmazlar.
•Yaşlanmayla birlikte tat tomurcukları bozulmaya başlar ve tat duyusunun keskinliği azalır.
⇒Yapılan deneylerden elde edilen sonuçlara göre bazı tat tomurcukları sadece acı uyaranlara , bazıları da sadece tatlı veya ekşi uyaranlara cevap verirken bazıları ise birden fazla tada cevap verebilir.
⇒Ancak hiç biri dört tadın hepsine birden cevap veremez.
⇒Bazı insanlarda besin maddelerinin bir kısmının tatlarını almaz. Bu Durum ” Tat Körlüğü “ olarak adlandırılır.
Örnek. : Aşağıda canlı vücudunda bulunan reseptör çeşitleri verilmiştir.
I. Kemoreseptör
II. Mekanoreseptör
III. Termoreseptör
IV. Fotoreseptör
Verilen reseptörlerden hangisi dilde bulunur?
A)Yalnız I B) Yalnız IV C) II ve III D) III ve IV E) I, II ve III
Cevap: E
Açıklama:
I. Kemoreseptör. Bulunur. ( Tatların algılanması kimyasaldır. )
II. Mekanoreseptör. Bulunur. ( Basıncı algılar. dilimizi ısırdığımızdaki acı gibi. )
III. Termoreseptör. Bulunur. ( Çorbanın sıcaklığı gibi. )
IV. Fotoreseptör. Bulunmaz.
5- Dokunma Duyusu ve Deri
⇒Dokunma duyu organı “ Deri ” dir.
Deri Hakkında Genel Bilgiler:
1- Derimiz yaklaşık 2 m2 alanı kaplar.
2- Vücudun en büyük ve yaklaşık “5 kg “kütlesi ile en ağır organıdır.
3- 17 km ‘den fazla kan damarı içerir.
4- Vücudun farklı bölgelerinde kalınlığı artıp azalacağı gibi ortalama 1-2 mm kalınlığındadır.
5- Vücudumuzdaki en ince deri “ göz kapağı ” derisidir.
6- Tırnak yatağı , dudak kenarları ve kulak zarı terlemeyen bölgelerdir.
7- Fetüs üç aylık olana kadar parmak izi yoktur.
8- Deri sıcak havalarda günde ortalama “ on bir ” litre ter atar.
9- Ölü deriler atmosferde yaklaşık ‘’ bir milyar ‘’ ton toza neden olur.
10- Bir dakikada her deri “ elli bin ” hücre döker.
11- Her insan hayatı boyunca ortalama ‘’ yirmi kg ‘’ deri döker.
12- Parmak izi sürtünmeyi artırır ve nesnelerin tutulmasını kolaylaştırır.
13- Bazı İnsanların Hiçbir Zaman Parmak İzi Olmaz. “Naegeli Sendromu” ve “Dermatopathia pigmentosa riticularis” denilen nadir görülen bu iki genetik kusur sonucu kişiler derilerinde hiçbir belitti taşımayabilir.
14- ABD ‘ de bulunan “ Cleveland ( Kılıvlınt ) Halk Kütüphanesi ” “Harvard Hukuk Fakültesi” ve “ Brown ( Bravn )Üniversitesinde ‘’ idam edilen mahkumlar ya da kimsesizlerin cesetlerinden çıkarılan derilerden yapılmış kitaplar bulunmaktadır.
15- Bu kitaplarda biri “Andreas Vesalius “ ‘un 16 .yy ‘da yazdığı yol gösterici anatomi eseri “ De Humani Carporis Fabrica “ ( Anatomi Atlası) isimli kitap insan derisi üzerine yazılmıştır.
Derinin Genel Görevleri:
1- Koruma: Bakterilere, su kaybına, güneş ışınlarına, fiziksel ve kimyasal etkilere karşı korur.
2- Boşaltım: Terleme ile su, tuz ve bir miktar atık atılır.
3- Solunuma yardımcıdır: Belirli oranda gaz alışverişi yapılır.
4- Duyu organı olarak görev yapar:
•Mekanoreseptörler ve termoreseptörler ile bazı duyuların alınması.
•Basınç, sıcaklık , sertlik , yumuşaklık , yüzeylerin pürüzlü veya düzgün oluşu gibi.
•Duyu organı olarak görev yapar.
5- Isı düzenleme: (TERLEME ile)
•Soğukta derideki kılcal damarlar daralır. (ısı kaybını azaltma adaptasyonu)
•Sıcak havalarda deri kılcalları genişler. (ısı kaybını artırma adaptasyonu)
•Terleme ile su buharlaştıkça ısı kaybı gerçekleşir.
•Soğukta vücut yüzeyinde ısı azalınca kaybolan ısının yerine yenisi yenisini koymak için kıl kökü kasları kasılır. Üşüdüğümüzde tüylerin dikleşmesinin sebebi budur.
6- Vücuda şekil ve bütünlük kazandırır.
7- Karasal hayvanlarda vücudun su kaybını engeller.
8- Bazı ilaçların emilmesini sağlar.
9- Güneş ışığı yardımıyla “D vitamini” sentezler.
• “D vitamini” öncülleri ( provitaminler ) deride UV ( ultra viyola ) ışınların etkisiyle aktifleşir
ve “D vitaminine” dönüşür.
Hatırlatma !
Vücuttaki Reseptörler
1) Kemoreseptör:
•Kimyasal uyarıları algılar.
•Fazla uyarıldıklarında yorulurlar.
•Dil ve Burunda bulunur.
2) Fotoreseptör:
•Işığa duyarlı reseptörlerdir.
•Gözde bulunur.
3) Termoreseptör:
•Sıcağa ve soğuğa tepki veren reseptörlerdir.
•Yorulurlar.
•Deride bulunur.
4) Mekanoreseptör:
•Basınç, dokunma, gerilme ve ses gibi fiziksel etkileri olan uyarıları algılayan reseptörlerdir.
•Deride ve Kulakta bulunur.
ÖNEMLİ !
Alt Derideki Reseptörler:
1- Merkel diskleri ,
2- Meissner cisimcikleri ,
3- Ruffini cisimcikleri ,
4- Krause cisimcikleri ,
5- Pacini cisimcikleri ,
6- Serbest sinir uçları ,
7- Kıl kökü reseptörleri .
1- Merkel diskleri ve Meissner cisimcikleri : Dokunma duyusunu algılarlar. ( Mekanoreseptör )
Merkel diskleri = Hafif dokuma duyusu
Meissner cisimcikleri = Dokunma duyusu
2- Ruffini cisimcikleri: Sıcak duyusunu algılarlar. ( Termoreseptör )
3- Krause cisimcikleri: Soğuk duyusunu algılarlar. ( Termoreseptör )
4- Pacini cisimcikleri: Basınç ve titreşim duyusunu algılarlar. ( Mekanoreseptör )
5- Serbest sinir uçları: Ağrı duyusunu algılarlar. ( Mekanoreseptör )
6- Kıl kökü reseptörleri: Dokunma duyusunu kuvvetlendirirler. ( Mekanoreseptör )
Şekil: Alt Derideki Reseptörler
Derinin Yapısı
♦Çok hücreli organizmalarda vücudu dıştan örten bir ya da birkaç tabakadan meydana gelen deri bulunur.
♦Deri, temel olarak iki farklı dokudan oluşmuştur. Bunlar;
1- Epitel Doku
2- Temel bağ doku
1- Epitel Doku
♦Vücudun dış ve iç yüzeyini örten dokudur.
♦Hücreler arası boşluk yok denecek kadar azdır.
♦Kan damarı ve sinirler bulunmaz.
♦Bağ dokudan difüzyon ile beslenir.
⇒Epitel doku hücreleri şekillerine üçe ayrılır. Bunlar;
•Yassı , Kübik, Silindirik şekillerde bulunurlar.
⇒Epitel doku hücreleri görevleri;
•Koruma, emme, salgı yapma ve duyuları algılama görevleri vardır.
⇒Görevlerine göre 3 çeşit epitel doku vardır:
A. Duyu epiteli
B. Bez ( salgı ) epiteli
C. Örtü epiteli
Şekil: Epitel Hücre Çeşitleri
A. Duyu Epiteli:
- Duyu organlarının yapısında bulunur ve reseptör olarak görev yapar.
- Dış ortamdan gelen uyarıları alan özelleşmiş epitellerdir.
- Dilde tat, burunda koku, deride ise çeşitli mekanik etkileri algılayan epitel hücreleridir.
- Yenilenme özellikleri yoktur.
- Dış yüzeylerinde reseptör denilen uyarıyı algılayan yapılar bulunur.
B. Bez ( Salgı ) Epiteli:
♦Salgı salgılayan epitel dokudur.
♦Hücre sayısına ve salgıların döküldüğü yere göre çeşitlere ayrılır.
Ekzokrin Bez:
•Çok hücreli ve salgılarını boşluklara ya da kanallara salgılayan bez epitelidir. Ter, tükürük, gözyaşı, süt gibi salgıları salgılarlar.
Endokrin Bez:
•Çok hücreli ve salgılarını kan damarlarına salgılayan bez epitelidir. Bu bezlerin salgılarına hormon denir. Tiroit, Paratiroit, Hipofiz gibi bezlerdir.
Karma Bez:
•Hem endokrin hem ekzokrin bez olarak görev yapan bez epitelidir. Pankreas örnek verilebilir.
♦Tükürük, gözyaşı, mukus, pankreas özsuyu, TSH, Parathormon gibi salgılar bez epitelleri tarafından üretilip salgılanır.
Şekil: Salgı Epiteli
C. Örtü Epiteli:
- Vücudun dışını ve iç yüzeyine örten epitel dokudur.
- Mekanik etki, besin emilimi ve sıcaktan ya da soğuktan koruma gibi görevleri vardır.
♦Örtü epiteli hücrelerinin şekline ve tek katlı ya da çok katlı olmasına göre sınıflandırılır.
1-Tek Katlı Örtü Epiteli:
•Hücreleri şekline göre isimlendirilir.
A- Tek Katlı Yassı Epitel:
•Hücreleri yassı şeklindedir.
•Alveol, kan damarı ve lenf damarlarının iç yüzeyinde bulunur.
B- Tek Katlı Kübik Epitel:
•Hücreleri kübik şeklindedir.
•Tiroit bezi ve nefron kanallarında bulunur.
C- Tek Katlı Silindirik Epitel:
•Hücreler silindirik şekildedir. Bazıları silli, bazıları silsiz olabilir.
•Solunum yolu ve sindirim sistemi kanalında bulunur.
2- Çok Katlı Örtü Epiteli:
•Hücreleri birden fazla tabaka oluşturacak şekilde bir araya gelmiştir. En üstteki tabakanın hücre şeklinde göre yassı, kübik ve silindirik epitel olarak isimlendirilir. İnsanda üst deri çok katlı yassı epitel dokunun örneğidir.
2- Temel Bağ Doku:
- Vücutta çok fazla bulunan bir dokudur.
- Dokuların beslenmesini sağlar.
- Kan damarı ve sinir hücreleri bakımından zengindir.
- Doku ve organların arasını doldurarak mekanik destek sağlar.
- Bağışıklıkta görev yapar.
- Temel bağ dokuda çok çeşitli “bağ dokusu hücreleri “bu hücrelerin arasını dolduran “ara maddelerden” oluşur.
♦Temel bağ dokuda beş çeşit hücre vardır. Bunlar:
1- Fibroblast:
Bağ dokusunun liflerini üreten esas hücrelerdir. Daha sonra fibrosit haline dönüşürler. Bağ dokusunun yenilenmesini ve kollojen ipliklerinin oluşmasını sağlarlar. Kemikleşme sırasında Osteositler dönüşürler.
2- Mast hücreleri:
Heparin ve Histamin salgılarlar. Heparin, kanın damar içinde pıhtılaşmasını engeller. Histamin, kılcal damarların geçirgenliğini artırır.
3- Makrofaj hücreleri:
Vücuda giren yabancı maddeleri fagosite ederek bağışıklıkta görev yapar.
4- Plazma hücreleri:
Antikor üreterek bağışıklıkta görev yapar. ( Örnek: Akyuvar hücresi bir plazma hücresidir.)
5- Melanosit:
Küçük mekik şeklinde hücrelerdir. Sitoplazmalarında melanin pigmenti bulunur. Bulundukları dokuya renk verir.
⇒Temel Bağ Dokuda Fibroplastların oluşturduğu lifler proteinden oluşur ve hücreleri bir arada tutar.
⇒Üç Çeşit Hücreler Arası Madde ( yani hücreler arası Lif ) vardır.
Bunlar :
1- Kollojen Lifler,
2- Elastik Lifler,
3- Ağsı ( Retiküler ) Lifler,
- Temel bağ dokuda Fibroplastların oluşturduğu lifler proteinden oluşur ve hücreleri bir arada tutar.
- Üç çeşit hücreler arası madde ( yani hücreler arası lif) vardır. Bunlar :
1- Kollojen Lifler :
- ‘’ Kollojen proteinlerinden ‘’ oluşmuşlardır.
- İnce liflerdir.
- Vücudumuzda mekanik etkilere karşı dirençli olması gereken bölgelerde bulunurlar.
- Demetler halinde bulunurlar ve eğilip bükülme görevi görürler. Beyaz renklidir.
- Basınca, çekmeye ve gerilmeye karşı dayanıklıdırlar.
2- Elastik Lifler :
- Elastik bir yapıya sahiptir.
- “ Elastin proteininden ” oluşmuşlardır.
- Bırakıldığında ise tekrar eski haline döner.
- Lastik gibi uzayabilirler.
- Rengi sarı, gerilime sahiptirler.
- Yüz, boyun derisi ve damarlarda bol miktarda bulunurlar.
3- Ağsı ( Retiküler ) Lifler :
- Çok ince lifler olup kollojen liflere bağlanmışlardır.
- Doku ve organların etrafını saran dokuya ağsı lif denir.
- Desteklik sağlar.
- Dağınık olarak iç organları sararlar.
- Örnek verecek olursak karaciğer, dalak, mide gibi organların etraflarını saran dokuya verilen isimdir.
Yağ Dokusu :
- Özelleşmiş bağ doku çeşitlerinden biridir.
- Yağ depolar.
- Hücreleri arasında kollojen ve ağsı lifler bol miktarda bulunur.
Görevleri:
- Deri altında ısıyı ayarlar ve derinin kurumasını engeller.
- Organları mekanik etkiye karşı korur.
- Depoladıkları yağın parçalanması durumunda bol miktarda su ve enerji açığa çıkarır.
- Pek çok hayvanda depo besin kaynağıdır.
- Organların etrafını sararak kolay hareket etmelerini ve hareket sırasında birbirlerine zarar vermesine engel olur.
- ADEK vitaminlerinin bir kısmı bu doku içinde depolanabilir.
Derinin Kısımları
♦Epitel ve bağ dokudan yapılmış olan deri, iki kısımdan oluşur.
Bunlar:
A- Üst Deri ( Epidermis )
B- Alt Deri ( Dermis )
A- Üst Deri (Epidermis):
- Örtü epitelinden (çok katlı yassı epitel çeşidinden) oluşur.
- Epidermiste kan damarları ve sinirler yoktur.
- Embriyonik bir tabaka olan “ ektoderm ” tabakasından oluşmuştur.
- Epidermis ,alt deriden (dermisten ) difüzyonla beslenir.
- Epidermis iki tabakaya ayrılır.
Bunlar ;
a)Korun Tabakası
b)Malpighi Tabakası
a- KORUN TABAKASI :
I. Üst derinin ( Epidermisin) üst kısmı korun tabakası adını alır.
II. Korun tabakası deriyi çarpma, vurmaya ve mikroorganizmalara karşı korur.
III. Vücudun su kaybını azaltır.
IV. Keratinleşmiş ölü hücrelerden oluşur.
V. Kan damarı ve sinirler yoktur.
VI. Buradaki hücrelerin beslenmesi alt derideki damarlardan ulaşan doku sıvıları ( difüzyonla ) ile olur.
VII. Korun tabakasının kalınlaşmasıyla oluşan keratinden saç, tırnak gibi yapılar gelişir.
b- MALPİGHİ TABAKASI :
I. Korun tabakasının altında canlı hücrelerden oluşan Malpighi tabakası bulunur.
II. Burada deriye rengini veren melanin pigmenti sentezlenir.
III. Yer yer alt deri içine çökerek; saç, kıl ve tırnağı oluşturur.
B- ALT DERİ ( DERMİS ) :
1- Tamamı canlı hücrelerden oluşur.
2- Dermiste; Kan damarları , lenf damarları , sinirler , duyu reseptörleri ( dokunma cisimcikleri) , kıl kökleri, kas telleri (düz kaslar) , elastik ve kollojen bağ doku lifleri , yağ bezleri ve ter bezleri bulunur.
Yağ Bezleri :
- Ayak tabanı ve avuç içi hariç tüm vücutta bulunur.
- Salgısına “ Sebum ” denir.
- Salgılarını kıllara saran keseciklere vererek derinin yumuşak kalmasını sağlar, derinin geçirgenliği ayarlanır , bakteri ve mantar enfeksiyonlarına karşı koruyuculuk sağlar.
- Eğer yağ bezlerinin salgılarını ilettikleri kanallar kapanırsa veya iltihaplanırsa “ Akne ” ve “Sivilce” oluşumları ortay çıkar.
- Alında , başın saçlı kısmı ve bunun üzerinde çok sayıda yağ bezi bulunur.
Ter Bezleri:
- Dudak kenarları , tırnak yatakları dışında vücudun tüm derisinde bulunur.
- Terleme yaparak vücut ısısının ayarlanmasında görevlidir.
- Dış kulak yolunda bulunan bezler , kulak kirinin oluşmasını sağlar.
Kıllar:
- Avuç içi , ayak tabanı dudaklar hariç tüm vücutta bulunabilir.
- Kıllar gündüze oranla gece , soğuk ortama oranla sıcak ortamda daha hızlı uzar.
- Kılar epidermis hücrelerinin farklılaşmasıyla oluşmuş , memeli derisinde bulunan özelleşmiş yapılardır.
- Epidermisin içeri çökmesiyle oluşan kıl kesecikleri içinde bulunur. Kılların derideki “ Dermis Tabaksı ” içinde kalan kısmı “ Kıl Kökü ” dıştaki kısmı ise “ Kıl Gövdesi ” adını alır.
3- Alt deride dokunma, basınç, sıcaklık ve ağrı gibi duyuları alan reseptörler bulunur. Derinin duyu organı olarak kabul edilmesi bu reseptörler nedeniyledir.
4- Çeşitli duyuları almaya özelleşmiş reseptörler bütün vücuda dağılmış hâldedir, ancak dağılımları homojen değildir. Örneğin dokunma reseptörleri parmak uçlarında daha yoğun olarak bulunur. Böylece görmesek bile bir objenin büyüklüğünü parmak uçlarımızla dokunarak belirleyebiliriz.
5- Soğuğu algılayan reseptörler ise parmak uçlarında diğer vücut hücrelerine göre daha az bulunur. Bu nedenle parmak uçlarımızla rahatça dokunabildiğimiz sıcaklıktaki su, duş almak için soğuk gelebilir.
Alt Derinin ( Dermis ) Görevlerini Şu Şekilde Özetleyebiliriz:
- Alt derideki damarlar alt deri ve üst derideki hücreleri besler ayrıca ısının ayarlanmasında görev yapar.
- Düz kaslar kılların hareketinde rol oynar.
- Deride bulunan reseptörler değme, dokunma, basınç, sıcaklık, soğukluk ve ağrı duyularını algılar.
Dikkat Et !
⇒Alt deride dokunma ,basınç , sıcaklık ve ağrı gibi duyuları alan reseptörler bulunur. Bu Nedenle Deri Duyu Organı Olarak Kabul Edilir.
⇒Bu reseptörlerin vücuda dağılımı homojen değildir.
Örneğin;
•Ağzımızda sıcaklık algılayan reseptörler az, derimizde ise daha çoktur.
•Bu yüzden derimizi yakabilecek olan çay ,ağzımızı yakmaz.
Unutma !
Deride Yer Alan Reseptörler :
1- Serbest sinir uçları: Değme ve ağrı duyusu
2- Merkel diskleri: Değme (anlık temas) duyusu
3- Meissner cisimciği: Dokunma duyusu
4- Pacini Cisimcikleri: Basınç duyusu
5- Ruffini Cisimciği: Sıcak duyusu
6- Krause cisimciği: Soğuk duyusu
7- Kıl kökü reseptörleri: Dokunma duyusunu kuvvetlendirirler.
Unutma !
Derinin Görevleri;
- Vücuda şekil ve bütünlük kazandırır.
- Altındaki yapıları korur.
- Mikroorganizmaların vücuda girmesine engel olur.
- Karasal hayvanlarda vücudun su kaybını engeller.
- Boşaltıma yardımcı olur
- Gaz alışverişi yaparak solunuma yardımcı olur.
- Vücut ısısının düzenlenmesine yardımcı olur.
- Bazı ilaçların emilmesini sağlar.
- İçerdiği pigmentlerle güneşin zararlı etkilerinden korur.
Ek Bilgi:
♦Üst deri yandığında ağrı hissederiz ama ileri dereceli yanıklarda alt deri tabakası yandığı için daha tehlikeli olduğu halde ağrı hissetmeyiz.
♦Çünkü alt deri tabakası yandığında reseptörlerde yanar.
♦Alt deride dokunma ,basınç, sıcaklık ve ağrı gibi duyuları alan reseptörler bulunur. Bu reseptörlerin vücuda dağılımı homojen değildir.
Örneğin;
•Ağzımızda sıcaklık algılayan reseptörler az, derimizde ise daha çoktur.
•Bu yüzden derimizi yakabilecek olan çay ,ağzımızı yakmaz.
KONU TARAMA
Soru. 1: Aşağıdakilerden hangisi temel bağ dokunun görevlerinden biri değildir?
A) Bağışıklığın sağlanmasını sağlar.
B) Deri renginin oluşumunu sağlar.
C) Kanın damar dışında pıhtılaşmasını sağlar.
D) Organları mekanik etkilere karşı korur.
E) Doku ve organları birbirine bağlar.
Cevap.1: C
Açıklama:
A) Bağışıklığın sağlanmasını sağlar. Doğru. ( Plazma ve makrofaj hücreleri ile sağlanır. )
B) Deri renginin oluşumunu sağlar. Doğru. ( Melanosit hücreleri ile sağlanır. )
C) Kanın damar dışında pıhtılaşmasını sağlar. Yanlış. ( Temel bağ dokunun görevi damar içinde kanın pıhtılaşmasını engellemektedir. kanın damar dışında pıhtılaşmasını trombosit ve kan pulcukları denen kan hücreleri sağlar. )
D) Organları mekanik etkilere karşı korur. Doğru. ( Plazma ve makrofaj hücreleri ile sağlanır. )
E) Doku ve organları birbirine bağlar. Doğru. ( Plazma ve makrofaj hücreleri ile sağlanır. )
Soru. 2:
I. Hormon ve enzim gibi salgı üretimi yapar.
II. Reseptör olarak görev alır.
III. Vücudun dış ve iç yapısını örter.
Yukarıda verilen görevlerin epitel doku çeşitleri ile doğru bir şekilde eşleştirilmesi aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?
Örtü E. Bez E. Duyu E.
A) I II III
B) II III I
C) II I III
D) III I II
E) III II I
Cevap.2: D
Açıklama:
I. Hormon ve enzim gibi salgı üretimi yapar. Bez epitelinin görevidir.
II. Reseptör olarak görev alır. Duyu epitelinin görevidir.
III. Vücudun dış ve iç yapısını örter. Örtü epitelinin görevidir.
Soru. 3: Derinin,
I. Boşaltım
II. Solunum
III. Vücut ısısı düzenleme
Yukarıda verilenlerden hangileri ile ilgili görevleri vardır?
A) Yalnız II B) Yalnız III C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III
Cevap.3: E
Açıklama:
I. Boşaltım. Vardır. ( Terleme yoluyla. )
II. Solunum. Vardır. ( Azda olsa deri solunumu yapılması. )
III. Vücut ısısı düzenleme. Vardır. ( Hipotalamus kontrolünde kan damarlarının genişletilip daraltılmasıyla vücut ısının ayarlanması. )
Soru. 4: Deride bulunan aşağıdaki reseptörlerden hangisi termoreseptördür?
A) Meissner cisimciği
B) Pacini cisimciği
C) Ruffini cisimciği
D) Merkel diskleri
E) Serbest sinir uçları
Cevap.4: C
Açıklama:
A) Meissner cisimciği. ( Dokunmayı Algılar. Yani Mekanoreseptör.)
B) Pacini cisimciği. ( Basıncı Algılar. Yani Mekanoreseptör.)
C) Ruffini cisimciği. ( Sıcaklık Algılar. Yani Termoreseptördür. )
D) Merkel diskleri. ( Değmeyi ( Dokunmayı) Algılar. Yani Mekanoreseptör.)
E) Serbest sinir uçları. ( Ağrı Ve Değmeyi Algılar. Yani Mekanoreseptör.)
Hatırlatma !
1- Merkel diskleri ve Meissner cisimcikleri : Dokunma duyusunu algılarlar. ( Mekanoreseptör )
Merkel diskleri = Hafif dokuma duyusu , Meissner cisimcikleri = Dokunma duyusu
2- Ruffini cisimcikleri: Sıcak duyusunu algılarlar. ( Termoreseptör )
3- Krause cisimcikleri: Soğuk duyusunu algılarlar. ( Termoreseptör )
4- Pacini cisimcikleri: Basınç ve titreşim duyusunu algılarlar. ( Mekanoreseptör )
5- Serbest sinir uçları: Ağrı duyusunu algılarlar. ( Mekanoreseptör )
6- Kıl kökü reseptörleri: Dokunma duyusunu kuvvetlendirirler. ( Mekanoreseptör )
Soru. 5: İnsan derisi alt ve üst deri olmak üzere iki kısımdan oluşur. Buna göre aşağıda verilen yapılardan hangisi alt deride bulunmaz?
A) Kıl kökleri
B) Ter bezleri
C) Melanosit
D) Kan damarı
E) Reseptör
Cevap.5: C
Açıklama:
A) Kıl kökleri. Bulunur.
B) Ter bezleri. Bulunur.
C) Melanosit. Bulunmaz. ( Malpighi tabakasında bulunur. Yani üst derinin alt kısmında bulunur. alt deride bulunmaz. )
D) Kan damarı. Bulunur.
E) Reseptör. Bulunur.
Soru. 6: Aşağıdakilerden hangisi derinin özelliklerinden DEĞİLDİR?
A)Mekanik uyarıları algılaya bilen reseptörlere sahiptir.
B)Vücudun birincil savunma hattında yer alır.
C)Terleme ile su , tuz ve üre gibi maddeleri atar.
D)Epitel ve bağ dokudan oluşur.
E)Optik ve kimyasal uyarıları alıp beyne iletir.
Cevap.6: E
Açıklama:
A)Mekanik uyarıları algılaya bilen reseptörlere sahiptir. Doğru.
B)Vücudun birincil savunma hattında yer alır. Doğru.
C)Terleme ile su , tuz ve üre gibi maddeleri atar. Doğru.
D)Epitel ve bağ dokudan oluşur. Doğru.
E)Optik ve kimyasal uyarıları alıp beyne iletir. Yanlış. ( Göze ait özellik.)
Soru. 7: Epitel ve temel bağ doku için,
I. Bol miktarda kan damarı içerme,
II. Derinin yapısına katılma,
III. Antikor üreten hücrelere sahip olma,
Özelliklerinden hangileri ortaktır?
A) Yalnız II B) Yalnız III C) I ve II D) I ve III E) II ve III
Cevap.7: A
Açıklama:
I. Bol miktarda kan damarı içerme. Sadece Temel Bağ Doku ait bir özelliktir.
II. Derinin yapısına katılma. Ortak bir özelliktir.
III. Antikor üreten hücrelere sahip olma. Sadece Temel Bağ Doku ait bir özelliktir.
Soru. 8: İnsanda reseptörleri benzer biçimde uyaran iki duyu çeşidi ,aşağıdakilerden hangisinde birlikte verilmiştir?
A)İşitme –Koklama
B)Tatma – Görme
C)İşitme –Tatma
D)Dokunma – Koklama
E)Koklama- Tatma
Cevap.8: E
Açıklama:
A)İşitme –Koklama. ( Mekanoreseptör – Kemoreseptör )
B) Tatma – Görme. ( Kemoreseptör – Fotoreseptör )
C)İşitme –Tatma. ( Mekanoreseptör – Kemoreseptör )
D)Dokunma – Koklama. ( Mekanoreseptör – Kemoreseptör )
E)Koklama- Tatma. ( Kemoreseptör – Kemoreseptör )
Soru. 9: Deriye ait olan tabakalarla ilgili,
I. Korun tabakası keratinleşmiş ölü hücrelerden oluşur,
II. Melanin pigmenti Dermis tabakasında üretilir,
III. Malpighi tabakası damar içermediğinden Dermis tabakasından difüzyonla beslenir,
İfadelerinden hangileri doğrudur?
A) Yalnız I B) I ve II C) I ve III D) II ve III E) I , II ve III
Cevap.9: C
Açıklama:
I. Korun tabakası keratinleşmiş ölü hücrelerden oluşur. Doğru.
II. Melanin pigmenti Dermis tabakasında üretilir. Yanlış.
III. Malpighi tabakası damar içermediğinden Dermis tabakasından difüzyonla beslenir. Doğru.
Soru. 10: Aşağıda duyu organları (I) ile bu duyu organlarındaki reseptörlerin bulunduğu kısımlar (II) verilmiştir.
Yapılan eşleştirmelerden hangisi doğru DEĞİLDİR?
. ( I ) ( II )
A) Deri Dermis Tabakası
B) Kulak Korti Organı
C) Burun Sarı Bölge
D) Göz Koroid
E) Dil Papilla
Cevap.10: D
Açıklama:
. ( I ) ( II )
A) Deri Dermis Tabakası. Doğru.
B) Kulak Korti Organı. Doğru.
C) Burun Sarı Bölge. Doğru.
D) Göz Koroid. Yanlış. ( Retina ( Ağ) tabakasındadır.)
E) Dil Papila. Doğru.
Hatırlatma:
Gözün Tabakaları(dıştan İçe Sırasıyla)
1- Sert Tabaka
2- Damar Tabaka (Koroid Tabaka)
3- Ağ Tabaka ( Retina)
•Gözdeki Reseptörler,(koni Ve Çubuk Reseptörler)
•Retinadaki ,Sarı Beneğin Merkezinde Koni Reseptörler, Etrafında İse Çubuk Reseptörleri Bulunur.
Soru. 11: İnsanda duyuların algılanmasından sorumlu yapılarda, duyu reseptörleriyle ilgili olarak;
I. Doğrudan dış çevreye açık olma,
II. Eşik şiddetindeki uyarılarla uyarılma,
III. Geniş bir yüzeye yayılmış olma,
Özelliklerinden hangileri ortaktır?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III
Cevap.11: B
Açıklama:
I. Doğrudan dış çevreye açık olma. Yanlış. ( Kanın osmotik basıncını algılayan ‘’ osmoreseptörler’’ vücut içindedir. )
II. Eşik şiddetindeki uyarılarla uyarılma. Doğru.
III. Geniş bir yüzeye yayılmış olma. Yanlış. ( Örneğin, gözdeki veya burundaki reseptörler dar bir alan içinde bulunur.)
Bilgi Notu:
Alt Deri ( Dermis )
A-Değme duyusu ve reseptörü:
Değme, deriye yapılan anlık ve çok hafif bir temastır. Değme duyusu serbest sinir uçları ve Merkel diskleri tarafından algılanır.
B-Dokunma duyusu ve reseptörü:
Dokunma deriye yapılan daha uzun bir temastır. Dokunma duyusu üst derinin hemen altında bulunan Meisner cisimcikleri tarafından algılanır.
C-Ağrı duyusu ve reseptörü:
Üst deride bulunan serbest sinir uçları ile algılanır. Bu sinir uçları organizmanın birçok bölgesinde bulunur.
D-Basınç duyusu ve reseptörü:
Derinin bastırılması ile oluşan basınç duyusu alt derideki ve bağ doku içinde buluna Pacini cisimcikleri tarafından algılanır.
E-Sıcaklık duyusu ve reseptörü:
Vücutta iki türlü sıcaklık algılama elemanı bulunur. Vücut sıcaklığının üstündeki sıcaklıklara yanıt veren elemana sıcak duyusu organı denir. Sıcak duyusu organı Ruffini cisimciğidir. Vücut sıcaklığının altındaki sıcaklığı algılayan elemana ise soğuk duyusu organı denir. Soğuk duyusu organı Krause cisimciğidir.
DİKKAT ET !
♦Krause ve Ruffini cisimcikleri ile alınan uyarı talamustan geçerek beynin sıcaklık algılama merkezini uyarır.
♦Vücut sıcaklığının düzenlenmesi ise hipotalamusta yapılır. Fazla sıcaklıkta damarlar genişleyerek terleme yapılır. Çünkü ter deriden buharlaşırken ısı kaybına neden olur. Böylece deri serinler ve vücut fazla sıcaktan korunmuş olur. Fazla soğukta ise deri atardamarı önce daralır sonra genişler. Böylece kan akımı artar. Metabolizma hızlanır. Bu şekilde vücut soğuğa karşı korunmuş olur.
Soru.12: Aşağıdaki şekilde insan göz küresinin kesiti verilmiştir.
Işığa duyarlı almaçların bulunduğu bölge şekilde hangi numara ile gösterilmiştir?
A) I B) II C) III D) IV E) V
Cevap.12: C
Açıklama:
Işığa duyarlı almaçlar III numara ile gösterilen ağ tabakada (retinada) bulunur.
Soru.13: İnsanlarda, reseptörleri benzer biçimde uyarılan iki duyu çeşidi, aşağıdakilerden hangisinde birlikte verilmiştir?
A) İşitme – Koklama
B) Tatma – Görme
C) İşitme – Tatma
D) Dokunma – Koklama
E) Koklama – Tatma
Cevap.13: E
Açıklama:
A) İşitme – Koklama. ( Mekanik – Kimyasal )
B) Tatma – Görme. (Kimyasal- Işık )
C) İşitme – Tatma. ( Mekanik – Kimyasal )
D) Dokunma – Koklama. ( Mekanik – Kimyasal )
E) Koklama – Tatma. ( Kimyasal – Kimyasal ) ( Koku ve tat duyu reseptörleri kimyasal uyarılara karşı duyarlıdır. )
Soru.14: Normal bir insanda, duyu uyarısıyla ( koku duyusu hariç ) başlayan impulslar, tepki organına (efektör) ulaşıncaya kadar;
I. Reseptör,
II. Beyin kabuğu,
III. Talamus
şeklindeki yapılardan hangi sıraya göre geçer?
A) I, III, II B) I, I, III C) II, III, I D) III, I, II E) III, II, I
Cevap.14: A
Açıklama:
I. Reseptör. ( 1 ) ( Duyu organlarından gelen uyarı reseptörler tarafından alınır. )
II. Beyin kabuğu. ( 3 ) ( Talamustan geçerek beyin kabuğundaki ilgili merkezine gönderilir. )
III. Talamus. ( 2 ) ( Koku duyusu hariç diğer bütün duyular önce talamusa gelir. )
Soru.15: Aşağıdakilerden hangisi, normal bir insanın, uzaktaki bir cismi gördükten hemen sonra, yakındaki ve daha karanlıktaki bir cisme bakıp, onu net görebilmesi sırasında gerçekleşmez?
A) Işınların görme hücrelerini uyarması
B) Göz bebeği genişliğinin değişmesi
C) Işınların göz merceğinde kırılması
D) Işınların korneada kırılması
E) Göz merceği kalınlığının aynı kalması
Cevap.15: E
Açıklama:
E) Göz merceği kalınlığının aynı kalması. Yanlış.
•Cismin uzaklığına bağlı olarak göz merceği incelip ya da kalınlaşarak görüntüyü sarı benek üzerine düşürmesine göz uyumu denir.
•Uzaktaki bir cisme bakıldığında mercek yassılaşır ve merceğin kırıcılığı azalır.
•Yakındaki bir cisme bakıldığında küresel bir şekil alır ve göz merceğinin kırıcılığı artar.
Soru.16: Kırmızı bir bilye, gözümüzün önünde, soldan sağa doğru yavaş yavaş hareket ettirilmektedir.
Bilye gözümüzün optik eksenine yaklaşırken ilk olarak şeklinin, daha sonra renginin algılanmasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Siyah-beyazı algılayan çomakların sarı beneğin dışında bulunması
B) Renkleri algılayan konilerin sadece sarı beneğin dışında yayılmış olması
C) Görüntünün ilk olarak sarı beneğe düşmesi
D) Korneanın yandan gelen ve renk duyusunu uyaran ışın dalga boylarını yansıtması
E) Siyah-beyaz etki yapan ışınların daha etkin olması
Cevap.16: A
Açıklama:
A) Siyah-beyazı algılayan çomakların sarı beneğin dışında bulunması. Doğru.
•Sarı beneğin merkezinde koni hücreleri, kenarlarında ise çubuk ( çomak ) hücreleri yoğunlaşmıştır.
•Bundan dolayı yandan yaklaşan bir cismin önce şeklini daha sonra da rengini algılarız.
Soru.17: İnsan gözlerinin ağ tabakasında kör nokta bulunmasına rağmen, belirli bir noktaya bakan normal bir insanın, görme alanı içindeki her şeyi görmesini sağlayan nedir?
A) Göz merceğinin uyum yapması
B) İki gözün birlikte kullanılması
C) Göz bebeğinin büyüyüp küçülebilmesi
D) Göz kaslarının gözü sağa sola çevirebilmesi
E) Cisimlere dikkatle bakılması
Cevap.17: B
Açıklama:
B) İki gözün birlikte kullanılması. Doğru.
•Bu durumun nedeni iki gözün birlikte kullanılmasıdır.
Soru.18: Bir süre kendi etrafında dönen bir insanın sandalyeye oturduktan sonra baş dönmesi hissinin devam etmesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yarım daire kanallarındaki sıvının hareketinin devam etmesi
B) Östaki borusunun basınç değişikliğini ayarlayamaması
C) Silli ( kıllı ) duyu hücrelerinin beyinciğe sinyal gönderememesi
D) Yarım daire kanallarındaki sıvıda basınç dalgalarının genliğinin artması
E) Yarım daire kanallarının her birinin diğer ikisiyle dik olarak konumlanmış olması
Cevap.18: A
Açıklama:
A) Yarım daire kanallarındaki sıvının hareketinin devam etmesi. Doğru.
•Eğer etrafınızda bir süre dönerseniz yarım daire kanalları içindeki sıvı da hareket eder.
•Aniden durduğunuzda ise hâlâ kendinizi dönüyormuş gibi hissedersiniz.
•Çünkü siz durduğunuz hâlde, kanallar içindeki sıvı hâlâ hareket hâlindedir ve denge sinirlerinde impuls oluşturulmaktadır.
Soru.19: Yanda insana ait kulak yapısı gösterilmiştir.
Buna göre, kulaktaki yapılar ve işlevleriyle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Kulak kepçesi, sesin toplanmasını sağlar.
B) Ses dalgaları ile ilk kez kulak zarı titreşir.
C) Sesin iletilmesi sürecinde bazı küçük kemikler işlev görür.
D) Östaki borusu, orta kulak ile yutak arasında bulunur.
E) Ses, yarım daire kanallarında duyuma dönüştürülür.
Cevap.19: E
Açıklama:
E) Ses, yarım daire kanallarında duyuma dönüştürülür. Yanlış.
•Yarım daire kanalları iç dengeyi sağlamada görevlidir.
•İşitmede fonksiyonları yoktur.
•İşitme organı salyangozdaki korti organıdır.
Soru.20: Cismin uzaklığına bağlı olarak gerçekleşen değişimlerle net görüntü sağlanmasına göz uyumu denir.
Buna göre göz uyumu ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Yakındaki bir cisme bakıldığında silli (kirpiksi) kaslar kasılır, göz merceğini tutan mercek bağları gevşer.
B) Uzaktaki bir cisme bakıldığında mercek yassılaşır ve merceğin kırıcılığı azalır.
C) Yakındaki bir cisme bakıldığında göz merceğinin kırıcılığı artar.
D) Uzaktaki bir cisme bakıldığında korneanın küreselliği azalır.
E) Yakındaki bir cisme bakıldığında göz merceğinin küreselliği artar.
Cevap.20: D
Açıklama:
D) Uzaktaki bir cisme bakıldığında korneanın küreselliği azalır. Yanlış. Göz uyumu sırasında korneanın kalınlığı değişmez.
Soru.21: Aşağıdaki şema, insan kulağında, ses dalgalarının beyne uyarı olarak iletimini sağlayan yapıları göstermektedir.
Aşağıdakilerin hangisinde, şemadaki yapılardan biri, gerçekleştirdiği işlevle birlikte verilmiştir?
A) Östaki borusu – Ses dalgalarının şiddetini artırma
B) Salyangoz – Orta kulak ile dış ortam arasında hava basıncını dengede tutma
C) Kulak zarı – Havada yayılan ses dalgalarını sıvıda yayılan dalgalara çevirme
D) Orta kulak kemikleri – Ses dalgalarının şiddetinin aynı kalmasını sağlama
E) Korti organı – Farklı frekanslardaki ses dalgalarını impulsa çevirme
Cevap.21: E
Açıklama:
A) Östaki borusu – Ses dalgalarının şiddetini artırma. Yanlış. (Orta kulak ile dış ortam arasında hava basıncını dengede tutma.)
B) Salyangoz – Orta kulak ile dış ortam arasında hava basıncını dengede tutma. Yanlış. (Havada yayılan ses dalgalarını sıvıda yayılan dalgalara çevirme.)
C) Kulak zarı – Havada yayılan ses dalgalarını sıvıda yayılan dalgalara çevirme. Yanlış. (Ses dalgalarını orta kulağa aktarma.)
D) Orta kulak kemikleri – Ses dalgalarının şiddetinin aynı kalmasını sağlama. Yanlış. (Ses dalgalarının şiddetini 15-20 kat artırarak iç kulağa açılan oval pencereye iletme.)
E) Korti organı – Farklı frekanslardaki ses dalgalarını impulsa çevirme. Doğru. (Farklı frekanslardaki ses dalgalarını impulsa çevirme.)
Soru.22: Aşağıdaki durumlardan hangisi duyu almaçlarının ‘‘alışma’’ özelliğine bir örnektir?
A) Yaşlandıkça tat alma hissinin azalması
B) Nezle olunduğunda tat almanın azalması
C) Derinin dayanamayacağı sıcaklıktaki sıvıların içilebilmesi
D) Kullanılan parfümün kokusunun bir süre sonra algılanmaması
E) Göz bebeklerinin ışığın şiddetine göre genişleyip daralması
Cevap.22: D
Açıklama:
•Uzun süre aynı koku alınırsa koku reseptörleri yorulurlar ve koku hissedilmez.
•Bu durum koku adaptasyonudur.
Soru.23: Ses dalgaları ile meydana gelen titreşimlerin insan kulağında çekiç. örs ve üzengi kemiklerinden sonra ilk olarak iletildiği yer neresidir?
A) Dalız
B) Zar salyangoz
C) Korti organı
D) Yarım daire kanalları
E) Kemik salyangoz
Cevap.23: A
Açıklama:
Titreşim orta kulak kemikleri üzerinden geçtikten sonra oval pencere ile iç kulaktaki Dalıza aktarılır.
Soru.24: İnsanda sesin algılanmasında;
I. Otolit isimli kristallerin, reseptörler üzerinde yer değiştirmesi
II. Reseptörlerin, sıvıdaki dalgalar aracılığıyla mekanik olarak uyarılması
III. Uyarıların, mukus aracılığıyla reseptör hücrelerine iletilmesi
olaylarından hangileri rol oynar?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) I ve III E) II ve III
Cevap.24: B
Açıklama:
I. Otolit isimli kristallerin, reseptörler üzerinde yer değiştirmesi. Dengeyi sağlamaya yöneliktir.
II. Reseptörlerin, sıvıdaki dalgalar aracılığıyla mekanik olarak uyarılması. Ses algılanmasında salyangozda bulunan Perilenf sıvısı titreşir ve korti organı uyarılır. Sesin algılanmasında rol oynar.
III. Uyarıların, mukus aracılığıyla reseptör hücrelerine iletilmesi. Salyangoz içerisinde mukus yer almaz.
Soru.25: Balık, kuş ve memeli hayvanların işitme organlarında ortak olan yapı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kulak kepçesi
B) Yarım daire kanalları
C) Kulak yolu
D) Östaki borusu
E) İyi gelişmiş salyangoz
Cevap.25: B
Açıklama:
•Balıklarda kulak zarı, kemikler ve Kohlea bulunmaz.
•Kuşlarda ise basit bir kemik ve basit bir Kohlea bulunur.
•Balık, kuş ve memeli hayvanların kulak yapılarında Yarım Daire Kanalları bulunur.
Soru.26: Bazı duyu organlarının reseptörlerinin yoğun olarak bulunduğu bölgeler aşağıda verilmiştir.
I. Tat tomurcukları
II. Sarı benek
III. Korti organı
Buna göre numaralandırılan bölgelerden aşağıda verilen reseptör çeşitlerinin doğru eşleştirilmesi hangisinde yapılmıştır?
Cevap.26: E
Açıklama:
I. Tat tomurcukları. Kemoreseptör
II. Sarı benek. Fotoreseptör
III. Korti organı. Mekanoreseptör
Soru.27: Burun ve kulaktaki reseptörlerde impuls oluşabilmesi için uyarının;
I. Eşik değere sahip olma
II. Mukusta çözünme
III. Mekanik etki oluşturma
özelliklerinden hangilerine sahip olma ortaktır?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) I ve III
Cevap.27: A
Açıklama:
I. Eşik değere sahip olma. Bütün reseptörler için ortaktır.
II. Mukusta çözünme. Koku için gereklidir.
III. Mekanik etki oluşturma. Kulak için gereklidir.
Soru.28: Duyu organları ve bu duyu organlarında bulunan reseptörlerin doğru eşleştirilmesi aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?
Cevap.28: A
Açıklama:
Göz →Sarı benek
Burun → Sarı bölge
Dil → Papilla
Kulak → Korti
Deri → Dermis
Soru.29: Dokunma duyusu olan deri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Üst deri korun ve malpighi tabakalarından oluşur.
B) Üst deride güneş ışınlarının etkisi ile A vitamini üretilir.
C) Dermis tabakası canlı hücrelerden oluşur.
D) Deriye renk veren melanin pigmentleri üst derinin malpighi tabakasından üretilir.
E) Deri bazı boşaltım atıklarının atılmasını sağlar.
Cevap.29: B
Açıklama:
B) Üst deride güneş ışınlarının etkisi ile A vitamini üretilir. Yanlış.
( Üst deride güneş ışınlarının etkisi ile A vitamini değil, D vitamini üretilir. )
Soru.30: İnsan vücudundaki;
I. Kulak,
II. Dil,
III. Burun,
IV. Deri
Duyu organlarından hangilerinde uyarıların algılanıp ilgili sinir hücrelerinde impuls oluşturabilmesi için uyarıcının sıvı içinde çözünmesi gerekir?
A) I ve III B) I ve IV C) III ve IV D) II ve III E) I, II ve III
Cevap.30: D
Açıklama:
⇒II. Dil ve III. Burun için suda çözünme şartı vardır.
⇒Çünkü her ikisi de kimyasal moleküllerce uyarılabilir.
⇒Yani hem tat hem de koku kimyasal olaylardır.
Soru.31: Kulağın bölümlerinden birisi olmasına karşılık doğrudan işitme ve denge ile görevi bulunmayan kısım aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kulak kepçesi
B) Kulak zarı
C) Östaki borusu
D) Yarım daire kanalları
E) Tulumcuk ve kesecik
Cevap.31: C
Açıklama:
C) Östaki borusu:
•Östaki borusu, kulak zarının iki tarafındaki basıncın dengede tutulmasını sağlar, doğrudan işitme veya denge fonksiyonu yoktur.
Soru.32:
I. Göz,
II. Dil,
III. Kulak,
IV. Burun
Yukarıda verilen duyu organlarından hangilerinde uyarılma mekanizması benzerdir?
A) I ve II B) I ve IV C) I ve III D) II ve III E) II ve IV
Cevap.32: E
Açıklama:
I. Göz→ ışık (optik)
II. Dil → kimyasal
III. Kulak → mekanik
IV. Burun → kimyasal
Soru.33: İnsan gözüyle ilgili;
I. Görüntünün retinanın önüne düşmesi durumunda, oluşan görme kusuru kalın kenarlı mercekle giderilebilir.
II. Görüntünün retinanın arkasına düşmesi durumunda, oluşan görme kusuru ince kenarlı mercekle giderilebilir.
III. Renklerin algılanmasını sağlayan ışınların dalga boyları, yalnızca çomak şeklindeki reseptörleri uyarır.
IV. Görme sinirinin göz yuvarlağından çıktığı bölge, görüntünün en net alındığı bölgedir.
Yargılarından hangileri doğrudur?
A) Yalnız I B) Yalnız IV C) I ve II D) III ve IV E) I, III ve IV
Cevap.33: C
Açıklama:
I. Görüntünün retinanın önüne düşmesi durumunda, oluşan görme kusuru miyop gözdür. Kalın kenarlı mercekle giderilebilir. (Doğru.)
II. Görüntünün retinanın arkasına düşmesi durumunda, oluşan görme kusuru hipermetroptur. İnce kenarlı mercekle giderilebilir. (Doğru.)
III. Renklerin algılanmasını sağlayan ışınların dalga boyları, koni şeklindeki reseptörleri uyarır. (Yanlış.)
IV. Görme sinirinin göz yuvarlağından çıktığı bölgeye kör nokta denir. Görüntü oluşmaz. (Yanlış.)
Soru.34: Görme sorunu yaşayan bir bireyde görüntünün göz yuvarlağında oluştuğu yer aşağıdaki şekilde verilmiştir.
Buna göre aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) Göz küresinin önden arkaya çapının artması sonucu oluşabilir.
B) Göz merceğinin normalden kalın olup kırıcılığının artması sonucu oluşabilir.
C) Yakını iyi görmesine karşılık uzağı net göremez.
D) Görme sorunu ince kenarlı mercekle düzeltilir.
E) Şekilde gösterilen görme sorunu miyopluktur.
Cevap.34: D
Açıklama:
•Görüntünün göz yuvarlağının arkasında oluştuğu görülmektedir. Bu durum göz kusurunun hipermetrop olduğunu gösterir.
•Hipermetropluk ince kenarlı mercekle düzeltilir.
Buna göre:
A) Göz küresinin önden arkaya çapının artması sonucu oluşabilir. Miyop göz ile ilgilidir.
B) Göz merceğinin normalden kalın olup kırıcılığının artması sonucu oluşabilir. Miyop göz ile ilgilidir.
C) Yakını iyi görmesine karşılık uzağı net göremez. Miyop göz ile ilgilidir.
D) Görme sorunu ince kenarlı mercekle düzeltilir. Hipermetrop göz ile ilgilidir.
E) Şekilde gösterilen görme sorunu miyopluktur. Miyop göz ile ilgilidir.
Soru.35: Lensler günümüzde görme ile ilgili problemlerin giderilmesi için üretilen teknolojik araçlardır.
Buna göre;
I. Miyopluk,
II. Hipermetropluk
III. Astigmatlık
IV. Renk körlüğü
gibi görme kusurlarının hangilerinde normal görme sağlanması için lensler kullanılmaktadır?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) Yalnız I ve II E) I, II, III ve IV
Cevap.35: E
Açıklama:
I. Miyopluk. Kullanılmaktadır.
II. Hipermetropluk. Kullanılmaktadır.
III. Astigmatlık. Kullanılmaktadır.
IV. Renk körlüğü. Kullanılmaktadır. ( Renk körlüğünün ilaçla veya ameliyatla tedavisi bulunmamakta ancak Chromagen isimli özel bir lens sistemiyle renk körü hastalarının şikayetleri artık düzeltilebilmektedir. Bu tedavide özel renk filtreleri sayesinde göze gelen ışığın dalga boyu değiştirilerek hastanın renkleri algılaması ve ayırt etmesi sağlanmaktadır. Tedavi, tercihe göre gözlük veya kontak lens olarak uygulanabilmektedir. )
Soru.36: Göz sağlığını korumasında aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Gözlerimizi temiz tutmalıyız.
B) Başkalarına ait havluları ve gözlükleri kullanmamalıyız.
C) Televizyonu uzun süre ve yakından izlememeliyiz.
D) Gözlerimizi aşırı ışıktan korumalıyız.
E) Gözlerimizin görme yeteneğini artırmak için K vitamini içeren besinler tüketmeliyiz.
Cevap.36: E
Açıklama:
E ) Gözlerimizin görme yeteneğini artırmak için A vitamini içeren besinler tüketmeliyiz.
Soru.37:
– Göz küresinin önden arkaya çapı azalmıştır.
– Göz merceği ya da korneadaki düzensiz kıvrımlar sonucunda göze giren ışınlar farklı açılarda kırılmaktadır.
– Göz içindeki fazla sıvının atılmasını sağlayan kanallar tıkanırsa gözün iç basıncı artmıştır.
– Göz merceği normalden daha şişkin olmuştur.
Aşağıda verilen görme kusurları ve hastalıklardan hangisinin özelliği yukarıda verilmemiştir?
A) Miyop B) Glokom C) Prespitlik D) Astigmatlık E) Hipermetrop
Cevap.37: C
Açıklama:
– Göz küresinin önden arkaya çapı azalmıştır. Hipermetrop
– Göz merceği ya da korneadaki düzensiz kıvrımlar sonucunda göze giren ışınlar farklı açılarda kırılmaktadır. Astigmatlık
– Göz içindeki fazla sıvının atılmasını sağlayan kanallar tıkanırsa gözün iç basıncı artmıştır. Glokom
– Göz merceği normalden daha şişkin olmuştur. Miyop
C) Prespitlik: Verilmemiş. Yaşlanmaya bağlı olarak göz merceği, esnekliğini kaybetmeye başlamıştır.
Soru.38:
I. Yarım daire kanalları
II. Korti organı
III. Otolit taşları
IV. Kesecik
Kulakla ilgili yukarıda verilen yapılardan hangisi veya hangilerinde yetersizlik oluşması insanda denge problemine yol açması beklenir?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I, III ve IV E) I, II, III ve IV
Cevap.38: D
Açıklama:
•Yarım daire kanalları, Otolit taşları ve kesecik denge ile ilgili yapılardır.
•Korti organı ise işitme organıdır. Dengede işlevi yoktur.
Soru.39: İnsanlarda denge ile ilgili;
I. Beyinde denge ile ilgili ana merkez beyin sapındaki ve beyincikteki denge hücrelerinden oluşmaktadır.
II. Denge bozuklukları; kulak kökenli olabilir.
III. Denge bozuklukları; vitamin eksiklikleri, hormonal bozukluklar sonucu da gelişebilir.
IV. Dengenin sağlanmasında görmenin bir fonksiyonu yoktur.
Yargılardan hangileri doğrudur?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I, II ve III E) I, II, III ve IV
Cevap.39: D
Açıklama:
•Vücudun dengeli bir şekilde hareket edebilmesi için gözün de kulakla birlikte çalışması gerekir.
•Örnek; Gözlerimizi kapalı tek ayak üstünde durup veya gözlerimiz kapalı iken kendi eksenimiz etrafımızda döndüğümüzde dengemizin bozulduğu görülür.
Soru.40: Aşağıdaki şekilde görülen göz kusuru ile ilgili olarak göz kusuru çeşidi ve hangi mercekle düzeltilebildiği aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir?
A) Miyop → Kalın kenarlı mercek
B) Miyop → İnce kenarlı mercek
C) Hipermetrop → Kalın kenarlı mercek
D) Hipermetrop → İnce kenarlı mercek
E) Astigmat → Kalın kenarlı mercek
Cevap.40: A
Açıklama:
•Görüntü retinanın önüne düştüğüne göre, göz küresinin önden arkaya doğru çapı artmıştır.
•Bu göz kusuru da miyop göz kusurudur.
•Kalın kenarlı mercekle düzeltilir.
KONU BİTTİ.
Bir yanıt yazın