Ekoloji Kavramları Canlıları Etkileyen Faktörler Beslenme Şekilleri
Ekoloji Kavramları Canlıları Etkileyen Faktörler Faktörler Beslenme Şekilleri
EKOSİSTEM EKOLOJİSİ
ve
GÜNCEL ÇEVRE SORUNLARI
EKOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL TERİMLER
1-Ekoloji
2-Popülasyon
3-Komünite
4-Biyosfer
5-Ekosistem
6-Habitat
7-Ekolojik Niş
8-Tür
9-Baskın Tür
10-Biyom
11-Biyotop
12-Fauna
13-Flora
14-Ekoton
15-Biyokütle (Biyomas)
16-Çevre Direnci
17-Biyolojik Birikim
18-Süksesyon
19-Kilit taşı türleri
20-Gösterge tür (belirteç=indikatör)
22- Tolerans (hoşgörü)
21-Mikroklima
22-Taşıma Kapasitesi
23-Plankton
24-Rekabet
Ekoloji:
Canlıların birbirileri ve cansız çevre ile olan ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır.
Tür:
- Ortak bir atadan gelen, yapı ve görev bakımından benzer organlara sahip, aralarında gen alışverişi olabilen ve kısır olmayan döller meydana getiren bireylere tür denir.
- Ekolojik organizasyonun en alt biriminde TÜR yer alır. Ekolojide bu ORGANİZMA olarak da alınır.
- Organizma; bireysel bir canlıdır.
Ekolog:
Ekoloji alanında inceleme ve araştırma yapan bilim insanlarına “ EKOLOG ” denir.
Ekosistem Ekolojisi:
Ekosistemlerin yapısını ve işleyişini inceleyen ekolojinin alt dalına “ EKOSİSTEM EKOLOJİSİ ” denir.
Popülasyon:
Belirli bir bölgede yaşayan aynı tür canlıların oluşturduğu topluluktur.
Örnek: Toroslarda yaşayan ala geyikler, Beynam ormanlarının kızıl çamları, Van gölünde yaşayan inci kefalleri gibi.
Komünite ( Yaşama Birlikleri):
Aynı alan içerisinde birbiriyle ilişkili tüm popülasyonların oluşturduğu topluluğa denir.
(Kısaca : Birden fazla popülasyonun oluşturduğu topluluktur. )
Örnek: Bir gölde bulunan balıklar, kurbağalar, bitkiler, böcekler ve bakteriler o gölün komünitesini oluşturur.
Not: Bir komünite içerisinde birden fazla tür bulunur. Dolayısıyla komüniteler popülasyonlardan daha büyük sadece canlı topluluklarıdır.
Ekosistem:
Birden fazla komünitenin bir araya gelerek oluşturduğu cansız çevreyi de içine alan bölgedir.
Örnek: Bir kıta, bir okyanus ekosistem olarak kabul edilebileceği gibi bir orman, çayır, göl hatta akvaryum da birer ekosistemdir. Dünya en büyük ekosistemdir.
Ekosistem = Komünite + Cansız çevre
- Bir ekosistem; temel olarak su, sıcaklık, mineral vb. cansız etmenler ile üreticiler, tüketiciler ve ayrıştırıcılardan oluşur.
Biyosfer (Ekosfer):
Dünya üzerinde canlıların yaşadığı alanların tümüdür. Küresel ekosistem de denilebilir.
Ekolojide en kapsamlı düzey olan biyosfer, atmosferin yeryüzünden yukarı doğru birkaç kilometrelik bölümünü, karaların ise en az 3 kilometre derinliğe kadar olan kısmını kapsar.
DİKKAT !!!
Ekolojik organizasyon düzeyleri küçük birimden büyüğe sırası ile:
- Tür (Organizma) ( en küçük )
- Popülasyon
- Komünite
- Ekosistem
- Biyosfer ( en büyük )
Habitat:
Bir organizmanın doğal olarak yaşayıp, üreyebildiği yaşam alanıdır.
Bu alan, bir okyanus kadar büyük olabileceği gibi, çürümüş bir ağaç kütüğünün altı ya da bir böceğin bağırsağı kadar küçük de olabilir.
Örnek: Balinanın habitatı okyanustur.
Ekolojik Niş:
Habitat içindeki bireylerin yaşamını sürdürebilmek için yaptıkları faaliyetlerin tamamıdır.
Örneğin, bir canlının beslenmesi, üremesi, davranışı, yaşayış şekli, diğer canlılarla ilişkisi ekolojik niş içerisinde yer alır.
Örnek: Kraliçe arının ekolojik nişi yumurta yapmaktır.
- Bir canlı türünün ekosistemdeki görevidir.
- Bir başka ifade ile habitat, bir organizmanın doğal adresi, ekolojik niş ise o adreste yaptığı işidir.
Diğer Ekolojideki Temel Kavramlar:
Flora:
Bir ekosistemdeki bitki, mantar ve bakteri türlerinin tamamına denir. Daha çok bitkiler için kullanılır.
Fauna:
Bir ekosistemdeki hayvan popülasyonlarının tamamına denir.
Biyotop:
Canlı varlıkların yaşamını sürdürebilmesi için uygun çevresel koşullara sahip coğrafik bölgedir.
Biyom:
Biyosferin aynı iklim koşullarının ve aynı bitki örtüsünün egemen olduğu çok geniş bölümü. (Sucul biyomlar, karasal biyomlar gibi)
Biyokütle (Biyomas):
Besin piramidinin her bir basamağında bulunan canlıların toplam kütlesidir.
Çevre direnci:
Bir popülasyonun büyüme ve gelişmesini engelleyen her türlü olumsuz dış faktörlerdir. Popülasyonun büyümesine bağlı olarak çevre direnci artar. Besin kıtlığı, yaşama alanlarının azalması, salgın hastalıklar, rekabetin artması çevre direncine neden olan etmenlerdir.
Ekoton:
Komşu komüniteler arasındaki geçiş bölgelerine denir.
Örneğin çayırlık alan ile ormanlık alan arasındaki geçiş bölgesinde çalılar, kısa boylu ağaç türleri bulunabilir.
♦Ekotonlarda, komşu alandaki komünitelerin her birine özgü canlı türlerine ek olarak sadece ekoton bölgesine uyum sağlamış türler de bulunur. Bu nedenle ekotonlardaki tür çeşitliliği fazladır.
NOT !
Ekotonlarda;
- Birey sayısı azalırken tür çeşitliliği artar. (Tatlı ve tuzlu su ekotonları hariç)
- Türler arası rekabet fazladır.
- Toleransı (hoş görüsü) en fazla olan türler yaşar.
- Madde dönüşümü hızlıdır.
Tolerans (hoşgörü):
- Canlıların çevre şartlarına gösterdikleri uyum yeteneği, dayanma gücüdür. Bu gücün minimum ve maksimum aralığına da tolerans aralığı denir.
- Canlıların, tolerans aralığı içinde en iyi gelişebildikleri alana optimum alan denir. Optimum alanda çevresel faktörler canlı için uygundur. Canlıların tolerans alanları türden türe değişiklik gösterir.
- Örnek: Aşağıdaki grafikte K ve L balık türlerinin suyun tuz oranına toleransı gösterilmiştir.
Yorum: Grafiğe göre L türünün yüksek tuz oranına toleransı K türünden yüksektir.
K türünün tolerans aralığı 0-2x atalığı, L türünün tolerans aralığı ise 3x-5x aralığıdır.
Gösterge (belirteç = indikatör) tür:
Toleransı az olan, ortam şartlarından en kolay etkilenen türlere denir.
Örneğin yandaki grafikte sıcaklık değişimine en hassas (toleransı az) olan X türüdür.
Dolayısı ile indikatör tür de X olmuş oluyor.
Kilit taşı türleri: Besin zincirleri ve besin ağlarında önemli etkilere sahip olan türlerdir.
NOT:
- Komünitede kilittaşı türlerin birey sayısı diğer türlere göre az olsa da etkileri fazladır.
- Kilittaşı türlerden herhangi birinin neslinin tükenmesi ekosistemdeki trofik düzeyler üzerinde olumsuz yönde büyük etki yapar.
Su samurları, deniz kestanelerini yiyerek beslenir.
Deniz kestaneleri de çok hücreli alglerden olan kelpleri besin olarak tüketir.
Kelpler birçok tür için habitat oluşturur.
Bu ekosistemdeki su samurları yok olursa deniz kestanelerinin sayısı artar.
Bu da kelplerin azalmasına neden olur.
Kelpler azaldığında habitatları bozulan türler de ortadan kalkar.
Kuzey Pasifik kıyı ekosisteminde su samuru, kilittaşı bir türdür.
Baskın Tür:
Komünite içinde sayı ve faaliyet bakımından göze çarpan türlerdir.
Çevre Direnci:
Bir türün en yüksek hızda üremesini engelleyen fiziksel ve biyolojik faktörlerdir.
Popülasyonların dengeli durumdaki devamlılıkları çevre direncinin kontrolüyle sağlanır.
Plankton:
Denizlerde ve tatlı sularda suyun pasif hareketiyle sürüklenen küçük organizmalardır.
Besin zinciri su ortamında bitkisel planktonlarla başlar.
Rekabet:
Belirli bir yaşam kaynağı için iki popülasyon ( yada iki canlı) arasında görülen mücadeleye denir.
Biyolojik Birikim:
Suda çözünmeyen baz zehirli maddelerin yağ dokuda birikimidir.
Besin zincirinde üreticiden tüketiciye doğru gidildikçe biyolojik birikim artar.
Süksesyon ( sıralı değişim):
Zamanla bir baskın türün yerini başka bir baskın türün almasına denir.
Mikroklima:
Orman gibi bazı yaşama birliklerinde topraktan ağacın tepesine kadar, her katta özel bir iklim şartının göze çarpmasıdır.
Taşıma Kapasitesi:
Bir ekosistemde ya da habitatta yaşayan türe ait bulunabilecek en yüksek fert sayısıdır.
Şartların olumlu ya da olumsuz yönde değişmesi taşıma kapasitesini artırır ya da azaltır.
EKOSİSTEMDE CANLILARI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
- Ekosistem, canlılar ve çevrelerindeki cansız ortamdan oluşur.
- Ekosistem üzerinde etkili olan ekolojik faktörler, ikiye ayrılır. Bunlar:
- ABİYOTİK ( Cansız ) FAKTÖRLER,
- BİYOTİK ( Canlı ) FAKTÖRLER,
- Ekosistemdeki canlı ve cansız faktörler birbirini etkiler. Faktörlerden birinin değişimi diğer faktörlerin tümünü etkileyebilir.
1) ABİYOTİK ( Cansız ) FAKTÖR: Canlıların yaşamlarını devam ettirebilecekleri çevresel koşullardır.
1)IŞIK :
- Yaşam için gerekli olan enerjinin kaynağı güneşten gelen ışıktır.
- Fotosentez yapan canlılar tarafından besin elde etmek için kullanılır.
- Diğer canlılarda fotosentez sonucu oluşan besinle, besin zinciri vasıtasıyla kimyasal enerjiye dönüşmüş olan güneş enerjisinden yararlanmış olurlar.
- Işık ayrıca birçok canlının çoğalma , göç gibi yaşamsal etkinliklerinin düzenlenmesinde önemlidir.
Hayvanlarda;
Aktif süreçler için tercih edilen ışık şiddeti birbirinden farklıdır.
Örneğin ; Baykuş, yarasa, kirpi vb. gece aktif olan türlerin yanı sıra bülbül gibi bazı ötücü kuşlar ve ipek böceği gibi bazı böcekler alaca karanlıkta aktiftir.
Bitkilerde ;
Çiçekli bitkilerin çiçek açmasında da gün uzunluğunun ve ışık alma süresinin önemi vardır.
Örneğin ; Kasımpatıları sonbaharda çiçek açar.
- Güneş’te oluşan yüksek elektromanyetik dalgalanmaların çok azı Dünya’ya ulaşır .
Dünya’ya ulaşan ultraviyole ve mor ötesi ışınlar gibi zararlı ışınların büyük bir kısmı ozon tabakası tarafından filtre edilir.
Yüksek enerjili ışınlar canlıda mutasyonlara neden olabilir.
2) İKLİM :
- Belirli bir bölgede uzun zaman aralığında etkili olan atmosfer koşullarına “ İKLİM “ denir.
- İklimin ana öğelerini sıcaklık, nem, yağış ve hava hareketleri oluşturur.
- İklimlerin oluşmasında pek çok abiyotik faktör etkilidir.
- Bir bölgenin iklimini;
O bölgenin ekvatora olan uzaklığı, deniz seviyesinden yüksekliği, denize olan uzaklığı, yeryüzü şekilleri ,bitki örtüsü vb. belirler. - Canlılar iklimsel değişmelerden etkilenir.
- İklimler canlıların gelişimini , üremelerini ve davranışlarını şekillendirir.
- Canlılar kendilerine uygun iklim şartlarında yaşamlarını sürdürürler.
- Komüniteyi etkisi altına alan büyük iklim katmanına “ MAKROKİLMA” denir .
- Zeminden yaklaşık 2 metre yükseklikte olan ya da belirgin küçük bir alandaki küçük iklim katmanlarına ise “MİKROKLİMA” denir.
- İklimi inceleyen bilim dalına “KLİMATOLOJİ” denir
3) SICAKLIK :
- Canlı vücudundaki metabolik faaliyetlerin gerçekleşebilmesi enzimlerin çalışması ile mümkündür.
→Enzimler, en iyi çalışmalarını kendilerine göre olan optimum sıcaklık aralığında yaparlar.
→Canlının yaşam yerindeki sıcaklığın değişmesi canlı yaşamını olumsuz etkiler.
→Bu nedenle her canlı kendi metabolizmasına uygun sıcaklıktaki ekosistemlerde yaşar. - Sıcaklık hayvanların görünüşünü de etkiler.
→Sıcak bölgelerde yaşayan hayvanların vücutları, soğuk bölgelerde ( düşük sıcaklıkta deride melanin pigmenti üretimi azaldığı için bu bölgelerdeki canlılar daha açık renklidir.) yaşayanlara göre daha koyudur. - Sıcaklığın vücut boyutlarında da etkisi vardır.
→Sıcak bölgelerde yaşayan böcek, kertenkele gibi hayvanlar soğuk bölgelerde yaşayan akrabalarına göre daha büyüktür.
- Bazı canlıların vücut sıcaklığı sabit değildir.
→Vücut sıcaklığı çevre sıcaklığı ile paralel olarak değişen canlılara SOĞUKKANLI CANLI denir.
→Değişmeyerek sabit kalanlara ise SICAKKANLI CANLI denir.
→Soğukkanlı canlılar dünyanın her yerinde yayılış gösteremezler ve bazıları soğuk mevsimlerde kış uykusuna yatarlar.
→Sıcakkanlı canlıların ise dünya üzerindeki dağılışları daha geniştir.
→Sıcaklık değişimleri bazı hayvanlarda göç etme, kış uykusuna yatma ve gece aktif olma gibi davranışlara yol açar. Örneğin, çölde yaşayan akreplerin geceleri aktifleştiği görülür. Leylekler bulundukları ortam soğuyunca sıcak ülkelere göç ederler. - Bazı bitkilerin tohumları kışı kar altında geçirir .
→Büyüme ve gelişmenin askıya alındığı metabolik hızın çok düşük olduğu bu durgunluk haline “ DORMANSİ “ denir. - Ayrıca sıcaklık atmosferdeki hava hareketlerinden, iklimsel değişikliklerin oluşmasından ve mevsimlerin ortaya çıkmasından sorumlu bir ekolojik faktördür.
→Bu nedenlerle canlıların coğrafik dağılışında sıcaklık etkilidir.
4) SU:
- Yaşamın temel maddesidir.
- Canlı hücrelerinde metabolik faaliyetlerin oluşabilmesi için (enzimlerin çalışabilmesi için en az % 15 ) ortamda belirli oranda suya gereksinim vardır.
- Bu nedenle hayatsal faaliyetlerin gerçekleşebilmesini sağlar.
- Canlı vücudunda en fazla bulunan temel bileşendir.
- Su miktarının fazla olduğu ekosistemlerde canlı çeşitliliği daha fazladır.
- Canlılar metabolizmaları için gerekli olan su miktarına göre dünyada dağılış göstermişlerdir.
- Su aynı zamanda bir çok canlının yaşama ortamını oluşturur.
- Su, çok iyi bir çözücü olup bazı maddeleri çözerek çözeltiler oluşturabilir.
- Suyun az olduğu bölgelerde yaşayan canlılarda su kaybını engellemek için çok sayıda adaptasyon gelişmiştir.
5) Ortam pH ‘ sı:
- Sulu çözeltilerdeki H konsantrasyonuna bağlı olarak hesaplanan değere pH denir.
- Sulu çözeltiler, içerdikleri hidrojen iyonu veya hidroksit iyonu derişimine göre asidik ya da bazik çözeltiler olarak isimlendirilirler.
- Eğer çözeltinin OH- iyonu fazla ise çözelti BAZİK olur.
- H+ iyonu derişimi fazla ise çözelti ASİDİK olur.
- Bir ortamın asidik ya da bazik olması, o ortamda yaşayan canlıları etkilemektedir.
- Her organizmanın yaşamını sürdürebildiği uygun pH değerleri vardır.
- Çünkü, enzimler belirli pH aralıklarında çalışabilmektedir. Ortam pH ’ sının bozulması enzimlerin çalışmasını olumsuz etkileyeceğinden canlı yaşamını tehlikeye sokar.
- Nötre yakın pH değerlerine sahip ortamlarda yaşayan canlı türlerinin sayısı daha fazladır.
6) TOPRAK ve MİNERALLER:
TOPRAK:
- Yeryüzünü kaplayan kayaçların rüzgar, su ve sıcaklığın aşındırıcı etkisi ile ufalanması sonucu “ TOPRAK ” oluşur.
- Canlılar doğrudan ya da dolaylı olarak toprakla bağlantı halindedir.
- İçeriklerine göre farklı topraklar vardır. Bu toprak çeşitleri üzerinde yaşayan canlıların da dağılımı üzerine etki gösterir.
- Kumlu Toprak:
Osmotik basıncı çok yüksek olan ,su geçirgenliği fazla olan ve bitki gelişimi için elverişsiz, verimsiz topraklardır. - Killi Toprak:
Kil miktarının fazla olduğu topraklardır. Su geçirgenliği çok az olan ve az hava depo eden, verimsiz topraklardır. Kumlu toprağa göre - Kireçli Toprak:
Kireç miktarı fazla olan topraklardır. Bitkilerin köklerine zarar verir. - Humuslu Toprak:
Bol miktarda besin içeren bitki gelişimine en uygun topraktır. Organik içeriği fazla olan verimli topraklardır.
MİNERALLER:
- İnorganik maddeler olduğundan canlılar tarafından üretilemeyen ve doğada hazır olarak bulunan maddelerdir.
- Canlı vücudunda yapıcı onarıcı ve düzenleyici olarak görev yaparlar.
- Mineraller, bazı enzimlerin ve organik besin maddelerin yapısına katılırlar.
- Canlının vücudunda gereken miktarlara göre en az olan mineral sınırlayıcı etki gösterir. Buna “ MİNİMUM YASASI “ denir
Toprağın katmanlarına “ HORİZON “ denir.
Abiyotik Faktörlerin Değişmesinin Canlıları Etkileri
TOLERANS (Hoşgörü) ARALIĞI:
- Canlıların çevresel faktörlere uyum yeteneğinin alt ve üst sınırları arasında kalan aralığa “TOLERANS( Hoşgörü)ARALIĞI“ denir.
PERFORMANS EĞRİSİ:
- Canlıların çevresel faktörlerin değişmelerine karşı tepkilerinin gösterildiği grafiklere “ PERFORMANS EĞRİSİ “ denir.
Grafik: 1-3 aralığı tolerans sınırlarını gösterirken 2 maksimum performans noktasını göstermektedir.
2) BİYOTİK ( Canlı ) FAKTÖRLER:
- Çevrenin canlıları etkilediği gibi, canlılar da çevrelerini ve birbirlerini etkiler.
- Bir ekosistem içerisinde bulunan canlı varlıkların tamamına “ BİYOTİK FAKTÖRLER “ denir.
» Ekosistemi etkileyen biyotik faktörlerden olan canlılar, ekolojik nişlerine göre üç grupta incelenir.
» Bunlar:
- ÜRETİCİLER ( Ototroflar ),
- TÜKETİCİLER ( Heterotroflar ),
- AYRIŞTIRICILAR .
Canlıların çevrelerini etkilemelerine örnek :
Likenler, Yeterli nem ve sıcaklığa sahip bir ortamda bulunan kayalıkların çatlaklarına yerleşerek bulundukları ortamdaki kayalıkları salgıları ile parçalayıp toprak oluşumuna yardımcı olurlar.
Likenler;
- Başlı başına birer organizma değildirler.
- Mantarlar ve fotosentetik Alglerden ( yosunlarından) meydana gelen Simbiyotik birlikteliklerdir.
- Şekil ve yaşayış bakımından kendilerini oluşturan alg ve mantarlardan tamamen ayrı bir yapı gösterirler.
1) ÜRETİCİLER (Ototroflar)
- İnorganik maddelerden organik madde sentezi yapabilen canlılardır.
- Üretici canlılara “ototrof canlılar” da denir.
- Ekosistemdeki besinin kaynağıdırlar.
- Üreticiler, fotosentez veya kemosentez olaylarını gerçekleştirerek kendi besinlerini yaparlar.
- Yeşil bitkiler, bazı bakteriler (siyanobakteri gibi) , arkeler ve bazı protistler (öglena, alg, su yosunu) ototrof canlıların örnekleridir.
- Karasal ekosistemlerin asıl üreticileri bitkilerdir.
- Sucul ekosistemlerde ise siyanobakteriler ve algler en yaygın olarak bulunan üretici canlılardır.
UNUTMA !
- Üretici canlılar sadece organik maddeleri üretirler. İnorganik maddeleri üreticilerde dışarıdan hazır alırlar.
⇒Üretici organizmalar, tüm canlıların besin ihtiyacını üretme yanında, atmosferdeki oksijen ve karbondioksit dengesini de korurlar.
⇒Üretici canlılar besinlerini üretirken kullandıkları enerji kaynağına göre olmak üzere ikiye ayrılırlar.
Bunlar:
1-FOTOSENTETİK OTOTROFLAR:
- Işık enerjisi yardımıyla CO2 ve H2O gibi inorganiklerden organik madde sentezi yapan üreticilerdir. Bu olaya fotosentez denir.
- Yeşil bitkiler, siyanobakteriler, öglena gibi bazı protistler, bazı bakteriler fotosentetik canlılardır.
2-KEMOSENTETİK OTOTROFLAR:
- Bazı inorganik maddelerin oksidasyonu ile elde edilen kimyasal enerji yardımı ile CO2 ve H2O’dan organik madde sentezi yapan üreticilerdir.
- Bu olaya kemosentez denir. Bazı bakteri ve arkebakteriler kemosentetik canlılardır.
Önemli UYARI !!!
Siyanobakteri = Mavi-yeşil Algler = Mavi-yeşil Bakteriler
- Siyanobakteriler enerjilerini fotosentez yolu ile elde eden bir bakteri dalıdır.
- İsmi bakterinin renginden gelir.
- Mavi – yeşil algler (siyanobakteri) prokaryotik canlılardır.
- Sınıflandırmada algler içerisinde yer almazlar.
- Protista alemindeki algler (su yosunları) ökaryotik hücredir.
Siyanobakteriler :
- Tek hücreli, fotosentetik prokaryot.
- Mavi-yeşil alg olarak da isimlendirilir.
- Klorofil a içerir, ancak kloroplast içermez.
2) TÜKETİCİLER (Heterotroflar)
- Kendi besinini üretemeyen, bulundukları ortamdan hazır alan canlılar tüketici (heterotrof) olarak bilinir.
- Hem organik hem de inorganik maddeleri dışarıdan alan canlılardır.
- Bazı bakteriler, bazı arkeler, bazı protistalar, mantarlar, ve hayvanlar gibi.
Besin kaynaklarına göre tüketiciler üç grupta incelenir. Bunlar :
1- Birincil tüketiciler: Sadece üreticilerle beslenen canlılara denir.
Birincil tüketiciler otçul ( HERBİVOR ) beslenen canlılardır.
2- İkincil tüketiciler: Üretici ve birincil tüketicilerle beslenen canlılara denir.
İkincil tüketiciler hem etçil hem de otçul ( OMNİVOR= HEPÇİL ) beslenen canlılardır.
3- Üçüncül tüketiciler: Hem Birincil tüketicilerle hem de ikincil tüketicilerle beslenen canlılara denir.
Üçüncül tüketiciler etçil ( KARNİVOR ) beslenen canlılardır.
3) AYRIŞTIRICILAR (Saprofitler = Çürükçüller)
- Bu canlılar ölü bitki ve hayvan atıkları ile birlikte diğer organik atıkların üzerine sindirim enzimleri salgılayarak bu maddeleri parçalarlar ve ihtiyaç duydukları organik maddeleri hücrelerine alırlar.
- Böylece kendi besin ve enerji ihtiyacını karşılar.
- Bu sırada oluşan CO2 atmosfere verilir.
- NH3 ise azot döngüsündeki NİTRİFİKASYON bakterileri tarafından bitkilerin alabileceği azot tuzlarına dönüştürülerek ölü atıklardaki karbon ve azot gibi inorganik maddeler, ekosistemdeki üreticilerin kullanımına hazır hale getirilir.
NOT:
- Ayrıştırıcıların azot döngüsündeki işlevi, aminoasitlerden amonyak oluşturmaktır.
UNUTMA:
- Bu parçalanma sürecinde büyük moleküllü organik bileşiklerin, bitkilerin kullanabileceği küçük moleküllü inorganik mineral tuzlarına dönüştürülür.
- Maya ve küf mantarları ile bazı bakteriler en önemli ayrıştırıcılardır.
- Bir ayrıştırıcı organizma prokaryotik (bakteri) ya da ökaryotik (mantar) hücre yapısına sahip olabilir.
- Ayrıştırıcılar hem sucul hem de karasal besin zincirlerinin tüm basamaklarında bulunurlar.
NOT:
- Bakteriler koful oluşturamadığı için ekzositoz yapamazlar.
- Saprofit bakteriler, hücre dışına gönderecekleri enzimleri (proteinleri) translokaz adı verilen taşıyıcı proteinler yardımıyla taşırlar.
Saprofit Canlıların Ekolojik Önemi;
- Doğayı temizler. ( Ölmüş canlı kalıntılarını, canlıların atıklarını parçalayıp doğaya yeniden kazandırırlar.) (gönüllü temizlik işçileri gibi)
- Toprağı inorganik madde bakımından zenginleştirirler. ( Böylece Ototrof canlılar için ham madde üretimini yaparlar.)
- Canlılar için önemli olan karbon ve azot gibi atomların tükenmesine engel olurlar.
- Doğadaki madde döngüleri için çok önemlidirler.
- Ekolojik dengenin korunmasını sağlar.
DİKKAT ET !!!
Bir ekosistemde ayrıştırıcı organizma sayısı azalırsa;
- Çevre kirliliği artar.
- Başta azot olmak üzere madde döngüleri yavaşlar.
- Biriken organik madde miktarı artar.
- İnorganik madde miktarı azalır.
- Bir ekosistemden saprofit canlılar çıkarılırsa ekosistem varlığını devam ettiremez.
- Ekosistemlerdeki canlılar arasında bir denge vardır.
- Bu dengeyi üreticiler besin üretimiyle, tüketiciler madde aktarımıyla, ayrıştırıcılar da inorganik maddeleri doğaya geri dönüştürerek sağlarlar.
- Ayrıştırıcılar doğadaki madde döngüsünün kilit canlılarıdır.
CANLILARDAKİ BESLENME ŞEKİLLERİ
- Organik besin maddelerini elde etmeleri yönünden canlılarda görülen beslenme şeklileri üç grupta incelenir. ( UNUTMA :inorganik maddeler tüm canlılar tarafından dışarıdan alınır.)
- Biyotik faktörler arsındaki madde ve enerji akışı vardır.
CANLILARDAKİ BESLENME ŞEKİLLERİ
1) OTOTROFLAR ( üreticiler ):
- İnorganik maddeleri kullanarak organik maddeleri üreten ve böylece, kendi besinini kendisi üreten canlılara ototrof denir.
- Ekosistemin üretici canlılarıdır.
- Bazı bakteriler , bazı arkeler , öglena , yeşil bitkiler ototrof canlılardır.
- Ototrof canlılar, organik maddeyi üretme şekillerine göre ikiye ayrılır. Bunlar :
Fotoototroflar :
Fotosentez yapar ve klorofil pigmentine sahiplerdir.
Işığa gereksinim duyarlar.
Ökaryot ve prokaryot tipte olabilirler.
Kemoototroflar :
Kemosentez yapar ve Klorofil pigmentleri yoktur.
Işığa ihtiyaç duymazlar.
Kesinlikle prokaryotlardır.
Fotosentez Yapan Canlılar:
Ototrof canlılar organik maddeleri sentezlemek için gerekli enerjiyi güneş ışığını kullanarak sağlarlarsa bunlara “fotosentetik ototrof canlılar” denir.
FOTOSENTEZ:
Klorofilli canlıların güneş enerjisini kullanarak su ve karbondioksitten organik besin üretmesine “Fotosentez” denir.
Fotosentezde güneş enerjisi kimyasal bağ enerjisine dönüştürülür.
Fotosentez Tepkimesi:
Fotosentez yapan canlılara örnekler:
- Yeşil bitkiler,
- Bazı bakteriler (klorofil bulunduranlar)
- Öglena
- Mavi-yeşil algler ( Siyanobakteriler)
» Arkeler “ fotosentez” YAPMAZLAR.
DİKKAT ET !
- ARKELERDE , parazitlik ve saprofitlik yoktur. Ayrıca “fotoototrof “ değildirler.
- Arkeler , ışık enerjisini kullanarak ihtiyaç duydukları gerekli ATP enerjisini üretebilirler. Ancak bu arkelerin “fotoototrof canlı” olduklarını göstermez .
- Çünkü, arkeler ışığı kullanarak ATP elde ederken hiçbir şekilde organik madde sentezi yapmazlar. Ayrıca arkelerin “klorofili” yoktur. Bu nedenle arkeler fotoototrof canlı olarak kabul edilmez.
- Arkeler sadece “ kemosentez” yaparlar.
- Parazit veya saprofit değildirler.
UNUTMA !!!
- Bir canlının fotosentez yapabilmesi için “KLOROFİL” pigmenti olması ŞARTTIR.
- Fotosentez yapabilmek için “Kloroplast organeli” şart DEĞİLDİR.
Fotoototrof Canlıların Özellikleri:
1- İnorganik besin maddelerinin organik besin maddelerine dönüşmesini sağlarlar.
2- Işık enerjisini kullanırlar.
3- Fotosentez gerçekleştirirler.
4- Işık enerjisini , kimyasal bağ enerjisine dönüşümünü sağlarlar.
5- Ekosistemin üretici canlılarıdır.
6- Ökaryot Fotoototroflar, kloroplast organeline sahiptirler.
7- Prokaryot Fotoototroflar, klorofil kullanarak organik besin maddesi sentezini gerçekleştirirler.
Farklı Canlıların Yaptığı Fotosentez Tepkimeleri
»Fotoototrof canlılar fotosentez tepkimelerinde hidrojen kaynağı olarak;
- H2O (su),
- H2S ( hidrojen sülfür) ,
- H2 ( hidrojen)
- moleküllerinden birini kullanabilir.
Tüm fotosentez tepkimelerinin ortak özellikleri:
1- Işık enerjisi kullanılır,
2- Klorofil kullanılır,
3- Enzimatik tepkimelerdir,
4- Hidrojen kaynağı kullanma,
5- CO2 tüketilir,
6- Sentezlenen ürün Glikozdur.
Fotosentez tepkimelerinin farklı özellikleri:
1- Farklı hidrojen kaynağı kullanılır.
( H2O (su), H2S( hidrojen sülfür), H ( hidrojen)
2- Kullanılan Hidrojen kaynağına bağlı olarak farklı yan ürünler oluşur ya da hiç yan ürün oluşmaya bilir.
( hidrojen kaynağı H2O ise yan ürün; oksijendir.)
( hidrojen kaynağı H2S ise yan ürün; kükürttür.)
( hidrojen kaynağı H2 ise yan ürün; oluşmaz.)
•Her fotosentez sonucu yan ürün olarak “oksijen “ oluşmaz.
HATIRLATMA :
Kemosentez Yapan Canlılar:
- Ototrof canlılar kendi besinlerini üretmek için gerekli enerjiyi inorganik maddeleri oksitleyerek elde ederler.
- Bu canlılara “kemosentetik ototrof canlılar” denir.
- Bazı bakteri ve arkeler kemosentetik canlılardır.
⇒Bu canlılar NH3 ( amonyak) ,H2S ( hidrojen sülfür) gibi inorganik maddeleri oksitleyerek elde ettikleri kimyasal enerjiyi H2O ve CO2 ‘ den besin sentezlerken kullanırlar.
⇒Kemosentez de , fotosentezden farklı olarak açığa çıkan oksijen atmosfere verilmez.
- Çünkü , inorganik maddeleri oksitlemek için kendisinin oksijene ihtiyacı vardır.
- Yani tepkime sonucu oluşan oksijeni yine canlının kendisi kullanır.
Kemosentez tepkimesi iki aşamada gerçekleşir.
- aşamada : Önce inorganik madde oksitlenerek gerekli kimyasal enerji elde edilir.
- aşamada : Elde edilen kimyasal enerji kullanılarak organik madde sentezi gerçekleştirilir.
Kemosentezin önemi:
- Kemosentez yapan canlılar, bazı elementlerin doğadaki devrinin tamamlanmasını sağlarlar.
- NH3 ( amonyak) ,H2S ( hidrojen sülfür) gibi zehirli atıkların tekrar kullanılabilir hale getirilmesinin sağlar.
- Bazı endüstriyel atıkların parçalanmasını sağlayarak çevre kirliliğini engeller.
KEMOOTOTROF CANLILARA ÖRNEK OLARAK;
- AZOT (N) BAKTERİLERİ (nitrit (NO2-) ve nitrat (NO3 -) bakterileri de azot bakterisidir.)
- KÜKÜRT (S) BAKTERİLERİ
- HİDROJEN (H) BAKTERİLERİ
- DEMİR (Fe) BAKTERİLERİ
- BAZI ARKELER (arkelerden METANOJENLER (metan üretenler).)
BİR CANLI KEMOSENTEZ YAPABİLİYORSA ;
- Kesinlikle prokaryottur.
- Tek hücrelidir.
- Zorunlu aerobtur. (sadece oksijenli ortamda yaşayabilen canlı demektir.)
- Hücre bölünmesi ile büyümeyen ancak çoğalan bir canlıdır.
HATIRLATMA
Kemosentez Sırasında Enerji Kaynağı Olarak Kullanılan İnorganik Maddelere Örnek Olarak;
- H2 ( hidrojen gazı )
- H2S ( hidrojen sülfür )
- S2 ( kükürt )
- NO2- ( nitrit )
- NO3- ( nitrat )
- NH3 ( amonyak )
- NH4 ( amonyum )
- CH4 ( metan )
- Fe+2 ( demir )
- H2 ve H2S molekülleri kemosentez de enerji kaynağı olarak kullanırken, aynı moleküller fotosentezde hidrojen kaynağı olarak kullanılır.
KEMOSENTEZ:
- Bazı canlıların güneş enerjisi dışında, inorganik maddelerin oksidasyonu (oksitlenmesi= yükseltgenmesi = e- vermesiyle) açığa çıkan kimyasal bağ enerjisini kullanılarak CO2 ve H2O ‘ dan organik madde sentezlenmesine kemosentez denir.
- Bu olayı gerçekleştiren canlılara da Kemoototrof Canlılar denir.
Kemoototroflar , yaptıkları reaksiyonlarla kendilerine besin üretmenin yanında başka faydalarda sağlamış olurlar.
Bunlar:
- Doğadaki madde döngüsünün gerçekleşmesini sağlarlar.
- NH3 (amonyak) , CH4 (metan ) gibi zehirli maddeleri oksitleyerek çevre kirliliğinin önlenmesini sağlarlar.
2) HETEROTROFLAR ( tüketiciler ):
- Organik maddeleri beslenme yolu ile dışarıdan hazır alan canlılara heterotrof denir.
- Heterotrof canlılar beslenme şekillerine göre üç gruba ayrılır. Bunlar:
a)Holozoik,
b)Saprofit,(çürükçül = ayrıştırıcılar)
c)Simbiyotik yaşam.
a)HOLOZOİK BESLENME:
Holozoik canlılar, besinlerini dış ortamdan, büyük katı parçalar halinde alıp; sindirim sistemlerinde parçalayarak kullanırlar. Hayvanlar holozoik canlılardır.
Besin çeşitlerine göre ;
- otçul (herbivor) ,
- etçil (karnivor),
- hem otçul hem etçil (hepçil = omnivor),
olarak üç gruba ayrılırlar.
UNUTMA!
HOLOZOİK CANLILAR:
- Holozoik canlıların gelişmiş sindirim, kas ve dolaşım sistemlerine sahiptirler.
- Dış ortamdan alınan besin maddelerini hücre dışında sindirilir.
OTÇUL (HERBİVOR)
- Doğrudan üretici canlılarla beslenen tüketicilere otçul (herbivor) denir.
- Koyun, inek, tavşan, ayrıca sularda yaşayan bazı kabuklular ile yumuşakçalarda otobur canlılardır. vb.
NOT !
OTÇUL (HERBİVOR)
- Çekirge, zürafa, keçi, deve, at otçul hayvanlara örnek verilebilir.
- Sularda yaşayan bazı kabuklular ile yumuşakçalarda otobur canlılardır.
- Selülozun sindirimini sağlayan enzimleri sentezleyemezler.
- Selülozun sindirimini mide ve bağırsaklarda bulunan bazı bakteriler sayesinde gerçekleştirirler.
- Öğütücü dişleri (azı dişleri) gelişmiştir.
- Bazıları geviş getirir.
- Geviş getirenlerde mide bölümlere ayrılmıştır.
- İnce bağırsakları etçillere göre daha uzundur.
ETÇİL (KARNİVOR):
Besin zincirinde diğer tüketicileri yiyerek beslenen, etobur canlılara karnivor (etçil) canlılar denir.
Aslanlar, kartallar, kobralar vb.
NOT !
ETÇİL (KARNİVOR)
- Hayvanlarla beslenirler.
- İskelet ve kas sistemleri gelişmiştir.
- Mideleri tek bölmelidir.
- Kesici dişleri gelişmiştir.
- İnce bağırsakları otçullara göre daha kısadır.
- Aslan, kartal, kobra, akrep, akbaba etçil hayvanlara örnek verilebilir.
HEM OTÇUL,HEM ETÇİL (HEPÇİL = OMNİVOR)
Hem üretici hem de tüketici canlıları yiyerek beslenen yani hem ot hem de et yiyerek beslenen canlılara karışık beslenenler (omnivor) denir.
İnsan, fare, karga, ayı, domuz vb.
NOT !
HEM OTÇUL,HEM ETÇİL (HEPÇİL = OMNİVOR)
- Hem öğütücü hem de kesici dişleri gelişmiştir.
- Mideleri tek bölmelidir.
- İnsanda selüloz sindirimi gerçekleşmez.
- İnsan, fare, karga, ayı, domuz vb.
b) SAPROFİT BESLENME ( çürükçül = ayrıştırıcı):
- Saprofitler hücre dışına salgıladıkları sindirim enzimleri ile bitki ve hayvan ölü ve polimer organik atıkları parçalarlar ve böylece meydana gelen monomer maddeleri hücrelerine alırlar.
- Dışarıdan bu şekilde aldıkları inorganik maddeleri hücresel solunumda kullanarak kendi besin ve enerji ihtiyacını karşılar
- Yaptıkları bu hücresel solunum sonucu oluşan inorganik maddeleri de üreticiler tarafından kullanılır.
- Böylece besin döngüsü sağlanır.
- Bazı bakteri ve mantarlar saprofittir.
- Saprofit beslenen canlılar;
- Hücre dışı sindirim gerçekleştirir.
- Bitki , hayvan ölü ve atıkları ile beslenir.
- Ekosistemdeki madde döngüsü için önemlidir.
⇒Bazı bakteriler, cıvık mantarlar, küf mantarları saprofit beslenen canlılara örnektir.
DİKKAT ET !
- Saprofit canlılar, bitki ve hayvan ölü ve atıklarını ayrıştırarak ekosistemlerde madde döngüsüne katkıda bulunur.
Saprofit canlıların ekolojik önemi;
- Doğayı temizler (gönüllü temizlik işçileri gibi)
- Toprağı inorganik madde bakımından zenginleştirirler.
- Canlılar için önemli olan karbon ve azot gibi atomların tükenmesine engel olurlar.
- Madde döngülerine yardımcı olur.
- Ekolojik dengenin korunmasını sağlar.
Bir ekosistemde ayrıştırıcı organizma sayısı azalırsa;
- Çevre kirliliği artar.
- Başta azot olmak üzere madde döngüleri yavaşlar.
- Biriken organik madde miktarı artar.
- İnorganik madde miktarı azalır.
- Bir ekosistemden saprofit canlılar çıkarılırsa ekosistem varlığını devam ettiremez.
Ek Bilgi
- Aşağıdaki verilen şemada 5 basamakta gerçekleşen olayları açıklaması yanında verilmiştir.
Saprofit canlıların organik atıklarla beslenme süreci;
1.Saprofit canlı hücre dışına sindirim enzimlerini gönderir.
2.Sindirim enzimleri ölü veya atıklardaki polimer maddeleri etkiler.
3.Polimermaddeler sindirilerek (hidroliz) monomer maddeler oluşur.
4.Monomer maddeler hücre içine difüzyon ve aktif taşıma ile alınır.
5.Monomer maddeler saprofit canlı tarafından hücresel solunum olaylarında kullanılarak inorganik maddeler
oluşturulur.
Ek Bilgi:
b) SAPROFİT BESLENME ( çürükçül = ayrıştırıcı):
Bu canlılar ölü bitki ve hayvan atıkları ile birlikte diğer organik atıkların üzerine sindirim enzimleri salgılayarak bu maddeleri parçalarlar ve ihtiyaç duydukları organik maddeleri hücrelerine alırlar. Böylece kendi besin ve enerji ihtiyacını karşılar.
Bu sırada oluşan CO2 atmosfere verilir. NH3 ise azot döngüsündeki nitrifikasyon bakterileri tarafından bitkilerin alabileceği azot tuzlarına dönüştürülerek ölü atıklardaki karbon ve azot gibi inorganik maddeler, ekosistemdeki üreticilerin kullanımına hazır hale getirilir.
NOT:
Ayrıştırıcıların azot döngüsündeki işlevi, aminoasitlerden amonyak oluşturmaktır.
Ek Bilgi:
- Maya ve küf mantarları ile bazı bakteriler en önemli ayrıştırıcılardır.
- Bir ayrıştırıcı organizma prokaryotik (bakteri) ya da ökaryotik (mantar) hücre yapısına sahip olabilir.
- Ayrıştırıcılar hem sucul hem de karasal besin zincirlerinin tüm basamaklarında bulunurlar.
NOT:
- Bakteriler koful oluşturamadığı için ekzositoz yapamazlar.
- Saprofit bakteriler, hücre dışına gönderecekleri enzimleri (proteinleri) translokaz adı verilen taşıyıcı proteinler yardımıyla taşırlar.
♦Ekosistemlerdeki canlılar arasında bir denge vardır. Bu dengeyi üreticiler besin üretimiyle, tüketiciler madde aktarımıyla, ayrıştırıcılar da inorganik maddeleri doğaya geri dönüştürerek sağlarlar. Ayrıştırıcılar doğadaki madde döngüsünün kilit canlılarıdır.
c) SİMBİYOTİK YAŞAM( birlikte yaşama):
- En az iki farklı türün beslenme amacı ile bir araya gelerek oluşturdukları beslenme ilişkisine simbiyoz (birlikte yaşam) denir.
- Simbiyotik ilişkide genellikle daha büyük olan organizmaya konakçı, daha küçük olana ise simbiyont adı verilir.
Simbiyotik ilişkiler :
Mutualizm ( + , + )
Kommensalizm ( + , 0 )
Parazitizm ( + , – )
amensalizm ( 0 , – )
gibi farklı biçimlerde gerçekleşebilir.
Mutualist Yaşam: ( + ,+ ):
Bir arada yaşayan türlerin her ikisinin de bu ilişkiden yarar görmesi durumudur.
Bu canlılar birbirinden ayrıldıklarında yaşamaya devam edebiliyorlarsa bu ilişkiye PROTOKOOPERASYON (GEVŞEK MUTUALİZM); edemiyorlarsa SIKI MUTUALİZM denir.
Örneğin;
- Baklagiller ve köklerinde yaşayan azot bağlayıcı bakterilerin ( Rhizobium bakteriler) oluşturduğu nodül yapısı mutualizmdir. Bakteriler bitkiye azot sağlarken bitki de bakteriyi besler ve yaşam alanı sağlar. (SIKI MUTUALİZM)
- İnsanların bağırsağında yaşayan B ve K vitamini üreten bakteriler ile insan arasındaki ilişki mutualizmdir. İnsan bakteri sayesinde sindirim, bağışıklık gibi olayları gerçekleştirir. Bakteri ise beslenir ve barınma sağlar. (SIKI MUTUALİZM)
- Timsahların ağzında kırıntılarla beslenen kuşlar. Kuşlar besin elde ederken timsahında dişleri arsındaki besin artıkları temizlenmiş oluyor. Ancak bu ortak yaşam biterse her iki canlının yaşamı da tehlikeye girmez . (PROTOKOOPERASYON = GEVŞEK MUTUALİZM)
Kommensalizm (+ , 0):
Bir arada yaşayan türlerden biri bu ilişkiden yarar görmesi, diğerinin ise etkilenmediği durumdur.
Yani birlikteliği oluşturan canlılardan biri diğerine zarar vermeden fayda sağlar.
Örneğin;
- Köpekbalığına tutunan küçük balıklar köpekbalığının yiyeceklerinin artıklarından faydalanması. Bu durumun köpek balığına fayda ya da zararı yoktur.
- Aslan ve kaplan gibi canlıların avlarının artıkları ile beslenen çakallar.
- Bazı bitkilerin tohumları hayvanların derisine yapışarak onunla beraber dağılır. Hayvana hiçbir fayda ya da zararı yokken, kendisinin üremesini sağlar.
Parazitzm (+ , -):
- Bir arada yaşayan türlerden birinin bu ilişkiden yarar, diğerinin ise zarar görmesi durumudur.
- Virüsler, bakteriler, bazı amipler, palzmodium ve mantarlar parazit olabilir.
- Ayrıca bazı bitkiler ve hayvanlar da parazit olabilmektedir.
Bitki Parazitleri:
- Bitkiler üzerinde beslenen parazit bitkidir.
- Yarı ve tam parazit olmak üzere iki gruba ayrılır.
Yarı parazitler:
- Üzerinde yaşadıkları bitkinin ksilemlerine emeç yollayarak inorganik maddelerinden faydalanırlar. Klorofil pigmentine sahip olduklarından fotosentez yapabilirler.(örneğin ; Ökse otu)
Tam parazitler:
- Üzerinde yaşadıkları bitkinin ksilem ve floemine emeç yollayarak hem inorganik hem de organik maddelerinden faydalanırlar.
- Klorofilleri olmadığından fotosentez yapamazlar. Çok fazla çoğaldıklarında bitkinin ölümüne neden olabilirler. (örneğin ;
- Küsküt otu , Canavar otu)
Hayvan Parazitleri:
- Sindirilmiş besinlerin hazır olarak bulunduğu vücut yapılarındaki besinlerle beslenirler.
- Ayrıca vektör olabildiklerinden hastalıkları yayarak hastalıklara yol açarlar.
İç (Endo) parazit:
- Hayvanların içinde yaşarlar.
- Kan ya da bağırsak içerisinde bulunurlar.
- Sindirim sistemleri gelişmemiştir.
- Üreme sistemleri ve tutunma organları iyi gelişmiştir. (Bağırsak solucanı, tenya, karaciğer kelebeği…)
Dış (Ekto) parazit:
- Vücudun dışına yerleşerek kan emerler.
- Sindirim sistemleri gelişmiştir. (Bazı eklem bacaklılar…)
Amensalizm (0 , -):
- Canlılardan birinin etkilenmediği diğerinin ise zarar gördüğü birlikteliktir.
Örneğin;
- Ceviz ağacından yayılan kimyasal maddelerin etrafındaki bitkilerin ölmesine neden olması.
3) HEM OTOTROF HEM HETEROTROF BESLENME:
- Hem fotosentez yaparak üretici (ototrof), hem de besinini dışarıdan hazır alarak tüketici (heterotrof) olarak beslenen canlılar hem ototrof hem heterotrof canlılardır.
- En önemli canlı örneği böcekçil bitkiler ve öglenadır.
Böcekçil bitkiler:
- Bu bitkiler azot bakımından fakir topraklarda yaşadıkları için topraktan alamadıkları azotu, yakaladıkları böceklerin proteinlerinden karşılar.
- Bu bitkiler, klorofili oldukları için fotosentez ile karbonhidrat ve yağ monomerlerini sentezler.
- Bu bitkilere örnek olarak ibrik otu ve sinekkapan verilebilir.
- Böcekçil bitkiler, azot ihtiyaçlarını karşılama yönü ile heterotrof, kloroplast taşıdıkları için fotosentez ile besinlerini üretebilme yönüyle de ototrof canlı olmuş oluyor.
Öglena:
Kloroplast organeli bulundurur ve ışık varlığında kendi besinini kendisi sentezler. Bu yönüyle ototroftur.
Işık yokluğunda ise dış ortamdan besinini hazır olarak alabilir. Bu yönüyle de heterotroftur.
KONU TARAMA
1)Ekosistemin biyotik faktörleri ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Saprofitler, organik maddeleri hücre dışı enzimler ile parçalarlar
B) Fotoototrof ve kemoototroflar da bulunan klorofil organik madde üretimini sağlar.
C) Bazı bakteri ve bazı mantarlar saprofittir.
D) Heterotrof canlılar organik maddeleri dışarıdan hazır alır.
E) İnorganik maddeleri oksitleyen canlılar kemoototroftur.
CEVAP: B
Açıklama:
B) Fotoototrof ve kemoototroflar da bulunan klorofil organik madde üretimini sağlar. SÖYLENEMEZ.
Çünkü; kemootroflarda klorofil yok. Sadece fotoototroflarda klorofil vardır.
2)
•Canlıların yaşamsal faaliyetlerini gerçekleştirebildiği doğal yaşam ortamı
•Belirli bir bölgede yaşayan aynı tür bireylerin oluşturduğu topluluk
•Birden fazla komünitenin bir araya gelerek oluşturduğu cansız çevreyi de içine alan bölge
•Bir canlı türünün ekosistemdeki görevi
Yukarıda ekolojik terimlerden bazılarının açıklamaları verilmiştir.
Buna göre aşağıdaki ekolojik terimlerden hangisinin açıklaması yukarıda verilmemiştir?
A) Ekolojik Niş B) Ekosistem C) Popülasyon D) Komünite E) Habitat
CEVAP: D) KOMÜNİTE
Açıklama:
Canlıların yaşamsal faaliyetlerini gerçekleştirebildiği doğal yaşam ortamı. HABİTAT
Belirli bir bölgede yaşayan aynı tür bireylerin oluşturduğu topluluk. POPÜLASYON
Birden fazla komünitenin bir araya gelerek oluşturduğu cansız çevreyi de içine alan bölge . EKOSİSTEM
Bir canlı türünün ekosistemdeki görevi. EKOLOJİK NİŞ
3) Ekosistem biyotik ve abiyotik olmak üzere iki etmenden meydana gelmiştir. Buna göre;
I. Bir ekosistemdeki abiyotik faktörlerin dağılımı biyotik faktörlerin dağılımını etkiler.
II. Sıcaklık, enzim çalışması üzerine etki ettiğinden canlı vücudunu etkiler.
III. Işık, kemoototrof canlılar tarafından kullanılarak temel besin kaynakları oluşturulur.
verilenlerden hangisi doğrudur?
A) Yalnız I B) Yalnız III C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III
CEVAP: C
Açıklama:
I. Bir ekosistemdeki abiyotik faktörlerin dağılımı biyotik faktörlerin dağılımını etkiler . DOĞRU.
II. Sıcaklık, enzim çalışması üzerine etki ettiğinden canlı vücudunu etkiler. DOĞRU.
III. Işık, kemoototrof canlılar tarafından kullanılarak temel besin kaynakları oluşturulur. YANLIŞ.
4) Aşağıda canlı vücudunda bulunan bazı minerallerin canlı bünyesindeki miktarları ve metabolizmanın düzgün çalışabilmesi için gerekli olan miktarları verilmiştir.
Buna göre hangi mineral canlı gelişiminde sınırlayıcı etki gösterir?
A) X B) Y C) Z D) T E) M
CEVAP: E
Açıklama:
- Canlının vücudunda gereken miktarlara göre en az olan mineral sınırlayıcı etki gösterir. Buna “ MİNİMUM YASASI “ denir.
- Yukarıdaki ”minimum yasasına” göre canlıda olması gerekenden daha az bulunan mineral canlının gelişimini sınırlayıcı etki gösterir.
- Tabloda hem “ Z ” hem de “ M “ olması gerekenden daha az miktarda olduğu görülmektedir. Ancak “ M “ olması gerekenden “ Z “ ye göre çok daha azdır. Buna göre “ M “ canlının gelişmesini sınırlandıran asıl mineraldir.
5)
I. Parazit
II. Saprofit
III. Kemoototrof
Yukarıda verilen beslenme şekillerinden hangisi arkelerde görülmez?
A)Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III
CEVAP: D
Açıklama:
I. Parazit . GÖRÜLMEZ.
II. Saprofit. GÖRÜLMEZ.
III. Kemoototrof. GÖRÜLÜR.
DİKKAT !
- ARKELERDE , parazitlik ve saprofitlik yoktur. Ayrıca “ fotoototrof “ DEĞİLDİRLER.
- Arkeler , ışık enerjisini kullanarak ihtiyaç duydukları gerekli ATP enerjisini üretebilirler. Ancak bu arkelerin “fotoototrof canlı” olduklarını GÖSTERMEZ .
- Çünkü, arkeler ışığı kullanarak ATP elde ederken hiçbir şekilde organik madde sentezi yapmazlar . Ayrıca arkelerin “klorofili” YOKTUR. Bu nedenle arkeler fotoototrof canlı olarak kabul edilmez.
6) Parazit canlılar ile ilgili aşağıdakilerden hangisi kesin olarak söylenemez?
A)Hücre dışı sindirim yapamazlar.
B) Hastalık yapıcı canlılardır.
C) Sindirilmiş besinlerin hazır olarak bulunduğu yerlerde yaşarlar.
D) Canlıların üzerinde ya da içinde yaşarlar.
E) Prokaryot canlılardır.
CEVAP: E
Açıklama:
A)Hücre dışı sindirim yapamazlar. SÖYLENİR. Parazitlerin sindirim enzimleri yoktur. Başka canlılar tarafından sindirilmiş besinleri hazır olarak alırlar.
B) Hastalık yapıcı canlılardır. SÖYLENİR.
C) Sindirilmiş besinlerin hazır olarak bulunduğu yerlerde yaşarlar. SÖYLENİR.
D) Canlıların üzerinde ya da içinde yaşarlar. SÖYLENİR.
E) Prokaryot canlılardır. Kesin olarak SÖYLENEMEZ. Çünkü, ökaryot olan parazitlerde ( örneğin; kene) vardır.
SORU 7. Aşağıdakilerden hangisi tür çeşitliliğini etkileyen cansız faktörlerden değildir?
A) Işık B) Nem C) Sıcaklık D) Yağış E) Rekabet
CEVAP: E
Rekabet yaşam kaynakları için canlılar arasında yapılır.
SORU 8. Aşağıdaki canlı topluluklarından hangisi popülasyon örneği değildir?
A) Bir ormandaki kara çamlar
B) Bir ağaçtaki parazit ökse otu bitkileri
C) Bir bölgedeki kelaynak kuşları
D) Bir göldeki yeşil kurbağalar
E) Bir ormandaki parazit canlılar
CEVAP: E
Popülasyon aynı tür bireylerin oluşturduğu gruptur. Bir ormanda farklı türlerden oluşan parazitler bulunabilir.
SORU 9. Aşağıdaki ekolojik birimlerden hangisi en kapsamlı olanıdır?
A) Komünite B) Popülasyon C) Ekosistem D) Ekoton E) Biyosfer
CEVAP: D
Biyosfer, bütün canlıları kapsayan birimdir.
SORU 10. Farklı bölgelerde yaşayan aynı türe ait popülasyonların aşağıdaki özelliklerinden hangisi farklı olamaz?
A) Ölüm oranları
B) Yoğunlukları
C) Üreme yaşındaki birey oranı
D) Kromozom sayıları
E) Nükleotid dizilişleri
CEVAP: D
Farklı ortamda yaşasalar da aynı popülasyonun bireylerinin kromozom sayısı aynıdır.
SORU 11. Bir komünitede bulunan üç farklı tür ile ilgili olarak aşağıdaki bilgiler verilmektedir.
-K türü, yöreye özgü bir zambak çeşididir.
-L türü, komünitenin en sık rastlanan bitki türüdür.
-M türü, balıklara ve omurgasız hayvanlara barınak ve besin sağlayan mercan türüdür.
Buna göre P, R ve S türleri için aşağıdaki tanımlamalardan hangisi uygun olur?
CEVAP: C
K türü, yöreye özgü ise endemiktir. L türü, en sık rastlanan yani en belirgin olan ise baskın türdür. M türü, balıklara ve omurgasız hayvanlara barınak ve besin sağlayan mercan türüdür. M’nin yok olması balık ve omurgasızları da olumsuz etkileyecektir. Önemli bir türdür. O zaman kilit taş tür olur.
SORU 12. Ekoton bölgeleri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi ya da hangileri doğrudur?
I. tür çeşitliliğinin fazla olması beklenir
II. türler arası rekabet azalmıştır
III. farklı iki ekosistemin kesişim bölgesidir
A)Yalnız I B) I ve II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III
CEVAP: C
Ekoton, farklı ekosistemlerin kesişim bölgesidir. Tür çeşitliliğinin fazla olması beklenir. Türler arası rekabet fazladır.
SORU 13. Komünitelerin kesişim noktaları olan ekoton bölgeleri ile ilgili olarak;
I. Tür çeşitliliği fazladır.
II. Canlıların tolerans aralıkları fazladır.
III. Madde dönüşümü hızlıdır.
özelliklerinden hangisi ya da hangileri doğrudur?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) I ve III E) I, II ve III
Cevap: E
Ekoton için verilen öncüller doğrudur.
SORU 14. Bazı ekolojik terimler ile ilgili bilgiler aşağıda verilmiştir.
Buna göre yapılan açıklamalardan hangisi yanlıştır?
A) İndikatör türlerin (gösterge tür) çevre şartlarındaki değişmelere karşı toleransı azdır.
B) Endemik türler belirli bölgelere özgü olan türlerdir.
C) İki canlının ekolojik nişlerindeki benzerlik artarsa rekabet etme ihtimalleri de artar.
D) Simbiyotik ilişkiler farklı tür canlılar arasında görülür.
E) Habitat, organizmanın ekosistemde üstlendiği işlevdir.
Cevap: E
Habitat, organizmanın ekosistemde yaşadığı alandır. Organizmanın üstlendiği işlev, ekolojik niştir.
SORU 15. Bir denizel kıyı ekosisteminde su samurları, denizkestanelerini yiyerek beslenmektedir. Denizkestaneleri de çok hücreli alglerden olan kelpleri besin olarak tüketmektedir. Kelpler bol olduğunda pek çok tür için uygun habitatlar sağlamaktadır. Bu ekosistemde katil balinaların su samurlarıyla yoğun olarak beslendikleri dönemlerde, kelplerin miktarının çok azaldığı ve birçok türün ortamdan kaybolduğu gözlenmiştir.
Buna göre,
I. Kelpler bu komünitenin endemik türüdür.
II. Su samurları bu komünitenin kilittaşı türüdür.
III. Denizkestaneleri bu komünitede birincil tüketicidir.
IV. Katil balinaların başka besin kaynaklarına yönelmesi, bu ekosistemdeki biyolojik zenginliğin azalmasına neden olacaktır.
yargılarından hangilerine ulaşılabilir?
A) I ve II B) I ve III C) II ve III D) I, III ve IV E) II, III ve IV
Cevap: C
Su samurlarının azalmasına bağlı olarak birçok tür ortamdan kayboluyorsa kilit taş tür su samurladır. Deniz kestaneleri üretici yosunlar ile beslendiğine göre birincil tüketicidir.
SORU 16. Aşağıdaki tabloda 5 farklı canlı türünün yaşayabildiği sıcaklık değerleri verilmiştir.
Tabloya göre, numaralandırılmış canlılardan sıcaklığa toleransı en yüksek (a) ve en düşük (b) olanlar aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?
Cevap: D
Tolerans değerlendirilirken optimum sıcaklığa bakılmaz. Yaşayabildiği sıcaklık aralığının genişliğine bakılır. IV. canlı en geniş (-10;40), V. canlı ise en dar (0;30) sıcaklık aralığında yaşayabilmektedir.
SORU 17. Bazı özellikleri;
-Fotosentetik bitkiler
-Fotosentetik bakteriler
-Çürükçül mantarlar
-Herbivor hayvanlar
-Karnivor hayvanlar
şeklinde verilen canlı gruplarının, bir arada bulunabildiği en küçük ekolojik birim aşağıdakilerden hangisi olmalıdır?
A) Popülasyon B) Komünite C) Ekoton D) Biyosfer E) Ekosistem
Cevap: B
Soruda verilenlerin tamamı farklı tür canlılardan oluşmaktadır. Popülasyon olamaz. Yaşadıkları çevrenin cansız faktörleri verilmemiştir. Ekosistem olamaz.
SORU 18. Komünite ve tür çeşitliliği ile ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Komüniteler, farklı türlere ait popülasyonlar içerir.
B) Kutup bölgelerindeki komünitelerde tür çeşitliliği azdır.
C) Komşu komüniteler arasındaki geçiş bölgelerinde tür çeşitliliği azalır.
D) Süksesyon (sıralı değişim), komünitenin tür kompozisyonunu değiştirir.
E) Komünitenin habitat çeşitliği arttıkça tür çeşitliliği de artar.
Cevap: C
Komşu komüniteler arasındaki geçiş bölgelerinde ekoton denir ve ekotonlarda tür çeşitliliği artar.
SORU 19. Bir ekosistemdeki ayrıştırıcı organizmalar ortamdan uzaklaştırılacak olursa belirli bir süre sonra, bu ekosistemde,
I. tüketicilere aktarılan enerji miktarının artması,
II. üretici sayısının artması,
III. biriken organik madde miktarının artması,
IV. mineraller için rekabetin artması
olaylarından hangilerinin gerçekleşmesi beklenir?
A) Yalnız II B) Yalnız IV C) I ve III D) II ve IV E) III ve IV
Cevap: E
Ayrıştırıcı organizmalar ölmüş canlı kalıntılarını ve organik maddeleri inorganik maddelere çeviren organizmalardır. Ayrıştırıcı organizmaların olmaması çevrede organik madde birikimine ve inorganik madde olan mineral azalmasına neden olur. Buna bağlı olarak bitkilerde mineral bakımından rekabetin artması söz konusu olur.
SORU 20. Bir ekosistemde ayrıştırıcı organizmaların sayısının azalması ile;
I. Çevre kirliliği artar.
II. Ekolojik denge kurulur.
III. Başta azot olmak üzere madde döngüleri hızlanır.
olaylarından hangisi veya hangilerinin ortaya çıkması beklenir?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) II ve III D) I ve II E) I, II ve III
Cevap: A
I. Ölü organizmalar ayrıştırılamayacağı için çevrede birikir, kirlilik artar.
II. Ayrıştırıcılar, ekolojik dengenin korunmasını sağladıkları için sayıları azalırsa denge bozulur.
III. Ayrıştırıcılar, madde döngülerini sağladıkları için sayıları azalırsa döngü yavaşlar.
SORU 21.
I. Sultan sazlığındaki i canlıların tümü
II. Sultan sazlığındaki tepeli pelikanlar
III. Sultan sazlığındaki canlı ve cansızlar
Yukarıdakilerden ekosistem, komünite ve popülasyon kavramlarına örnek olanlar aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?
Cevap: D
I. Sultan sazlığındaki i canlıların tümü. ( Komünite )
II. Sultan sazlığındaki tepeli pelikanlar. ( Popülasyon )
III. Sultan sazlığındaki canlı ve cansızlar. ( Ekosistem )
SORU 22. İndikatör (gösterge) tür, çevresindeki yararlı ya da zararlı maddelerden birine karşı çok duyarlı olan canlı türü olarak tanımlanır. Örneğin, kızböceklerinin bazı türleri, sudaki gelişim dönemlerinde, ortamdaki oksijenin azalmasına çok duyarlı olduğundan, bu böceklerin bulunduğu su ortamlarının temiz ve oksijen bakımından zengin olduğu söylenebilir.
Buna göre, bir türün indikatör (gösterge) tür olması için aşağıdaki özelliklerden hangisine sahip olması gerekir?
A) Ekolojik toleransının (hoşgörüsünün) az olması
B) Mutasyona uğrama sıklığının yüksek olması
C) Hayat devresinin kısa olması
D) Metabolizma hızının yüksek olması
E) Popülasyon büyüme hızının sınırlı olması
Cevap: A
Toleransı az olan, ortam şartlarından en kolay etkilenen türlere gösterge (indikatör) tür denir.
KONU BİTTİ.
Bir yanıt yazın