Doğal Kaynaklar ve Biyolojik Çeşitliliğin Korunması
Doğal Kaynaklar ve Biyolojik Çeşitliliğin Korunması
DOĞAL KAYNAKLAR
ve
BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİN KORUNMASI
Ekosistem Hizmetleri:
♦Ekosistem hizmetleri çevrenin kararlı ve dengeli bir şekilde varlığını devam ettirebilmesi için canlılar tarafından gerçekleştirilen faaliyetlerin tamamıdır.
♦Ekosistem hizmetleri doğal döngüler aracılığıyla gerçekleşir.
Ekosistem Hizmetleri Şunlardır :
- Havanın ve suyun temizlenmesi
- Atıkların etkisiz hale getirilmesi
- Verimli toprakların oluşması ve korunması
- Doğal vejetasyonda tozlaşmanın sağlanması
- Tohumların yayılması
- Doğal afetlerin şiddetinin azaltılması
Örnek: Su sümbülleri ve su mercimeği gibi bitkiler göllerdeki atıkların temizlenmesinde kullanılır.
Dikkat Et !
- Bir insanın yasamı boyunca tükettiği kaynakların geri kazanımının sağlanması için gerekli olan her türlü̈ doğal kaynak (toprak, su, hava vs.) o insanın EKOLOJİK AYAK izidir.
- Sürdürülebilir bir yasam için, ekolojik ayak izinin azalmasına yönelik önlemler alınmalıdır.
Tükenmeyen Kaynak = Yenilenen Kaynak
Tükenebilen Kaynak = Yenilenemeyen Kaynak
Şema: Doğal kaynakların çeşitleri
Ekosistem Hizmetlerinde Biyoçeşitliliğin Etkisi
Biyoçeşitlilik; Bir ekosistemde, biyomda ya da biyosferde bulunan tüm canlıların çeşitliliğidir.
- gen çeşitliliği,
- tür çeşitliliği ,
- ekosistem çeşitliliği
olmak üzere üç̧ kategoride incelenir.
Kilittaşı tür; ekolojik bakımdan ekosistemdeki diğer türlerden daha önemli etkilere sahip olan türlerdir.
♦Kilittaşı türlerin bir ekosistemde yok olması ya da sayıca azalması ekolojik dengenin bozulmasına neden olur.
DOĞAL KAYNAKLARIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ
İnsanın, yaşadığı çevredeki doğal kaynakların varlığı korunarak, gelecek nesillerin de bu kaynaklardan yararlanması sağlanacak şekilde devamlılığının sağlanmasına SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK denir.
Ekosistem Hizmetlerinin Sürdürülebilirliğini Etkileyen Başlıca Faktörler:
A. Nüfus Artışının Sürdürülebilirliğe Etkisi :
- İnsanların beslenme, barınma, su gibi temel yaşamsal doğal kaynakların hızla tükenmesine ve çevre kalitesinin bozulmasına neden olmaktadır.
- Nüfusun artışı enerji tüketimini de artırmaktadır. Bu durum sınırlı olan kömür, petrol vb. fosil yakıtlarının tüketimini artırmaktadır.
- Nüfus artışına bağlı olarak türlerin habitatlarının parçalanması, işgal edilmesi sonucu dar alanlarda yaşamak zorunda kalan popülasyonlarda akrabalar arası eşleşmelerde artış görülür. Tür içi çeşitlilik azalır ve hatalı genlerin frekansı yükselir.
B. Kentlerin Sürdürülebilirliğe Etkisi :
- Ulaşım, yakıt tüketimi, baraj ve otoyol yapımı, sonucunda habitatlar parçalara bölünüp, ekolojik ayak izinin artmasına yol açılmaktadır.
- Kentleşme ortamında, yeşil alanlara yer açılması, doğal kaynakların tüketilmesinin bilinçli yapılması, dönüşüm olayına önem verilmesi ekolojik sürdürülebilirliği olumlu yönde etkileyecektir.
C. Teknolojik Gelişmelerin Sürdürülebilirliğe Etkisi :
- Teknolojinin gelişmesine paralel olarak elektrik tüketimi de artmaktadır.
- Elektrik ihtiyacının karşılanabilmesi için miktarı sınırlı olan fosil nitelikli yakıtlar hızla azalmakta ve çevre kirliliği artmakta ve küresel ısınma hızlanmaktadır.
- Bu nedenle teknoloji ve ekoloji arasında dengeler kurularak, sürdürülebilir bir kalkınma sağlayan ve çevreye zarar vermeyen teknoloji modelleri geliştirilmelidir.
D. Tarımın Sürdürülebilirliğe Etkisi :
- Günümüzde daha fazla üretim yapabilmek için tarım ilaçları (pestisitler), yapay kimyasal gübreler, GDO’lu ürünler, sulama sistemleri kullanılmaktadır.
Pestisitler; zehirli kimyasal madde birikimine,
aşırı kimyasal gübre kullanımı; suların kirlenmesine,
fosil yakıtlar; hava kirliliğine; küresel iklim değişikliğine ve asit yağmurlarına,
aşırı su kullanımı; doğal kaynakların kurumasına,
sebep olmaktadır.
- Bunların önüne geçmek için ekosisteme olumsuz etkisi olmayan sürdürülebilir tarım teknikleri üzerinde çalışılmalıdır.
- Erozyon kontrolü gibi uygun toprak kullanımı yöntemleri, organik madde bakımından zengin hayvansal gübre kullanımı, fazla miktarda protein içeren ve toprağa azot sağlayan bitkilerin (baklagiller vb.) yetiştirilmesi uygun ekolojik yöntemlerden bazılarıdır.
Ekosistem Hizmetlerinin Aksamaması ve Sürdürülebilirlik İçin İnsanların Yapması Gereken Bazı Faaliyetler
1. Ekolojik ayak izinin azaltılması (enerji, günlük giysi, ev eşyası besin vb tüketimlerinin azaltılması ile sağlanabilir.)
2. Günlük hayatında karşılaştığı canlı türlerine zarar vermemesi.
3. Günlük hayatında yapay kimyasal maddeleri bilinçli kullanması.
4. Ulaşımda mümkün olduğu kadar motorsuz veya toplu taşıma araçlardan faydalanması.
5. Doğal bitki örtüsünü koruması, yenilerinin oluşturulmasına katkı sağlaması.
6. Geri dönüşümü mümkün olan atıkların tekrar değerlendirilebilmesine katkı sağlaması.
7. Hayatının her kademesinde zorunlu tüketim maddelerine karşı tasarruflu kullanımı ön planda tutması.
8. Hayatını sınırsız üretim ve sınırsız tüketim anlayışından uzak sürdürmesi.
BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİN KORUNMASI
- Biyoçeşitlilik, biyolojik çeşitliliğin kısaltılmışı olup yaşayan canlıların çeşitliliği demektir.
Biyoçeşitliliğin Azalmasının Nedenleri
1. Habitat tahribatı
2. İstilacı türler
3. Aşırı kullanma
4. Kirlilik
1. Habitatın bozulması:
- Türkiye’nin biyoçeşitliliği için en önemli tehdit, yaşam alanlarının (habitat) kaybolmasıdır.
- Aşırı sulama, sulak alanların kurutulması, baraj ve otoyol yapımı, plansız turizm, çarpık kentleşme, plansız madencilik, orman ve makilik alanların tarım alanına dönüştürülmesi vb. sonucunda habitatlar parçalara bölünüp tahrip edilmektedir. Habitatların tahrip edilmesi, ortama yabancı türlerin girmesi ve besin zincirinin bozulması vb. biyoçeşitliliği tehdit eden önemli tehlikelerdendir.
- Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) verilerine göre dünyada bilinen 9040 kuş türünün %13’ü yok olma tehlikesi altındadır. Tatlı su balık türlerinin yaklaşık %20’sinin nesli tükenmiştir ya da tehlike altındadır.
- Türkiye endemik bitkiler açısından ciddi tehditlerle karşı karşıyadır. Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN 2001) kriterlerine göre endemik türlerimizin yaklaşık 600 kadarı tehlike sınırında, 700 kadarı da tehlike altındadır. Türkiye’de bulunan 141 sürüngen ve kurbağa türünden 16 tür endemik olup bunlardan 10’u tehlike altındadır. Tespit edilen 460 kuş türünden 17 tür tehlike altında, büyük çoğunluğu da koruma gerektiren türler arasındadır. Türkiye’de kaydedilen 161 memeli türünden çakal, su samuru vb. 23 tür tehlike altında olup koruma altına alınmıştır.
- Birçok araştırmacı, dünyadaki çevre tahribatının hızla devam etmesi durumunda bitki ve hayvan türlerinin bir kısmının bu yüzyılın sonuna kadar yok olacağını tahmin etmektedir.
- Koruma altına alınmış alanlarda biyoçeşitlilik kaybını azaltmak için çalışmalar. yapılmaktadır.
Yoğun ağaç kesimi, madencilik çalışmaları vb. uygulamalarla tahrip edilmiş alanların eski hâline getirilmesi restorasyon ekolojisi çalışmalarıyla sağlanmaktadır. - Yeryüzündeki kaynakları korumak, yönetmek ve onların güvenli bir biçimde gelişmelerini sağlamak için temel ekolojik bilgilere sahip olmamız gerekir.
- Gerçek ihtiyaçlarımızı ve isteklerimizi doğru belirlemeliyiz.
- Yaşamak için ihtiyaç duyduğumuz doğal süreçlere saygılı olmalıyız.
Not:
A. Endemik Tür:
Yeryüzünün yalnızca belirli bölgelerinde yayılış gösteren, yaşam alanı belirli bir bölge ile sınırlı olan canlılardır.
Endemik bitki türleri genel olarak step ekosistemlerinde yayılış gösterirler.
-Daha önce geniş alanlara yayılmış bir tür, iklim değişimi sonucu, ekolojik özelliklerine uygun belli bir yere çekilerek yaşamını sürdürür.
Örneğin, Kasnak meşesi ormanının Eğirdir ve Kovada gölleri arasında dünyada tektir.
Ülkemiz için endemik olan, nesli yok olma tehlikesi olan türlerin korunmasına yönelik gen bankaları oluşturulmaktadır.
B. Gen bankası:
Bitkiye dönüşebilecek tohumların ya da birleştirildiğinde bir organizmayı oluşturulabilecek sperm ve yumurtanın, taşıyıcı anneye aktarılacak bir hayvan embriyosunun ya da kök hücrelerinin bozulmadan uzun süre saklandığı özel ortamladır.
Ülkemizde de 2010 yılında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın Ankara / Yenimahalle yerleşkesinde açılan ve dünyanın üçüncü büyük gen bankası olan Türkiye Tohum Gen Bankası’nda hem bitki hem bakteri hem de mantar gen kaynakları koruma altına alınmaktadır.
2. İstilacı tür:
- Başka bir bölgeden gelerek getirildikleri yerde hızla yayılan ve böylece bu bölgenin yerli türlerinin habitatlarını işgal eden doğal olmayan türlerdir.
- Bu türlerin adaptasyon yetenekleri oldukça yüksek, tolerans aralıkları ise oldukça geniştir. Yerel türlerin neslinin tükenmesinin en önemli sebebidir.
- İstilacı türlere örnek olarak Nil levreği verilebilir.
- Çok büyük tatlı su balıklarından biri olan Nil levreği (boyu 2 metreye, ağırlığı ise 450 kilograma kadar erişebilmektedir.) gelişen insan popülasyonlarına protein içeriği yüksek besinler sağlamak üzere Doğu Afrika’daki Victoria Gölü’ne sokulmuştur.
- Bırakıldığı gölde, daha küçük vücutlu 200 türü ortadan kaldırmış ve kendisi de sayıca hızla artmıştı
» Yerel türlerin neslinin tükenmesinin en önemli sebebi istilacı türlerdir.
3. Aşırı kullanma:
- Doğal yaşam kaynaklarının yenilenebilirdik düzeyinin üzerinde çok fazla miktarda kullanılmasıdır.
- Bazı durumlarda aşırı kullanım; özellikle gereğinden fazla yapılan ormancılık, balıkçılık ve avlanma gibi faaliyetler yoluyla kaynağın tükenmesine yol açmaktadır.
- Aşırı balıkçılık faaliyetleri ile birçok balık türü, yok olma sınırına gelmiş olup, deniz hayati açısından da toplam tür çeşitliliği azalmıştır.
- Nesli tükenmekte olan türlerin yasaya aykırı ticareti ve aşırı avlanma; bu türlerin var olmasına karşı en büyük tehdit olmaktadır.
4. Kirlilik:
- Dünya çapında yüzlerce türün popülasyonlarının azalmasına neden olan en önemli faktör hava e su kirliliğidir.
- Atmosfere salınan kirleticiler, küresel su döngüsü ile tüm dünya yayılmakta ve hem karasal hem de sucul ekosistemlerin bozulmasına yol açmaktadır.
NOT:
- Biyokaçakçılık konusu ülkemizde bulunan biyoçeşitliliği tehdit etmektedir.
Biyokaçakçılık: Doğada var olan yabani canlıların ve onlara ait olan genetik kaynakların o canlıların haklarını elinde bulunduran devletin izni olmadan alınarak kaçırılmasıdır.
- Ülkemizde bulunan bu doğal genetik kaynakları korumak adına biyokaçakçılık kanunu yer almaktadır.
- Bu kanun kapsamında ülke sınırları içerisinde herhangi bir canlının ya da genetik kaynağın çıkışına izin verilmemekte ve yakalanılması durumunda para cezası uygulanmaktadır.
- Bu konu çerçevesinde yetkililerin dikkatli olması büyük önem taşımaktadır.
- Bizden alınan bize ait olan bu canlıların ileri zamanlarda bize karşı kullanılabilecek ya da para ile satılabilecek olması unutulmamalı ve bu doğal miraslara sahip çıkılmalıdır.
KONU TARAMA
SORU 1. Türkiye’de endemik bir tür olan step vaşağı nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Bu türün korunması için;
I. avlanma yasaklarına uyulması,
II. yaşam alanlarının korunması,
III. evcilleştirilmesi,
IV. yakın türlerle melezleştirilmesi
uygulamalarından hangilerinin yapılması uygundur?
A) I ve II B) I ve III C) II ve III D) II ve IV E) III ve IV
Cevap: A
Avlanma yasaklarına uyulması ve yaşam alanlarının korunması türün korunmasına yöneliktir. Evcilleştirilmesi ve yakın türlerle melezleştirilmesi step vaşağının doğal yapısının değişmesine hizmet eder korumaya değil.
SORU 2. Türkiye’de yetişen endemik türlerle ilgili olarak,
I. Endemik türler, belirli habitatlara özgüdür.
II. Endemik türlerin hepsi, Türkiye genelinde yayılış gösterir.
III. Endemik türlerin tehlike altında olması gelecekte olumsuz sonuçlar doğurabilir.
IV. Endemik bitki türleri genel olarak step ekosistemlerinde yayılış gösterirler.
ifadelerinden hangileri doğrudur?
A) Yalnız I B) I ve II C) II ve IV D) I, III ve IV E) II, III ve IV
Cevap: D
Endemik türlerin hepsi, Türkiye genelinde yayılış göstermiş olsaydı endemik tür olmazlardı. Çünkü endemik demek belirli bir yöreye özgü demektir.
SORU 3. Aşağıdakilerden hangisi ekosistem hizmetlerinin aksamaması ve sürdürülebilirlik için insanların yapması
gereken faaliyetler içinde yer almaz?
A) Ağaçlandırma çalışmalarına katılması
B) Ulaşımda motorsuz araçların tercihi
C) Karbon ayak izini küçültmesi
D) Atıkları türlerine göre ayırarak ilgili yerlere ulaştırması
E) Evsel atıkları akarsu yerine göl ve denizlere aktarması
Cevap: E
Hiçbir atığın ne akarsu ne de göl ve denizlere aktarımı yapılmamalıdır. Göller de denizler de atıklarla kirlenir.
SORU 4. İstilacı türler;
I. Yerel türleri ortadan kaldırabilme
II. Getirildiği bölgenin tür çeşitliliğini artırma
III. Taşındığı habitatta hızla çoğalma
IV. Yeni habitatı için doğal tür sayılması
özelliklerinden hangilerine sahiptir?
A) I ve II B) I ve III C) I, II ve III D) I, III ve IV E) II, III ve IV
Cevap: B
İstilacı türler, yerel türlerin neslinin tükenmesinin en önemli sebebidir. Tür çeşitliliğinin azalmasına neden olur. Yine istilacı türler, başka bir bölgeden gelerek getirildikleri yerde hızla yayılan ve çoğalan yeni habitatlarında doğal olmayan türlerdir.
SORU 5. Biyoçeşitlilik, biyolojik çeşitliliğin kısaltılmışı olup yaşayan canlıların çeşitliliği demektir.
Biyoçeşitliliğin azalmasında;
I. Ekolojik restorasyon
II. İstilacı türler
III. Aşırı kullanma
IV. Biyokaçakçılık
gibi durumların hangileri neden olabilir?
A) I ve II B) I ve III C) I, II ve III D) I, III ve IV E) II, III ve IV
Cevap: E
Ekolojik restorasyon, bozulan ekolojik dengenin düzeltilmesi için yapılan çalışmalardır.
Biyoçeşitliliğin sağlanmasına yöneliktir.
İstilacı türler, aşırı kullanma ve Biyokaçakçılık biyolojik çeşitliliğe zara veren olaylardır. Dolayısı ile biyoçeşitliliği azaltabilirler.
SORU 6. Ekosistem hizmetleri ve sürdürülebilirliğini olumsuz yönde en çok etkileyen enerji kaynağı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Rüzgar enerjisi
B) Işık enerjisi
C) Jeotermal enerjisi
D) Fosil nitelikli olanlar
E) Biyomas (biyokütle) enerjisi
Cevap: D
Elbette fosil nitelikli olanlardır.
Havayı yüksek oranda kirletir.
Biyokütle kaynaklarının (bitkilerin kalıntıları, ağaç dalları, kabukları, kökleri, sebze ve meyvelerin yenmeyen kısımları) yakıldığında yarattıkları CO2 salınımı fosil yakıtlara göre önemsenmeyecek ve yeni canlıların büyümesiyle var olan ekolojik döngünün absorbe edebileceği miktarlardadır.
Yani biyokütle enerjisi doğal dengenin bir parçasıdır.
SORU 7. Canlıların yaşama alanı olan habitatların insan etkisi ile küçük parçalara bölünmesi sonucunda,
I. hatalı genlerin oranının yükselmesi,
II. akrabalar arası eşleşmenin artması,
III. büyük popülasyonların küçük popülasyonlara bölünmesi
olaylarının gerçekleşme sırası aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?
A) I, II, III B) I, III, II C) II, I, III D) III, I, II E) III, II, I
Cevap: E
Sıralayalım;
III. büyük popülasyonların küçük popülasyonlara bölünmesi
II. akrabalar arası eşleşmenin artması,
I. bozuk genlerin oranının yükselmesi,
SORU 8. Bir istilacı tür olan gümüşi havuz balığı, bırakıldığı göllerde baskın olan kızıl kanat, eğrez ve adi
sazan gibi balık türlerinin sayısında ciddi bir azalmaya neden olurken, kendisi hızla sayısını artırmaktadır.
Yukarıda verilen bilgiye göre, gümüşi havuz balığıyla ilgili,
I. Çevreye uyum yeteneği çok gelişmiştir.
II. Diğer balık türlerine göre üreme hızı daha yüksektir.
III. Bulunduğu ortamdaki diğer canlılarla arasında rekabet vardır.
IV. Göldeki ototrof canlılarla beslenerek suyun oksijen oranının azalmasına neden olur.
yargılarından hangilerine ulaşılamaz?
A) Yalnız II B) Yalnız IV C) I ve II D) II ve III E) III ve IV
Cevap: B
“kendisi hızla sayısını artırmaktadır” ifadesi çevreye uyum yeteneğinin geliştiğini gösterir.
“kızıl kanat, eğrez ve adi sazan gibi balık türlerinin sayısında ciddi bir azalmaya neden olurken, kendisi hızla
sayısını artırmaktadır” ifadesi hızlı çoğaldığını gösterir.
“kızıl kanat, eğrez ve adi sazan gibi balık türlerinin sayısında ciddi bir azalma ” rekabeti kaybettiklerinden dolayı olabilir.
İstilacı türün ototrof canlılarla olan ilişkisi ifade edilmemiştir.
KONU BİTTİ.
Bir yanıt yazın